Bushun Afrika gezisi...
Kara kıta üzerine emperyalist hesaplar
Bush Ocak ayında yapmayı planladığı Afrika gezisini 7-12 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirdi. Carter ve Clintondan sonra Afrikayı turlayan üçüncü ABD başkanı oldu. Beş gün süren bu gezi, ABDnin ve çete başının yıpranan imajını tazelemenin yanı sıra gelecek seçimlere yatırım yapmak gibi bir amaç da taşıyor. Gezinin gerçek amaç ve hedefleri değil de AİDSe karşı mücadele ve kıtada barışın sağlanması gibi konuların önplana çıkarılması, bu amaçla örtüşüyor.
Irak savaşına gerekçe olarak ileri sürülen iddiaların asılsızlığı ve zaferin ilan edildiği günden bu yana ABDnin Irak çöllerindeki içler acısı durumu, kendi kamuoyunda dahi aldatıldık tartışmalarına konu olmuş, savaşa sunulan destek önemli ölçüde gerilemiş bulunuyor. ABDnin dünya ölçüsünde ağır darbe alan imajı, genel kabul gören işgalci konumu ve Irakta yaşadığı hezimet, ABDyi uluslararası destek talep etmek zorunda bırakmakla kalmadı, yanı sıra kara kıta üzerinde insanlığın yaşadığı trajediyle ne kadar da ilgili olduğunu kanıtlama ihtiyacına yöneltti.
Bu savaş kundakçısı Afrikada barış elçiliğine soyunmuş bulunuyor. Amerika Birleşik Devletlerinin ve başkan olarak kendisinin Afrikaya gösterdiği ilgi, çete başı tarafından kıtadaki temel sorunların önemli ölçüde çözüleceğine kanıt sayılıyor. Ancak yaptığı konuşmada, kıtanın özgürlük, umut, sağlık ve barış alanında emsalsiz bır gelişme göstereceği türünden aptalca laflar etmenin dışında kıta halkının yaşadığı sorunların sözünü bile etmedi. Onun ve temsil ettiği sınıfın kıtaya olan ilgisi Amerikalıların siyasi ve ekonomik politikalarına sadık kalanları Bush yönetimi ödülsüz bırakmayacaktır gerçeğine bağlıdır. Ayak bastığı her ülkede Kasap Bush!, Bushu durdurun! pankart ve sloganlarıyla protesto edilen Bush, Afrikalılar&146;ı Afrikanın Amerikanın dostluğuyla özgürlük yolunda gelişip güçleneceği mutlu haberinden de mahrum bırakmadı.
Unutulan kara Afrikaya gösterilen ilginin nedeni
Irak savaşından sonra Bushun ziyaretiyle birlikte Afrika uluslararası gündeme oturdu. Bushun ziyaretini 10-12 Temmuz tarihleri arasında ABnin Mozambikteki toplantısı izledi. Bushun beş günlük Afrika gezisi kapsamında Güney Afrika Cumhuriyeti, Senegal, Botswana, Uganda ve Nijerya gibi ülkeler yer aldı.
Bushun bu ülkelere yaptığı gezinin gündemi olarak öne çıkarılan barışı sağlamak ve AİDS ile mücadele etmek konuları görüntü ve aldatmadan öte bir önem taşımamaktadır. Ziyaretin daha temelli amaçları olduğu ve ABDnin çıkarları açısından önem taşıdığı açıktır. Bushun 2000 seçimlerinden önce ulusal stratejik çıkarlar için önemli olmadığını söylediği Afrika bugün ABD için yeniden önem teşkil eden bir kıta olma özelliği kazandıysa, bu tümüyle ABDnin siyasi ve ekonomik politikalarıyla ilgilidir. Ziyaret edilen ülkelerden Nijerya Afrikanın en önemli ülkesi durumunda ve ABDnin petrol ithalatında beşinci sırada yer alıyor. Günlük petrol üretiminin %75ini Amerikaya gönderiyor. Senegal de kıtan önemli petrol üreticisi ülkelerinden biri ve ABDnin sadık müttefiği. Uganda ise zengin elmas yataklarıyla biliniyor.
Genel olarak kıta zengin maden yataklarına sahip. Bu durum gezinin amaçlarına da ışık tutuyor. Kıtanın aynı zamanda petrol ve doğal gaz üreticisi de olması ABD için önem taşıyor. ABD uzun vadede petrol ve enerji ihtiyacını buradan karşılamayı amaçlıyor. ABDnın 11 Eylül saldırısından önce Dick Cheney başkanlığındaki bir enerji komisyonu aracılığıyla Amerikanın çıkarları açısından hangi bölgelerin Ortadoğuya alternatif oluşturabileceğini saptama yoluna gittiği iddia ediliyor. Söz konusu komisyonun yayınladığı raporda, ABDnin Ortadoğu petrolüne olan bağımlılığını azaltmada Afrika ülkelerinin sunduğu imkanlara dikkat çekiliyor. Bu imkanları değerlendirmek, kıtadaki etki alanını daha da büyütmek ve Fransanın egemenliğini sınırlamak, Amerikanın politikaları arasında bulunuyor.
Gezinin amaçlarından biri, Afrika çapında AİDS ile ilgili mücadele için Washingtonun vereceğini söylediği 15 milyar dolarlık yardım. Söz konusu yardım paketi gelecek beş yıl için tasarlanıyor. Gözlemciler bu vaatlerin inandırıcı olmadığını, verilen önceki vaatlerin akıbeti üzerinden iddia ediyorlar. Söz konusu yardım vaadinin ABDnin çok yönlü çıkarlarına sıkı sıkıya bağlı olduğu ve verilmesinin ancak Afrika ülkelerinin ABDnin taleplerini karşılaması ölçüsünde olanaklı olabileceği kesin.
AİDSe karşı mücadele için açılan yardım paketindeki 15 milyar doların verilip verilmeyeceği daha belli bile değilken ve bunun öncelikle ABD Kongresinde onaylanması durumunda mümkün olabileceği açıkken, Bush daha şimdiden bunun tarihteki en büyük sağlık projesi olduğunu açıkladı ve bununla gurur duyduğunu dile getirdi.
Bushun Afrika gezisi ve ABDnin Afrika politikası belirtilen amaçlar çerçevesindedir. ABD Afrika kıtasına Fransayı geriletmek amacıyla daha da artan bir ilgi gösterecektir. Aynı ilginin emperyalist çıkarları gereği Avrupa Birliği tarafından da gösterildiği açıktır ve yeni adımlar atılmaktadır. 10-12 Temmuz tarihleri arasında 40 Afrika liderinin katıldığı Mozambikteki toplantı, Avrupalı emperyalistlerin kıtaya dönük yeni politikalarının gereğidir. ABnin Afrika ile diyaloğun daha da yoğunlaşması ve mevcut ikili anlaşmaların geliştirilmesi çabaları ile ABDnin kıtaya ilişkin çabaları, Afrikanın iki emperyalist güç arasında bir kapışma alanı olacağına işaret etmektedir.
Kölnde sosyal saldırılara karşı yürüyüş
Almanyada SPD-Yeşiller koalisyonu, reform adı altında gündeme getirdiği saldırı paketleriyle, sosyal hakları gaspetmeye devam ediyor. Hükümet emeklilik hakkı, işsizlik parası, 8 saatlik işgünü, iş güvencesi gibi işçi sınıfının yüzyıllık kazanımı temel haklarına saldırırken, belediyeler de bu konuda üzerlerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar. Sosyal hizmetleri kısma konusunda en pervasız davrananlardan biri de Köln belediyesi.
Yıllardır izlenen ekonomik politikalar ve yolsuzluklarla kasası boşaltılan belediye, bunun faturasını kent emekçilerine ödetmeye çalışıyor. Halka açık kütüphaneler, müzeler, tiyatrolar, yüzme havuzları, spor saha ve salonları, çocuk parkları, gençlik merkezleri, kadın dayanışma ve bakım evleri vb. sosyal kuruluşların bazıları kapatılmak isteniyor, kapatılmayanların ödeneklerinde ise önemli oranda kısıtlamalara gidiliyor. Göçmenlere yönelik çalışma yapan merkezlerin ödeneklerinde %100e varan kısıtlamalar yapmak, devlet hastanelerini özelleştirilmek, ulaşımda faydalanılan indirimleri kaldırmak istiyorlar, vb.
12 Temmuz günü bu saldırılara karşı Kölnde bir yürüyüş ve miting gerçekleştirildi. Değişik sol parti ve kitle örgütlerinden oluşan Köln Sosyal Forumu tarafından düzenlenen eyleme 2 bini aşkın bir kitle katıldı. Eylem bir mitingle başladı. Tertip komitesi adına çeşitli konuşmalar yapıldı. Konuşmalarda; saldırıların gerekçesi yapılan belediye kasalarının boşalması ve krizin sebebi emekçiler değil, aksine başta siyasal iktidar olmak üzere, belediye yönetimleri ve onların izlediği politikalar ve onların yolsuzluklarıdır; bize dayatılan bu faturaları kabul etmiyoruz ve sosyal hak gasplarına karşı mücadele edeceğiz denildi. Eylem uzun bir yürüyüşten sonra başlangıç yerinde yapılan kısa bir mitingle sona erdi.
Bir-Kar olarak eylemde yer alarak sosyal saldırılarla ilgili bildirimizi dağıttık.
|