19 Temmuz'03
Sayı: 28 (118)


  Kızıl Bayrak'tan
  Özgür ve onurlu bir gelecek işçi sınıfının devrimci mücadelesiyle kazanılacaktır!
  Blair Pentagon patentli saldırgan doktrine destek arıyor!
  Yolsuzluk bu sistemin doğasında!
  Kamu emekçilerine sefalet zammı dayatılırken KESK reformistleri yetki yarışında...
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  YÖK Yasa Tasarısı'na geçit vermeyelim!
  Emperyalist saldırganlığın dayanağı yalanlar bir bir ortaya çıkıyor
  İşgale kılıf geçirme manevrası...
  Hükümet kamudaki ücret artışlarında İMF anlaşmalarını öne sürüyor...
  ABD emperyalizminin Irak hezimeti
  Casttle Blair işçisi direndi ve kazandı!
  Örgütlülük en önemli silahımızdır!
  OSB-İMES Bülteni'nden...
  Bush'un Afrika gezisi...
  14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi ve "Cumhuriyetin temel ilkelerine katılım" üzerine...
  GATS ya da "kâr ve daha fazla kâr"
  "Yalancının mumu..."
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
İşgale kılıf geçirme manevrası...

Irak halkının direnişi işgalcileri
kukla yönetim kurmaya zorladı

Emperyalist orduların Irak’ı işgal etmelerinden kısa bir süre sonra Bağdat’a gelen ilk sömürge valisi Jay Garner, zaman geçirmeden serbest seçimlerin yapılacağını, bu sayede Irak halkının özlemini duyduğu demokratik bir yönetime kavuşacağını ilan etmişti. Bu seçimlerle beraber işgalcilerin Irak’ı “özgürleştirme” hamlesi önemli oranda tamamlanmış olacaktı.

İşgalin üzerinden iki ay bile geçmeden bu vaatlerin sahteliği ortaya çıktı. “Özgürleştirilen” Iraklılar Amerikan-İngiliz kurşunlarıyla katledilirken, hayatta kalanlar işsiz, yoksul, aç-sefil bir şekilde yaşamlarını sürdürme mücadelesi veriyorlar. En temel altyapı hizmetlerinden bile yoksun olan kentlerde işgalcilerin sürek avı devam ederken, seçim vaatleri rafa kaldırılarak belirsiz bir tarihe ertelendi. Ertelemenin gerekçesi, işgalci askerlerin güvenlik sorunu yaşaması. Sanki işgalci bir gücün güvenlikte olması mümkünmüş gibi, bu gerekçeyle “demokrasi” rafa kaldırıldı. Bu gelişmeler üzerine Garner valizini hazırlayıp Irak’ı terk etmek durumunda kaldı. Ve demokratikleşme alanında “önemli” adımlar atılarak, işgal karşıtı her türlü bildiri, broşür, gazete gibi yayınlar yasaklandı. 

Kısa sürede boşa düşen zafer ilanı

Haydutbaşı Bush 1 Mayıs’ta işgalci orduların zafer kazandığını ilan etti. Bağdat’taki diktatörlük yönetimi, Saddam Hüseyin’den, Amerikalı sömürge valisi Jay Garner’e geçmişti. Beklenenden erken biten ilk çatışmalar, Bush’la savaş çetesini rahatlatmış görünüyordu. Zira yaygın kent savaşları beklenirken, çürümüş Baas rejimi yöneticilerinden Saddam’ın ordusuna ve Cumhuriyet Muhafızları’na kadar tümü Irak halkını yüzüstü bırakıp kaçınca, Bağdat kolaylıkla işgal edilmişti.

Zafer ilanı aynı zamanda savaşın bitişi anlamına geliyor. Irak ordusunun “seçkin birlikleri” Cumhuriyet Muhafızları’nın kaçışı halkın kısa süreli bir şaşkınlık yaşamasına yol açmıştı. Şaşkınlık atlatılınca işgal karşıtı silahlı direniş yayılmaya başladı. İşgalci güçler artık her gün birçok saldırıya maruz kalmaya başladılar. Bir Amerikan ordu yetkilisinin açıklamasına göre, işgal askerlerine karşı günde ortalama 20 saldırı gerçekleşiyor. Amerikan üst düzey askeri yetkililer, işgal güçlerinin Irak’ta yıllarca kalabileceklerine dair açıklamalar yapma gereği duyar oldular. Emekliye ayrılan Irak saldırısının komutanı Amerikalı general Tommy Franks savaşın devam ettiğini itiraf ederek, Bush’un zafer ilanını boşa düşürdü.

Sıkışmanın ürünü “Geçici Hükümet Konseyi”

Silahlı direniş bir taraftan, Irak halkının kendini yönetme talebi öte taraftan sıkıştırınca, ABD emperyalizmi göstermelik de olsa sivil bir yönetim oluşturmak yönünde adım atmak zorunda kaldı. “Geçici Hükümet Konseyi” işte bu ihtiyacın bir ürünüdür. Ama seçimle değil, sömürge valisi Bremer tarafından atama ile oluşturuldu. “Iraklılar’ın kendilerini yönetmeleri yönünde atılmış önemli bir adım” olduğu iddia edilen bu oluşumun ortaya çıkış şekli bile, Irak halkıyla alay etmek anlamına geliyor. Irak halkını katledenler, topraklarını işgal edip yağmalayanlar şimdi de yöneticilerini atıyorlar. Bu küstahça tutumla ABD emperyalizmi, Irak halkı kendini yönetecek bir hükümet seçemez, bundan dolayı bunu biz yapıyoruz demeye getiriyorlar. 

İşgalciler 25 kişiden oluşan geçici konseye sınırlı bazı yetkiler bahşetmişler. Bu yetkiler; bakanları (güvenlik ve savunma hariç) atamak, yasaları yeniden düzenlemek, ulusal bütçeyi onaylamak, yeni anayasa taslağını hazırlayacak komisyonun üyelerinin atanmasında rol almak, Irak’ı yurtdışında temsil edecek (bunlar büyükelçi düzeyinde olmayacak) diplomatlar belirlemek gibi alanlarla sınırlı. Ancak konsey bu “yetkileri” de istediği gibi kullanamayacak, zira sömürge valisi Bremer’in beğenmediği kararları veto etme yetkisi bulunuyor. Konsey, her ne kadar çeşitli etnik, dini ve siyasi grupların temsilcilerinden oluşsa da, nihai karar her zaman sömürge yönetiminin yetkisi dahilinde olacaktır. Irak halkını oyalamak, direnişini zayıflatmak amacıyla gündeme getirilen hükümet konseyinin, bu haliyle işlevini yerine getirebilmesi pek mümkün görünuuml;yor.

Geçici hükümet konseyi ilk toplantısını, sömürge valisi Paul Bremer, İngiltere’nin Irak özel temsilcisi John Sawers, BM’nin Irak özel temsilcisi Vieira De Mello’nun gözetiminde yaptı. Toplantı öncesinde bir açıklama yapan Bremer, Iraklılar’ın bundan böyle kendi ülkelerinin yönetiminde daha fazla söz sahibi olacaklarını iddia etti. Oysa iradesi sömürge valisinin ipoteği altında olan bir “geçici hükümet konseyi”nin, Iraklılar’ın kendilerini yönetmesiyle ne ilgisi olabileceği sorusunun yanıtı yeterince açıktır.

Daha ilk toplantıda iç bütünlükten yoksun olduğu görülen konseyde, Amerika’nın has uşakları ile Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi (IİDYK) temsilcileri arasında tartışma çıktı. IİDYK lideri Abdülaziz el Hekim, ABD-İngiliz birliklerini “işgalci” olarak niteledi. Amerika’ya sadık uşaklığı ile tanınan Irak Ulusal Kongresi lideri Ahmet Çelebi ise, el Hekim’in değerlendirmesine karşı çıkarak emperyalist orduları “kurtarıcı” ilan etti. Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKYB) lideri Celal Talabani’nin geçici konseyin bir hükümetin tüm yetkilerine sahip olduğunu iddia ederek ABD’yi övmesi, yine el Hekim tarafından tepkiyle karşılandı. İdari yetkilerinin sınırlı olduğunu, ancak bu durumun düzeltilmesini umduklarını belirten el Hekim, buna rağmen konseyde yer aldıklarını, çünkü bunun bir ilk oluşum oldu¤unu düşündüklerini söyledi. El Hekim’in bu çıkışlarına karşın ABD sömürge yönetiminin atadığı bir hükümet konseyinde yer alarak emperyalistlerle işbirliğine girmiş olduğu açıktır. İşin bir diğer garip tarafı Irak Komünist Partisi’nin de bir temsilci ile konseyde yer almasıdır.

Emperyalist işgal karşıtı eylemler büyüyor

Amerikan emperyalizmini geçici hükümet konseyi kurmaya iten nedenler, Iraklılar’ın kendi ülkelerinin yönetiminde söz sahibi olmalarını sağlamak değildir elbette. Irak’ta zor anlar yaşayan, hemen her gün Amerika’ya tabut gönderen işgalciler, bu göstermelik adımla Irak halkının direnişini güçsüz düşürmeyi umuyorlar.

Ama silahlı direnişin yayılması, toplumun değişik kesimlerinden emperyalist işgal karşıtı tepkilerin yükselmesi, Irak’ın hızla ABD için yeni bir bataklığa dönüşeceğini gösteriyor. Irak halkının bilincinde ABD kuklası Konsey’in işbirlikçi yapısı ve üstlendiği misyon nettir. Konsey’in kuruluşu birçok kentte protestolarla karşılandı. Bu protestoların en büyüğü Irak’ın ikinci büyük kenti olan Basra’da gerçekleştirildi. Binlerce Iraklı Konsey’in üç gün içerisinde dağıtılmasını ve yerine Irak halkını temsil edecek bağımsız bir geçiş hükümetinin kurulmasını talep ettiler. Ancak bağımsız bir hükümetin parlamento seçimlerini yapmaya ve yeni Irak anayasasını hazırlamaya hakkı olduğunu ilan ettiler.

Tüm bu gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki, ne işgalci zor, ne de işgali maskeleme amaçlı manevralar Irak halkının direnişini durdurmaya yetebilir. Emperyalist işgalciler ve geleceklerini bu işgale bağlamış işbirlikçiler halkın direnişiyle Irak’tan kovulacaktır. Her tür iradeden yoksun, sömürge valisinin vesayeti altında olan bir kukla oluşum Iraklı emekçilerin herhangi bir sorununa çözüm üretme güç ve niyetinden yoksun olduğuna göre, işgal karşıtı direniş güçlenerek devam edecektir.