Amerikan emperyalizminin kanlı icraatlarından biri...
11 Eylül 1973: Şilide askeri faşist darbe! İkinci Dünya Savaşından sonra dünya jandarmalığını eline alan Amerika, başka ülkelere çok sayıda askeri saldırı gerçekleştirdi. Birçok ülkede kendine bağlı işbirlikçi yönetimleri iktidara getirmek için onlarca kanlı darbe düzenledi. Gerici iktidarlara ve faşist diktatörlüklere iktisadi, askeri ve siyasi destek sundu. Devrimci yükselişi engellemek için dünyanın dört bir yanında kontr-gerilla faliyetleri örgütledi. Özellikle arka bahçesi olarak gördüğü Latin Amerika topraklarını kana boğdu. Bu darbelerden biri de 11 Eylül 1973te Şilide Salvador Allendenin Unidad Popular hükümetine karşı yapılandır. Seçimlerle ve halk desteğiyle iktidara gelen Allende hükümetine karşı yapılan kanlı darbe, demokrasi şampiyonluğu yapan, terörizme savaş açtığını söyleyen ABD emperyalizminin terörist yüzünü açığa çıkaran sayısız örneklerden biridir. Son olmadığını ise yaşayarak görüyoruz. 1970 seçimlerinde Salvador Allendenin başkanlığındaki Unidad Popuların iktidara gelmesiyle, bir yıl gibi kısa sürede ülkede gözle görülür gelişmeler yaşandı. İşsizlik büyük ölçüde azalmış, sanayide kapasite kullanımı yükselmiş, enflasyon %8lere indirilmişti. Unidad Popuların programı ulusallaştırma (devletleştirme) ve bir türlü uygulanamayan reformların hayata geçirilmesine dayanıyordu. Allende, işçiler, yoksul köylüler ve orta sınıfların çıkarlarını temsil edeceğini ilan ediyordu. Bankaların kamulaştırılmasından sonra sıra ABD yatırımlarının ağırlığını oluşturan bakır madenlerine gelince, hükümet ABD ile doğrudan çatışmak zorunda kaldı. Bakır madenlerinin devletleştirilmesi, Amerikan tekeli ITTnin çıkarlarına büyük bir darbe demekti. ABDnin sağcı muhalefetin desteğini de kullanarak bakır fiyatlarını düşürmesi ve kredileri iptal ederek ekonomik abluka uygulaması üzerine Şilide kısa sürede ekonomik bir bunalım kendini gösterdi. Bir taraftan iktisadi ve siyasi abluka uygulanırken, diğer taraftan darbe hazırlıkları için yüzlerce Amerikan ajanı Şiliye gönderildi. Faşist partilerin sokaklardaki bozgunculuğu ve terörü arttı. Bu bunalımdan etkilenen orta sınıflar, bir süre sonra Allende hükümetine verdikleri desteği geri çektiler. Adım adım burjuvazinin safına geçtiler. Hükümetin özel mülkiyetin korunacağına ilişkin açıklamaları, orduya güven beyan etmesi de etkili olmadı. Bunun üzerine 1972den itibaren emekçi kitleler ve sol kesimler hükümeti desteklemek için seferber oldular. 4 Eylül 1973te 800 bin kişi Santiago sokaklarını doldurdu. Bu aynı zamanda daha sert bir hesaplaşmanın da bir göstergesiydi. Allende hükümetinin en büyük hatası, bu koşullarda hala darbeyi engelleyebileceğini düşünmesi, taban inisiyatiflerinin, halk tepkisinin bağımsız hareket etmesini sağlayamaması oldu. Bu aynı zamanda Şili Komünist Partisinin de desteklediği küçük-burjuva pasifist bir çizgiydi. Kuşkusuz orta sınıflar üzerinden yapılan yanlış hesaplar da yaşanan sonuçta önemli bir rol oynadı. İnisiyatifi ele alarak komiteler kuran, taban örgütlülükleriyle faşist partilerin ve darbecilerin saldırılarına yanıt veren Şili emekçileri, bu en kritik noktada karşı saldırıya geçememenin bedelini ağır bir biçimde ödediler. Faşist darbeciler en az 35 bin kişiyi katlettiler. Bir milyona yakın Şilili ülkeyi terketti. Binlerce insan işkenceden geçirildi, cesetleri inşaat duvarlarının içine gömüldü. Pek çoğunun akibeti ise hala bilinmiyor. Darbeden birkaç ay önce genelkurmay başkanlığına getirilen Augusto Pinochet komutasındaki birliklerin harekete geçtiğini öğrenen Allende, Başkanlık Sarayına giderek, Unidad Popular hükümetini gerekirse elinde silahla savunacağını açıkladı. Radyodan yayın kesilene kadar halka hitaben konuşma yapan Allende, Başkanlık Sarayına roketler ve tanklarla hücuma geçen birliklere karşı çarpışırken katledildi. 1989 yılına kadar iktidarda kalan Pinochet, sonunun geldiğini gördükten sonra Şiliyi terketti. En son son sığındığı İngilterede işlediği suçlar nedeniyle yargılandı. Onun yolundan giden takipçileri uyguladıkları İMF programlarıyla Şiliyi çöküşe, emekçileri yoksulluğa sürüklerken, Allendenin bağımsız ve özgür Şilinin kurulması için yaptığı çağrı hala geçerliliğini koruyor. Hataları ne olusa olsun, kendisini destekleyen Şilili emekçilere yakışan, onurlu bir tutum aldı Allende. Faşist darbeci katillere karşı direnirken halkını da direnmeye çağırıyordu: "Size son kez hitap ediyorum. Uçaklar Magallanes radyosunun vericilerini bombaladı. Bu tarihsel geçiş anında, halkıma sadakatimi hayatımla ödeyeceğim. Ama yüzbinlerce Şililinin bilincine düşen tohum er-geç yeşerecek. Onların silahları ve güçleri var. Ama toplumsal ilerleyişi şiddet ve cinayetle durduramazlar. Bu ülkenin geleceğini kuracak gençlere sesleniyorum: Şilide faşizmin geçmişi uzun. Tüm terörist suikastlar, havaya uçurulan köprüler, yıkılan demiryolları, patlatılan petrol kuyuları onların eseriydi. Hepsi satın alınmıştı. Tarih önünde yargılanacaklar. Az sonra sesimi artık duyamayacaksınız. Ama hep sizinle olacağım. Beni vatana sadık onurlu insan olarak hatırlayın. Halkım kendini savunmalı, ama feda etmemeli. Vatanın emekçileri, ben Şiliye ve geleceğe inanıyorum. Başka adamlar, başka insanlar ihanetin bastırdığı bu acı karanlığı aydınlatacaklar. Er -geç özgür insanın geçeceği kapıları açacak ve daha adil bir toplum kuracaklar. Yaşasın Şili! Yaşasın halk! Yaşasın emekçiler! Bunlar benim son sözlerim ve fedakarlığım boşuna değil, satılmışlığa, korkaklığa ve ihanete bir ahlak dersi olacağına eminim."
Halkız biz, yeniden doğarız ölümlerde! Faşist darbede Santiagodaki Ulusal Stadyum, binlerce kişinin doldurulduğu hapishane olarak kullanıldı. Şilili ünlü müzisyen Victor Jara da bu stadyumda katledildi. Gitarıyla stadyuma getirilen Victor Jara şarkı söylemeye başlayınca, ölüm tehditlerine rağmen binler insan eşlik etti şarkıya. Gitar çalmasını engellemek için ellerini kırdılar. Gitar çalamıyordu artık, ama şarkı söylemeye devam ediyordu. Katiller kafatasını parçalayıp cesedini tribünlere astılar. Jara öldürülmeden önce stadyumda yazıp bestelediği ve daha sonra serbest bırakılan bir tutuklu tarafından dışarıya ulaştırılan Şili Stadyumu adlı şarkısı birçok ülkede dayanışmanın şarkısı oldu. Beş bin kişiyiz burada
|
|||||