İşçi ve emekçilerin değil İMF ve TÜSİADın çıkarlarını savunuyor...
CHP kimin partisi? Sermayenin seçim sonrası döneme ilişkin umut bağladığı partilerin başında CHP geliyor. Düne kadar meclis dışında küçük bir parti olarak görülen ve ona göre değerlendirilen CHP, diğer düzen partilerinin tutulacak yanı kalmayınca bir anda sermayenin gözdesi haline geldi. Şimdi sermaye CHPyi seçim sonrası dönemdeki ihtiyaçlarına göre yeni baştan düzenlemeye girişmiş bulunuyor. İlk düzenlemeler CHPnin ideolojik kimliği üzerinde yapıldı. Gerçi CHP geçmişten bu yana sermayeye sadık bir düzen partisi idi. Sermayenin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu hayata geçirmekte tereddüt etmezdi. Ama gene de seçimden sonra İMF programlarını kararlı bir biçimde uygulayacağına emin olmak gerekiyordu. Bunun için de partinin serbest piyasa ekonomisine ne kadar da bağlı olduğuna dönük açıklamalar yapıldı. CHPnin eski politikalarının serbest piyasa ekonomisiyle ve İMF programlarıyla hiçbir biçimde çelişmediği, hatta bu programları en iyi CHPnin uygulayabileceği özel olarak vurgulandı. Bu yönelimi güvenceye alacak kadrolaşma ise Kemal Dervişin CHPye girmesiyle başladı. Kemal Dervişi başkaları da takip etti. İşçi ve emekçilerin sosyal-demokrattır, emekçiden yana olur türünden gerekçelerle oy verdiği CHP birkaç hafta içinde sola ve emeğe düşman ne kadar sermaye temsilcisi varsa onların istilasına uğradı. Emperyalizmin ajanı: Kemal Derviş Şimdi tabandaki geleneksel CHPlilerin ve CHPye oy verenlerin hiç de alışık olmadığı bir kadro yapısı oluştu CHPde. Bunların içinde kuşkusuz en fazla dikkat çekeni Kemal Derviş. Emperyalistler tarafından Türkiye ekonomisini idare etsin diye atanan Kemal Derviş, çağdaş sosyal-demokrat olduğunu iddia eden CHPnin ağır topu artık. Meydanlarda işçi ve emekçilerin emperyalizmin memuru diye bağırdıkları, evine dön diye ülkeden kovmak istedikleri bir adam şimdi kürsüye çıkıp onlardan sosyal-demokrasi adına oy isteyecek. Tescilli sınıf haini: Bayram Meral CHPnin yeni kadroları arasında dikkat çeken ikinci önemli isim ise bilindiği gibi Bayram Meral. Son yıllarda işçi sınıfını sayısız kez aldatan sendikal ihanet çetesinin şefi Bayram Meral, Kemal Dervişin isteği üzerine onunla birlikte CHPye girdi. Oysa düne kadar Kemal Derviş ve İMF hakkında söylemediği söz kalmamıştı Bayram Meralin. Her fırsatta hükümete veryansın ediyordu İMF programını uyguladığı için. Tüm bunların ne kadar büyük bir yalan olduğunu görmemiz için Kemal Dervişin sol ittifak turlarına başlaması gerekiyormuş. Kemal Derviş turlamaya başlar başlamaz Bayram Meral de onun hakkında daha önce söylediklerini yalayıp yuttu. Basın açıklamalarını yapması için Türk-İşin salonunu emperyalizmin bu ajanına kullandırdığı yetmedi, solu birleştirmek için onun peşinde dolanmaya başladı. Sunda da Kemal Dervişin tavsiyesiyle CHPye girdi, Ankaradan milletvekili adayı oldu. Şimdi bir zamanlar işçilerin tepkisi yüzünden ağaçlara tırmanmak zorunda kaldığı Ankara sokaklarında aynı işçilerden oy isteyecek. Bize oy verin diyecek, bize oy verin ki Kemal Dervişle beraber meclise girelim. Göreceksiniz İMF programını en iyi biz uygulayacağız. Ve diğer aslan sosyal-demokratlar Erdal İnönü meydanlarda, televizyon konuşmalarında kendi partisine umut bağlayanlara aslan sosyal-demokratlar diye hitap ediyordu. Aslan sosyal-demokratların sınıfsal profili o günden bu yana epeyce bir değişti. Son milletvekili aday listeleri bu değişimin son somut örneği oldu. Önceki seçimlerde daha çok ANAP ya da DYP gibi partilerde görmeye alıştığımız sermayedarlar, sermaye örgütlerinin temsilcileri vb. kişiler bu kez CHP listelerinden aday olabilmek için çaba sarfettiler. Bir dizi bölgede de aday gösterildiler. Bu haliyle CHP tam bir seçmeci dilenci çorbasına benzemiş görünüyor. Eğer CHP gerçekten işçi ve emekçilerin çıkarlarını şu ya da bu ölçüde savunan bir parti olsaydı, bu karışık durumu anlamlandırmak doğrusu çok zor olurdu. Fakat CHP sol parti olarak kabul edilmesine ve esasta bir emekçi tabanına oturmasına rağmen tümüyle sermayenin çıkarlarını savunan bir düzen partisidir. Bu temel gerçekten yola çıkıldığında görülecektir ki, asıl garip olan, Kemal Derviş ya da Bayram Meralin CHPye gitmesi değil, emekçilerin bu partiye oy vermesidir. CHP bugüne kadar söylendiğinin tersine hiçbir zaman işçiden-emekçiden yana bir parti olmamıştır. 70li yıllarda yükselen toplumsal muhalefetin yarattığı koşullarda CHPnin oynadığı rol işçi ve emekçi hareketinin önünde bir dalgakıran olmaktan öteye gitmemiştir. CHPyi ilerici bir mevzi olarak görüp içinde çalışma yürüten ilerici, devrimci insanların niyetleri bu gerçeği zerre kadar değiştirmemektedir. Son gelişmeler CHPnin gerçek kimliğinin tümüyle açığa çıkmasına vesile olmuştur. Onun işçi ve emekçileri yeniden aldatmasına izin vermemek ve sınıf düşmanı kimliğini en yaygın şekilde teşhir etmek en başta sınıf devrimcilerinin sorumluluğudur.
CHPnin internet sitesindeki tartışmalardan... Sağolasın Derviş! CHPyi sayende tanıdık * Kemal Dervişin gelmesi çok şeyi değiştirdi bile. Bundan önce bizler CHPnin sol ve Türkiyeci olduğunu, Atatürkün partisi olduğunu zannederek CHPye oy verirdik, ama artık CHPnin İMFye teslim olan bir parti olduğunu, Cumhuriyeti yıkmak ve sömürge yapmak için gönderilen İMF memurlarına bakanlık önerecek kadar alçaldığını gördük ve uyandık. Sağolasın Derviş bizi uyandırdın. CHPyi sayende tanıdık. Tabii ki oy vermeyeceğimiz partilerin içine CHP de girdi. Artık Atatürkçülerden, emekçilerden, küçük esnaftan kimse CHPye oy vermez ve vermeyecektir. * Ben de CHPye oy verecektim, tabii ki Dervişe gel teklifi yapılmadan önce. 1977lerden beri hep CHPye oy verdim, insanlara oy verdirttim. CHPnin kalesi olan Tuncelidenim, tabii artık kale falan değil, Kemal Dervişin CHPye davet edilmesi ile Tunceliden bir milletvekili çıkaracak kadar oy alamayacaktır CHP. |
|||||