13 Temmuz'02
Sayı: 27 (67)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermayenin siyasal krizi dibe vuruyor...
  İMF-TÜSİAD çetesinden siyasal krize çözüm arayışları
  Emperyalizmin üç memuru düzen siyasetinde başrole soyunduruluyor!
  Yorulan at değiştirilir!
  Çöken sadece Ecevit hükümeti mi?
  Saldırıya karşı etkili bir kampanyanın sorunları
  Sınıf seferberliği ve sendikalar
  İşçi sınıfının sendikal örgütlülüğü yoğun saldırı altında
  İSDEMİR işçisi Yargıtay'daki davayı kazandı
  Kapitalizm işçi kanı öğütmeye devam ediyor!
  ABD emperyalizmi "demokrasi ve refah" değil "sömürü ve yıkım" demektir!
  Esnek üretim saldırısı: Sermayeye daha azgın bir sömürü güvencesi
  ABD'de şirket skandalları...
   Yatırım Danışma Konseyi toplantısının hazırlıkları yapılıyor...
   Bir tecrit mahkumunun mektubu...
   Amerikan emperyalizmi Irak'a saldırı hazırlığında
   Kapitalizm doğayı da yıkıma uğratıyor...
   "Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi" sorunundaki emperyalist çekişme
   BİR-KAR Gençlik Kampı'na çağrı...
   Bir kitap: "Örgütsel sorunlar"
   Esenyurt'ta işçi gezisi
   Ücretliler yüzde 30 yoksullaştı
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Ortadoğu halkları ABD’nin saldırı ve savaş tehdidi altında...

Amerikan emperyalizmi Irak’a saldırı hazırlığında

11 Eylül'den kısa süre sonra Afganistan saldırısını başlatan Amerikan emperyalizmi, Irak'ı ikinci sıraya yerleştirmişti. Ancak, Ortadoğu ülkelerinden beklediği desteği alamaması, Filistin'de devam eden ikinci intifada, bu planın gündeme gelmesini engellemişti. Amerika destekli vahşi siyonist saldırı ve katliamlarla Filistin direnişi belli bir güç kaybına uğrayınca, Irak'a saldırı da yeniden gündemin ilk maddesi haline getirildi.

Irak'ın hedef tahtasına çakılmasının gerekçesi BM kararlarına uymayan Saddam yönetimi olarak gösteriliyor. Irak'ın "kitle imha silahları" ürettiği bir diğer iddia. Oysa bütün dünya biliyor ki, Ortadoğu'da BM'nin kararlarını hiçe sayan, kitle imha silah stoklarına sahip olan ülke, ABD emperyalizminin ileri karakolu İsrail'den başkası değildir. Bu gerçek, ABD iddialarının sahteliğini gösteriyor.

Asıl gerçeği Amerikan basınından da öğrenmek mümkün. ABD'nin önde gelen, gazetelerinden Washington Post, Amerikanın, Irak'ta kalıcı bir işgale ihtiyacı olduğunu savunarak gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yeni bir Irak'ın Amerikalılar için enerji kaynaklarının daha güvenli hale getirilmesine katkısı olur."

Demek ki Amerika'nın gerçek amacı ve hedefi, emperyalist hakimiyet ve enerji kaynaklarının güvence altına alınmasıdır.

Amerikan yönetimi çürüme ve
yozlaşmanın doruğunda bulunuyor

Baba-oğul Bush'ların yakın ilişkide oldukları Enron tekelinin iflası, iflasın ardından ortaya çıkan skandallar henüz durulmuşken, yine Bush'lara yakın bir çok şirketin sahtekarlık yaptığı, haksız kazanç sağladığı, kamuoyunu yanılttığı ortaya çıktı. Bu şirketlerin de bir kısmı iflas etti. Bu gelişmeler Amerikan yönetimindeki çürümenin vardığı boyuta işaret ediyor. Kendilerini dünyaya demokrasinin, özgürlüğün bekçileri olarak yutturmaya çalışan ABD yönetimi baştan sona çürümüş durumdadır.

Bu tür skandallara karşı belli bir duyarlılığı olan Amerikan toplumu, şovenizm bombardımanına tutularak sersemletildi. Özellikle 4 Temmuz bağımsızlık günü öncesinde yayılan haberlerle tam bir "terör sendromu" yaratıldı. Adeta paranoyak hale getirilen Amerikalılar, Bush ve çevresinin yalan, dolandırıcılık, yolsuzluk, vb. marifetlerine tepki gösteremedi.

İçine battığı tüm çirkefe rağmen Bush, kameraların karşısına çıkıp, her zamanki saldırgan konuşmalarından şovenizm dozu yüksek birini daha yaptı. Birkaç gün önce Afganistan'da Amerikan uçakları bir düğünü bombalayıp onlarca insanın ölmesine neden olmuşlar, Afgan halkından sert tepkilerle karşılaşmışlardı. İşte bu gelişmelerin hemen ardından Irak gündemin ilk sıralarına yerleşti.

Gündemin ilk maddesi Irak'a saldırı

Amerika’nın Irak'a saldırmak için uygun ortam beklediği bir sır değildir. Buna yönelik hazırlıklar yaptığı, bölgedeki uşaklarının desteğini almak için çaba harcadığı da bilinmektedir. Ancak Irak'ın birden bire öne çıkarılmasının, Bush yönetiminin içte yaşadığı sorunlarla da bir bağlantısı olduğu gözlerden kaçmadı. Zira savaş senaryolarının ortaya atılmasından birkaç gün önce BM ile Iraklı yetkililer arasında görüşmeler yapılıyordu. Iraklı bir yetkili bu görüşmelerin ABD tarafından yapılan müdahale sonucu başarısızlığa uğradığını açıkladı

Daha önceki açıklamalarında ABD yönetimi, Irak'a karşı olası bir saldırı gündeme gelmeden önce AB ve Türkiye'ye danışacağına, onlardan habersiz hareket etmeyeceğine dair güvence vermişti. Basına yansıyan kapsamlı savaş planı, ABD'nin emperyalist çıkarları gereği hiçbir kural tanımadan hareket edeceğini yeniden ortaya koydu. Burada emperyalist müttefiklerine ya da Türkiye gibi uşaklarına danışıp danışmaması bölge halkları açısından elbette herhangi bir değer taşımamaktadır. Bu, sadece, haydut başı olarak Amerikan emperyalizminin dünya halkları açısından ne kadar tehlikeli olduğuna işaret ediyor.

Irak'a olası bir saldırının gelecek yılın başında yapılabileceği söylenmekle beraber, Amerika’nın bölgede askeri yığınak yaptığına dair haberler yayılmaya başladı. Adana İncirlik Üssü’ndeki Amerikan askeri varlığının takviye edildiği basına yansıdı. Bu arada ABD'nin "strateji sitesi" Stratfor'un haberinde, "Washington, olası bir Irak operasyonu durumunda Ürdün'ü stratejik bir konumda gördüğü, ABD birliklerinin bu ülkeye konumlandığı" bildirildi. Rus ve Suriye istihbarat örgütleri de bu haberleri doğruladı. Yıllardır ABD ve İsrail'e işbirliği yapan Ürdün Krallığı, Amerika’nın güvendiği uşaklarından biridir. ABD bu sadık uşağına son 10 yılda aralarında F-16 savaş uçaklarının da bulunduğu 200 milyon doları aşkın bir asker yardım yaptı.

AB, Çin ve Rusya'nın muhalefetine rağmen Amerikan emperyalizmi askeri bir saldırı için hazırlık yapmayı sürdürüyor. Bir Pentagon danışmanı, Californiya'da üslenmiş olan binlerce denizcinin işgal manevraları yapmakta olduğunu açıkladı. Şimdiden bölgede hazır bekleyen binlerce Amerikan askerinin olduğu, Hava Kuvvetleri'nin de ABD ve Ortadoğu'daki üslerde silah, cephane ve yedek parça stoklamaya başladığına dair haberler basında yer aldı. Bu hazırlıklara ek olarak Amerikan ordusu bazı körfez ülkelerinde 8 yeni üs inşa etmeye başladı. Balkanlar ve Afganistan işgalinde yer alan Amerikan askerlerinin de bölgelerden çekilerek Irak'a yönelik saldırı için hazırlandığı, Savunma Bakanlığının bir yetkilisi tarafından açıklandı.

Askeri işgal planı medya tekelleri tarafından açıklandı

New York Times gazetesi, Irak'a yönelik "çok gizli" bir askeri işgal planını yayınladı. Söz konusu plana göre, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 8 ülkenin katılımı ve 250 bin askerle çok büyük çaplı bir askeri harekat başlatılacak. Irak'a yönelik kuzey, güney ve batıdan, üç ayrı bölgeden işgal başlatılacak. Ülkenin kara, hava ve deniz güçlerince ayrı kollardan işgal edilmesi hedefleniyor. Bu felaket planına göre tespit edilen Irak hedefleri askeri harekatın başlamasıyla yüzlerce Amerikan savaş uçağı tarafından, Irak'ın havalimanları, demiryolları, iletişim merkezleri vb. yerler tahrip edilecek. Körfez Savaşı ve Yugoslavya saldırısından bunun ne anlam geldiği bilinmektedir. Florida’daki Askeri Komuta Merkezi’nde hazırlanan plana göre ABD'nin esas üsleri Türkiye, Kuveyt, Ürdün ve Katar'da olacak.

Bu vahşi saldırı planının hayata geçirilip geçirilmeyeceği dünya ve bölge koşullarına bağlı olmakla beraber, Amerikan emperyalizmi gözünü kırpmadan bu yıkımı gerçekleştirebilir. Yapılan hazırlıklar ve kışkırtıcı açıklamalar boşuna değildir. Konunun uzmanları; gelecek yılın başında, hatta bu yılın sonbaharında Irak topraklarına saldırı düzenlenmesinin sürpriz olmayacağını dile getiriyorlar.

Çok gizli olduğu iddia edilen planın açıklanması da bir gazetecilik başarısı değil, basın tekelleri ile Amerikan yönetimi arasındaki işbirliğinin bir sonucudur. Bu açıklama aynı zamanda Amerikan emperyalizminin saldırıda kararlı olduğunu, başka devletleri dikkate almayacağını da gösteriyor. Zaten 11 Eylül saldırılarından sonra Bush yönetimi herhangi bir ülkeyi yakıp yıkmak için ne BM kararlarına ne de müttefiklerinin onayına önem vermeyeceğini resmen açıkladı. Tek kıstas; Amerikan silah ve petrol tekellerinin çıkarlarıdır! Emperyalist-kapitalist sistemdeki çürümenin, saldırganlığın vardığı boyutu bundan daha iyi açıklayacak bir örnek olamaz.

İşbirlikçi iktidar saldırıda yer
alacağına dair ABD'ye söz vermiş

Irak'a saldırının gündeme gelmesiyle beraber, Türkiye'nin saldırı karşısında alacağı tutumla ilgili açıklamalar da basına yansımaya başladı. Yine önde gelen ABD gazetelerinden Washington Post, yayınladığı bir yazıda Türkiye'nin, özel konuşmalarda Irak harekatını destekleyeceğini söylemiş olduğunu açıkladı. Bilindiği gibi ekonomik kriz içinde debelenen Türkiye'ye İMF tarafından milyarlarca dolar borç kredisi verilmişti. Bu da Türkiye’nin "en iyi ihraç malı ordu"nun, Amerikan emperyalizmi tarafından yapılacak saldırılara (özellikle Irak'a yapılacak saldırıya) bizzat katılması karşılığında olmuştu. Büyük ihtimalle Washington Post'un bu haberi, uşağa görevini hatırlatmak için kaleme almıştır.

Amerika'nın Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, 4 Temmuz'la ilgili verdiği resepsiyonda; "Irak'taki rejim değişikliği Türkiye'ye ekonomik çıkar sağlayacaktır" şeklindeki sözleriyle Ankara hükümetine mesaj vermeyi ihmal etmedi. Aynı günlere denk düşen Washington kaynaklı bir açıklama, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfwitz'in Temmuz ayı ortalarında Türkiye'ye ziyarette bulunacağını "müjdeliyordu."

Ancak efendinin uşağa jestleri bununla sınırlı değildi. ABD öncülüğünde yürütülecek "Ortak Darbe Avcı Uçağı" (JSF) projesine Türkiye'nin de dahil edileceği açıklandı. Savunma Sanayi Müsteşarı Ali Ercan, ABD Savunma Bakanlığı’nda yapılacak bir törenle anlaşmayı imzalamak için Temmuz ayı içerisinde Washington'a gidecek. Amerikan silah tekeli Lockheed-Martin şirketinin öncülüğünde geliştirilmekte olan JSF savaş uçakları F 35 olarak da adlandırılıyor. Bu uçaklar F -16'ların yerini alacak. Bu gelişmeler Amerikancı Türk genarellerinin Irak saldırısına katılacağının işaretlerini veriyor.

Bölge halkları ciddi tehdit altında

Amerikan emperyalizmi, Ortadoğu ile ilgili planlarını hayata geçirmek için hiçbir katliam ve yıkımdan çekinmeyecektir. Bunun en açık örneği Filistin halkını katleden siyonistlere verdiği tam destektir. Dolayısıyla kirli çıkarları için bölgenin bütün halklarına katliam ve yıkımlar yaşatması ihtimali oldukça yüksektir. Emperyalistlerin gözüdönmüşlüğü ve acımasızlığı birinci ve ikinci paylaşım savaşlarıyla ortaya çıkmıştır. Geçmişte neden oldukları yıkımların yeniden gündeme gelmesi her zaman mümkündür. Şu anda hedefe çakılan Irak halkıdır. Ancak, savaşın başta Türkiye toprakları olmak üzere en az 8 ülkeden başlayacağına dair yapılan plan, böyle bir savaşın bütün Ortadoğu'yu ateşe verebileceğini göstermektedir.

Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı
Ortadoğu halkları ortak direniş cephesi!

Bu kanlı planın yaşama geçmesi her ne kadar belli dengelere bağlı olsa da ciddiye alınmalıdır. Şimdiye kadar işgale 30 bin askerle katılacağı iddia edilen İngiltere dışında ABD herhangi bir destek bulabilmiş değil. Amerika Kuzey Irak Kürtleri’ni kullanmak için yoğun bir çaba harcıyor. Ancak şu ana kadar bu konuda başarı sağladığına dair somut bir gelişme olmamış ya da olmuşsa henüz dışa yansımamıştır. 1970’lerde ve 1990'larda Amerika'nın istediği doğrultuda hareket ederek Kürt halkının katledilmesine alet olan Talabani-Barzani ikilisi, bu defa ihtiyatlı bir tavır sergilemeye çalışıyorlar ya da öyle bir görüntü veriyorlar. Varlıklarını büyük ölçüde ABD’ye bağlayan bu işbirlikçilerin onun baskısına ne kadar karşı durabilecekleri de ayrı bir sorun.

Bölgenin ilerici-devrimci, anti-emperyalist tüm güçleri savaş olacakmış gibi süreci yakından izlemek ve ona göre tavır geliştirmek sorumluluğuyla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Bu dehşet planına karşı önden hazırlanılmadığı takdirde emperyalist haydutluğun önünü almak mümkün olmayacaktır. Bu ise Ortadoğu halklarına ağır bir bedele mal olacaktır.

Bunun omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun bilinciyle, işbirlikçi burjuvazi tarafından işçi sınıfının tarihsel kazanımlarını gasp etmek amacıyla gündeme getirilen yeni saldırıya karşı mücadeleyi emperyalist saldırı ve savaşa karşı mücadeleyle birleştirmeliyiz