ABD başkan adayından 11 Eylül öncesine ait kriz değerlendirmesi: Çöküş içindeki ABD ve Batı çıkış için
Malî kriz içindeyiz. ABD, Carterdan beri kötü yönetiliyor.
Sistemimiz, iflas etmiş durumda. Ulaşım, enerji, eğitim, sağlık
sistemlerimizin tamamı, altyapı ve sanayimiz çöküş halinde. Halkın %
80ini dar gelirliler oluşturuyor ve bunların durumu 1977dekinden
çok daha kötü. İMF ve halihazır politikalar devam ettiği, Wall Street
ve Federal Rezerv sistemi mevcut hakimiyetini sürdürdüğü sürece, ABDde
kimse kendisi için bir tırmanma beklemesin. Böyle giderse, belki Bush
bile, başkanlık süresini tamamlayamadan çekilmek zorunda kalabilir.
Çöküş, kendini birden hissettirmez; kötü politikalar devam eder ve kriz
aniden gelir. Sadece ABD değil, Batı Avrupa da, İngilteresi, Almanyası,
Fransası ve İtalyası ile iflasın eşiğinde. 1930larda
Roosevelt, dünyada düşmanlıkları bitirmek ve koloniyalizmin izlerini
silmek istiyordu. Ama bunu başaramadan öldü. Truman, Churchill ve arkadaşları,
İngiliz, Fransız ve Hollandalılar koloniyalizmi dirilttiler. Oysa, dünyada
ABDnin, Avrupanın da kalkınması, diğer ülkelerin de kalkınmasına
bağlıydı. Şimdi de aynı. Fakat biz ve Avrupa iflasın eşiğine geldiğimiz
gibi, Güney Amerikayı da mahvettik. Meksika eskisi gibi değil;
Panama, Ekvator artık yok; Kolombiya mahvoldu. Venezuela yıkımın eşiğinde.
Peru aynı şekilde; Arjantin, Brezilya bölünüyor. Şilide malî çöküş
kapıda; Bolivya, Paraguay, Uruguay, hepsinde büyük problemler var. Afrika, ABDnin gözleri önünde, İngilizler ve ABDdeki
bazıları tarafından kitle ölümleriyle resmen ortadan kaldırılıyor. Meselâ,
başkanın babası Bush, Kanadanın önceki başbakanıyla birlikte,
Barrick Gold adlı firmalarıyla Kongoya yerleşmiş durumda ve buranın
zengin altın ve elmas yataklarını sömürüyorlar. Bunlar ve çokuluslu
şirketler, Afrikanın her tarafında özel ordular kuruyor ve Afrika
halkını birbirine kırdırıyor. Bu şekilde, hem Afrikanın zenginliklerini
çalıyor, hem de nüfusunu azaltıyorlar. Öte yandan, Asyada yeni oluşumlar var. Rusya, Çin, Hindistan,
hattâ bunlarla birlikte Japonya yeni oluşumlar içinde. Şanghay İşbirliği
Örgütü kuruldu. Burada, Çinden başlayıp, Asyadan Avrupaya
uzanacak ulaşım hatları üzerinde çalışılıyor. Güneydoğu Asya ülkeleri
benzer tarzda işbirliği planlıyor. Asyada çok büyük bir nüfus
var. Biz de, Güney ve Kuzey Koreyi barıştırıp, burada başlayacak
bir ulaşım hattıyla, Sibirya üzerinden Avrupaya bağlanabiliriz.
Bu hattaki ve diğer ülkelere borç değil, kredi vererek onları kalkındırabilir
ve bu şekilde mallarımıza daha geniş ve zengin pazarlar açabiliriz.
Fakat böyle dönemlerde dünya savaşları çıkarılır. I. Dünya Savaşını
Asyadaki benzer oluşumların önünü kesmek isteyen İngilizler çıkardı.
Önce Balkanları tutuşturdular, sonra dünyayı. II. Dünya Savaşını
aynı maksatla Almanlar çıkardı. Şimdi, ABD ve İngiltere içindeki güçler,
Brzezinski bunlara dahildir, Asyadaki oluşumları engellemek için
dünya savaşı çıkarmak istiyorlar. Ağustos, bunun için en uygun aydır.
Bu savaşın adını da, Batı ile İslâmın savaşı olarak koyacaklar.
Bu savaşı engellemeliyiz; bunun için önce İsraildeki Şaronu
durdurmalıyız. Bu adam savaş sevdalısı, başka bir derdi yok, onu durdurmalı,
Ortadoğuda barışı sağlamalı ve sistemimizi ihya ile, Rooseveltin
usulünce ekonomik kalkınmaya geçmeliyiz. LeRouch, 24 Temmuzda bunları söylüyor. 11 Eylül hadisesinden
bir hafta sonra ise, kendisi ile yapılan röportajda şu değerlendirmeleri
yapıyor: 11 Eylül hadisesi, bir makyaj operasyonudur ve tam da uluslararası
malî ve parasal çöküşün yaşandığı dönemde yapılmıştır. Bunu yapan, katiyen
ABD dışındaki güçler değildir. Başka ülke insanları kullanılmış olabilir.
Fakat bunu yapanlar, ABD içindeki güçlerdir. Hedef, ABDde yönetim
darbesi yapmak, olur veya olmasa da, ABDyi bir savaşa sürüklemektir.
Bunu yapanlar, hedeflerine ulaşmak için ileri hareketlerine devamla,
başka operasyonlar da yapacaklardır. Halk kışkırtılacak, hükümet savaşa
sürüklenecektir. Bunu durdurmalıyız. CNNnin, Fox TV ve benzerlerinin
yayınlarına katiyen kapılmayın. Bunlara kapılmak ve ülkeyi savaşa sürüklemek,
operasyonu yapanların maksatlarına alet olmaktır. Afganistana
müdahale gibi şeyleri asla düşünmemeliyiz. Ayrıca, ABD ve daha pek çok
ülke için tehdit oluşturan İsraili dudurmalı ve Ortadoğuda
barışı sağlamalıyız. Çünkü buradaki kriz de, Asyada verilmesi
planlanan savaşın bir parçasıdır. LaRouche, uyarıyor, ama büyük ölçüde nafile. Kazan kaynadı
ve dünya yeni bir şekillenmeye gidiyor. (İnternet sitelerinden alınmıştır... Başlık SY Kızıl Bayrak
tarafından konulmuştur...)
Bu savaş Dünyayı tümüyle
emirleri altına almaya çalışan emperyalist bir sistemin hegemonyasını
herkese kabul ettirme savaşıdır... Savaş istemiyoruz!
Şiddeti şiddetle çözmek; kültürler, dinler, uluslar arasında düşmanlığı
körüklemek; yoksullaştırılan, insanca yaşama olanakları ellerinden alınan
halklara karşı topyekün savaş ilan etmek de bu saldırılar kadar yanlış
ve tehlikelidir. Bu savaş Dünyayı tümüyle emirleri altına almaya çalışan emperyalist
bir sistemin hegemonyasını herkese kabul ettirme savaşıdır. Bu savaş söylendiği gibi teröre ve teröristlere değildir, binlerce
insanın canına mal olan saldırının faillerini cezalandırmak için de
değildir. ABD yönetiminin bugüne kadar izlediği politikalar bunun açık
kanıtlarıyla doludur. Bugün suçlu ilan edilenleri eğiten, besleyen ve ayakta tutanların,
kim olursa olusun, suçlular kadar sorumlulukları vardır. Savaş çözüm değildir. Savaşın ve terörün kaynağı dünyanın bugün içinde
bulunduğu eşitsizliklerdir. Bu olumsuzlukların çözüme ulaşma şansı,
öncelikle savaşa hayır diyerek arttırılabilir. Bunu görmeyen ve savaş
çığırtkanlığı yapanlar ise gelişmelerin tüm insanlığa yaşatacağı acılardan
sorumlu olacaklardır. Bunca zenginliğe, bunca olanağa ve bilgi birikimine
rağmen giderek artan açlık, yoksulluk ve eşitsizliklere öfke duymak
varken, savaşan bir dünyaya doğru gidişte sessiz kalabilmeyi kabullenmek
mümkün değildir. Umudumuz insanlığın ortak olarak biriktirdiği değerler
ve sonuçta insandır. Bugün bize gerekli olan; hedefi, zemini ve süresi belli olmayan bir
savaş değil, dünya nüfusunun önemli bir kısmını yoksulluğa, yoksunluğa
mahkum eden eşitsizlikleri giderecek programların yaşama geçirilmesidir. Refahın, adaletin, özgürlüklerin ve demokrasinin tüm dünyada ve ülkemizde
egemen olabilmesinin olanaklarını yaratmak için mücadele verilmelidir.
Savaşı ekonomik siyasi sorunların çözümünde araç, ABD yönetiminden yardım`
koparma fırsatı olarak gören zihniyetlere, politikalara karşı mücadele
yükseltilmelidir. Birkaç milyar Dolar için binlerce insanın yaşamına, onarılması mümkün
olamayacak yaraların, tahribatın yaratılmasına neden olacak bir savaşa
kendisine insan diyen hiç kimse onay veremez. Kendi çıkarları ve hedefleri doğrultusunda hiçbir kural ve hukuk tanımayan
ABD yönetiminin kayıtsız şartsız izinden giden iktidar her şeyden önce
ülkemize karşı sorumsuz davranmaktadır. Son yaşanan olaylar gerekçe gösterilerek hepimizin ekmeğine el uzatılmak
istenmesini, gündelik toplumsal yaşamın, demokratik hayatın kısıtlanmasını
kabul etmiyoruz. Ülkemiz herhangi bir maceraya ne kapılmalı ne de alet
olmalıdır. Bu ortamın dışında kalmalıdır. Siyasal iktidar tarafından kayıtsız şartsız destek sunulan ABD, aslında
`Türkiye halkına, demokratik kurumlarına, hak ve özgürlükler mücadelesine
de savaş ilan etmiş durumdadır. Ülkemizin böyle bir maceraya sürüklenmesi
ekonomik krizin derinleşmesi, hak ve özgürlüklerin budanması, halkın
ve emekçilerin daha da yoksullaşması sürecini doğuracaktır. Türkiye`yi yönetenler; ABD`nin savaş politikasına bağlanmış, insanlığın
ortak olarak biriktirdiği değerlere karşı ülkeyi komşularıyla çatışma
içine itecek bir yola girmişlerdir. Körfez Savaşı gibi yakın bir deneyim gözardı edilerek ülkemizi yeni
bir maceraya sürüklemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Yeni bir Türkiye, yeni bir dünya mümkündür! Eşitlikçi, adil, demokratik
ve özgür bir dünya için, farklı kimlik ve kültürlerden tüm halklarla
küreselleşmeye ve yarattığı yoksulluğa, eşitsizliğe, emperyalist hegemonyacılığa
karşı mücadele vermeliyiz. Halklar, kültürler, inançlar, etnik kökenler
arasında kör bir düşmanlığa, işsizliğe, açlığa, yoksulluğa, sömürüye
karşı Savaşa hayır! Savaş değil, dünyada barış! Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) |
|||||