31 Ekim '01
Sayı: 30


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD'nin Avrasya macerası ve Amerikancı iktidarının ihaneti
  Emperyalist savaşa karşı ezilen halkların yanında yer alalım!..
  Emperyalist savaşa karşı savaş!
  Ya barbarlık ya sosyalizm!
  Emperyalist savaşa karşı eylemler...
  Pirelli işçisi işten atmalara karşı direniyor
  Savaş, anti-emperyalist mücadele ve Parti Programı
  Proletarya devriminin askeri programı
  Zaferi direniş kazanacak
  1. yılına girerken Ölüm Orucu Direnişi-1
  Emperyalist haydutluk savaşı
  Psikolojik savaş, "özgür dünya" ve küresel sansür
  Ekmeğe sarılı bombalar
  "Çöküş içindeki ABD ve Batı çıkış için savaşa başvuracak"
   Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ABD başkan adayından 11 Eylül öncesine ait kriz değerlendirmesi:

Çöküş içindeki ABD ve Batı çıkış için
savaşa başvuracak


Lyndon LaRouche, 2004 ABD başkanlık seçimleri için DP’den aday adayı. 24 Temmuz günü, yani 11 Eylül’den 48 gün önce, BM’de ve Washington’da 250 kişi önünde verdiği video-konferansta, özetle şunları söylüyor:

“Malî kriz içindeyiz. ABD, Carter’dan beri kötü yönetiliyor.

“Sistemimiz, iflas etmiş durumda. Ulaşım, enerji, eğitim, sağlık sistemlerimizin tamamı, altyapı ve sanayimiz çöküş halinde. Halkın % 80’ini dar gelirliler oluşturuyor ve bunların durumu 1977’dekinden çok daha kötü. İMF ve halihazır politikalar devam ettiği, Wall Street ve Federal Rezerv sistemi mevcut hakimiyetini sürdürdüğü sürece, ABD’de kimse kendisi için bir tırmanma beklemesin. Böyle giderse, belki Bush bile, başkanlık süresini tamamlayamadan çekilmek zorunda kalabilir. Çöküş, kendini birden hissettirmez; kötü politikalar devam eder ve kriz aniden gelir.

“Sadece ABD değil, Batı Avrupa da, İngiltere’si, Almanya’sı, Fransa’sı ve İtalya’sı ile iflasın eşiğinde. 1930’larda Roosevelt, dünyada düşmanlıkları bitirmek ve koloniyalizmin izlerini silmek istiyordu. Ama bunu başaramadan öldü. Truman, Churchill ve arkadaşları, İngiliz, Fransız ve Hollandalılar koloniyalizmi dirilttiler. Oysa, dünyada ABD’nin, Avrupa’nın da kalkınması, diğer ülkelerin de kalkınmasına bağlıydı. Şimdi de aynı. Fakat biz ve Avrupa iflasın eşiğine geldiğimiz gibi, Güney Amerika’yı da mahvettik. Meksika eskisi gibi değil; Panama, Ekvator artık yok; Kolombiya mahvoldu. Venezuela yıkımın eşiğinde. Peru aynı şekilde; Arjantin, Brezilya bölünüyor. Şili’de malî çöküş kapıda; Bolivya, Paraguay, Uruguay, hepsinde büyük problemler var.

“Afrika, ABD’nin gözleri önünde, İngilizler ve ABD’deki bazıları tarafından kitle ölümleriyle resmen ortadan kaldırılıyor. Meselâ, başkanın babası Bush, Kanada’nın önceki başbakanıyla birlikte, Barrick Gold adlı firmalarıyla Kongo’ya yerleşmiş durumda ve buranın zengin altın ve elmas yataklarını sömürüyorlar. Bunlar ve çokuluslu şirketler, Afrika’nın her tarafında özel ordular kuruyor ve Afrika halkını birbirine kırdırıyor. Bu şekilde, hem Afrika’nın zenginliklerini çalıyor, hem de nüfusunu azaltıyorlar.

“Öte yandan, Asya’da yeni oluşumlar var. Rusya, Çin, Hindistan, hattâ bunlarla birlikte Japonya yeni oluşumlar içinde. Şanghay İşbirliği Örgütü kuruldu. Burada, Çin’den başlayıp, Asya’dan Avrupa’ya uzanacak ulaşım hatları üzerinde çalışılıyor. Güneydoğu Asya ülkeleri benzer tarzda işbirliği planlıyor. Asya’da çok büyük bir nüfus var. Biz de, Güney ve Kuzey Kore’yi barıştırıp, burada başlayacak bir ulaşım hattıyla, Sibirya üzerinden Avrupa’ya bağlanabiliriz. Bu hattaki ve diğer ülkelere borç değil, kredi vererek onları kalkındırabilir ve bu şekilde mallarımıza daha geniş ve zengin pazarlar açabiliriz.

“Fakat böyle dönemlerde dünya savaşları çıkarılır. I. Dünya Savaşı’nı Asya’daki benzer oluşumların önünü kesmek isteyen İngilizler çıkardı. Önce Balkanları tutuşturdular, sonra dünyayı. II. Dünya Savaşı’nı aynı maksatla Almanlar çıkardı. Şimdi, ABD ve İngiltere içindeki güçler, Brzezinski bunlara dahildir, Asya’daki oluşumları engellemek için dünya savaşı çıkarmak istiyorlar. Ağustos, bunun için en uygun aydır. Bu savaşın adını da, Batı ile İslâm’ın savaşı olarak koyacaklar. Bu savaşı engellemeliyiz; bunun için önce İsrail’deki Şaron’u durdurmalıyız. Bu adam savaş sevdalısı, başka bir derdi yok, onu durdurmalı, Ortadoğu’da barışı sağlamalı ve sistemimizi ihya ile, Roosevelt’in usulünce ekonomik kalkınmaya geçmeliyiz.”

LeRouch, 24 Temmuz’da bunları söylüyor. 11 Eylül hadisesinden bir hafta sonra ise, kendisi ile yapılan röportajda şu değerlendirmeleri yapıyor:

“11 Eylül hadisesi, bir makyaj operasyonudur ve tam da uluslararası malî ve parasal çöküşün yaşandığı dönemde yapılmıştır. Bunu yapan, katiyen ABD dışındaki güçler değildir. Başka ülke insanları kullanılmış olabilir. Fakat bunu yapanlar, ABD içindeki güçlerdir. Hedef, ABD’de yönetim darbesi yapmak, olur veya olmasa da, ABD’yi bir savaşa sürüklemektir. Bunu yapanlar, hedeflerine ulaşmak için ileri hareketlerine devamla, başka operasyonlar da yapacaklardır. Halk kışkırtılacak, hükümet savaşa sürüklenecektir. Bunu durdurmalıyız. CNN’nin, Fox TV ve benzerlerinin yayınlarına katiyen kapılmayın. Bunlara kapılmak ve ülkeyi savaşa sürüklemek, operasyonu yapanların maksatlarına alet olmaktır. Afganistan’a müdahale gibi şeyleri asla düşünmemeliyiz. Ayrıca, ABD ve daha pek çok ülke için tehdit oluşturan İsrail’i dudurmalı ve Ortadoğu’da barışı sağlamalıyız. Çünkü buradaki kriz de, Asya’da verilmesi planlanan savaşın bir parçasıdır.”

LaRouche, uyarıyor, ama büyük ölçüde nafile. “Kazan kaynadı” ve dünya yeni bir şekillenmeye gidiyor.

(İnternet sitelerinden alınmıştır... Başlık SY Kızıl Bayrak tarafından konulmuştur...)




“Bu savaş Dünyayı tümüyle emirleri altına almaya çalışan emperyalist bir sistemin hegemonyasını herkese kabul ettirme savaşıdır...”

Savaş istemiyoruz!


(...) ABD`nin karşılaştığı saldırı ve benzeri yöntemler yanlış olduğu gibi emperyalist sistemin dünya halklarına karşı giriştiği ve sivilleri de hedef alan operasyonların yanlışlığı da ortadadır.

Şiddeti şiddetle çözmek; kültürler, dinler, uluslar arasında düşmanlığı körüklemek; yoksullaştırılan, insanca yaşama olanakları ellerinden alınan halklara karşı topyekün savaş ilan etmek de bu saldırılar kadar yanlış ve tehlikelidir.

Bu savaş Dünyayı tümüyle emirleri altına almaya çalışan emperyalist bir sistemin hegemonyasını herkese kabul ettirme savaşıdır.

Bu savaş söylendiği gibi teröre ve teröristlere değildir, binlerce insanın canına mal olan saldırının faillerini cezalandırmak için de değildir. ABD yönetiminin bugüne kadar izlediği politikalar bunun açık kanıtlarıyla doludur.

Bugün suçlu ilan edilenleri eğiten, besleyen ve ayakta tutanların, kim olursa olusun, suçlular kadar sorumlulukları vardır.

Savaş çözüm değildir. Savaşın ve terörün kaynağı dünyanın bugün içinde bulunduğu eşitsizliklerdir. Bu olumsuzlukların çözüme ulaşma şansı, öncelikle savaşa hayır diyerek arttırılabilir. Bunu görmeyen ve savaş çığırtkanlığı yapanlar ise gelişmelerin tüm insanlığa yaşatacağı acılardan sorumlu olacaklardır. Bunca zenginliğe, bunca olanağa ve bilgi birikimine rağmen giderek artan açlık, yoksulluk ve eşitsizliklere öfke duymak varken, savaşan bir dünyaya doğru gidişte sessiz kalabilmeyi kabullenmek mümkün değildir. Umudumuz insanlığın ortak olarak biriktirdiği değerler ve sonuçta insandır.

Bugün bize gerekli olan; hedefi, zemini ve süresi belli olmayan bir savaş değil, dünya nüfusunun önemli bir kısmını yoksulluğa, yoksunluğa mahkum eden eşitsizlikleri giderecek programların yaşama geçirilmesidir.

Refahın, adaletin, özgürlüklerin ve demokrasinin tüm dünyada ve ülkemizde egemen olabilmesinin olanaklarını yaratmak için mücadele verilmelidir. Savaşı ekonomik siyasi sorunların çözümünde araç, ABD yönetiminden yardım` koparma fırsatı olarak gören zihniyetlere, politikalara karşı mücadele yükseltilmelidir.

Birkaç milyar Dolar için binlerce insanın yaşamına, onarılması mümkün olamayacak yaraların, tahribatın yaratılmasına neden olacak bir savaşa kendisine insan diyen hiç kimse onay veremez.

Kendi çıkarları ve hedefleri doğrultusunda hiçbir kural ve hukuk tanımayan ABD yönetiminin kayıtsız şartsız izinden giden iktidar her şeyden önce ülkemize karşı sorumsuz davranmaktadır.

Son yaşanan olaylar gerekçe gösterilerek hepimizin ekmeğine el uzatılmak istenmesini, gündelik toplumsal yaşamın, demokratik hayatın kısıtlanmasını kabul etmiyoruz. Ülkemiz herhangi bir maceraya ne kapılmalı ne de alet olmalıdır. Bu ortamın dışında kalmalıdır.

Siyasal iktidar tarafından kayıtsız şartsız destek sunulan ABD, aslında `Türkiye halkına, demokratik kurumlarına, hak ve özgürlükler mücadelesine de savaş ilan etmiş durumdadır. Ülkemizin böyle bir maceraya sürüklenmesi ekonomik krizin derinleşmesi, hak ve özgürlüklerin budanması, halkın ve emekçilerin daha da yoksullaşması sürecini doğuracaktır.

Türkiye`yi yönetenler; ABD`nin savaş politikasına bağlanmış, insanlığın ortak olarak biriktirdiği değerlere karşı ülkeyi komşularıyla çatışma içine itecek bir yola girmişlerdir.

Körfez Savaşı gibi yakın bir deneyim gözardı edilerek ülkemizi yeni bir maceraya sürüklemeye hiç kimsenin hakkı yoktur.

Yeni bir Türkiye, yeni bir dünya mümkündür! Eşitlikçi, adil, demokratik ve özgür bir dünya için, farklı kimlik ve kültürlerden tüm halklarla küreselleşmeye ve yarattığı yoksulluğa, eşitsizliğe, emperyalist hegemonyacılığa karşı mücadele vermeliyiz. Halklar, kültürler, inançlar, etnik kökenler arasında kör bir düşmanlığa, işsizliğe, açlığa, yoksulluğa, sömürüye karşı Savaşa hayır!

Savaş değil, dünyada barış!

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Türk Tabipler Birliği (TTB)
Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB)