ABD emperyalizmi sonsuz özgürlük
adı altında sonsuz sömürü, yağma, köleleştirme, yıkma ve katletme savaşını
başlattı... Ya barbarlık ya sosyalizm!
ABD ve İngiliz emperyalizmi günlerdir savaş uçaklarından ve gemilerinden
Afganistan topraklarına füze ve bomba yağdırıyor. Emperyalist barbarlık
en modern yıkım araçlarını ve her türlü imha silahlarını şimdi de Afganistan
halkına karşı kullanıyor. Afganistanın büyük kentleri olan Kabil,
Kandahar, Celalabad, Herad, Kuduz ve Mezar-ı Şerif bombardımana tutuldu.
Böylece emperyalist sistemin uşağı Bushun tekrarlamakta bıkmadığı
uzun süreli, çok yönlü ve acımasız savaş Afganistan şahsında
dünya halkları ve emekçilerine karşı bir haçlı seferi biçiminde
yürütülecek. ABD ve İngiltere (diğer emperyalistler şefler de alacakları
emirler için kuyrukta bekliyorlar) füzelerini ve bombalarını sadece Afganistan
halkının değil insanlığın başına yağdırıyor. 10 yıl sürecek olan terörizme karşı savaş dönemi: Terör
rejimlerine geçiş stratejisi Bir ay boyunca hergün her saat terör ve terörizm
teması işlenerek ve dünya kamuoyu adeta terör kelimesiyle terörize edilerek,
emperyalist müdahalenin zemini düzlendi. Şimdi ise emperyalist savaşı
haklı göstermek için yalan makinası sınırsızca işletiliyor, bu iğrenç
savaş utanç verici bir şekilde yüceltiliyor. Emperyalist şefler ve işbirlikçi
uşak takımı savaşı gerekçelendirirken, onu meşru göstermeye çalışırken,
hep aynı masalı anlatıyorlar. Demokrasi ve uygarlık için terörizme
karşı savaş! Bu savaşın 10-15 yıl süreceği, çok acımasız olacağı,
cephenin çok geniş tutulacağı ve olağanüstü yöntemlere başvurulacağı döne
döne tekrarlanıyor. Bütün bunlar dünya proleteryası ve halkların nasıl
bir kapsamlı saldırıyla karşı karşıya bulundukları, ne tür acılar ve felaketleryaşıyacakları
konusunda açık bir fikir veriyor. Sorun ne terörist Ladin ve örgütü, ne de onun koruyucu Taliban rejimidir.
Bu çerçevede yürütülen terörizm ve destekçileri propagandası
sadece emperyalist politikalara dolgu malzemesi işlevi görmektedir. Sorun,
ABD emperyalizminin iğrenç çıkarları, herkese diz çöktürüp dünyaya hükmetme
arzusudur. ABD emperyalizmi kendisine ve efendisi olduğu dünya düzenine
karşı hiçbir direnme noktası görmek ve aykırı bir ses duymak istemiyor.
Bu nedenle kendi sistemine pürüz oluşturan ülkeler dize getirilmek için
yakılıp yıkılıyor. ABD sahip olduğu devasa olanaklar sayesinde dünya jandarmalığı
konumunu güçlendirmek, rakipleri karşısında yeni üstünlük alanları elde
etmek için kapsamlı stratejik amaç ve hedefler saptıyor. 11 Eylül saldırısı
yalnızca kirli amaçlara ulaşmak i&ccedl;in uygun bir gerekçe olarak kullanılıyor.
Saldırının hemen ardından hiçbir kanıt gösterilmeden Afganistanın
hedef tahtasına oturtulması ve sıranın başkalarına geleceğinin açıklanması,
güdülen amaca açıklık getiriyor. Emperyalist savaşın ilk adımda Afganistana yönelmesi, ABDnin
Avrasyada mevzi kazanma ve bu bölgede rakiplerini geriletme amacı
taşıyor. Savaşın bölge ve ülke halkları için yaratacağı felaket onun umrunda
değildir. O bölgede hegemonik etki ve denetim sağlamak peşindedir ve bu
arada emperyalist düzenin güvenliği için savaşmaktadır. Saldırganlık ve
savaş kararı ABD adına alınmıştır ve emperyalist dünya onun ve temsil
ettiği düzen adına savaşmaktadır. Emperyalist düzenin uşağı Bush, Sınırsız özgürlüğümüz ve güvenliğimiz
için saldırıyoruz derken, temel bir gerçeğe açıklık getirmiş oluyor.
Onların sınırsız özgürlük dedikleri sınırsız yağma ve talan, sınırsız
sömürü ve yıkım, sınırsız terördür. Diledikleri zaman ve diledikleri yerlerde
bunları yapabilme hakkıdır. Sömürü ve yağmalarına, terör ve vahşetlerine
karşı direnmek ise özgürlüklerine yönelik saldırı anlamına geliyor. Güvenliğimiz
adına saldırıyoruz derken, gerçekten de emperyalist-kapitalist sistemin
güvenliğini dile getirmiş oluyorlar. Sistemin güvenliği açısında tehdit
olarak gördükleri teröristler, dünya halkları ve emekçilerdir,
onların kurtuluş mücadelesi ve bu mücadelede onlara yol gösterecek ola
devrimci akımlardır. Emperyalist dünya düzeninin güvenliği bunlar tarafından
tehdit edilmektedir. Doğal olarak da uzun ve acımasız savaş
bunlara karşı yürütülecektir. Kimse tarafsız olamaz, cephe çok geniştir! Emperyalist barbarlık, dünya işçi sınıfına ve halklarına, onların temel
demokratik hak ve özgürlüklerine karşı geniş bir savaş cephesi açmış bulunuyor.
Bütün bir emperyalist dünya aynı amaç doğrultusunda kenetlenmiş durumda.
Saflarında yer almayan herkes terörist olarak damgalanıyor. En az 10 yıl
süreceği iddia edilen bu terörizme karşı savaşın olağandışı
biçim ve yöntemlerle sürdürüleceği söyleniyor. Kirli yöntemlerin ve her türlü kitle imha silahının kullanılacağı açıklanan
bu savaşın ilk hedefi Afganistan şahsında dünya halklarıdır. Afgan halkına
gönderilen özgürlük füze ve bombalarıyla tüm halklara sonsuz
kölelik dayatılıyor. Halkları kölelik koşulları altında tutma savaşının
cephesi genişletiliyor. Afganistana yönelik saldırının ilk günlerinde
ABDnin Birleşmiş Milletlere gönderdiği mektupta, başka örgüt
ve ülkelere karşı da askeri harekat başlatabiliriz denilerek, savaşın
başka ülke ve bölgelere yayılacağı ilan ediliyor. Emperyalizmin kan ve
ölüm kusan silahları önce Irak halkına doğrulacak, arkasından başka terörist
örgütler ve onlara destek veren ülkeler hedef tahtasına oturtulacaktır.
Emperyalist haydutluğun başı ABD ve onun etekleri altında toplanan öteki
emperyalistler, Afganistana yönelik saldırının savaşın yalnızca
bir ayağını oluşturduğu açıklamasını yapıyorlar. Savaşın öteki ayaklarını
ise ilerici toplumsal muhalefet, işçi-emekçi hareketi, temel hak ve özgürlükler
ile devrimci akımlar oluşturuyor. Emperyalist burjuvazi dünya işçi sınıfı
ve emekçilerinin tarihsel kazanımlarına, büyüyen anti-kapitalist öfkeye
ve giderek güç kazanacak olan direniş odaklarına karşı acımasız terörünü
kusacaktır. Emperyalist terör boyutlanacak, yasal dayanaklarına kavuşup
kurumlaşacaktır. Emperyalist terör ve savaş dönemine girilecek, tek tek
ülkelerde ve dünya çapında terör rejimlerine geçişin yolu düzlenecektir.
Emperyalist küreselleşmenin emekçi kitlelerin yaşamında yarattığı ekonomik
ve sosyal yıkım, bunun yol açtığı sorunlar, emperyalist burjuvaziyi önlem
almaya ve sistemin güvenliği için çözümler bulmaya zorluyor. Önlem ve
çözüm olarak yöneldiği arayışlar ise olağanüstü terör uygulamaları oluyor.
Dünya çapında emekçi kitlelerde biriken tepkiler, gelişen anti-kapitalist
dinamiklar ve biriken toplumsal sorunlar, emperyalist burjuvazinin dünyayı
olağan egemenlik biçim ve yöntemlerle yönetmesini güçleştiriyor. Bu nedenle
demokrasi, insan hakları gibi örtüleri bir kenara
fırlatıp, terör yolunu tutmak zorunda kalıyorlar. 11 Eylül saldırısından
itibaren emperyalist metropollerde iç güvenlik, terör
tehlikesine karşı önlem gerekçeleriyle ararda adımlar atılmaktadır.
Bu konuda emperyalistler arasında tam bir birlik sözkonusudur. Ama bu birliğin, her bir emperyalist odağın egemenlik alanlarını koruma
ve genişletme mücadelesi söz konusu olduğunda, ne denli zayıf olduğu biliniyor.
ABD emperyalizmi dünya jandarmalığını koruma ve öteki emperyalistler karşısında
üstünlük elde etme savaşı yürütüyor. O Avrasyada, Kafkasyada
ve Ortadoğuda egemenlik peşinde koşuyor ve savaş cephesini aynı
zamanda bu amaç çerçevesinde geniş tutuyor. Emperyalistler ilerici toplumsal
muhalefete, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesine ve devrimci gelişmelere
karşı kendi aralarındaki çelişkileri bir tarafa bırakıp kenetlenmektedirler.
Dünyaya hükmetmek ve egemenlik sahalarını genişletmek sözkonusu olunca,
çelişkiler harekete geçecektir. Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu, her bir
emperyalist odağın mevzilerini güçlendirmek için kapıştıkları alanlardır. Emperyalizmin yıkım savaşıyla Emperyalizmin yıkım ve ölüm kusan savaş makinası sınırsızca harekete
geçirilerek dehşet saçılıyor. Gerçekleşen katliamların dünya halkları
ve emekçileri tarafında görülmemesi, gerçeklerin gizlenmesi için medya
üzerinde tam bir denetim ve sansür uygulanıyor. Bu tarihin en çok sansür
uygulanan savaşı olacak diyor bazı uzmanlar. Emperyalistler operasyon
her zaman görünür olmayacak, gizli devam edecek açıklamasını yaparak,
nelerin hangi amaç çerçevesinde görüntüye sunulacağına ve nelerin gizli
kalması gerektiğine açıklık getiriyorlar. Bütün bir tekelci medya ve satılık uşak takımı tek bir ağızdan konuşuyor,
kitleleri aynı kirli yalan bombardımanına tutuyor. Emperyalizmin yürüttüğü
barbarlık savaşı şirin gösterilmek için utanmazca yüceltiliyor. Roketler,
füzeler, bombalar ve savaş uçakları televizyon ekranlarında kare içine
alınarak, yetenekleri, özellikleri ve yıkıcı güçleri övüle övüle bitirilemiyor.
Akıllı füzelerin, yetenekli pilotların ve gelişkin savaş teknolojisinin
kadınlara, çocuklara ve sivillere hiç zarar vermeden terörist mevzileri
nasıl da başarıyla tahrip ettikleri zevkle anlatılıyor. Füzelerin ve bombaların
sadece teröristlerin kamplarına ve Talibanın askeri alanlarına düştüğü,
Afgan halkının başına ise, üzerinde Bu ABDnin bir hediyesidir
yazılı insani yardım paketleri yağdığı propaganda ediliyor.
Günlerdir Afganistan ateşe veriliyor, Afgan halkının üzerine ölüm kusuluyor.
Açlıktan, yoksulluktan perişan olan bu halk bir taraftan kırımdan geçirilirken,
bir taraftan da ülkelerini büyük acılar içinde terk etmek zorunda bırakılıyor.
Birleşmiş Milletlerin açıklamasına göre, bir buçuk milyon Afganlı
perişanlık içinde canlarını kurtarmak için ülkesinden kaçıyor. Büyük bir
mülteci dramı ve insanlık trajedisi yaşanıyor. ABD bu durumu bile bir
takım tezgahlar kurmanın olanağına dönüştürmek istiyor. Ülkeyi ateşe verip
dağı taşı bombalayanlar, ardından attıkları yardım kolileriyle
insanlık gösterisi sergiliyorlar. Sınırsız, ölçüsüz ve kirli bir medya
savaşı, sonsuz bir soygun, sömürü ve katliam savaşını tamamlıyor. Ya barbarlık ya sosyalizm! Emperyalizm dünya halklarına barbarlığı dayatıyor. O tarihsel olarak
tamamladığı ömrünü ulusları ezerek, halkları köleleştirerek, işçi sınıfı
ve emekçi kitlelerin kurtuluş mücadelelerini kanla bastırarak sürdürmeye
çalışıyor. Emperyalist kapitalizmin insanlık düşmanı gerçek yüzü artık
tüm çıplaklığıyla açığa çıkıyor. O insanlığa işsizlik, yoksulluk, açlık,
eşitsizlik, bombardıman, işgal ve savaştan başka bir şey sunmuyor. Giderek
kurumsallaşacak olan emperyalist terör rejiminde barış, demokrasi ve insan
hakları, sistemin güvenliği ve terörün önlenmesi gerekçesiyle
biçimsel olmaktan bile çıkacak, bizden olmayan herkes bize karşıdır
söylemiyle tüm insanlığın üzerine emperyalist terör kusulacaktır. Ancak bu gerçeğin bir yüzüdür. Haydutların diledikleri her şeyi özgürce
yapmaları, arzuladıkları sonuçlara ulaşmaları sanıldığı kadar kolay olmayacaktır.
Emperyalist barbarlığın karşısında, emperyalizmden nefret eden dünya halkları,
ilerici insanlık, biriken anti-emperyalist anti-kapitalist dinamikler,
gelişmekte olan işçi-emekçi hareketi ve devrimci akımlar vardır. Giderek
ağırlaşan toplumsal sorunlara çözüm bulmak bir yana bunları döne döne
üreten ve derinleştiren bir sistem emekçilerin mücadelelerine çarpacak
ve kendisini tarihe gömecek güçleri de yaratacaktır. Emperyalist terör ve saldırganlık karşısında insanlık sanıldığı kadar
çaresiz değildir. Sürecin seyrini dünya halklarının tutumu, işçi ve emekçi
kitlelerin mücadelesi belirleyecektir. Emperyalizm çürüyen kapitalizmdir
ve dayattığı barbarlıktır. Ya barbarlık ya sosyalizm! İnsanlığın başka
bir seçeneği yoktur. |
|||||