TKİP, dünya halklarını ve Türkiyenin emekçilerini savaşa karşı etkin mücadeleye çağırır... Emperyalist savaşa karşı savaş! Dünyanın emperyalist jandarması ABD haftalardır hazırlığını yaptığı saldırı
savaşını nihayet başlattı. Emperyalist savaş makinası bu kez Afganistan
halkına karşı harekete geçirildi. Bütün bir tarihi, halklara karşı bu
tür savaşlarla dolu sicili bozuk İngiltere savaşa ABD ile birlikte katılıyor.
Başta Almanya ve Fransa olmak üzere tüm öteki Batılı emperyalist ülkeler
ise onları hararetle destekliyorlar. Dünya üzerindeki emperyalist hakimiyet
mücadelesinde geri kalmamak kaygısındaki bu güçlerin şu veya bu biçimde
savaşta fiilen yer aldıklarına dair de güçlü belirtiler var. Öte yandan,
emperyalist NATO ittifakı, ABDnin savaşını kendi savaşı sayıyor
ve gerektiğinde bizzat savaşa katılarak destekleyeceğini açıklamış bulunuyor. Emperyalist amaçlara dayalı gerici, Afganistana karşı başlatılan savaş, emperyalistler tarafından 11
Eylül sonrasında dünya halklarına karşı ilan edilen savaşın yalnızca bir
ilk halkasıdır. Emperyalist şefler bunu açıkça böyle ifade etmekte herhangi
bir sakınca da görmüyorlar. Savaşın iç Asyadan Ortadoğuya
doğru yayılması, bununla da kalmayarak daha geniş boyutlar kazanması güçlü
bir ihtimaldir. Tüm bunlar, gözü dönmüş emperyalist haydutların bölgemizi
ve genel olarak insanlığı ne denli büyük bir tehlike ile yüzyüze bıraktıklarını
göstermektedir. Afganistana karşı yürütülmekte olan savaş, emperyalist amaçlara
dayalı gerici, haksız ve barbarca bir savaştır. Temel amacı ABD emperyalizminin
dünya jandarmalığını pekiştirmek, halkları daha da köleleştirmek, emperyalist
nüfuz mücadelelerinde yeni üstünlükler elde etmektir. ABD kendi dünya
hakimiyetini sürdürebilmek için Avrasyada hakimiyet kurmayı olmazsa
olmaz koşul saymaktadır. Bu çerçevede iç Asya, ABD için, yalnızca rakip
güçleri etkisizleştirmek bakımından değil, fakat aynı zamanda son derece
zengin petrol ve doğal gaz yataklarıyla da temel önemde stratejik bir
bölgedir. ABD emperyalizminin Afganistana karşı terörizme
karşı mücadele adına gündeme getirdiği savaş, gerçekte tümüyle,
bu bölgede hakimiyet kurmaya yönelik yeni bir girişimden başka bir şey
değildir. 11 Eyl&uum;l saldırısı bu emperyalist emeller için yalnızca
bir bahanedir. Kapitalizm uygarlığı değil, Emperyalist şefler savaşın uygarlık, özgürlük,
adalet ve barış uğruna sürdürüldüğünü söylüyorlar.
Bunlar onların her zamanki arsız argümanlarıdır. Onlar tarih boyunca,
gerek birbirlerine gerekse halklara karşı büyük yıkımlara yolaçan köleci
ve yağmacı savaşlarını, hep de bu tür iddialara dayalı olarak gündeme
getirmişlerdir. Bununla kendi halklarını aldatmaya ve savaşın yıkıcı sonuçlarına
razı etmeye çalışmışlardır. Fakat tarih bunların hep de gerici ve emperyalist
çıkar ve amaçlara dayalı, köleci ve yağmacı savaşlar olduğunu açıklıkla
göstermiştir. Onların çürümüş ve kokuşmuş kapitalist uygarlığı, dünyamızın bugün yaşadığı
açlığın, sefaletin, perişanlığın ve tarifsiz acıların biricik kaynağıdır.
Kapitalizmin uygarlığı ve gelişmeyi temsil ettiği tarihi dönem çoktan
geride kaldı. O artık uygarlığı değil fakat modern barbarlığı temsil etmektedir.
Bu barbarlık artık insanlığı ve doğayı bir arada tehdit etmektedir. İnsanlık
tarihinin bugüne ulaştırdığı tüm uygarlık birikimini korumak ve yeni bir
düzeyde sürdürmek bugün artık tümüyle bu barbarlık düzeninin aşılması
sorununa bağlanmıştır. Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm! ikilemi, bu tarihi
zorunluluğun özlü anlatımıdır. Günümüz dünyasının hızla ağırlaşan tüm
sorunları, kapitalist barbarlığa karşı uygarlığın sürdürülmesi demek olan
sosyalizme apayrı bir anlam, aciliyet ve güncellik kazandırmaktadır. Son
savaşla başlayan yeni dönem, bunun tüm dünya ölçüsünde sorgulanması sürecinin
hızlandığı bir dönem olacaktır aynı zamanda. Emperyalistler özgürlük ve adalet değil,
Emperyalistler hiçbir zaman özgürlük değil, fakat her zaman
egemenlik ve kölelik peşindedirler. Kapitalist emperyalizmin bütün bir
tarihi buna tanıklık etmektedir. Dünya üzerindeki acımasız hakimiyetlerini
korumak için dünyanın dört bir yanında özgürlüğü boğan bizzat emperyalistlerdir.
Halklara büyük sosyal, siyasal ve manevi acılar yaşatan faşist ve gerici
diktatörlük rejimlerinin gerisinde, dün olduğu gibi bugün de hep onlar
vardır. Yoksulluk ve perişanlık içindeki Afganistan halkını Ortaçağ karanlığına
mahkum eden gerici Taliban rejimini daha düne kadar arkalayanlar da bizzat
bugünün bu ikiyüzlü özgürlük şampiyonlarıydı. 11 Eylül saldırısının yolaçtığı insan kayıpları üzerine yürüttükleri
ikiyüzlü kampanya ile adaletten sözedenler, dünya nüfusunun
yarısını günde iki dolarla yaşamaya mahkum edenlerdir. En büyük 227 tekelci
asalağın sahip olduğu zenginlik ile 2.5 milyar insanın gelirini eşitleyen
de bizzat onların adeletidir. Bir milyar insanı işsizlik içinde
tüketen, 250 milyon çocuğu köle işçi olarak çalıştıran, her yıl on milyonlarca
insanı açlıktan ve hastalıktan ölüme terk eden dünya düzeni, onların yeryüzünde
adaletsizliği katmerleştiren düzenleridir. Amerikada birkaç bin kişi ölünce adaleti hatırlayanlar,
Vietnamda üç milyon, Endonezyada bir milyon, Irakta
yüzbinlerce insanı emperyalist ve kirli savaşlarla yok edenlerden, Afrikayı
ve Balkanları kanlı boğazlaşmalar içinde tüketenlerden başkası değil.
Filistin halkının gündelik katliamlarla kırılmasına açık ya da örtülü
destek verirlerken adaleti hatırlama ihtiyacı duymayanlar,
dünyanın en yoksul ve mazlum halklarından birine adalet adına
yıkım ve ölüm kusuyorlar şu günlerde. Onlar adaletin değil,
tarihin gördüğü en büyük eşitsizliklerin ve haksızlıkların, köleliğin
ve barbarlığın temsilcisidirler. Kapitalizm militarizm ve savaş demektir Emperyalist şeflerin barıştan sözetmeleri ise, tarihi gerçekler
karşısında arsızlığın dipsiz çukurudur. Kapitalizm militarizm ve savaş
demektir. Kapitalizmin bütün bir tarihi buna tanıktır. Emperyalist hakimiyet
mücadeleleri uğruna dünyamızı iki kere toplu bir yıkıma götüren, sayısız
bölgesel savaşlar içerisinde ulusları birbirine kırdıran, böylece halklara
tarihin en büyük acılarını ve yıkımlarını yaşatan, tam da kapitalist barbarlık
düzenidir. Bu böyleyken emperyalist şeflerin barıştan söz
etmeleri, bizzat kendi emperyalist kölelik savaşlarını bununla gerekçelendirmeleri,
tarihi gerçeklerle alay etmektir. Emperyalizm bir şiddet ve gericilik eğilimidir. O her zaman ve her
yerde egemenlik ve kölelik peşinde koşar. Bunu sağlamada tüm öteki araçların
yetmediği yerde, şiddeti ve savaşı devreye sokar. Bugün Afganistanda
bir kez daha yapılmakta olan da budur. Bunun ötesindeki her iddia bir
yalan ve aldatmacadan ibarettir. İşbirlikçi rejimlerle halklar arasında Emperyalistlerin dünya üzerinde kurduğu köleci egemenliğin sürdürülmesinde
bağımlı ülkelerin işbirlikçi rejimlerinin her zaman çok özel bir katkısı
olmuştur. Onlar her bir ülkenin işbirlikçi egemen sınıflarını, bu sınıfları
temsil eden iktidarları kendilerine uşakça bir sadakat içinde tutmayı
başaramamış olsalardı, bugünkü dünya egemenliklerini de bu denli kolay
sürdüremezlerdi. Bunu bugünkü emperyalist savaş vesilesiyle bir kez daha
görmekteyiz. Emperyalistler güncel savaşı bölgedeki gerici rejimlerin
verdikleri destek ve sağladıkları kolaylıklar sayesinde yürütebilmektedirler.
Türk burjuvazisi adına ülkeyi yöneten Amerikancı iktidar da bu işbirlikçi
rejimlerden biridir. Türkiye toprakları sürdürülmekte olan savaşta boydan
boya bir saldırı üssü olarak kullanılmaktadır. Amerikancı iktidar, Türk
burjuvazisinin boyunu aşan hırsları kadar ABDnin baskılarına dayanamamanın
da bir sonucu olarak, savaşa bizzat katılma hazırlığındadır. Öyle anlaşılıyor
ki, Balkanlarda emperyalizmin bir müdahale ve işgal gücü olarak
kullanılan Türk ordusu, benzer bir rolü şimdi de iç Asyada üstlenecektir.
Bu Türkiye halkına ve bölge halklarına ihanetin katmerleşmesidir. ABD emperyalizminin kendi egemenliğini pekiştirmek üzere başlattığı bu
barbarca savaşın Afganistanla sınırlı kalmayacağı bilinmektedir.
Afganistanın ardından, ya da belki de ona paralel olarak, gündeme
getirilecek ikinci hedef ise Iraktır. Bu Türkiyenin kendini
boydan boya ABD çıkarlarına dayalı bir savaşın içinde bulması sonucunu
verecektir. Amerikancı iktidar bölge halkları kadar Türkiye halkı için
de sonuçları bu denli ağır olabilecek bir ihanetin içindedir. Öte yandan, gerek bölge halkları gerekse Türkiye halkı savaşın gerçek
niteliğinin bilincindedir. Halklar bunu emperyalist çıkar ve amaçlar uğruna
yürütülen bir egemenlik savaşı olarak görmektedirler. Bölgede savaşa karşı
büyüyen şiddetli protesto dalgası da bunu göstermektedir. Bu dalga önümüzdeki
günlerde daha da büyüyecektir. Savaş, ABD işbirlikçisi rejimler ile halklar
arasındaki uçurumu iyice derinleştirecektir. Pakistan bunun bugünkü ilk
örneğidir yalnızca. Emperyalist savaşa karşı mücadeleyi yükseltelim! Savaş emperyalist çıkar ve hesaplar uğruna gündeme getirildi. Fakat ağır
insani ve maddi faturası her zamanki gibi halklara ödettirilecektir. Emperyalist
savaşın başarısı, bölge halkları ve tüm dünya üzerinde emperyalist köleliğin
pekiştirilmesi anlamına gelecektir. Bu temel gerçekler, halkların emperyalist
savaşa karşı tam bir birlik ve dayanışma içinde kararlılıkla mücadele
etmesinin güncel önemini ortaya koyuyor. Bu mücadeleyi yükseltmek ve bu
uğurda halklar arası devrimci dayanışmayı örmek, bölge ve dünya çapında
günün en acil ve tarihsel önemdeki görevidir. Bu başarıldığı ölçüde, savaş
emperyalistler için bir imkan olmaktan çıkacak, bir batağa dönüşecektir.
Halkların devrimci gücü karşısında emperyalist hesapların bozguna uğradığına
bütün bir 20. yüzyıl tanıklık emiştir. Bizzat ABD emperyalizminin Çin
Hindi bozgunu bunun yakın tarihten çok canlı bir örneğidir. Halkların gücü karşısında emperyalizm kağıttan kaplandır! TKİP, Türkiye işçi sınıfını, emekçilerini ve gençliğini karşı karşıya
bulunduğumuz tarihsel sorumluluğun bilinciyle hareket etmeye, savaşa karşı
etkin bir mücadeleyi yükseltmeye, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı
dünya ve bölge halklarıyla omuz omuza savaşmaya çağırmaktadır! Kahrolsun emperyalist savaş! Türkiye Komünist İşçi Partisi
Halkların yaşamı, temel hak ve
özgürlüklerimiz tehdit altında! Kahrolsun emperyalist saldırganlık!
Emperyalist barbarlığın başı ABD, Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagona
yönelik olarak gerçekleşen saldırıyı bahane ederek ve öteki emperyalist
ülkeleri de yanını alarak dünya halklarına karşı savaş ilan etti. En
modern tekniklerle donatılmış savaş makinası yeniden harekete geçirilmiş
bulunuyor. Emperyalist saldırganlığın ilk hedefi Afganistandır.
Açlık ve perişanlığın pençesinde olan bu ülke şahsında mazlum halkların
üzerine bir kez daha yıkım ve ölüm kusulacak. Emperyalist haydutlar sonsuz özgürlük adını verdikleri
bu savaşın terörizme ve onları destekleyip, koruyanlara karşı
yürütüleceğini iddia ediyorlar. Adaletin yerini bulması
için saldırıda yaşamını yitiren binlerce masum insanın intikamı alınmalı,
uygar dünyaya yönelik saldırı mutlaka cezalandırılmalıdır,
diyorlar. Hazırlığını yaptıkları canice saldırıları haklı göstermek
için insanda tiksinti yaratan yalanlar söylüyorlar. Emperyalistler ve
onların yalan makinaları ne derlerse desinler dünya halkları gerçeği
biliyor. Uygar kılığına bürünmüş, adalet peşine
düşmüş bu modern barbarların sivil ve masum insanların yaşamlarını dikkate
aldıkları nerede görülmüştür? Nagazaki ve Hiroşimada, Kore ve
Vietnamda, Endonezya ve Afrikada milyonlarca masum insanı,
bugün snsuz özgürlük diye yırtınanlar sonsuz bir terör ve
vahşet uygulayarak katletmediler mi? Daha yakın zamanda Ortadoğu ve
Balkan halkları barış ve adaleti sağlamak adı altında katliamdan
geçirilmedi mi? Şimdi de terörizme karşı mücadele ve suçluların
cezalandırılması adına mazlum halkların kanı akıtılacak. Sivil ve masum insanların yaşamı ABD emperyalizminin umrunda bile değildir.
O, kendi kirli çıkarları ve iğrenç amaçları uğruna savaş naraları atıyor.
ABD emperyalizmi kendisine yönelik saldırıyı gerekçe göstererek dünya
üzerindeki egemenliğini korumak, mevzilerini güçlendirmek, bunlara yeni
mevziler eklemek ve bazı ülkelere boyun eğdirmek istiyor. Kısacası o,
egemenlik ve kölelik peşinde koşuyor. Afganistana ve bunu takip
edecek ülke halklarına ve emekçilerine kin kusuyor ve onlara büyük acılar
yaşatmak istiyor. Bunun için bir dizi yoksul ülke yakılıp yıkılacak
ve bu ülke halkları katliamlardan geçirilecek. Saldırıyı bahane eden ABD emperyalizmi ve onun yanında saf tutmuş emperyalist
NATO güçleri başka bir saldırıyı daha gündeme getirmiş bulunuyorlar.
Terörizme karşı mücadele, güvenliği sağlamak
ve düzeni egemen kılmak adı altında ilerici toplumsal muhalefet
terörle damgalanacak, polis rejimleri güçlendirilecek, temel demokratik
hak ve özgürlükler tırpanlanacak ve bunları sosyal hak gaspları izleyecektir. İşçiler, emekçiler! Emperyalistlerin halklara büyük acılar ve yıkımlar yaşatmasına seyirci
kalmayalım. Tüm emperyalistlerin dünya halklarına savaş ilan ettiği
bir dönemde halkların kardeşliği hayati bir önem taşıyor. Sadece halkların
kardeşçe birliği ve mücadelesi emperyalist barbarlığı durdurabilir.
Temel hak ve özgürlüklerimizi hedef alan saldırılara boyun eğmeyelim.
Çeşitli uluslardan işçilerin birliği ve mücadelesi hak ve özgürlüklerimizi
koparıp almanın güvencesidir. Emperyalist saldırganlık ve savaşa, sosyal
ve demokratik haklarımıza yönelik saldırılara karşı İşçilerin
birliği, halkların kardeşliği! şiarını yükseltelim. BİR-KAR |
|||||