Zaferi biz kazanacağız!
Eyleminizin doruk noktasına ulaştığı, yeni bedenlerin özgürlüğün sonsuzluk
deryasında kendine yer açmaya başladığı bir dönemde ancak yazabiliyorum.
Açıkçası telafisi mümkün olmayan bir pişmanlık yaşama kaygısı, sizlerin
böyle zor bir süreçte davaya, partiye, işçi ve emekçilere duyulan sonsuz
inancın ve güvencin göstergesi olan yazı ve mektuplarınızın sorumluluklarımı
hatırlatması, yazmamı sağladı. Sermaye devleti ve sistemin ideologlarında korku ve hayranlık uyandıran
mücadele sürecinde bile, biz dışardakilere perspektif sunan, sorumluluk
ve görevlerimizi hatırlatan, güç ve moral toplamamızı sağlayan yazılarınız
eksik olmadı. Bu inanç ve sorumluluğun verdiği iradeyi, reformistler
ve liberaller ne kadar görmek istemeseler de, sermaye devleti çok iyi
görüyor ve türlü demagojiyle saldırmasına neden oluyor. İşçi ve emekçilerin,
toplumsal muhalefetin en ileri, örgütlü ve fedakar unsurlarını, kendi
elinin altında olmasına rağmen teslim alamamaktadır. Ne denli vahşi
katliamlar gerçekleştirseler de yine de başaramadılar. (Buca, Ümraniye,
Diyarbakır, Ulucanlar vb.) Şimdi ise suskunluk fesadı ile boğmaya çalışıyorlar
direnişinizi. Ancak her yeni bedende patlayan özgürlük ateşi aynı zamanda
suratlarında patlayan bir tokat etkisi yaratmaktadır. Ne kadarrarlılık
görüntüsü çizmeye çalışsalar da, tam bir acizlik ve çaresizlik içerisinde
oldukları gerçeğini gizleyememektedirler. Sevgili yoldaş, 180. günlere vardığınız şu günlerde, Muharrem yoldaşın
kararlılık ve inanç dolu mektuplarını okudukça heyecanlanıyorum. Mektubunda;
bu zorlu sınavın bir takım zayıf unsurları elediğinden bahsedip, coşkusundan
hiçbir şey kaybetmediğini ifade ediyor. Aklıma Ve Çeliğe Su Verildi
romanının ünlü yazarı Nikolay Ostrovskinin şu sözleri geliyor: İnsanın en paha biçilmez varlığı hayatıdır. Hayat bir kez verilir
insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki, hiçbir amacı, anlamı olmadan yaşanan
yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis pis heveslerle geçen günler
için insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin
ki; Ben ömürümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel şeye, insanlığın
özgürlüğe kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım. Tarihte
de, ölürken ancak bu ifadeyi kullanabilme şansını yakalayanlar gerçekten
yaşamışlardır. Bunu bilmek, bunun bilincinde olmak ve verdiği mutluluğu
yaşamak biz devrimcilere her türlü zorluğa karşı direnme gücü vermiyor
mu? Yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz biz. Ancak herşeye alınıp satılabilen bir meta gibi değer biçen bir sistemden
ve onun değer yargılarından köklü biçimde kendini kurtaramayan, kurtarmaya
çalışmayanlar anlayamaz bu gerçekliği. Eminim ki, tüm yoldaşlarımız
gibi sen de siper yoldaşlarının arasına katılmaya, Ümit ve Habip yoldaşların
yanında yeralmaya can atıyorsundur. Ancak düşmana inat bir gün daha
yaşamak direnci ve azmi içerisinde olduğunu inatçı kimliğinden tahmin
edebiliyorum. Senin bu inatçı kimliğini düşman da tanımıştı işkencehanelerinde.
İşçi ve emekçileri savunmanı önce alaya alanlar, daha sonra sınıf kinine
bürünmüş bu inatçı kimliğine hayran olmuşlardı. Şimdi yine düşman karşısında,
bu kez tüm yoldaşlarımız ve siper yoldaşlarıyla birlikte zafere gidiyorsunuz.
Hem de düşmanı bozguna uğrata uğrata... Bedel ödeye ödeye... Kazanaca&crren;ımıza
duyduğunuz sonsuz güven ve kararlılığı bizler de paylaşıyoruz. Ancak
temennimiz süreci en az bedelle atlatabilmektir. Sevgili yoldaş, sizler nasıl büyük bir sorumluluk altına girdiyseniz,
süreç bizlere de bu süreci en az bedelle karşılamak için işçi ve emekçilerin
örgütlü birleşik mücadelesini örebilme, direnişinizi işçi ve emekçilerin
direnişine dönüştürebilme sorumluluğu yüklemiştir. Bunun farkında olan
faşist sermaye devleti de, sınıfın içinde satın aldığı unsurlarla, türlü
oyunlarıyla (Ankaradaki eylemlerin bir ay boyunca yasaklanması
gibi), liberal ve reformist partilerin sunduğu destekle bunun önüne
geçmeye çalışacaktır. Tüm bunlara rağmen çeşitli göstergeler kitle hareketinde
bir yükselişe geçileceğinin sinyallerini veriyor. Yani rüzgar işçi ve
emekçilerden yana esmeye başlayacak. Burada da bize, parti güçlerine
büyük bir sorumluluk düşüyor. Sürece itlenen, hakkını veren bir çalışma
ile sermaye devletine büyük sıkıntılar vermemiz işten bile değil. Zira
olanaklar ve koşullar eskisine oranla çok daha lehimize. Önümüzdeki
1 Mayısı da bu sürecin verdiği moral, motivasyon ve sizlerden
aldığımız güçle karşılamaya çalışacağız. Zaferi biz kazanacağız! Genç bir yoldaşın
Her şey sizin geleceğiniz için! Canım Pınarım ve Erdemim, inanıyorum ki yarın büyüdüğünüz,
ana-baba olduğunuzda siz de anneniz gibi aynı fedakarlığı göstereceksinizdir.
Bu düzende zulüm ve acı sürdükçe, bizim düşlediğimiz vatan topraklarında
yaşayamayacaksınız. Latif abini hatırla. Neden onu çok sevdiğini düşün.
Hani bir defasında hasta olmuştun. Seni hastaneye üç defa götürmüştü.
Baban o zaman cezaevindeydi. Bize kızdığında, merak ettiğin bir şey
olduğunda seninle sürekli konuşurdu, hep anlatırdı. Seni çok severdi
Latif abin. Sen de onun için hep, iyi insan derdin, onu çok sevdiğini
söylerdin. Canım kızım benim, devrimcilik böyle bir şeydir işte. En
zorda olduğun o günlerde senin yanındadır, en sevinçli gününde de seninle
birliktedir. Ya Şefinur ablan. Seninle oyun oynardı, yemeğini yedr,
üstünü değiştirirdi. Sen hep onu arardın. Neden gelmedi? diye sorardın.
Şefinur ablan senin için bir taneydi. Kızım devrimciler hep böyle iyi insanlardır. Devrimciler herkesi düşünürler.
Sadece kendileri için yaşamazlar. Biz kavramı gelişmiştir akıllarında.
Ben de devrimciyim kızım. Sizin ve halkımızın geleceği için bütün çabalarımız.
Seninle en son Bayrampaşa Hapishanesinde açık görüşe gitmiştik. Bizim
ne kadar sevinçli olduğumuzu görmüştün değil mi? Bantlı abilerin ve
ablalarınla sımsıkı kucaklaşmıştık. İşte orada siz bizim ailemizi görmüştünüz.
Ailemiz diyorum, çünkü onlar senin gerçek ailen kızım. Sizi ne kadar
çok sevdikleri gözlerinden okunuyordu. Erdeme ve sana ne kadar
değerli, güzel şeyler yapmışlardı değil mi? Elleriyle örmüşler. Değer
verdiklerini anlayabiliyorsundur. Çiçeğim benim, bir tanem. Güzel gözlerinle bak dünyaya. Bak ki bizi
anla ve o insanları düşün. Çöplüklerde ekmek toplayan arkadaşlarını
düşün. Onlar ne çileler çekiyorlar. İşte bizim mücadelemiz kimsenin
bu halde olmaması içindir. Anlam veremiyorsun belki, neden? diyorsun.
Siz mi değiştireceksiniz? diyorsun. Bil ki kızım biz değiştireceğiz.
Buna inan. Sen de büyüyünce devrimci olacaksın ve o zaman beni ve bizi
çok daha iyi anlayacaksın. Erdem de öyle. Hem de öyle bir olacaksınız
ki, siz bizi de geçeceksiniz. Çünkü siz kimleri tanıdınız, kimlerle
büyüdünüz. Siz Armutlunun, gecekondunun çocuklarısınız. Direnmek
sizin mayanızda var. Evlerimizi yıkmaya geldiklerinde beraber direndik
onlara karşı. Canlarım benim. Sakın ola ki sizi bırakıp gittiğimi düşünmeyin. Her
şey sizin geleceğiniz içindir. Daha rahat, daha güzel bir yaşam sunabilmek
için. Ve sizler benimle, babanızla gurur duyacaksınız. Başınız her zaman
dik olsun. Biz utanılacak bir şey yapmadık, yapmayız da bir tanem. Aslında
Pınarcığım, Erdemim size anlatmak istediğim çok şey var.
Biz kendimizden başka herkesin acısını acımız olarak düşündük, sevincini
sevincimiz bildik. Kuşların cıvıltısı bile bizi sevindirir, senin kedini
sevmen gibi. Yavrularım biz de yaşamayı çok seviyoruz. Bu vatana da, uğruna ölecek
kadar değer veriyoruz. Sizin ve insanlarımızın gelecek güzel günlerde
yaşaması için her şey. Özgür vatanı armağan edeceğiz size. Babanla ve
benimle, yoldaşlarımla her zaman gurur duymanızı istiyorum. Başınız
her zaman dik olsun. Sizleri kucaklıyor ve öpüyorum, sevgili yavrularım
benim... Anneniz Şenay Hanoğlu
Erdoğan Güler ölümsüzlüğe uğurlandı Bir gün sonra ailesinin bulunduğu Manisaya bağlı Salihliye
götürülmek için sabah saatlerinde Bayraklıdaki Adli Tıptan
alınarak Kuruçeşme Cemevine getirilen Erdoğan Güler, vasiyeti
gereği burada yıkandı. Ardından iki otobüsle Salihliye doğru yola
çıkıldı. Salihliye gelindikten sonra otobüslerden inen insanlar kırmızı
beze sarılı tabutu omuzlara alarak, ailesinin evine doğru sloganlarla
yürüyüşe geçti. Yürüyüşte Kahramanlar ölmez, halk yenilmez
pankartı açıldı. Erdoğan Gülerin ve Ölüm Orucunda şehit
düşenlerin ailelerin yanısıra Salihli halkının da katılımıyla sayısı
400ü aşan kitle, buradan yine sloganlarla mezarlığa doğru yürüyüşe
geçti. Mezar başında kardeşi ve yoldaşlarının yaptığı konuşmalardan
sonra, Erdoğan Güler slogan ve marşlarla geleneklere göre toprağa verildi.
Törende Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!, Bedel ödedik
bedel ödeteceğiz!, Katil devlet hesap verecek! sloganları
atıldı. Erdoğan Güler ölümsüzlüğe uğurlanırken, Ölüm Orucu sürdüren Mehmet
Ali Kanmaz ve Ahmet Candemir Özdemirin kaldıkları Kahramanlardaki
ev DGM talimatıyla basıldı. Ailesinin talebi üzerine Ahmet Candemir
Özdemirin Alsancak Devlet Hastanesine kaldırıldığı bildirildi. Kızıl Bayrak/İzmir |
|||||