KESK öncülüğünde ülke genelinde başlatılan eylemler çerçevesinde, Gebzeli işçi ve emekçiler de kitlesel bir mitingle hükümeti ve İMFyi protesto ederek öfkelerini dile getirdiler.
Artık yeter! mitingi için Gebze Öğretmenevi önünde toplanan kitle, burada düzenli kortejler oluşturarak, pankart ve dövizleri ile yürüyüşe geçti ve sloganlarla Cumhuriyet Meydanına kadar yürüdü. Yürüyüşteki kitleye halkta alkışlarla destek verdi.
Mitinge kamu emekçileri sendikalarının yanısıra işçi sendikalarından da önemli bir katılım vardı. Birleşik Metal-İş, Genel-İş, Petrol-İş, Öz Çelik-İş, Kristal-İşe üye işçiler, eyleme iyi bir katılım sağladılar. Birleşik Metal-İşe üye işçiler sendika pankartı arkasında kendi fabrika pankartları ile katılırken, Öz Çelik-İş, Petrol-İş, Kristal-İş ve Genel-İşe üye işçiler, sendika pankartları arkasında topluca yürüdüler.
Meydanda yapılan basın açıklamasını Eğitim-Sen Şube Başkanı İsmet Güven okudu. Güven, ülkede hükümetin çalışanlara yönelik tutumunun her geçen gün daha da ağırlaştığına dikkat çekerek; Bizlere insanca yaşamayı çok görenler, batık bankalara milyarlarca dolarlar aktarmaktan, vergilerimizi rantiyeye peşkeş çekmekten, kamu kurum ve kuruluşlarını haraç mezat satmaktan geri durmuyorlar. dedi.
İnsan onuruna yakışmayan %10lar ile geçinmek istemediklerini belirten İsmet Güven; Sendikal haklarınıza sahip çıktığınız için işi, aşı, geleceği, onurları ve ülkenin aydınlık yarınları için alanları doldurarak mücadele ettiğiniz için, ülke sizinle gurur duymalı. Sorunlarımız ve taleplerimiz dikkate alınmazsa çözüm için tek yol vardır, bu da üretimden gelen gücümüzü kullanmaktır. dedi.
Ardından söz alan Gebze Sendikalar Birliği Sözcüsü Şerafettin Koç ise, özetle; Artık zamlara, yolsuzluklara, çürümüşlüğe dur demenin zamanı geldi diyerek, işçi ve emekçilere mücadele çağrısı yaptı.
Mitinge, Gebze Sendikalar Birliğini oluşturan sendikaların yanısıra Türk Eğitim-Sen, Tüm Bel-Sen, yasal sol partiler ve devrimci gruplar destek verdiler. Mitinge katılım yaklaşık 4 bin kişi civarındaydı.
Devrimci çevrelerin mitinge ilgisi son derece sınırlıydı. Yine de devrimcilerin etkisiyle; Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! vb. sloganlar kitleye attırıldı. Devrimcilerin zindanlara yönelik sloganlarına alandaki kitleden destek gelmemesi dikkate değer bir durumdu.
Hücreler ölümdür, izin vermeyeceğiz!, Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük!, Anaların öfkesi katilleri boğacak! şiarları devrimciler tarafından alana yansıtıldı. Ayrıca, Hücre tipi yaşama hayır!, Hücrelerin yapımı derhal durdurulmalıdır, Hücre insanlık suçudur, izin verme!, Anaların öfkesi katilleri boğacak vb. dövizleri taşındı.
Mitingde memur ve işçi sendikalarının bir arada olması, İşçi memur elele genel greve!, Geliyor geliyor genel grev geliyor!, Ankara Ankara duy sesimizi bu gelen işçinin, memurun ayak sesleri! sloganlarının yoğun ve kitlesel biçimde atılmasıyla somutlandı. İMF defol bu memleket bizim!, Kahrolsun İMF, bağımsız Türkiye!, Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, Susma sustukça sıra sana gelecek!, Suskun toplum istemiyoruz!, İşçiyiz haklıyız kazanacağız!, Nemalar bizimdir hemen ödensin!, Esnek çalışma dayatılamaz!, Yaşasın sınıf dayanışması!, Direne direne kazanacağız! vb. atılan diğer sloganlardı.
Ayrıca eylemde İMF için değil, halka bütçe!, İşçi memur elele genel greve!, Mezarda emekliliğe hayır!, % 10a hayır!, İşçi kıyımına son! vb. dövizler taşındı.
Mitinge katılan kitlede ekonomik ve demokratik haklarının gaspına karşı yaygın bir öfke ve direniş isteği vardı. Bugün işçi ve emekçiler yoğun bir çıkış arayışı içerisindeler, ancak sendikal bürokrasinin kıskacından da kurtulamıyorlar. Kitlesel mitinglerde bunu tıkanıklığı aşma isteği ve topyekûn saldırılara karşı birleşik direnişi vurgulayan şiarlarla açık bir tarzda ortaya koyuyorlar.
Devrimcilerin ve sınıfın bilinçli öncülerinin üzerine düşen görev, sınıfın ve emekçi kitlelerin kendiliğinden dile getirdikleri istemlere daha bilinçli ifadeler kazandırmak ve devrim-iktidar mücadelesiyle bağlarını kurabilmektir.
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!
İşçi memur elele genel greve!
28 Ekim Cumartesi günü, İstanbul Emek Platformu tarafından İMFyi protesto eden bir basın açıklaması yapıldı. Gün geçtikçe artan baskı ve yoksulluğun sebebi emperyalizme karşı öfkesini dile getirmek isteyen 100 civarında kişi, saat 12:30da Saraçhane parkında buluştular. Eyleme grevlerinin 28. gününde olan Çağdaş Matbaacılık ve Emperyalist yağmaya hayır, İMF programı durdurulsun pankartı ve İMF maskotuyla Halkevleri de katıldı.
Eylemde Filistin halkı yalnız değildir!, Kahrolsun Amerikan emperyalizmi!, İMF defol bu ülke, bu halk satılık değil!, Üreten biziz yöneten de biz olacağız! sloganları coşkulu bir şekilde atıldı.
Okunan basın açıklamasında; emperyalizmin her gittiği yerde açlık, yoksulluk ve savaştan başka bir şeyin görünmediği, bunun önüne geçmeye çalışan emekçilerin ve önderlerinin susturulmaya çalışıldığı açıklanırken, emperyalist gerici politikalara seyirci kalınmayacağı vurgulandı.
Eylemde ayrıca hücre sistemine karşı Hücreler ölümdür girmeyeceğiz, Yaşasın Süresiz Açlık Grevi Direnişimiz, Devrimci tutsaklar onurumuzdur, Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük dövizleri açıldı ve hücre karşıtı sloganlar atıldı. Gebze Cezaevinde Üçlü Protokol gereği yaşanan gerginlik dile getirilmeye çalışılırken polis buna engel olmaya çalıştı. Kısa süren tartışma sonrasında kitle dağıldı.
İMF heyetinin Türkiyeye gelişi sonrasında protesto eylemlerine bir halka da İzmirde, 30 Ekimde, KESKin yapmış olduğu eylemle eklendi. Konak Sümerbank önünden başlayan eylem, duyurulduğu gibi Konak Meydanında oturma eylemi biçiminde sürdü. Yaklaşık 400 kamu emekçisinin katıldığı eylemde KESK adına dönem sözcüsü Alim Murathan tarafından basın açıklaması okundu.
Saat 17:00de başlayıp yarım saat süren eylemde, İMF elini cebimizden çek!, Zafer direnen emekçinin olacak!, Sokağa, eyleme, özgürleşmeye!, Her yer Ankara, her yer Kızılay!, Yaşasın Kızılay direnişimiz! vb. sloganlar atıldı.
30 Ekim tarihinde Çukurova Üniversitesi Merkezi Kafeterya önünde, İMF Türkiye masası şefi Cottarellinin işçi-emekçilere dayatılacak yeni talimatlarla Türkiyeye gelmesi protesto edildi. R1 kantininden bir yürüyüş başlatıldı. Alkışlar ve sloganlarla Merkezi kafeteryaya kadar yüründü.
Açıklamada: "Altı aylık IMF progamı, işçi ve emekçiler için dayanılmaz hale gelmiştir. Ülkede 15 milyon kişi açlık sınırının altında bir yaşam sürüyor. Bu da yetmiyor; Anadolu, İsrail ve ABD şirketlerine parselleniyor. ABD ve İsrail şirketleri, GAP başta olmak üzere ülkenin her yanında toprak satın alıyor. IMF progrmları da dahil hiçbir emperyalist saldırı sadece ekonomik değildir. Bu saldırılarla işçi ve emekçi halklarımızı köleleştirmek ve hücre tipi bir toplum beyni yaratmak istiyorlar" denildi.
Açıklamaya ÇÜ Öğrenci Koordinasyonu, ÇÜDER-Girişim VE ÇÜ Yaşamın Hücreleştirilmesine Hayır Komitesi katıldı. ABD bayrağının yakılmasının ardından açıklama sona erdi.
Tekrar sloganlarla, alkışlarla yürünerek R1 kantinine gelindi.