ARSIVANA SAYFA
 
26 Ağustos '00
SAYI: 31
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Saldırı bir kez daha tüm sınıfadır
"Bu grev sokakta bitirilecek"
"Hakkımızı alıncaya kadar mücadele edeceğiz"
Kimya Teknik grevi üzerine
EXSA işçisi patronun ayak oyunlarını boşa çıkarıyor
Hacıbektaş Şenlikleri’ne yönelik saldırı ve direniş
Hacıbektaş Şenlikleri’nde başarılı çalışma
KESK yönetimi KHK saldırısı karşısında tam bir acz içinde
Tarımda yıkım sürüyor, tepkiler büyüyor!
Depremin yıldönümünde medyanın timsah gözyaşları
Hücre saldırısına karşı emekçilere sesleniş!
İstanbul Tabib Odası’nın F tipi üzerine...
Bu tutumlarla siz burjuva demokratları bile olamazsınız!
Esnek üretim saldırısı ve işçi sınıfının görevleri
F tipi (hücre) karşıtı mücadelemizin dayandığı eşik
Fehriye Erdal koşulsuz olarak serbest bırakılmalıdır!
Sermayenin kölelik zincirlerini ve hücre duvarlarını parçalayalım!
Katiller sürekli karşılarında yeni Habipler ve Ümitler görecekler
EXSA işçilerine mektup ve çağrı
Özünde gerici olan bir kampanya üzerine
Onu vururlarken insan soyunun yüreğini hedeflemişlerdi
Mücadele Postası
 



 
 
Belçika Hükümeti Provokasyonlarına ve
“Üçüncü Ülke” Oyununa Son Vermeli;

Fehriye Erdal koşulsuz olarak
serbest bırakılmalıdır!..



Fehriye Erdal yoldaşımız 26 Eylül 1999 tarihinde Belçika'da tutsak düşmüş, ve bu tutsaklığı kasıtlı ve hukuk dışı olarak bugüne kadar sürdürülmüştür. Birlikte yargılandığı arkadaşlarımız tahliye edilmesine, Fehriye Erdal da Belçika yasalarına göre aynı durumda olmasına rağmen bilinçli olarak tutsaklığı devam ettirilmiştir. Her ne kadar 16 Ağustos 2000 tarihinde hapishanedeki tutsaklığına son verilse bile, Fehriye Erdal yoldaşımıza Belçika güvenlik güçlerinin gözetiminde adına "ev hapsi" denilen ikinci bir tutsaklık yaşatılmaktadır. Bu ikinci tutsaklığı da hukuk dışı ve kasıtlıdır. Bugün Fehriye Erdal üzerinde oynanan oyunlara devam ediliyor, böylece provokasyon ortamı yaratılıyor.

Bilindiği gibi Fehriye yoldaşımız Belçika güvenlik güçlerince tutsak edilmiş, Belçika mahkemelerinde yargılanmış ve tahliye edilmiştir. Ancak Belçika hükümeti kendi mahkemelerinin aldığı tahliye ve Türkiye'ye iade edilmeyeceğine ilişkin kararları hiçe sayarak provokasyon ortamını sürdürmüştür. Hukuk dışı yöntemlerle mahkemenin verdiği tahliye kararını çiğnemiştir. Belçika Hükümeti, baştan beri bu ve benzeri hukuksuzluğunu, adaletsizliğini ve provokasyonlarını "güvenlik" gerekçesinin arkasına gizlemek istemiştir. O günden bugüne de "güvenlik" gerekçesi hep gündemde tutulmuştur. Bunun yaratıcısı ise Türkiye gizli servisleriyle içli-dışlı olan Belçika İçişleri Bakanlığı ve buna bağlı gizli servislerdir.

Evet, ortada güvenliği tehdit edilen, güvenlik sorunu olan vardır; bu Fehriye Erdal'dır. Tehdit edenlerin başında ise, hukuksuzluğun, adaletsizliğin ve provokasyon yaratmanın merkezi olan Belçika İçişleri Bakanlığı ve onunla işbirliği içinde olan Türkiye faşist devleti vardır. Fehriye Erdal, uğradığı haksızlığı, hukuksuzluğu protesto için hayatını ortaya koyup açlık grevine başladı. Ancak bu şekilde gerçekleri tartıştırabildi. Açlık grevinin 34. günü, 16 Ağustos 2000 tarihinde eylemi sonuç vermiş, yine aynı tarihte de hapishaneden çıkarılma kararı alınmıştır. Ancak Belçika Hükümeti'nin provokasyonları son bulmamıştır. Bu kez, Fehriye Erdal'ın kalacağı evin adresi basına sızdırıldı. Verilen adres sözümona çok gizli tutulacak ve ilgililer dışında kimse bilmeyecekti. Belçika Hükümeti ikinci adresi de basına sızdırmakta çekince göstermedi...

Peki neden?

Nedeni basittir. "Gizliliğin" ihlalindeki amaç, yeni bir "güvenlik sorunu" yaratıp Fehriye Erdal'ın tutukluluğunun devamını sağlamak ve "üçüncü ülke"ye, bir diğer ifade ile Türkiye faşizmine vermeyi meşrulaştırmaktır. Yoldaşımızın Belçika hükümetinin güvenliğine ihtiyacı ve böyle bir talebi yoktur. Belçika hükümetinin sağlayacağı güvenlik değil, bir Gladyo yöntemi olan provokasyondan başka bir şey değildir. Belçika hükümetinden "lütuf" beklemiyoruz, sadece kendi yargı kararlarına uymasını istiyoruz. Çünkü hukuk bunu gerektirmektedir. Böyle yapıldığında Fehriye, Belçika'yı terketmeyecek ve güvenliği yoldaşlarımıza ait olacaktır.

Belçika hükümeti kendi hukukuna uymalıdır!

-Belçika Hükümeti, "Ben Fehriye Erdal'ı korumaktan acizim" demekten vazgeçmelidir. Bu inandırıcı değildir. Kimse de Belçika hükümetinden "koruma" istemiyor, aksine provokasyonlarına son versinler yeterli.

-Belçika Hükümeti, kendi mahkemelerinin verdiği karara uymalıdır.

-Belçika Hükümeti, Fehriye Erdal'ı Türkiye'ye iade etmek anlamına gelen "üçüncü ülke"ye verme oyunundan vazgeçmelidir.

-Belçika Hükümeti, Fehriye şahsında faşist Türkiye devleti ile işbirliğinden vazgeçmelidir.

Unutulmamalıdır ki;

Fehriye Erdal'ın tutsaklığına neden olacak her faaliyet, en başta Türkiye halklarına karşı işlenen bir suçtur. Aynı zamanda Belçika halkına yönelik bir saldırıdır da. Bu onursuzluğu Belçika halkı da kabul etmemeli, bugünden tepkisini yükseltmelidir.


Belçika hükümetine soruyoruz:

Belçika hükümetine soruyoruz: Fehriye Erdal şahsında yürütülen bu provokasyonu yürütenler kimlerdir?

Belçika hükümetine soruyoruz: Gizli tutulacağı sözü verilen ev adreslerini sızdıranlar kimlerdir?

Belçika hükümetine soruyoruz: Fehriye Erdal'ı üçüncü bir ülkeye kaçırıp Türkiye devletinin ölüm mangalarına teslim etmeye çalışanlar kimlerdir?

Belçika hükümetine soruyoruz: Bu provokasyonu 1990'lı yılların başında ortaya çıkartılan Avrupa Gladio'suna bağlı Belçika GLAİVE (SDRA-8) kontr-gerilla örgütü mü yürütüyor?

Belçika hükümetine soruyoruz: Kendi ülkesinde ulusal egemenliği var mıdır?

Belçika hükümetine soruyoruz: Yönetim biçiminin "demokrasi" olduğunu söyleyebiliyor mu?

Belçika hükümetine soruyoruz: Türkiyeli faşistlerin kendi ülkesinin yargı kararlarına karışmasını nasıl kabul edebiliyor?

Belçika hükümetine soruyoruz: Hukuka uygun davranacak mı, davranmayacak mı?

Belçika hükümeti sorularımıza pratikte cevap vermeli ve bilmelidir ki, mahkemelerinin aldığı kararı uygulamayacaksa öncelikle kendi meşruiyeti ortadan kalkmaktadır.

Belçika Hükümeti'ne çağrımızı yineliyoruz:

Halkının bağımsızlığı ve mutluluğu için faşizme karşı mücadele eden Fehriye Erdal'a yönelik provokasyonlarınızdan vazgeçin. Kendi mahkemelerinizin verdiği kararları uygulayın.


Belçika halkına sesleniyoruz:

Yoldaşı olmaktan onur duyduğumuz Fehriye Erdal'ın, üçüncü bir ülkeye verilmesi, Türkiye'ye teslim edilmesi, katledilmesi ve işkence görmesi demektir.

Soruyoruz: Buna izin verecek misiniz?

Onuruna düşkün hiç bir halkın buna izin vereceğini sanmıyoruz!

Artık Fehriye'nin yaşadıkları sadece bizim sorunumuz olmaktan çıkmış, Belçike halkının sorunu olmuştur. Eğer ülkenizde hukuk ayaklar altına alınıyorsa, yargı kararlarına uyulmuyorsa bu öncelikle sizin sorununuz olmalıdır.

Faşist Türkiye devletinin eli kanlı katillerinin, Sabancı gibi halk düşmanlarının hukukunuzun, ulusal egemenliğinizin ırzına geçmesine izin vermeyin!


Fehriye dünya halklarının onurunu temsil ediyor!

Gerek Belçika'da gerekse tüm dünyada halktan, haklıdan, demokrasiden, adaletten yanayım diyen herkesi emperyalizme karşı halkının bağımsızlığı, faşizme karşı demokrasi ve sömürüye karşı sosyalizm için mücadele etmekten başka bir "suç"u olmayan Fehriye Erdal'ın koşulsuz serbest bırakılması talebine sahip çıkmaya çağırıyoruz.

21 Ağustos 2000
DHKP-C Tutsaklar Örgütlenmesi





Buca Cezaevi’den tüm devrimci tutsaklar:

Olacaklardan hapishane idaresi ve
Adalet Bakanlığı sorumludur



25-28 Haziran 2000 günleri arasında Bergama hapishanesinde yapılan kepçeli, gaz bombalı katliam sonrası, 29. 07. 2000 günü Bergama'dan Buca'ya sevk olundu. Geldiğimizden bugüne işkence-tecrit-abluka altında tutuluyoruz. İnsanlık onurumuza-devrimci kimliğimize saldırıyla karşı karşıyayız. İçinde bulunduğumuz koşulların değiştirilerek insanca yaşam koşulları, defalarca sözlü-yazılı başvurularımıza rağmen hiçbir değişiklik olmamıştır.

Buca hapishanesinde yıllardan beri siyasi tutuklular varolagelmiştir. Bu nedenle Buca adı hep direniş ve saldırılarla anılır olmuştur. Günlerce süren AG-ÖO'ları, 21.09.95 katliamı ve defalarca saldırılar Buca hapishanesinde olmuştur.

Tüm bu saldırılara, işkencelere, katliamlara katılanlar hala görev yapmakta, haklarında hiçbir işlem yapılmamakta. Bu yeni saldırılar da katliam demektir. Buca hapishanesinde kalmakta olan devrimci tutsaklar olarak taleplerimiz şunlardır:

1- 29. 07. 2000 günü Buca cezaevi girişinde yapılan saldırıya emir veren, katılan tüm asker ve gardiyanlar hakkında soruşturma açılmalı, yaralılar tedavi edilmelidir.

2- Koğuşlarda insanca yaşamın koşulları sağlanmalı. Bunun için gerektiği kadar yatak battaniye, sunta, elbise ve buzdolabı, TV, radyo, ocak vb. sağlanmalı.

3- Görüşlerde aileler üzerindeki baskı ve yasaklar ve süre sınırlaması kaldırılmalı. Soy isim kısıtlaması kaldırılmalı, görüşçünün beyanı esas alınmalı.

4- Ailelerimiz tarafından getirilen yiyecek, giyecek, kırtasiye vb. eşyaların tümü tarafımıza verilmeli. Bunun için her hapishanede geçerli olan kıstaslar uygulanmalı. Koğuşlara teyp, ütü, masa lambası gibi elektrikli araçlar alınmalı.

5- Koğuş kapısında dayatılan ve keyfiyete dönüştürülen üst araması uygulaması kaldırılmalı.

6- Avukat görüşlerinde vekaletname zorunluluğu ve avukatlarımıza uygulanan baskıların, dolayısıyla da savunma hakkımızın önündeki engellerin kaldırılması.

7- Koğuşlar arası alışveriş için izin verilmeli. İstendiği zaman koğuşlara kültürel, sportif, sosyal amaçlı gidilebilmesi sağlanmalı.

8- İç ve dış kantin alışverişlerimizdeki kısıtlamalar kaldırılmalı, çeşitlilik artırılmalı.

9- Doktor günün her saatinde hazır bulundurulmalı. İlaçlarımız idare tarafından karşılanmalı, Hepatit B, Tüberküloz gibi hastalıkların kontrolü yapılmalı.

10- Mahkeme ve hastaneye giderken keyfi aramalara son verilmeli.

11- Hapishane idaresi haftanın belli günleri siyasi koğuş temsilcileriyle görüşmeli, sorunları dinlenmeli, çözüm yolları bulunmalı.

12- Gelen kitap ve dergiler bekletilmeden verilmeli.

13- Haberleşme hakkımızın önündeki engeller kaldırılmalı, mektup ve fakslarımız gönderilmeli ve gelenler bekletilmeden tarafımıza verilmeli.

Tüm bu taleplerimizin yerine getirilmesi için 15.08.2000 tarihinden itibaren iki günlük uyarı açlık grevine başlıyoruz. Buca hapishanesinde bundan sonra sorunların yaşanmaması için, saldırı ve işkencenin son bulması için saldırıların faili durumundaki işkenceci ve elebaşları görevden alınarak soruşturma açılmalı.

Olası durumda yaşanacaklardan sorumlu olacak olan biz devrimci tutsaklar değil, hapishane idaresi ve Adalet Bakanlığı’dır.

21. 09. 95 katliamına katılan gardiyanlar; Sefer Cömert, Atanur Aydemir, Gazi Kurbanlı, provokasyon amaçlı olarak siyasi bölüme getiriliyor. Saldırılara zemin yaratılmak isteniyor. Olası durumdan idare sorumludur.

15 Ağustos 2000