ARSIVANA SAYFA
 
26 Ağustos '00
SAYI: 31
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Saldırı bir kez daha tüm sınıfadır
"Bu grev sokakta bitirilecek"
"Hakkımızı alıncaya kadar mücadele edeceğiz"
Kimya Teknik grevi üzerine
EXSA işçisi patronun ayak oyunlarını boşa çıkarıyor
Hacıbektaş Şenlikleri’ne yönelik saldırı ve direniş
Hacıbektaş Şenlikleri’nde başarılı çalışma
KESK yönetimi KHK saldırısı karşısında tam bir acz içinde
Tarımda yıkım sürüyor, tepkiler büyüyor!
Depremin yıldönümünde medyanın timsah gözyaşları
Hücre saldırısına karşı emekçilere sesleniş!
İstanbul Tabib Odası’nın F tipi üzerine...
Bu tutumlarla siz burjuva demokratları bile olamazsınız!
Esnek üretim saldırısı ve işçi sınıfının görevleri
F tipi (hücre) karşıtı mücadelemizin dayandığı eşik
Fehriye Erdal koşulsuz olarak serbest bırakılmalıdır!
Sermayenin kölelik zincirlerini ve hücre duvarlarını parçalayalım!
Katiller sürekli karşılarında yeni Habipler ve Ümitler görecekler
EXSA işçilerine mektup ve çağrı
Özünde gerici olan bir kampanya üzerine
Onu vururlarken insan soyunun yüreğini hedeflemişlerdi
Mücadele Postası
 



 
 
Belediye işçileri grev erteleme kararı üzerine
oturma eylemi yaptılar:

“Bu grev sokakta bitirilecek!”


Belediye-İş Sendikası’nda örgütlü işçilerin 15 Ağustos’ta İstanbul ve İzmir genelinde başlattıkları grev 10. gününde, Bakanlar Kurulu kararıyla, 2 ay süreyle ertelendi.

Sermaye iktidarı daha önce de 5 Mayıs’ta lastik işçilerinin grevini erteleyerek etkisizleştirmişti. 10 gündür kararlı bir çizgide sürdürülen belediye işçilerinin grevinin sermaye hükümeti tarafından ertelenmesi, grevdeki işçiler şahsında işçi sınıfına yönelen ciddi bir saldırı. Bu saldırı aynı zamanda, TİS görüşmelerine başlayan başta metal işkolu olmak üzere diğer sektörlerde sürdürülen görüşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanması durumunda alıncak bir grev kararına karşı şimdiden verilen bir gözdağı niteliği taşıyor.

İşçiler grev erteleme kararına karşı tepkilerini İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde yaptıkları oturma eylemi ile ortaya koydular. Oturma eylemi öncesinde 500’ü aşkın işçi Belediye-İş Sendikası salonunda toplandı. Yapılan konuşmalarda, saldırının işçi sınıfı mücadelesine yönelen bir saldırı olduğu vurgulandı. Sendika yöneticilerinin, yapılacak bir şey yok grev pankartlarını toplayıp Danıştay’a dava açacağız, vb. söylemleri, tepkileri yatıştırmaya dönük konuşmaları, işçiler tarafından protesto edildi. “Bu grev sokakta bitirilecek, gerekirse öleceğiz, bize işbaşı yaptırırsanız bunun hesabını sizden sorarız.” “Grev erteleme kararına uymayın, gerekirse tutuklanın, ölümse ölüme varız.” “Türk-İş’in suskunluğu ihanetin belgesidir, şube başkanlarının işbaşı yapacağız kararına uymayacağız, yarın valiliğe yürümeliyiz, açlık grevi dahil miting, oturma eylemi, belediye binası önünde sürekli bekleme eylemlerini hemen başlatmalıyız” vb. istemlerle tepkilerini ortaya koydular.

Konuşmaların ardından öncü işçilerin çabası sonucu topluca belediye binasına yüründü. Yürüyüş sırasında ve oturma eylemi boyunca işçiler şu sloganları sık sık haykırdılar: “Yılgınlık yok direniş var!”, “Sözleşme hakkımız engellenemez!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “İMF’nin itleri, yıldıramaz bizleri!”, “Hükümet istifa”, “Grev hakkımız engellenemez!”, “Kahrolsun İMF uşakları!”, “Greve uzanan eller kırılsın!”, “İşçi memur elele genel greve!”, “Direne direne kazanacağız!”

İşçilerin öfkesini yatıştırmaya çalışan sendika yöneticileri işçilerin tepkisiyle karşılaştılar. Belediye-İş Sendikası Genel Başkanı’nın işçilere yönelik, sabırlı olun, hakkımızı arayacağız, sizden dağılmanızı istiyorum sözleri işçiler tarafından dikkate alınmadı. İşçiler oturma eyleminde kararlı olduklarını gösterdiler. İşçilerin kararlılığı karşısında, sendika yöneticileri, 25 Ağustos günü bir günlük iş bırakma eylemi ile Anakent Belediyesi önünde eylem yapma kararı almak zorunda kaldılar.

Grev ertelemesi sonrasında belediye işçileriyle konuştuk:

“Grev pankartımıza sahip çıkarak 10 bin işçiyi
oraya yığarsak, sorun üç günde çözülür”


- Grevleriniz hükümet kararı ile 2 ay ertelendi. Bu aynı zamanda sınıfa yönelik ciddi bir saldırı anlamına geliyor. Daha önce de 5 Mayıs’ta lastik işçilerinin grevi ertelenerek bitirilmişti. O dönem yapılan saldırıya karşı sınıf cephesinden ciddi bir tepki ortaya konulamadı. Şimdi siz aynı durumdasınız. Tepkileriniz ne olacak, bu saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cemal (GOP belediyesi işyeri temsilcisi): Genel başkan, Bakanlar Kurulu bizim grevimizi ertelemek gibi bir niyete kapılmasın, dedi. Nihat başkanın sözünde durmasını bekliyoruz. Ve sendikacılar buna uymadığı takdirde, bu sınıf davasına ihanettir. Biz işçiler olarak karara uymayacağız, ama sendikacılar işbaşı yaptırmayı düşünüyorlar. Biz şu anda karara uymamak için ne yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Anakent Belediyesi’ni fiilen işgal etmeyi düşünüyoruz. Bir de yarın Temsilciler Kurulu’ndan çıkacak kararla birlikte, ağaları da önümüze katarak mücadeleye devam etmek. Türk-İş dün burada şube yöneticileriyle bir toplantı yaptı. Ama bu toplantıdan ne karar çıktı, şu ana kadar bize ulaşmadı. Ama bu yönde bir karar çıktığına eminiz. Türk-İş 1. Bölge’nin tavrının biraz değişken olduğu açık, bunu görmek lazım. Bir de, Genel-İş ile Belediye-İş’in birlikte grev kararı almaları gereken yerlerde niye grev kararlarını geç aldılar, buna bakmak lazım. Bunların hepsi de bilinçli bir politikanın belli merkezlerden yönlendirilmesi oluyor. Şu an sendikanın yaptığı tümüyle sınıfa ihanettir. Şu grevi ertelemek demek, cezaevlerine saldırının ilk halkasıdır.

Hüseyin Derin (Anakent Belediyesi işçisi): Bu saldırı gerçekte sermayenin emeğe yönelik saldırısıdır. Grevimiz ertelendi, şimdi ne yapacağız? Belki lokal yerlerde grev pankartımızı polis zoruyla indirebilirler, ama bana göre Anakent Belediyesi’ndeki pankartlarımızı indirmememiz lazım. Grev pankartımıza sahip çıkarak 10 bin işçiyi oraya yığarsak, oradan ayrılmazsak, bence bu sorun üç gün içerisinde çözülür.

- Sendikaların saldırı karşısında tavrı nedir?

Hüseyin Derin: Sendikalar zorunlu olarak yasal çerçevede tavır takınmak zorundalar, o açıdan pek iç açıcı değil. Biz Temsilciler Kurulu’nda almamız gereken kararları alırız, sendika da uygulamak zorunda kalır, diye düşünüyorum.

- Bu saldırının gerisindeki neden nedir?

Hüseyin Derin: Saldırı bence çok boyutlu. İMF ve Dünya Bankası’nın taşeronluğunu yapan bir hükümet işbaşında. Önemli olan bu saldırının nedeni değil, bu saldırılara karşı işçi sınıfının neler yapabileceği bizi ilgilendiriyor. Olumlu yönde işçi sınıfını uyarıp ciddi adımlar atabileceğimizi düşünüyoruz. İlk olarak yarın (25 Ağustos) Anakent önünde saat: 10:00’da bir eylem yapacağız. İşçi arkadaşların tutumu grev pankartını indirmeme yönündedir. Yarın onu yapacağız. Ondan sonra Temsilciler Kurulu toplantısını yapacağız. Sendika ise Danıştay’a itiraz edeceğim diyor. Grevi de bitirecekler bu arada. Şimdiye kadar Danıştay tarafından yürütmenin durdurulması kararı verdiği görülmemiştir. Bu ülkede 3 sendika konfederasyonunun bulunması lükstür. Bir işyerinde 3-4 sendika lükstür. Bunlar gerçekten bizim mücadele alanımızı daraltıyor, hareket alanımızı daraltıyor, biz bunları devamlı söylüyoruz. Önümüzdeki dönemde toplusözleşme şu veya bu şekilde bitecek, bence tabanda bu yönde bir çalışmanın içerisine girmek gerekecek, diye düşünüyorum.

İsmail Kara (Belediye işçisi): Hükümet lastik işçilerine saldırırken bütün sendikalar buna sessiz kaldı. İşçiler ve sınıf görevini yerine getirmedi. Şimdi sıra bize geldi. Bugün yapılan belediye işçilerinin grevinin ertelenmesi meselesi değildir. Bu işçi sınıfına yapılan bir saldırıdır. Şimdi sendikacılar şapkalarını başlarının önüne koymalı ve ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdırlar. Bugün belediye işçilerinin grevi ertelenmişse, 100 bin metal işçisinin TİS görüşmeleri başlamıştır, yarın bu saldırı onlara da yapılacaktır. Açık bir saldırı var, ciddi bir saldırı ile yüzyüzeyiz. Bu kararı kabul etmemek, greve devam etmek lazım.

Ali Demir (Belediye işçisi): Bu saldırıya karşı, Bakanlar Kurulu’nun kararına karşı işçi sınıfı tavrını koymalıdır. Bu ertelemeyle amaç, sadece belediye işçilerine değil tüm işçi sınıfına gözdağı vermektir. Biz bunu kabul etmiyoruz, protesto ediyoruz. Sonuna kadar da direnmeye çalışacağız. Sendikalar önümüzde olduğu müddetçe de bu mücadeleyi sürdüreceğiz.

- Peki sendikacılar ne diyor?

Ali Demir: Şimdi sendikacılar kendi aralarında toplantı yapacaklar. Kendi kararlarını bekliyorlar. Ama biz fiili olarak eyleme geçmeliyiz. Bir tepki gösterilmesi gerekiyor. Biz fiili olarak eyleme geçersek, sanırım sendikacılar da eylemin başına geçerler.

Mustafa Karakuş (Belediye işçisi): Bakanlar Kurulu karar almış, grevimiz ertelendi. Biz de haklı olarak grevimizi sonuna kadar devam ettireceğiz. Sarayın önünde toplanacağız, ta ki hakkımızı alana kadar. Bakanlar Kurulu çöplerin birikmesi sonucu grevin ertelendiğini belirtiyor. Gerçek bu değil, gerçek işçi sınıfına yönelik bir darbedir, ben böyle değerlendiriyorum. Bir de Türkiye’de sınıf sendikacılığı olmuş olsaydı, bugünkü durum olmazdı. Bu olmadığı için sınıf sermaye karşısında yenik durumdadır.

Kızıl Bayrak/İstanbul