Sırtını devlete dayadıkça saldırganlaşıyor...
İPli çete hem suçlu hem güçlü!
Komplo teorilerinden tanıdığımız devlet uzantısı İP çetesi yalan ve manipülasyon kampanyasını şimdi de öğrenci gençlik üzerinden sürdürüyor. Ankara İl Başkanlığı adına yapılan son açıklama, her zaman olduğu gibi devrimcileri en rezil bir tutumla hedef alan bir içerik taşımaktadır. Amaç en kaba yalan ve iftiralarla devrimcileri karalamak, onları uzantısı bulunduğu devletin hedefi haline getirmektir. Bu onun eski bir alışkanlığıdır, daha doğrusu solda üstlendiği misyonun bir parçasıdır. Aslı çetecilik olan bu grup 70li yıllarda da yayın organı Aydınlıkta devrimcilerin isim ve adreslerinden oluşan listeler yayınlamış, gelmekte olan 12 Eylüle önden önemli hizmetlerde bulunmuştu. Bunu bilinçli bir misyon olarak yerine getirdiğini ise, bizzat Perinçekin 12 Eylül mahkemelerindeki rezil savunmaları tüm a¸ıklığı ile ortaya koymuştu. Perinçek bu yayınları da kanıt gösterek, zamanında teröre karşı nasıl da devletle omuz omuza mücadele ettiklerini vurgulamış, böylece kendilerinin haksız yere yargılandığını anlatmaya çalışmıştı.
Bugün izlenen çizgi ve tutum da özünde aynıdır.
Bahsi geçen açıklamada son zamanlarda üniversitelerde çıkan öğrenci olayları, iddia edilenin tam aksine, bizzat İP tarafından kışkırtılmakta, büyütülmekte ve çatışma yine bu grubun yoğun çabası sonucu kaçınılmaz hale gelmektedir. Yaşananlara daha yakından bakalım.
Bu çetenin mensubu olarak tanınan birkaç öğrenci yıllardan beridir en küçük bir sorun ve rahatsızlıkla karşılaşmaksızın, Beytepede eğitimlerini sürdürmekteydiler. Ancak Nisan ayı başlarında Cebeci Kampüsünde İPlilerce düzenlenen ve birçok devrimci-demokrat öğrencinin ağır yaralandığı saldırı yaşandı. Yani olayların başlangıcında bizzat bu çetenin saldırganlığı var. (Yıllar önce ve bizzat devletin gözyummasıyla kendi gençliği için özel eğitim kamplar kuran bu çete, buradaki özel eğitimin ne işe yaradığını ve yarayacağını da böylece göstermiş oldu. Aydınlık dergisi konuya ilişkin yazısında, saldırıda zorbaların öğrencileri yaralama başarısından övgüyle söz etti).
Sözü edilen İPli öğrenciler, bu saldırılarda aktif olmalarının sonucu olsa gerek, Cebeci olayı sonrasında okula gelmemeye başladılar. 1 Mayısı önceleyen günlerde, çoğu farklı okullardan kalabalık bir grup halinde sopa vb. silahlarla okula gelen (ki bu 70li yıllardaki faşist çetelerin davranış tarzının bir benzeridir) bu İPlilere provokasyon olmaması için bir müdahalede bulunulmamıştır. Ancak okulda sürekli çalışma yürüten ve bir kısmı Cebecideki saldırıda yaralanan devrimci-demokrat öğrencilerle durumu konuşmak yerine aynı tarzda kampüse gelmekte ısrar eden bu grupla bazı devrimci öğrenciler arasında kısa süreli bir çatışma yaşanmıştır. Ekim Gençliği taraftarları herhangi bir biçimde bu olayda yer almamışlardır.
Bu olaydan birkaç gün sonra, 6 Mayıs Pazartesi günü, yine çantalarında görülebilir bir biçimde taşıdıkları sopalarla okula gelen 25-30 kişilik İPli çeteyle çatışma çıkmasını engellemek üzere bir arkadaşımız bizzat konuşmuş; kendilerine, Ekim Gençliğinin okulda bu türden olaylar istemediği, ancak kendileri eğer toplantı yapmayı kabul etmezler veya okulu terketmezlerse çıkabilecek bir çatışmanın da sorumlusu olacakları söylenmiştir. Bunun üzerine yapılan toplantıyla sorun çözülmüş, İPliler derslerine serbestçe devam edebilmişlerdir.
Şimdi olayların aslı buyken ve bizim tavrımız daha çok öncesinden ortadayken, kalkıp Kızıl Bayrak okurlarını da hedef alan provokatif açıklamalar yapmak, olsa olsa bu grubun provokatif geleneği ve buna dayalı güncel hesapları ile açıklanabilir. Devlete ve onun vurucu gücü orduya sırtını dayamış olmanın rahatlığı ve şımarıklığı ile bu çete ortalığı karıştırmaktan ne yarar umuyor, bunu şu an tam bilemiyoruz. Fakat bununla devletin zirvesindeki ağababalarına yeni güven mesajları yollamayı hesapladıkları herkesin görebileceği açıklıkta ve ortadadır. Devrimcileri bu denli rezilce karalamanın, onlara bu türden çirkin iftiraları bu denli kolay atmanın bir sadakat gösterme tarzı olduğuna kuşku yok. Batağa boğazlarına kadar batmış olanların daha derinlere inmelerine sınır yok artık.
Komünistlerin devlet uzantısı ve generallerin yalakası bu çeteye karşı tavrı bilinmektedir: Bizim bu çeteye karşı tavrımız ideolojik ve siyasal teşhir ve mücadele çerçevesindedir. Bu çerçeve bizim yönümüzden bugün için şiddeti hiçbir biçimde içermemektedir. Onların fiili saldırılarda bulunmadıkları koşullarda, dolayısıyla meşru savunma kapsamına giren durumlar dışında, biz asla şiddet yoluna başvurmayız. Bu güne kadar da vurmadık. Başka devrimci çevrelerin buna eğilim duymasını da onaylamayız.
Fakat yineliyoruz; halihazırdaki saldırıların ve dolayısıyla onu izleyen olayların sorumlusu bizzat bu çetenin kendisidir. Buna rağmen onun kalkıp kamuoyu önünde sorumluluğu üzerinden atmakla kalmayıp daha bir de devrimcileri ağır karalama ve iftiralarla suçlaması, olsa olsa onun ilkesizliği ve karaktersizliği ile açıklanabilir.
Ekim Gençliği/Ankara
(SY Kızıl Bayrakın 25 Mayıs 2002 tarihli
0. sayısından alınmıştır...)
|