96nın deneyimleri ışığında platform çalışmasının güncel sorunları
Eğitimde özelleştirme saldırısının köşetaşlarından biri olan yeni YÖK yasa tasarısının gündeme gelmesi ile birlikte üniversite gençliği içerisinde paralı eğitim karşıtı bir mücadele hattı gelişti. Saldırı, kapsamı ve boyutlarıyla bugün öğrenci gençliğin temel gündemi haline gelmiş durumdadır. Bunda genç komünistlerin ortaya koyduğu politik-pratik inisiyatif ve yoğunluğun da önemli bir payı bulunmaktadır.
YÖK yasa tasarısının gündeme gelmesi ile birlikte genç komünistler devrimci bir girişkenlikle paralı eğitim karşıtı güçlü bir kampanya başlattılar. Tasarının geniş öğrenci kitlesi içerisinde teşhirine yönelik güçlü bir propaganda-ajitasyon faaliyeti ile birlikte, imza kampanyası, anket çalışmaları, vb. araçlar ile yoğun bir kitle çalışması yürüttüler. Yürütülen çalışma genel bir seslenme faaliyeti olmanın ötesine geçti, oluşturulan duyarlılık platform ve komite gibi esnek örgütlenmelerle ete kemiğe büründürüldü. Platformların yarattığı etki ve ulaştığı düzey geçtiğimiz 1 Mayısta açıkça ortada idi. Kısa sayılabilecek bir zamanda ulaşılan bu düzey bir kez daha politika yapılarak güç olunduğunun ispatıydı.
Bugünkü kadar kapsamlı olmasa bile 96 yılında da benzer hedefler taşıyan bir paralı eğitim saldırısı yaşandı. 96 yılında harçların yaklaşık %300 oranında artması ile birlikte üniversitelerde yaşanan politizasyon son yılların en geniş gençlik hareketini yarattı. Buna rağmen hareket zamanla hareketin politik öncü unsurlarıyla sınırlı gövdesini aşamadığı, geniş gençlik yığınlarını harekete geçirme başarısı gösteremediği ölçüde kırılmayla yüzyüze kaldı. Bugün YÖK yasa tasarısı karşıtı muhalefetin düzeyi, harekete geçen kitlenin niteliği 96 ile önemli benzerlikler taşıyor. 18 Mayıstaki merkezi eylem tablosuna bakıldığında da bu benzerlik yalın biçimde görülüyor. 18 Mayıs gibi militan merkezi bir eyleme katılım sadece hareketin en ileri, en politik ve en örgütlü kesimleriyle sınırlı kalmıştır Elbette bu söz konusu eylemin önemini azaltmamaktadır. Bununla birlikte, 96dan farklı olarak, en azından öznel müdahalelerle gerçekleşen bazı girişimler 96da yaşanan darlığın aşılmasının olanaklarını sağlamaktadır. Kastedilen, bir dizi üniversitede oluşturulmuş bulunan platformlar ve bu platform çalışmaları üzerinden elde edilen önemli deneyim, açıklık ve kazanımlardır.
Bugünkü haliyle büyük ölçüde komünistlerin çabasıyla kurulan platformlar, mevcut güçleriyle olmasa da yönelimi ve ihtiyaca yanıt verme iddiasıyla, gençlik hareketinin mevcut sınırlılığını aşarak militan-politik hareketin geniş gençlik yığınlarını içine alacak biçimde büyütülmesinin temel araçları durumundadırlar. Genç komünistler 96da merkezi militan eylemler biçiminde seyreden harekete yönelik yaptıkları değerlendirmelerde, hareketin yaşadığı zayıflıkları ve sınırları doğru biçimde ortaya koymuş, buradan hareketle merkezi eylem-yerel çalışma ilişkisi üzerinde ısrarla durmuşlardır. Ancak hareket karşısında hazırlıksızlıkları ve yer yer ortaya konulan olumsuz inisiyatifler (sonrasında bu zayıflık üzerinde durulmuş ve alandaki güçler eleştiriye tabi tutulmuştur), politik platformlarını ete-keiğe büründürmelerini engellemiştir. Yapılması gereken, politik gençlik eylemleri ile yakalanan imkanlara dayanarak yüzünü mücadeleye çeviren geniş gençlik yığınlarını sistematik bir kitle çalışması pratiğiyle harekete geçirmekti. Bu, esnek bir takım örgütlenme biçimlerinin yaratıcı biçimde hayata geçirilmesi hedefine bağlanmalıydı. Başarılamayan da buydu. Başarılamadığı gib, ön safları tutan gençliğin en ileri ve kararlı unsurları zamanla yorulup, sermaye devleti tarafından ezildiler. Genç komünistler sürece ve gelişimine ilişkin ortaya koydukları tespitlerle doğrulandılar, ancak ortaya bir değiştirme gücü koyamadıklarından, toplam başarısızlığın bir parçası olmaktan kurtulamadılar.
Bugün ise genç komünistler, 96 deneyiminden de dersler çıkararak ve 96dan farklı olarak, süreci erken bir dönemde karşılamış, merkezi eylem-yerel çalışma ilişkisini doğru kurmuşlardır. Sorunun henüz gençliğin gündemine girmediği bir dönemde esnek örgütlenme biçimlerini yoğun bir politik faaliyetle içiçe uygulamaya sokmuşlardır.
Elbette tüm bunlar bugün söz konusu çalışmaların zayıflıklarını ve ihtiyaçlarını gözden kaçırmak sonucunu yaratmamalıdır. Halihazırda yürütülen platform çalışmaları iddia ve yönelim, yüklendikleri misyon itibariyle 96da yaşanılan sıkıntı ve sorunları çözme iradesi olarak tanımlanmakla birlikte, onu aşma planında birçok sorun ve zayıflıkla yüzyüzedirler. Bundan dolayıdır ki, yukarıda çerçevesi çizilen perspektif ışığında mevcut sorun ve zayıflık alanlarına bakmak, saflarımızda bu yönde bir tartışmanın önünü açmak, hedeflerimize uygun olarak başlatılan girişimlere mesafe aldırmak durumundayız.
Platform çalışmasının mevcut durumu
ve sorunları
Buradan hareketle platform çalışmalarının mevcut durum ve sorunlarına yakından bakmalıyız.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, mevcut platform çalışmalarıyla harekete geçirilebilen güçler halihazırda hareketin en ileri, politik ancak siyasal anlamda örgütsüz belli kesimlerini oluşturmaktadır. Gençlik hareketin geniş gövdesi kucaklanabilmiş değildir. Bu, bir hareketliliğin değil öncü politik bir müdahalenin ürünü olarak devreye sokulmuş platformlar için anlaşılır bir zayıflık olarak görülebilir. Platform çalışmalarının seyri ve katettiği anlamlı mesafe göz önüne alındığında böyle de görülmelidir. Ancak bu durum platformlara yüklenen misyon ve önüne konulan hedeflerde en küçük bir belirsizlik yaratmamalıdır. Ne platform çalışmalarıyla elde edilen ilk anlamlı başarılar bizde bir zafer sarhoşluğuna, ne de platform çalışmalarının saldırıyı püskürtecek bir gelişkinli&curre;e ve yeterliliğe sahip olmaması umutsuzluğa yol açmalıdır. Bunun için platform çalışmaları ile hedeflerimiz arasındaki mesafenin bilincinde olmak, beraberinde politik öncünün rolü ile platformların rolü konusunda net ve sorunu yerli yerine oturtan bir yaklaşıma sahip olmak durumundayız.
Platformlar öncelikle genç komünistlerin politik-pratik çabalarının, esasta güçlü ajitasyon-propaganda faaliyetlerinin ürünü olarak başlatıldı. Bu çalışmanın gücüne bağlı olarak bir takım ileri güçler platformlara katıldılar. Sonrasında ajitasyon-propaganda çalışmasını güçlendirmek, beraberinde eylemli bir hatta taşımak sorumluluğuyla hareket ettik. Bu bize platform çalışmalarına katılan güçlerin niceliğinin artması, beraberinde daha güçlü bir siyasal faaliyetin olanaklarını sağladı. Aynı dönemde yaptığımız değerlendirmelerde, elde edilen birikimlerin ileriye taşımak için sürecin merkezi eylem hattına taşınması gerektiğini vurguladık. Yerel çalışmanın hızından bir şey yitirmeksizin, merkezi eylem örgütleme alanında çabalarımızı yoğunlaştırdık. Bu çabanın ürün¨ olarak iller bazında genelleşen eylemlilikler, sonunda 18 Mayıs eylemiyle Türkiye çapında merkezi bir düzey kazandı.
Tüm bu süreç beraberinde platformların sınırlılıklarına da ayna tutmuş oldu. Çeşitli illerde oluşturulmuş bulunan platformlar gerek harekete geçirdikleri kitle niceliğindeki zayıflık, gerekse de merkezi eylemi örgütleyecek bir örgütlülük düzeyinden yoksun olmaları nedeniyle görünürde geri planda kaldılar. Bu aşamada siyasal örgütlenmeler ve siyasal örgütlenmelerden menkul eylem birliktelikleri öne çıktı. Esasında gençlik hareketinin ve yasa karşıtı hareketliliğin mevcut durumu göz önünde bulundurulduğunda anlaşılır olan ve bir o kadar da doğal karşılanması (elbette bunu platform çalışmalarını güçlendirmenin ve mesafe almanın bir olanağı sayılması gerekirken) gereken bu durum saflarımızda (özellikle platform çalışmaları içerisinde sürükleyici konumda bulunan bazı yoldaşlarımız üzerinde) ya patform çalışmalarının uzun vadeli hedefleri planında bir belirsizlik ya da siyasal eylem birliklerinin ürünü eylemlere uzaklık gibi tutumlarla karşılanabildi. Oysa sürecin bütünü, yukarıda ve sürecin belli evrelerinde ortaya koyduğumuz değerlendirmelerin tam bir doğrulaması olmuştur. Dahası 18 Mayıs eylemi şahsında geri planda kalmış gibi görünse de, katılım açısından platformlar önemli bir gücü temsil etmişlrdir. Ancak dikkat çekici biçimde kitle katılımı açısından olumlu bir tablo sunan platformlar bu katılımlarını daha çok metropol üniversitelerinden değil taşralardan gerçekleştirmişlerdir.
Bunun nedenleri ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte, bu durum, metropol üniversitelerindeki politik örgütlenmelerin ağırlığı ile taşra üniversitelerindeki zayıflığı arasındaki mesafenin bir ifadesi sayılmalıdır. Metropol üniversitelerin gençlik hareketi içerisindeki nesnel sürükleyici konumlarıyla, aynı üniversitelerin bünyelerindeki politik yapıların öznel zayıflıklarının çarpıcı bir aynasıdır bu durum. Politik örgütlenmelerin inisiyatif ve örgütlenme planında zayıflığı, beraberinde taşranın içe kapalılığına dayalı birlikte davranma eğilimi, taşra üniversitelerinde platformlar üzerinden gerçekleşen kitle katılımını metropollere nazaran yükseltmiştir.
Hareketin toplam ihtiyaçlarının yakıcı bir biçimde birleşik mücadele ve örgütlenmeyi bir ihtiyaç haline getirdiği bugünkü koşullarda, metropol üniversitelerinde, politik yapılanmalara güvensiz, ancak aynı ihtiyacı yakıcı biçimde hisseden geniş bir gençlik kitlesinin varlığı bilinmektedir. Bu durumda bahsedilen güvensizliği aşma, mevcut güçleri merkezi eylemin moral-motivasyonuna dayanarak çok daha ileriden seferber etmek görevi duruyor önümüzde. Bu görev merkezi eylem-siyasal eylem birlikteliklerine, bunun yarattığı olanaklara dayanarak platform çalışmalarına dayalı yönelimimizde ısrar ve yoğunlaşmak anlamına geliyor. Daha özelde ise, platform çalışmalarıyla ileri çekilen güçlerin politik planda örgütlenmesi ve politik gençlik çalışması içerisinde yetiştirilmiş güçler olara komünist gençlik örgütünün kadroları haline getirilmeleri görevi duruyor önümüzde. Bu hem gençliğin politik önderlik boşluğunu doldurma yönünde atılmış politik-örgütsel bir adım olacak, hem de bununla iç içe gelişerek mevcut kitle çalışması pratiğine yeni bir düzey kazandıracaktır.
Hedef devrimci bir gençlik hareketi yaratmak, buradan alınacak mesafeye bağlı olarak komünist gençlik örgütünün kızıl bayrağını yükseltmektir.
|