15 Mayıs 2015
Sayı: KB 2015/19

Metalde büyük fırtına
Metal eylemleri ve sol hareket
Taban iradesi kurullara yöneltiyor - B. Çağ
Türk Metal hedef şaşırtmaya çalışıyor
Metalde kavga yeni başlıyor!
Metal işçilerinin sesi sanayi havzalarında
MİB Ege Meclisi metal sürecini değerlendirdi
Sosyalist adaylardan Soma açıklaması
Emekçiler Soma’nın yıldönümünde eylemdeydi
“Haklarımızı aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz”
İşçilerin dilinden İlbeyli-Beyteks’te kölelik koşulları
KEF’ten mücadele kararları
Metal işçilerinin sesi Almanya’da
“Türk Metal çetesini silmiş bir işçi bölüğü fazlasını da yapabilir!”
“Önümüzdeki günler yeni Greifler’e,yeni Bursalar’a gebe”
Din istismarcılığı ile oy peşindeler!
Ne seçim, ne meclis...
Düzenin seçim aldatmacasını değil, yaşamak için sosyalizmi seçin!
Emekçilere 'seçim oyununu' bozma çağrısı
İngiltere seçimleri, sonuçları ve gelecek
Erdoğan içerde ve dışarda savaşa hazırlanıyor
Almanya grev ülkesi
Ferinaz'ın katili molla rejmidir
"Birliğimizin gücüyle geleceğe yürüyoruz"
Evren: Fikirleri iktidarda, cesedi toprakta!
EKK: AKP’nin kadına sıfır toleransı
“Her sokakta, fabrikada, barikatta sizlerleyiz”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İngiltere seçimleri,
sonuçları ve gelecek

 

Seçim öncesi yapılan anketlerde iktidardaki Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi başa baş görünüyordu. Hatta İşçi Partisi az da olsa şanslı bulunuyordu. Ne var ki, seçim tahminlerin de üzerinde bir oy oranıyla Muhafazakar Parti’nin zaferi ile sonuçlandı. İşçi Partisi ise belirgin bir düşüş yaşadı. İskoçya’da ise adeta silindi. Liberal Parti kelimenin gerçek anlamıyla çöktü. UKİP adlı ırkçı-faşist parti oy oranını arttırdı ancak, dar bölge sistemi nedeniyle parlamentoya ancak bir milletvekili gönderebildi. İskoç Ulusal Partisi-SNP ise, milletvekili sayısını 6’dan 56’ya çıkardı.

Muhafazakar Parti, Avrupa’nın tüm ülkelerindeki hükümetler gibi bir sosyal yıkım ve savaş hükümeti olarak iş gördü. Kriz bahanesiyle bu hükümet de acımasız kemer sıkma paketlerine sarıldı. Bu hükümet zamanında sömürü katmerleşti, yoksulluk derinleşti. Buna karşın sermaye sınıfı kârlarına kâr kattı ve daha da zenginleşti. Bir önceki seçimde göçmen politikasını hayata geçireceği sözünü verdi ancak bu sözünü yerine getirmedi. Dış politikada ABD ile uyumlu bir hat izledi. Tek dayanağı bazı istatistik oyunlarının da rol oynadığı ekonomik büyüme içinde olduğu algısı idi. Muhafazakar Parti tüm bunlara rağmen kazandı.

Kazandı zira alternatifi yoktu. Bunun da verdiği rahatlıkla meydanlara çıktı, popülist söylemlere başvurmaksızın her şeyi açık açık dile getirdi. Her şeyden önce kriz koşullarında İngiltere’yi en iyi kendisinin yöneteceğini açıkladı. Burjuvazinin dayattığı programı da esnetmeden en iyi kendisinin uygulayacağını belirtti. Keza, dışarıda da İngiliz emperyalizminin çıkarlarını en iyi kendisinin koruyacağını iddia etti. Lafı dolandırmadan dosdoğru söylediği için kamuoyunda güven yarattı. Bu ise, beklenilenin de üstünde bir oy oranı olarak kendisine döndü.

Buna karşın İşçi Partisi hiçbir konuda inandırıcı olamadı, güven de vermedi. Kendisine ait bir programdan yoksundu ki, bunun kendisi başlı başına seçimi kaybetmesi için yeterli bir nedendi. İşçi Partisi iktidardaki David Cameron’un başında bulunduğu Muhafazakar Parti’nin programına sarıldı. Bu programı en adil, en dengeli ve en az acıtan bir biçimde uygulayacağı vaadinde bulundu. Toplumun sömürülen ve ezilen kesimlerini rahatlatıcı kayda değer hiçbir şey söylemedi. İngiltere de diğer AB üyesi ülkeler gibi ırkçılık ve yabancı düşmanlığının tavan yaptığı bir ülke. Göçmenlere dönük bir sürek avı var. Polis devleti uygulamaları tehlikeli boyutlar kazanmış. İşçi Partisi bu konuda da rahatlatıcı bir politika izleyeceği sözünü vermedi. Kısacası, İşçi Partisi güven vermekten uzak kişiliksiz ve son derece silik bir profil çizdi seçimlerde.

İngiltere’de işçi ve emekçileri
zor günler bekliyor

Dünya ölçüsünde yeni bir kriz bekleniyor. Bu krizin öncekinden de derin ve kapsamlı bir kriz olduğundan söz ediliyor. Bu ise, daha yıkıcı ve o ölçüde de yığınların canını acıtan yeni kemer sıkma paketleri demektir. Muhafazakar Parti bu saldırı paketlerinin uygulayıcısı olacaktır.

Bu paketin devreye sokulması ile işsizlik daha da artacak. Ücretler daha da aşağı çekilecek, yoksulluk hem derinleşecek ve hem de yayılacak. Servet ve sefalet arasındaki açı büyüyecek, bir uçuruma dönüşecek. Bu arada, göçmenler başta işsizlik olmak üzere, krizin tetiklediği ve daha da yakıcı hale getirdiği tüm kötülüklerin nedeni olarak toplumun önüne atılacak. Göçmen yasaları iyice gerici bir niteliğe büründürülecek, sınır dışı uygulamaları önü alınmaz boyutlar kazanacak. Bir parça şanslı olanlar ise, polis devleti uygulamalarından yakalarını kurtaramayacak.

Öte yandan, dönem sadece bunalım dönemi değil, emperyalist ve gerici savaşlar dönemidir. Savaşsa hali hazırda yerel savaşlar halinde başlamış bulunmaktadır. Bunun böyle kalmayacağı ve görülür bir hızla dünyanın yeniden paylaşılması olarak gerçekleşecek olan bir yeni emperyalist savaşa doğru evrildiği de bir veridir. Bu emperyalist ve gerici savaşın günümüzdeki ana sahnesi Ortadoğu’dur. İngiliz emperyalizmi de her zamanki gibi bu ana sahnenin içindedir. En öncelikli müttefiki ABD emperyalizmidir ve tüm kirli ve kanlı ilişkilerinde onunla beraberdir. Demek oluyor ki, Avrupa’nın diğer ülkelerinde olduğu gibi, İngiltere’de de emekçi yığınları zor günler beklemektedir.

Yeni dönem,
sosyal-demokrat hükümetler ve gelecek

Avrupa’da geçmişte marksist-leninist partilerin zaman içinde yozlaşmasının ifadesi klasik sosyal-demokrat partiler vardı. Bu partilerin denetiminde olan güçlü sendikalar vardı. Şimdi bunlardan eser yok. Şimdi sermayenin sosyal yıkım programlarını ruhuna uygun biçimde uygulamaya aday ya da uygulayan, sözde sosyal-demokrat ve sosyalist partiler var.

Dikkate değer olan şudur ki, bu hükümetler, merkez sağ partilerin ve en acımasız kapitalist hükümetlerin dahi cesaret edip uygulamaktan kaçındığı saldırı programlarının altına imza atmışlardır, atmaya da pek heveslidirler.

Almanya’da adına Hartz IV adı verilen saldırı yasasını çıkartan ve acımasızca uygulayan Gerard Schröder başkanlığındaki SPD idi. Yeşiller’le birlikte oluşturdukları hükümet 16 yıllık Kohl hükümetinin yapamadığını yaptı. Yunanistan’da PASOK, Fransa’da Hollande, Türkiye’de Ecevit’in DSP’si ve İnönü ve Karayalçın liderliğindeki CHP bunun diğer örnekleridir.

Sosyal-demokratlar ve hükümetleri sermayenin koltuk değneğidir. İhtiyaç duyulduğunda ya tek başına ya da merkez partilerle bir koalisyon halinde işbaşına getirilirler, amaç hasıl olunca kovulurlar.

Avrupa’da şimdi sahnede daha çok kimlik siyaseti yapan ve bu sayede güç olan, krizin canından bezdirdiği yığınların dur durak bilmeyen mücadeleler dalgasına binerek hükümet olma şansı da yakalayan, emekçi kitlelerin yeni dönem arayışının ifadesi yeni dönem sosyal-demokrat ya da sosyalist iddialı partiler var. Bir yandan sözde geçmiş dönem sosyal-demokrat partilere duyulan şiddetli güvensizlik, diğer yandan devrimci sınıf hareketleri/ve partilerinden yoksunluk koşullarında elde edilen bir geçici durumudur bu. Şimdi yığınlar bir de bu partileri ve hükümetleri deniyor.

Fakat bu uzun sürmeyecektir. Bu bir ara dönemdir. Gelmekte olan sınıf mücadeleleri, eninde sonunda bu ara döneme son verecektir. Olayların akış yönü bu doğrultudadır. Zaman devrimci sınıf mücadelelerinden ve devrimci sınıf partilerinden yana akmaktadır.

 
§