27 Kasım 2015
Sayı: KB 2015/44

Gerici hedeflerine savaşla ulaşmaya çalışıyorlar
“Masum” gösterilmeye çalışılan, Türkiye’nin Suriye’deki kirli çıkarlarıdır
Dink cinayeti; “katil devlet”, çünkü…
Devlet terörünün bir laboratuvarı: Türkiye
Kürt halkıyla eylemli dayanışmayı büyütelim!
Yasak ve katliamlara karşı direniş!
İHD Silvan raporunu açıkladı
Anlatılan senin hikayen değil Mösyö Burjuvazi!
Bayteks işçileri: Direnişimizde kararlıyız!
Mersin’de DEV TEKSTİL Temsilciliği açıldı
Birleşik Metal-İş’te “at izi, it izi!”
Önlemler hiçe sayılıyor, işçiler katlediliyor!
Ford Otosan’da temsilcilik seçimleri üzerine
MİB metal işçilerini sempozyuma çağırıyor
Genel durum ve güncel gelişmeler
Taştekin: Son bariyer yıkıldı
Madalyonun iki yüzü
BM Fransa’nın tasarısını onayladı
EKK’dan 25 Kasım eylemleri
Kadınlar 25 Kasım’da alanlardaydı
25 Kasım etkinlikleri
Özgürlüğümüzden ve geleceğimizden vazgeçmiyoruz!
“Bu davet bizim!”
Kuru bir yaprağa verilmiş söz...
Alaattin Yoldaş'a...
Alaattin'e...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Masum” gösterilmeye çalışılan, Türkiye’nin Suriye’deki kirli çıkarlarıdır

 

Bir süredir gündem olan “Bayırbucak Türkmenleri”nin meselesi de açığa çıktı. Türk sermaye devletinin saldırgan politikalarını hayata geçirmek için birçok aldatmacaya başvurduğu Suriye krizinde, “angajman kurallarına uymayan” Rus savaş uçağı düşürüldü.

Türkiye’yi masum ve mağdur gösterme, “Türkmenlere yardım ediyoruz” yalanına sarılma, hatta savaş çığırtkanı Erdoğan’ın “yardımlar silah olsa ne olur” diyerek saldırgan politikalarını meşrulaştırma çabaları ile hayata geçirilen Türk sermaye devletinin dış politikası, Suriye’deki emperyalist savaşın çıkmazlarını bir kez daha gözler önüne sermiş bulunuyor. Geçtiğimiz hafta, BM masalarının ve sözde anlaşmaya varılan “Suriye’de siyasi geçiş süreci”nin çok özel bir anlamı olmadığını, emperyalistler ve işbirlikçi ülkeler için esas olanın kendi hegemonyalarını korumak ve bu yönde “gizli”, kendi tabirleriyle “yasa dışı” ilişkilerle, kirli çıkarlarını hayata geçirmek olduğunu vurgulamış, sürecin emekçi sınıflar açısından daha da vahim boyutlara taşınacağının altını çizmiştik.

Rusya’nın El Nusra, Ahrar-ur Şam gibi başta Türkiye’nin desteklediği gerici çeteleri Esad ve İran’la birlikte geriletmeye çalıştığı 30 Eylül’den bugüne artan saldırılarının anlamı buydu. “Bayırbucak Türkmenleri” adı altında başlatılan aldatmaca ve ardından Rus savaş uçağının düşürülmesi de Türk sermaye devletinin buna verdiği bir yanıttır.

Türkmenlere insani yardım” aldatmacası

Her şeyden önce şunu hatırlatmakta fayda var. Türk sermaye devleti için mesele hiç de basit ve masum bir şekilde savaşın mağduru halklara yapılan “insani yardım” değildir. Bunun en açık kanıtı hem Türkiye sınırları içerisinde, hem de Rojava’da Kürt halkına yönelik tırmandırılan savaştır. Bununla birlikte, Türk sermaye devleti, 2014 yılında, IŞİD’e açıktan destek olduğu dönemde, bu emperyalist barbarlık çetesinin Irak’taki Türkmenlere yönelik katliam girişiminde bulunmasına sesini dahi çıkarmamıştır. Bu gerçek, Suriye ve Irak’taki saldırganlıkta olduğu kadar, Türkiye’deki saldırganlıkta da bariz bir şekilde ortadadır. Kürt halkını hedef alan kirli savaşın yanında, Ankara Katliamı da bunun en gözle görünür örneğidir. Binlerce emekçinin haklı mücadelesine yönelik katliamın önü bizzat Türk sermaye devleti tarafından açılmıştır.

Kısacası Türk sermaye devletinin “insani yardım” diye sunduğu, kendi gerici çıkarlarını hayata geçirmeye, yani bölgeye nüfuz etmeye dönük organize ettiği çetelere yapılan askeri destektir. Bu destek emekçi halkların mağduriyetini gidermek için değil, aksine, tüm bölgede Türk sermaye devletinin, emekçi halklar üzerindeki hegemonyasının korunması içindir. “İnsani” diye sunulan her adım, yalnızca emekçi halkları köleleştirmek içindir.

“Türkmenler” üzerinden birçok kesim bir anda “duyarlı” olarak ortaya çıkmıştır. Yıllardır bölgeyi kan gölüne çeviren ABD’ye iki çift laf edip, onlara karşı kılını kıpırdatmayan Türk milliyetçileri, şimdi çıkıp “Türkmenler” için Rusya’yı hedef almaktadır. “İnsani” gibi gözükme aldatmacasıyla yaptıkları, Türk sermaye devletinin ve onu destekleyen ABD’nin Suriye’deki sömürgeci çıkarlarına destek vermektir.

Angajman kuralları”nı
kim ne zaman umursuyor?

“Türkmenlere yardım” aldatmacasının yanında “angajman kuralları”nı göstererek Türk sermaye devletinin kendini haklı çıkarmaya çalışması da ikinci bir yalandır. “Defalarca uyardık”, “yapmadığımız kalmadı” gibisinden laflar söylenmektedir. Belki doğrudur. Zira yalan ve aldatmaca olan bu değildir. Aldatmaca, sözü geçen kuralların bir anlamı olmadığındadır. Bu kurallar, bugüne kadar açık/gizli birçok kez çiğnenmiştir. Ancak böyle bir saldırgan yanıt nedense açıklanan ihlallerin çoğunda söz konusu olmamıştır. Gizli kalan ihlallerde de zaten Türk sermaye devletinin onay verdiği bir durum söz konusudur. O halde Rus savaş uçaklarının “angajman kurallarına uymaması” bir bahaneden ibarettir. Burada önemli olan; “Bayırbucak Türkmenleri” aldatmacasıyla kamuoyu ve emekçilerin, Türk sermaye devletinin saldırgan politikalarını onaylaması için ortam hazırlandıktan sonra, bu “kuralların” bahane edilerek Rus savaş uçağının düşürülmesidir.

Kısacası Türk sermaye devletinin amacı Suriye halklarını sömürebileceği alanlar açmaktır. Bu amacın üstünü örtmek için her türlü yöntem uygulanmaktadır. “Türkmenlere saldırılar”, “angajman kurallarının çiğnenmesi” gibi bahaneler ortaya atılmakta, ABD ile kirli işbirliği yürütülmekte, NATO’nun savaş politikasına tam uyumla hareket edilmekte, “mülteci sorunu” kullanılmakta, böylece Türk sermaye devletinin kirli çıkarları ve emperyalist savaş meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.

Siyasi geçiş süreci”:
Emekçilere karşı savaşta yeni bir boyut

Tekrar başa dönecek olursak, BM masasında anlaşmaya varılan Suriye’de “siyasi geçiş süreci” aldatmacasında, tarafların saldırgan hamlelerine tanık olmaktayız. Sözde 2016’da başlayacak süreç öncesinde tüm taraflar, en saldırgan hamleleriyle kendi nüfuz edebilecekleri alanları genişletmeye çalışıyor. Bir tarafta Rusya bloğu, diğer tarafta da ABD bloğu bunun peşinde. Türkiye de ABD ile işbirliği içerisinde, başından itibaren sürdürdüğü ‘kraldan çok kralcı’ hamleleriyle bölgeye saldırılarını arttırıyor. Rus savaş uçağının düşürülmesinden önce böyle bir ortaklık sağlandığı da ortadadır.

Bu karşılıklı hamleler, “geçiş süreci” aldatmacasının da gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. “Siyasi geçiş”, “insani yardım”, “barış süreci” vb. emperyalist planların ardında, bölgedeki işçi-emekçi sınıflar üzerinde oluşturulmaya çalışılan hegemonya hedefi yatmaktadır. Bu nedenle, emperyalistlerin ve bölgedeki gerici devletlerin hegemonyasına karşı işçi-emekçi sınıfların birliğini güçlendirmek bugünün en acil görevidir. Bunun ilk adımı da, Türk sermaye devletinin kirli savaş politikalarına “Artık yeter!” demekten geçmektedir.

 
§