14 Şubat 2014
Sayi: KB 2014/07

Greif Direnişi, sınıf hareketinde eski ile
yeninin mücadelesidir!
Gelecek ve özgürlük mücadelesinde sonucu...
İşgalci Greif işçileri:
“Emeğimiz ve onurumuz için, kölelik zincirlerimizi kırıyoruz!”
“Zaferimiz işçi sınıfı adına kazanım olacaktır!”
“Buz kırılmış, yol açılmıştır!”
“Ölmek var dönmek yok!”
“DİSK yüzünü işçilere dönmelidir!”
Karaca-Narin Triko’da direniş!
AKP de gitsin,
düzen de yıkılsın!
Demokrasi paketleri
kervan olup geliyor
Oy istiyorlar...
Seçim yılı ve devrimci sınıf çizgisi
Toprağın belediyeleştirilmesi
ve belediye sosyalizmi
V.İ.Lenin
Sömürgecilikle mücadele BM’nin değil ezilen halkların işidir!
NATO işgali Afganistan’da ölüm saçıyor
Dünyada işçi sınıfı ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor
Suriyeli kadınlar
bataklığa sürükleniyor!
Devrimci politika ve örgütlenme ilişkisi
Devrim Okulları’nın
son dersleri
Sömürü düzeninde “insan” olmak
ya da olamamak!
“AKP için sonun başlangıcı oldu!”
“Sınıf savaşımına hazırlık yapacağız!”
Greif işçisi emeği ve onuru için ‘İŞGAL’de...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Demokrasi paketleri
kervan olup geliyor

 

Sermaye hükümeti AKP’nin 5. paketi TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi. Resmi adıyla “Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı” komisyon toplantısında kabul edildi.

Eylemlerin yeri hakkında mahallinin en büyük mülki amirine belediye başkanları ile siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikaların görüşünü alması şartı getirerek danışma kararı getirilen tasarı eylemlerin polis tarafından kayıt altına alınmasını, eylemin ‘yasadışı’ olduğu andan itibaren bitirilmesi dayatmasını yasaya ekleyerek asıl misyonunu gösteriyor.

Siyasi partilere eş genel başkanlık sıfatı hakkını, köylere eski isimlerinin verilebilmesini, seçim yardımı alan partilerin barajını %3’e çekmeyi demokrasi sayan hükümet, yeni hazırlıklar yaptığını açıklayarak oyalama taktiğini sürdürüyor. Komisyon 5. paketi kabul ederken ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ da yeniden şekillendirildi. Seçim sonrası yasalaşacağı ifade edilen planla ‘vicdani ret’, ‘gözaltındaki kadına kadın doktor imkanı’, ‘hasta hakları’ gibi makyajlarla demokrasi aldatmacası devam edecek. Seçim dönemi boyunca propagandasına sarılacakları bu vaatlerin içinin yine boş olacağı aşikar.

Vicdani ret karşılığında askerlik süresinin iki katı kadar kamu hizmeti şartı getirerek bir taşla iki kuş vurulmak isteniyor. Bir yandan insanların hayatlarından iki yıl çalarak devlete çalışma zorunluluğu getirilirken diğer yandan “zorunluluk kalktı” propagandası yapılıyor.

Gözaltında sağlık raporu için yapılan muayenede kadınlar için kadın doktor ‘imkanı sağlanması’ ‘büyük gelişme’ olarak sunuluyor. Fakat aynı düzenlemeye, işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin soruşturmalarda muayenelerin teknolojik araçlarla kayıt altına alınması da ekleniyor. Kayıtların başka amaçlarla kullanılması, işkenceden şikayette bulunacak kişinin üzerine baskı uygulanması gibi sonuçlar yaşanmasıysa fazlasıyla mümkün.

AKP’nin sıkça dillendirdiği “işkenceye sıfır tolerans” politikasının karşılığının polis şiddetinin sistematik uygulanması olduğu günümüzde, yine aynı argümanlar tekrarlanıyor. Kolluk görevlileriyle ilgili ihbar ve şikâyetlerin tek elden değerlendirilmesi için Kolluk Gözetim Komisyonu kurulacağı ve işkence ve kötü muamelenin cezasız kalmasının önleneceği iddia ediliyor. Böylece cezasızlığın devlet politikası olduğu gerçeği örtbas ediliyor.

Plan kapsamında bir dizi benzer vaatle sözde demokrasi dağıtılmaya devam ediliyor. Göstermelik, makyaj  düzenlemelerinin ardında baskı ve denetim uygulamaları en ağır haliyle sürdürülüyor. İşkence korunuyor, fişleme rutinleşiyor, “yasaklar kalktı” denirken yasaklar yaşamı kaplar hale geliyor. Artan baskı ve yasaklara rağmen iktidarı kaybetme korkusu sürüyor. Düzen ne yaparsa yapsın kitleler demokrasi aldatmacasına kanmıyor, sokakta mücadele sürüyor. Demokrasi paketleri kervanı sıralanmaya devam etse de işçi ve emekçilere paketlerden özgürlük çıkmayacağını herkes görüyor.

 

 

 

 

Tren son istasyona yaklaştı!

 

Bu fotoğraf Batıkent-Sincan Metrosu’nun açılış törenine ait. Erdoğan bu açılış törenine yol arkadaşlarıyla birlikte katıldı.

Bu törende yaptığı konuşmada Erdoğan şöyle dedi: “Ankara’ya kapanıp kalan bir hükümet olmadık. Hep yollarda olduk. Ankara’daki devlet dairelerinde kaybolan bir hükümet olmadık. Ankara’ya kapanıp kalan, dışarı çıkamayan, diğer 80 vilayete kendisini kapatan bir hükümet olmadık.”

Haksız sayılmaz Erdoğan. Ne yollar kat ettiler şu zamana kadar. Kendilerinden önceki sermaye partileriyle aynı yollardan geçip, hız rekorları kırdılar. Her şey için çok kolay, ustaca yalan söyleyebildiklerini ispatladılar. Yeri geldi “en demokrat”, yeri geldi “en vatansever” oldular. Tüm bunları yaparken üretilen tüm zenginlikleri sırayla çalıp çırptılar.

Şimdi yine hep beraber binmişler trene, gidiyorlar. Makinist Gül olmuş, Erdoğan yola bakıyor, Gökçek mutlu. Bu tren bin bir cefayla yolculuk yapılan, o “geciken, belki de hiç gelmeyen” kara tren değil. Yoksul emekçilerin özlem ve ayrılığı yüklü değil bu trene. Vagonlarında katar katar parayla belli bir istikamete doğru yol alıyor.

Deniz Feneri, altın kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı, hayali ihracat, usulsüz para transferleri, usulsüz imar, TOKİ, HalkBank, İzmir Devlet Demiryolları, Sarraf’lar, gemicikler, Bilaller, Bakan çocukları bu trenin uğradığı duraklardan...

Son durağa yaklaşmış olmanın verdiği bir panik var tren yolcularında. Yola ilk çıktığı istasyonda ‘muhterem hocalarını’ arkada bırakmışlardı. Üzerlerindeki “milli görüş” etiketli ‘iş önlüğünü’ çıkarıp yeni bir gömlek giymişlerdi. İlerde belki yine yollar ayrılacak, makinist belki ‘buraya kadar’ diyecek. Kimi belki bir sonraki durakta ‘müsait bir yerde inecek var’ deyip, bir başka trene binecek.

Vagonlara yüklü paralar henüz boşaltılmamışken, yağmalanacak daha çok yer varken karşıda yanıp sönen ışıklarla son istasyon görünür gibi oluyor. Sesler geliyor uzaktan. Yolsuzluklardan geçen yol ya bitecek ya da yeniden başlayacak. Son istasyonda bu trenin yolunu gözleyenler de var. Kimileri vagonlara kendi çaldıklarını yüklemek için sıralarını bekliyor.

Ancak işçi ve emekçiler de bu treni bekliyor. Vagonlarına yüklü emeklerini geri alacakları günler için bekliyorlar. Hırsızlığa, talana, yağmaya, sömürüye son verecekleri günler için bekliyorlar. Yaşatılan tüm zorbalıkların, çekilen tüm tarifsiz acıların hesabını sormak için bekliyorlar. Bu trenin şimdiki yolcularının da, binmek için can atanların da defterlerini dürmek için az kaldığını bilerek bekliyorlar.

 

 

 

 

Gebze’de hazırlık toplantısı

 

Gebze BDSP, 8 Mart ve seçimler döneminde yürütecekleri çalışmaları planlamak üzere hazırlık toplantılarını sürdürüyor. Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili 2 Mart tarihinde gerçekleşecek etkinliğin hazırlıklarının konuşulduğu toplantıda, etkinlik programının hazırlıkları çerçevesinde yürütülen çalışmaların planlaması yapıldı.

8 Mart gündemi ile birlikte seçimler süreci de ele alındı. Reformist-parlamenterist hayallerle işçi ve emekçilerin bilincini düzen içine hapsedenlerin karşısında, seçim aldatmacasının teşhir edileceği ve sermaye sınıfından hesap sorulacağı seçim sürecinin önemi vurgulanan toplantıda, yürütülecek çalışmalar üzerine konuşuldu.

Kızıl Bayrak / Gebze

 
§