30 Ekim 2009
Sayı: SİKB 2009/42

  Kızıl Bayrak'tan
  “Açılım süreci”nin
ölü doğma ihtimali güçleniyor…
  Hezeyana dönüşen “Kürt açılımı”
“Açılım” eşliğinde
devlet terörü sürüyor
25 Kasım uyarı grevine hazırlanalım!
25 Kasım’a doğru şube ve işyerlerinden yansıyanlar...
  Entes güncesinden...
  Kent AŞ işçileriyle dayanışma eylemlerinden...
  Sınıf hareketinden...
  Gençlik çalışmasının güncel sorunları
  Gençlikten...
  İşçilerle konuştuk...
  Honduras halkının cunta
karşıtı direnişi sürüyor!
  NATO Savunma Bakanları’nın Bratislava Toplantısı…
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden
  Sermaye, meslek odalarını denetimi altına almak istiyor...
  EMO “Yetkin, Yetkili ve Uzman Mühendislik Kavram ve Uygulamaları Kurultayı” düzenledi
  “Demokratik Türkiye ulusu”
hakkında birkaç söz -I-
M. Can Yüce
  Hrant Dink davasında kontrgerilla hukuku
işlemeye devam ediyor…
  Hasta tutsaklara özgürlük!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermaye, meslek odalarını denetimi altına almak istiyor...

Örgütlülüğümüze ve geleceğimize sahip çıkmalıyız!

TMMOB, TTB, Baro vb. meslek odalarının toplumsal muhalefetin bir parçası olması sermaye devletini uzun bir dönemdir rahatsız etmektedir. AKP hükümeti, odaların genel kurullarında yönetimi ele geçirmek, odaları arka bahçesi gibi kullanmak, düzene hizmet eden bir politik duruş kazandırmak için hamleler yapmıştı. Kendine yakın isimlerden listeler oluşturmuş, yasa değişikliklerine gitmişti.

O dönem için amacına ulaşamayan AKP hükümeti bu yönlü çabalarına devam etmektedir. Odaları kendi denetiminde, düzenin hizmetinde kullanmak istemektedir. 1 Mayıslar’da, işçi ve emekçileri ilgilendiren temel gündemlerde emekten yana tutum alan meslek odalarının ilerici kimliğini ortadan kaldırmak istemektedir.

Sermaye iktidarının son hamlelerinden birisi de Cumhurbaşkanlığı’na bağlı çalışan Devlet Denetleme Kurulu’nun resmi olarak 24 Mart ‘08 tarih ve 388 sayılı kararıyla başlattığı, “Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının Teşkilat ve Mali Yapıları, Denetimleri, Organlarının Seçimlerine Dair Esasların Değerlendirilmesi ile Bunların Etkin ve Verimli Şekilde Hizmet Yürütmelerinin ve Geliştirilmesinin Sağlanması Amacıyla Alınması Gereken Tedbirler” konulu rapordur. Yaklaşık bin sayfa olan raporda meslek odalarına dair ileriye dönük saldırıların temelini oluşturan birçok madde ve görüş yer almaktadır.

Araştırma ve inceleme raporunda meslek odalarını hedefleyen saldırının özünü “ideolojik ve politik örgütler gibi hareket etmesi” ifadesi oluşturmaktadır. Bir yanıyla ortaya konulan rapor, odaların emekten yana politik söylemlerinden ve kimi durumlar özelinde geliştirilen pratik karşı duruşlarından duyulan rahatsızlığın ve meslek odalarını dizginleme ve denetim altına alma niyetinin resmi bir ifadesi niteliğindedir.

İlerleyen günlerde meslek odalarına karşı bir dizi saldırının hayata geçirilmesi noktasında adım atılacağı bilinmektedir. Raporda geçen kimi ifadeler de bu bilince ayna tutar niteliktedir. Raporda şu ifadeler yer almaktadır:

“Meslek kuruluşlarının Anayasa ve kuruluş yasalarında belirlenen kuruluş amaçları kapsamına girmeyen ve kendilerine verilen görev yetkilerin dışında kalan alanlardaki yoğun etkinlikleri de eleştiri konusu olmaktadır. Gerçekten, kendilerine yükledikleri misyon, yürüttükleri faaliyetler ve yaptıkları açıklamalar incelendiğinde, Türkiye’de meslek kuruluşlarının kanunen kendilerine çizilen çerçeveyi genişleterek bir meslek örgütü olmanın ötesinde çok farklı işlevler üstlendikleri görülmektedir.”

“Meslek kuruluşlarının grup çıkarları ve toplumsal bazı yararların sağlanması doğrultusunda siyasi, iktisadi, sosyal, kültürel hatta dış politika dâhil her alanda söz sahibi olma arayışında oldukları ve siyasi iktidarı yalnızca ekonomik ve mesleki çıkarları doğrultusunda etkilemeyi yeterli bulmadıkları anlaşılmaktadır.”

“Meslek örgütlerinin hukuki niteliklerini, amaç ve işlevlerini bir kenara bırakıp kâr amacı güden organizasyonlara veya ideolojik/politik amaçlı diğer özel hukuk örgütlenmelerine benzemesi, meslek mensupları, toplum ve devletle ilişkilerinde benimsenen bu yaklaşım çerçevesinde ilişki gerçekleştirilmesi her açıdan olumsuzluklara neden olmaktadır.”

Bu ifadeler, sermaye hükümetinin amacını açığa çıkarmaktadır. AKP, meslek odalarına “hadlerini bildirmek” için hazırlanmaktadır. Bu durum meslek odalarında faaliyet yürüten ilerici güçlere önemli görev ve sorumluluk yüklemektedir.

Son süreçte odaların yapısına ve pratiğine dair bir dizi tartışma yaşanırken, üzerine görev ve sorumluluk düşenler, oda içerisinde yer alan ya da oda üyesi olan, kendisini ilerici, devrimci, sosyalist olarak tanımlayan kişi ya da gruplardır. Odalardaki ilerici unsurlar bir adım öne çıkmalı, sermaye iktidarının saldırılarına karşı kapsamlı bir politik-pratik faaliyet yürütmelidir. Bu mücadelenin diğer ayağını ise % 80’i ücretli çalışan ya da işsiz mühendis, mimar ve şehir plancılarını sürecin bir parçası yapacak müdahalenin kendisi oluşturmaktadır.

Açıktır ki bugün TTB, Baro, TMMOB gibi toplumsal muhalefet içinde yer tutan örgütlere yönelik saldırı bir bütünün parçasıdır. F tipi süreciyle başlayan, TMY’deki bir dizi değişiklikle yazılı ve görsel basının sansürlenmesine uzanan, üniversitelerde artan baskılar ve soruşturmalar, derneklere dönük baskı yasaları ve sendikal örgütlenmeyi yok edecek yasa hazırlıkları... Tüm bunlar bir bütün halindeki saldırıların ayaklarıdır. Amaç toplumsal muhalefetin elini kolunu bağlayarak burjuvaziye dikensiz bir gül bahçesi sunmaktır. Saldırının muhatabı, bir dizi örgütün yönetiminin sıkça kullandığı argümanların aksine, ne AKP hükümetinden ibarettir ne de yükselen gericilikten beslenmektedir. Saldırının arkasında egemen sınıf ve onun yıkım politikaları vardır. Amaç muhalefetin topyekûn ezilmesini sağlamaktır. Bu rapor da, saldırının son halkası olarak karşımıza çıkmaktadır.

2010 yılının başında gerçekleşecek olan TMMOB bünyesindeki odaların genel kurulları yaklaşırken birlik bünyesindeki tüm siyasi unsurlar bu seçimlere odaklanmış durumdadır. Raporun zamanlaması da bu yönüyle fazlasıyla anlamlıdır. Bu noktada oda yönetimlerindeki bazı liberal unsurların kendi konumlarını korumak üzere atacağı her geri adım, sermaye iktidarının hanesine yazılacaktır. Bu aşamada emekten yana tüm unsurların yapması gereken seçim vesilesiyle etkin bir faaliyet örgütlemektir. Zira genel kurul ve seçim süreci odaların üyeleriyle doğrudan ilişki kurabildiği, üye mühendis, mimar ve plancıların da oda politikasıyla en ilgili olduğu dönemdir. Bu noktada salt odaların dar sınırlarına sıkışılmaması, toplam muhalefetin bir parçası olarak bu saldırıya birleşik bir yanıt verilmesinin gerekliliği ısrarla savunulmalı, oda içindeki anti-emperyalist, anti-faşist ve emekten yana olan tüm ilerici güçlerin birleşik mücadelesi yükseltilmelidir. Ücretli mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunları bu saldırılardan bağımsız ve kopuk değildir, aksine iç içedir. Bu süreç sermayenin yıkım politikaları ile paralel olarak yürümekte deyim yerindeyse yolunu düzlemektedir. Tüm bu gerçekler karşısında, meslek odalarında faaliyet yürüten tüm ilerici güçlerin, emeğe, topluma ve dünyaya olan sorumluluklarına sahip çıkması gerekmektedir.

Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları