7 Aralık 2007 Sayı: SİKB 2007/47(47)

  Kızıl Bayrak'tan
   Sermayenin asgari ücret oyunu başladı…
  Kürt sorununu ABD de, işbirlikçi sermaye devleti de çözemez!..
PKK’nin Kürt sorununa ilişkin yeni “çözüm anahtarı”!..
Telekom grevinin öğrettikleri....
Oylanan ve seçilen senin geleceğindir;
geleceğine ve Türk–İş’e sahip çık!- Yüksel Akkaya
TİB 2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlanıyor!
  Dine, gericiliğe ve simgelerine karşı
tutumumuz üzerine
  İşçi partisinin din karşısında tutumu
V. İ. Lenin
  Sosyalizm ve Din
V. İ. Lenin
  “Yalanlarınızı da alın gidin!”
  BMİS Genel Kurulu’na doğ
  Putin AKKA’yı askıya alan parlamento kararını onayladı…
  Dünyadan...
  “Çözüm Deklarasyonu” ya da “Demokratik Özerklik” mi, yoksa teslimiyet platformunun tekrarı mı? - M. Can Yüce
  Kasım ayında tüm yayın dönemimizin
en yüksek rakamları...
  Yeni bir mevzi: Kartal İşçi Kültür Evi Derneği açıldı
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Putin AKKA’yı askıya alan parlamento kararını onayladı…

Emperyalist güç odakları arasındaki çelişkiler derinleşiyor!

Emperyalist-kapitalist düzenin “eşitsiz gelişim” yasası, emperyalist güç odaklarının dünyayı paylaşmak ve yeniden paylaşmak için çatışmalarını kaçınılmaz kılar. Nitekim daha 1903 yılında dünya üzerinde bölüşülmemiş toprak parçası bırakmayan emperyalist güçler, kapitalistleşme sürecine nispeten geç giren Alman burjuvazisinin “yeniden paylaşım” talep etmesi üzerine, 1914 yılında insanlığı bir “dünya savaşı” felaketiyle yüzyüze bırakmışlardır.

Eşitsiz gelişim yasası yüzyıl önce olduğu gibi bugün de geçerlidir. Dünya jandarması ABD’yi yöneten haydut çetesi, kapitalizmin bu temel yasasını çok iyi bildikleri içindir ki, diğer emperyalist güç odaklarının gelişiminin önünü kesmek adına, saldırganlıkta sınır tanımamaktadırlar. Halihazırda saldırıların hedefinde ezilen halklar olsa da, dünya enerji kaynaklarını denetim altına almak için ülkelerin yakılıp yıkılmasının önemli bir nedeni de, enerjiye bağımlı diğer emperyalist güçleri basınç altında tutmak, böylece ABD emperyalizminin dünya jandarmalığına boyun eğmelerini sağlamaktır.

İkinci emperyalist paylaşım savaşına kadar dünya jandarması olan (üzerinde güneşin batmadığı krallık) Büyük Britanya emperyalizmi, gelinen yerde bu ülkedeki büyük tekellerin çıkarları gereği ABD emperyalizmine bekçi köpekliği yapmaktadır. Elbette ABD emperyalizminin de aynı akıbete uğramasını önleyecek koruyucu bir zırh yoktur.

Emperyalist Amerikan rejimi ayrıcalıklı konumunu sürdürmek için dünyayı kana bulamaktan çekinmiyor ama işler yine de planlandığı gibi yürümüyor. Bir yanda direnişin bataklığa çevirdiği Irak, öte yanda emperyalist güç odaklarının ABD’deki savaş kundakçılarını sıkıştıran adımları... ABD-Çin rekabetinin yanısıra, ABD-Rusya arasındaki rekabetin giderek keskinleştiği, dahası kimi zaman gerilimli restleşmeler görünümüne büründüğü gözlerden kaçmazken, bu gelişmeler Washington’daki haydutları fazlasıyla kaygılandırmaktadır.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya’yı sömürgeleştirebileceğini sanan batılı emperyalistlerin hevesi kısa sürede kursaklarında kalmıştı. Vladimir Putin dönemiyle birlikte toparlanmaya başlayan Rusya, Sovyet dönemi birikimlerinin sağladığı avantajlar ve petrol fiyatlarındaki artışla birlikte hızla toparlandı. Önce İMF ve Dünya Bankası’nı kovan Putin yönetimi, gelinen yerde ABD emperyalizmine kafa tutabilecek gücü kendinde bulabilmektedir. Silahlanmaya da özel ağırlık vermeye başlayan Rusya, ABD savaş makinesi ve NATO’nun kapılarına kadar dayanmasına seyirci kalmayacağını resmen ilan etmiştir. Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması’nın (AKKA) askıyla alınması, Rusya yönetiminin bu yöndeki kararlılığının bir göstergesidir.

4 Aralık’ta gerçekleşen seçimlerin hemen öncesinde, ülkesinin AKKA’ya katılımını 12 Aralık’tan itibaren askıya alan parlamento kararını onaylayan Putin, ABD’nin Doğu Avrupa ülkelerine füze kalkanı ve askeri üsler kurmasına duyduğu sert tepkiyi, etkili bir kararla dışa vurdu.

Avrupa’daki konvansiyonel silahların, yani tank, savaş uçağı ve diğer ağır silahların sınırlanmasını öngören anlaşmaya ABD zaten uymuyordu. Rusya’nın da anlaşmayı askıya almasıyla silahlanma yarışı yeniden hız kazanacak. Kuşkusuz ki, silahlanma yarışı hiçbir zaman durdurulmadı. Daha birkaç ay önce ABD “bombaların anası” adı verilen yıkıcı gücü yüksek bir bomba ürettiğinde, Rusya “bombaların babası” adını verdiği yeni bir bomba imal ederek karşılık vermişti. Buna karşın AKKA anlaşmasının fiilen ortadan kalkması, savaş makinelerini tahkim etmekle meşgul olan gerici rejimlerin şeflerinin iyice zıvanadan çıkması için yolu düzleyecek.

İkinci emperyalist paylaşım savaşıyla Avrupa’nın 20. yüzyılda ikinci kez enkaza dönmesinden sonra emperyalist güç odakları, aralarındaki çatışmayı ezilen halkların yaşam alanlarında sürdürüyorlar. Bazı Afrika ülkeleri, Cezayir, Irak, eski Yugoslavya, Afganistan, Lübnan... Doğrudan savaş ya da iç çatışmalar şeklinde yaşanan bu kirli hesaplaşmalarla bu ülkelerin bazıları son teknoloji ürünü bombalarla, kimyasal silahlarla enkaza çevrilirken, bazıları iç çatışmalarla birer mezbahane haline getirilmiştir.

Eşitsiz gelişim yasasının dolaysız sonuçlarından olan emperyalist güç odakları arasındaki rekabet-çelişki-çatışma sarmalı tehlikeli bir mecrada ilerlemektedir. Hal böyleyken, paylaşım savaşlarının geçmişte olduğu gibi emperyalist ordular arasında cereyan etmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur. Bu ise, tahmin bile edilemeyecek boyutta yıkım ve katliamların bir kez daha kâbus gibi insanlığın başına çöreklenmesi anlamına gelecektir.

Emperyalist-kapitalist düzen ayakta olduğu sürece insanlığı bu musibetlerden korumanın olanağı yoktur. Elbette güncel planda emperyalist saldırganlık ve savaşa karşı mücadelenin önemi büyüktür. Fakat yine de insanlığı kapitalizmin yıkıcılığından kurtarmanın biricik yolu, bu kokuşmuş düzeni dünya yüzünden tamamen silmektir.


Chavez: “Şimdilik olmadı!”

2 Aralık günü Venezüella’da anayasa reformu için yapılan referandum sonucunda yüzde 49.3 evet oyuna karşılık %50.7 hayır oyu çıktı.

Chavez’in Anayasa referandumunu az bir farkla da olsa kaybetmesi ile hem “sosyalist” anayasa, hem de görev süresini uzatma girişimi sonuçsuz kaldı.

Hugo Chavez, 9 yıldır yürüttüğü devlet başkanlığı görevi boyunca hiçbir halk oylaması aleyhine sonuçlanmamıştı. Geçen yıl ezici bir çoğunlukla 2013 yılına değin devlet başkanı görevine seçilmişti.

Anayasa Reformu önerisini kaybetmesini “şimdilik olmadı” diyerek yorumlayan Chavez, evet ve hayır arasındaki oy farkının küçüklüğünü vurguladı.

Venezüella’da 1998 yılında Karakas’ın gecekondu bölgelerinde yaşayanların merkezi yağmalaması ile başlayan isyan sosyal bir ayaklanmaya dönüşmüş, iki başarısız darbe girişiminin ardından Chavez 1999’da seçimle iktidara gelmişti. 

Chavez’in iktidara gelmesinden itibaren Venezüella’da önemli sosyal programlar uygulandı. Chavez yoksulluğu politikanın merkezine oturtarak, önemli bir değişimin adımlarını attı. Bu nedenle yoksul kesimlerden büyük destek bulan Chavez burjuva düzenin sınırlarını zorlayan önerilerle, örneğin petrol gelirlerini sosyal reform programlarına akıtması vb. gibi uygulamalarla daha en baştan itibaren sermaye çevrelerini karşısına aldı. Halen özel mülkiyetin dokunulmazlığının güvence altında bulunmasına rağmen.

Hugo Chavez referandum sonuçları üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bugünlük kaybetmiş olabiliriz, ancak sosyalizmin kurulması yolundaki mücadelemiz devam edecektir. Benim anayasa değişikliği önerim, Venezüella halkına adanmıştır. Bu öneri ölmeyecek, yaşayacaktır.”

Chavez ne yapmak istiyordu?

Reformla anayasadaki 350 maddenin 69’u değiştirilmesi planlanıyordu. Bu değişiklikler şunlardı:

Siyaset:

ABD destekli muhalefet eylemleri ve darbe girişimine maruz kalan Chavez, uygulamak istediği ekonomi politikalarını hayata geçirmek için, ekibinin iktidarını sağlamlaştırmayı istiyordu. Bunun için anayasada, başkanlık seçimine ilişkin düzenlemelerin yapılması planlanıyordu. Şöyle ki:

- Başkan seçilmek için sınırsız hak

- Başkanın 6’dan 7 yıla çıkarılan görev süresi

- Başkana darbe, istila, savaş veya doğal afet halinde sansür imkanı veren süresiz “olağanüstü hal” ilanı yetkisi

- Kriz hallerinde başkan yardımcısı atama ve azletme yetkisi

- ”Halk iktidarı”nı uygulamak için merkezden bağımsız çalışacak yerel kurulların oluşturulması

- Seçmen yaşının 16’ya indirilmesi

Ekonomi:

- “Sosyalist ekonomi ilkeleri”ne uygun ekonomik faaliyetlerin teşvik edilmesi

- Merkez Bankası’nın özerkliğine son verilmesi, “döviz rezervi” ve “para politikası”nın başkan tarafından yönetimi

- Petrol sektöründe kamunun çoğunluk payının garanti altına alınması

- Kamu işletmelerinin özelleştirilmesinin yasaklanması

- “Gıda güvenliği” amacıyla gerekirse işletmeleri kamulaştırma hakkı

Sosyal hayat: 

- Günlük çalışma süresinin 6 saate indirilmesi.

- Herkese sosyal güvenlik garantisi

- Petrol geliriyle finanse edilen sosyal programların kurumsal hale getirilmesi