8 Haziran 2007 Sayı: 2007/22(22)

  Kızıl Bayrk'tan
   Devrimci mücadele çağrısını gür sesle
yükseltmenin zamanıdır!
  Polis terörüne yol veren yasa meclisten geçti…
BDSP bağımsız devrimci sosyalist adaylarını açıkladı...
“Sınır ötesi operasyon” tartışmaları
Rant kavgası nedeniyle DYP-ANAP birleşmesinin sonu geldi!
Dinar’da ortaya saçılan pislik!
  Düzen partileri söylemde bile asgari ücretin adını anmıyorlar...
  ÖSS’ye ve geleceksizliğe karşı Liselilerin Sesi yükseliyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Ne seçim, ne meclis, ne Amerikancı-İMF’ci kokuşmuş düzen partileri!.. Çözüm işçilerin ve emekçilerin devrimci ücadelesinde!..
  BDSP’nin seçim çalışmalarından.
  G8 protestolarından...
  G8 günlüğünden...
“Direniş verimlidir!”
  Artık örgütlenme zamanı / Mumia Abu-Jamal.
  Lübnan’da çatışmalar devam ediyor!
  Seçimler ve devrimci yurtsever tavır / III - M. Can Yüce
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Düzen partileri söylemde bile asgari ücretin adını anmıyorlar...

İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!

Önümüzdeki Temmuz ayında asgari ücrete, ikinci altı ay için belirlenen yüzde 4’lük artış gerçekleştirilecek. İlk altı ay için belirlenen yüzde 6’lık artış daha ilk üç ayda erirken, ikinci altı ay için verilecek zam da ancak birinci altı ayın kayıplarını telafi edebilecek. Dolayısıyla, asgari ücret için belirlenen yüzde 10’luk artış, 2007 yılı sonu itibariyle gerçekleşen enflasyonun çok altında kalacak.

Türkiye’de kayıtlı olarak çalışan ücretlilerin yüzde 44’ünü asgari ücretliler oluşturuyor. Kayıt dışı istihdamla birlikte bu oranın gerçekte çok daha yüksek olduğu biliniyor. Peki, kayıtlı verilere göre aileleriyle birlikte 13-14 milyona ulaşan, yaklaşık 3,5 milyon asgari ücretli için önümüzdeki seçimler ne anlam ifade ediyor?

Hatırlanacağı gibi, 2002 seçimleri öncesinde AKP’nin temel seçim vaadlerinden biri, vergiden muaf ve insanca yaşamaya yeten bir asgari ücretti. Ancak AKP hükümetinin 4,5 yıllık icraatları işçi ve emekçilerin yaşamlarında en ufak bir düzelmeye yolaçmadığı gibi hayat standartlarının daha da gerilemesini getirdi. Çıkarılan iş yasasından sendikal örgütlerin dağıtılmasına, sosyal hakların tırpanlanmasından işten çıkarmalara, işsizliğin artmasından ücretlerin gerilemesine kadar birçok örnek sıralanabilir.

Asgari ücret sorununda da AKP hükümeti sermayenin yüzünü güldürürken, işçi ve emekçilere adeta kan kusturdu. Asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek bir düzeye çıkması şöyle dursun, vergiden muaf tutulması bile gündeme getirilmedi. Asgari ücret üzerinden en çok gelir vergisi alınan bir “kazanç” türü olmayı sürdürdü.

Bu noktada AKP hükümetinin tek örnek verebileceği icraatı, ilk uygulaması 2008’de başlayacak olan vergi iadelerinin kaldırılmasıyla gündeme gelen “asgari geçim indirimi”dir. Ancak nasıl ki bugüne kadar KDV’de uygulanan indirimlerin ürünlerin fiyatına yansıtılıp yansıtılmaması mal sahiplerinin inisiyatifine bırakıldıysa, aynı şekilde “asgari geçim indirimi”nin asgari ücretlinin aylığına ek kazanç olarak yansıtılması da patronların inisiyatifine bırakılmış durumda. Dolayısıyla bu indirim patronların üzerindeki “vergi yükünü” hafifletmekten başkaca bir amaca hizmet etmiyor.

AKP hükümeti dört yıl boyunca asgari ücrette artış oranını belirlemiştir. Ancak bu oran hiçbir zaman, TÜİK’in (her zaman hükümetin hizmetinde olan bir kurumun) belirlediği “asgari geçim haddine” bile erişememiştir. Aşağıdaki tablodan da görüleceği gibi, belirlenen asgari ücretin asgari geçim haddini karşılama noktasına yüzde 75 oranıyla en fazla yaklaşıldığı yıl 2004’dür. AKP hükümetini böyle bonkör davranmaya iten, 28 Mart yerel seçimleri öncesinde seçimlere dönük yatırım ihtiyacıdır.

Seçim yatırımı çerçevesinde uygulanan bu politikadan istediği sonucu elde eden AKP, 2005 ve 2006 yıllarında bu artışı sermaye lehine telafi etmiştir. Asgari geçim haddi 2005’de yüzde 20 oranında artarken, asgari ücret yüzde 10 artış göstermiştir. Aradaki yüzde 10 kayba 2006’da 4 puan daha eklenince, iki yılda yüzde 14’lük bir kayıp yaşanmıştır. Belirlenen bu asgari geçim haddinin tek kişi üzerinden hesap edildiği de düşünüldüğünde, asgari ücretlilerin aileleriyle birlikte nasıl bir sefalete mahkum edildiği daha iyi anlaşılacaktır.

Yine Birleşik Metal Sendikası’nın yaptığı araştırmaya göre, 2007 Nisan ayı verilerine göre açlık ve yoksulluk sınırı bir önceki aya göre yüzde 1,2 artarak, dört kişilik bir aile için açlık sınırı 602, yoksulluk sınırı 2.190 YTL’ye ulaşmıştır. Böylece, açlık sınırı 403 YTL’lik asgari ücretten yüzde elli daha fazla iken, yoksulluk sınırı asgari ücretin 5 katı düzeyine çıkmıştır.

Asgari ücretin yirmi katı kadar bir maaşla, sekiz bin YTL ile geçinemediklerinden şikayet eden milletvekilleri işçi ve emekçilerle alay etmektedirler. Öyle ki 22 Temmuz seçimleri vesilesiyle düzen partileri artık söylemde bile asgari ücretten bahsetmemektedir. Zira hepsi sermayenin hizmetinde tek bir programda birleşmiştir. Meclise girebilme ve hükümet olabilmenin tek yolunun sermayenin tam hizmetinde hizaya girmekten geçtiğinin bilinciyle hareket etmektedirler.

Asgari ücretle çalışan işçi ve emekçiler yaşadıkları bu sefalete bir çözüm bulmak istiyorlarsa, herşeyden önce bu gerçeğin farkında olmalıdırlar. Seçimler işçi ve emekçilerin sorunlarına çözüm için değil, bu sorunların kaynağı sömürü düzeninin daha iyi işletilmesi için gündeme gelmektedir. Vergiden muaf, insanca yaşamaya yetecek düzeyde bir asgari ücreti kazanmak, hükümete hangi düzen partisinin geleceğine değil, işçi ve emekçilerin bu talep uğrunda ne ölçüde mücadele edeceklerine bağlıdır. Bugün asgari ücret açlık sınırının bile altında belirleniyorsa, bunun temel nedeni işçi ve emekçiler bu pervasızlığı sessizce sineye çekmesidir. Bugün düzen partileri demagojik bir tarzda dahi olsa asgari ücreti vaatleri arasında anmıyorlarsa, bunun nedeni işçi ve emekçilerin tepkisizliğidir.

Asgari ücretli olsun olmasın, tüm işçilerin 22 Temmuz’da gerçekleşecek seçimlerde olacakları tutum, kendi sınıf çıkarlarını savunmak olmalıdır. Bu ise, asgari ücret de dahil, taleplerimiz doğrultusunda sınıf mücadelesinin yükseltilmesi demektir. İnsanca yaşamaya yetecek asgari ücret talebinin yanısıra, asgari ücret üzerindeki her türlü verginin devlet ve işverenlerce ödenmesini, asgari ücret tespit komisyonunun işçilerin denetime açılmasını talep etmeliyiz.


 

FIJ Türkiye’deki örgütlenme çabalarına destek verdi

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (FIJ) Moskova’da gerçekleştirdiği Dünya Kongresi’nde aldığı kararlarda, sendikaların örgütlenme ve bağımsız gazetecilik çabalarına destek çağrısı yaptı.

5 gün süren kongrede 2007-2010 Çalışma Programı altında gazetecilerin etik ve mesleki standartlarda sürdürülebilir sosyal güvenlik ve çalışma koşullarına sahip olmasının yanısıra bağımsız gazeteciliğin korunması için çaba gösteren sendikaların desteklenmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca çokuluslu medya tekellerinde çalışanlar arasında uluslararası çalışma konseyleri oluşturulması ilkesi kabul gördü. “Global Sözleşmeler” hazırlanması için çalışma yapılması benimsendi.

Kongrede patronların, çalışanların TİS hakkını kabul etmemesi üzerine FIJ’in bölgesel düzeyde somut eylemler geliştirmesi ve seminerler düzenlemesi istendi. İş güvencesiz ve zor çalışma koşullarının yanı sıra medya evliliklerinin ve artan rekabetin yayın kalitesinde, özellikle gazeteciliğin statüsünün düşmesinde çok önemli etkisi olduğu vurgulandı. Dijital televizyon, cep telefonu haberciliği, internet ve ücretsiz gazete gibi gelişmelerin yaşandığı bir atmosferde gazetecilerin bu değişim karşısında ayakta durabilmesi için özgür, bağımsız, güçlü ve iyi donanımlı sendikalarda örgütlenmelerinin bir zorunluluk olduğu kaydedildi. Bu çerçevede, FIJ’in üye örgütlere düzenleyecekleri kampanyalar için yardımda bulunması, uluslararası işçi hareketini de içine alan global ölçekli kampanyaları koordine etmesinin önemine dikkat çekildi.

Kongrede alınan bir diğer karar ise, sendikaların üye kampanyaları düzenlemeleri ve karşılaştıkları tehditlerle mücadele edebilmeleri için ortak stratejiler geliştirebilmek amacıyla uluslararası bir konferans düzenlenmesi oldu.

FIJ Dünya Kongresi’ne katılan Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı ,Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı ile görüşerek, ATV ve Sabah gazetesindeki örgütlenme faaliyeti hakkında bilgi verdi. Yapılan görüşmede Türkiye’deki genel seçimlerden sonra gazetecilerin çalışma koşulları ve basın özgürlüğüyle ilgili hakların incelenmesi için EFJ’nin bir heyet göndermesi, eğitim semineri düzenlenmesi konularında fikir alışverişinde bulunuldu.