8 Haziran 2007 Sayı: 2007/22(22)

  Kızıl Bayrk'tan
   Devrimci mücadele çağrısını gür sesle
yükseltmenin zamanıdır!
  Polis terörüne yol veren yasa meclisten geçti…
BDSP bağımsız devrimci sosyalist adaylarını açıkladı...
“Sınır ötesi operasyon” tartışmaları
Rant kavgası nedeniyle DYP-ANAP birleşmesinin sonu geldi!
Dinar’da ortaya saçılan pislik!
  Düzen partileri söylemde bile asgari ücretin adını anmıyorlar...
  ÖSS’ye ve geleceksizliğe karşı Liselilerin Sesi yükseliyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Ne seçim, ne meclis, ne Amerikancı-İMF’ci kokuşmuş düzen partileri!.. Çözüm işçilerin ve emekçilerin devrimci ücadelesinde!..
  BDSP’nin seçim çalışmalarından.
  G8 protestolarından...
  G8 günlüğünden...
“Direniş verimlidir!”
  Artık örgütlenme zamanı / Mumia Abu-Jamal.
  Lübnan’da çatışmalar devam ediyor!
  Seçimler ve devrimci yurtsever tavır / III - M. Can Yüce
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dinar’da ortaya saçılan pislik!

2 Haziran günü Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinde bir trafik kazası meydana geldi. İlginç sonuçları ile ortaya çıkan bu kaza, yıllar önce Susurluk’ta meydana gelen o ünlü kazayı ve ardından söylenenleri hatırlattı: “Artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacak!...”

Her şey eskisi gibi!

Dinar’daki kaza göstermiştir ki her şey eskisi gibi devam ediyor. Bu düzen yıkılıncaya kadar pislik üretmeye, yeni Susurluklar, Şemdinliler, Sivaslar, Maraşlar yaşanmaya devam edecek.

Kazada cipin içindeki 4 kişi öldü. Birisi, özel harekat dairesinde yıllarca görev yapmış ve “hizmetleri” karşılığı madalyalar almış bir emekli başkomiser. Diğer üçü, farklı sektörlerde faaliyet yürüten “işadamları”! Ve aracın içinden çıkan iş malzemeleri: Baretta marka otomatik tüfek ve tabanca, Hector Koch marka tabanca ve hayalet silah olarak bilinen Glock, bu silahlara ait şarjör ve çok sayıda mermi ile esrar, biber gazı. Bütün bunlarla birlikte aracın içinden, muhtemelen bu dörtlüyü biraraya getiren “vatan hizmeti”nin belgesi olan 100 milyon doları aşkın meblağ tutarında senet çıktı.

Ardında bıraktıkları ile birlikte Dinar’da hurdaya dönen cip aynı gerçeği tekrarlıyor. Burjuvazinin çürüyen ve çeteleşen iktidarı sürüyor. Susurluk sermaye iktidarının gerçek yüzüydü, dün Şemdinli’de patlayan bombada, bugün Afyon’da bir trafik kazasında, bu gerçek tekrar tekrar karşımıza çıkıyor.

Çürüyen düzen ve temsilcileri

Cipten kafaları karıştıran iki adet senet çıktı. Riyad Bank antetli biri 27 milyon, diğeri 64 milyon dolarlık iki senetin Suudi Arabistan vatandaşı Mahmut El Yusuf Muhammet tarafından Saynur Tarım Ürünleri İhracat ve İthalat Sanayi Ltd. Şirketi adına yazıldığı belirlendi. Bununla birlikte araçta Seyfettin Taş ve İbrahim Demirhan isimli şahısların yazdığı 20 bin ve 17 bin YTL’lik çekler dikkat çekti. Banka dekontlarından da, 89 bin euronun uluslararası bir bankaya havale edildiği belirlendi. Jandarma ayrıca, Lara’daki bir plajın işletme ortağı olarak gözüken ve kazada ölen Turan Balık adına 26 Nisan ‘07 tarihinde açılan hesaba, aynı gün 50 bin YTL’nin girdiğini tespit etti.

Bunlar çeteleşmiş ve mafyalaşmış düzen gerçeğine ışık tutuyor. Ortaya dökülen pisliklerden tek tek çete/mafya elemanları değil, toplamında tüm kurumları, temsilcileri ile birlikte düzen sorumludur. Bu pislik onu üreten düzene fatura edilmeli ve hesabı bir bütün olarak ondan sorulmalıdır.

Kazada ölen Turan Balık’ın Trabzon’un Of ilçesine bağlı Çataldere Köyü’nde gerçekleşen cenazesindeki görüntüler de dikkate değerdi. Cenazeye eski Trabzonspor Başkan Yardımcısı İbrahim Hacıosmanoğlu ile bazı kulüp yöneticileri de katıldı. Yaşanan kazaya yönelik ‘Susurluk’ benzetmesine karşı, Turan Balık’ın yakın arkadaşı, SHP Of İlçe Başkanı Adem Çakır, “Çok değerli bir işadamıydı” dedi.

Ağır silahlar, özel harekatçılar, uyuşturucu ve milyon dolarlık dökümanın çıktığı bir cip ile “namuslu işadamları”!!!

Bu pisliği devrim temizleyecek!

Bundan sonra bu katilleri ve sırlarını taşıyan araçların kamyonlara değil, öfkeleri ile büyüyen ve örgütlenen kitlelerin barikatlarına çarpmaları gerekmektedir. Bu gerçekleştirilmediği sürece, sermaye basınında iki sütunluk haber bile olamayan bu skandallar sürecek. Emekçilerin ürettiği değerleri çalarak lüks ve şatafat içinde yaşayan bu “vatan kahramanları”nın saltanatı sürecek. Boğazlarına kadar kana batmış bu katillerin kan üzerine kurulu iktidarları var olacak. Ve işçi ve emekçileri kandırmak, onları laiklik-dindarlık, demokrasi-ulusal bütünlük yalanları ile kendi peşlerine takmak için, aynı nakaratları tekrarlayacak yeni yüzler mutlaka bulunacak.

Bütün bunlara dur demek biz işçilerin ve emekçilerin elinde. Kendi ürettiğimiz ekmeğe sahip çıkmak, bizi, çocuklarımızı ve kardeşlerimizi sokak ortasında vuran, bombalayan bu elleri kırmak bizlerin elinde. Gözümüzün önünde tezgahlanan bu oyunun sahnesini dağıtmak bizlerin elinde.

Bu seçim sürecinde biz sınıf devrimcileri, tam da buna cüret edeceğiz. Tepeden tırnağa çürümüş, çeteleşmiş sermaye düzeni bizi peşine takmak istediğinde, düzen partileri bütün bu pisliklere paravan olup bizi kandırmak istediklerinde, parlementarist-reformist hareketin ufuksuz çizgisi bizi oyalayıp, çözümden uzaklaştırmak istediğinde, biz tam da bunu yapacağız.

Sermaye düzenine karşı, “düzene karşı devrim!” şiarı ile mücadeleyi güçlendireceğiz. Bu pisliği temizleyecek devrimin kızıl bayrağı altında birleşip, bütün işçi ve emekçileri bu bayrak altına çağıracağız. Bu kez de Dinar’da ortaya saçılan bu pislikleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Çürüyen düzen çözümünü ararken, biz kendi çözümümüz olan devrimin saflarını örgütleyeceğiz.


 

“Kentsel/rantsal dönüşüme hayır!”

Sermayenin “Kentsel Dönüşüm Projesi” çerçevesinde İstanbul’da yıkım saldırısıyla karşı karşıya olan çeşitli mahallelerin Güzelleştirme ve Yardımlaşma Dernekleri, 3 Haziran’da Kadıköy Caferağa Spor Salonu’nda bir araya gelerek, “Mahalleler konuşuyor, kentsel/rantsal dönüşüme hayır!” başlıklı bir sempozyum gerçekleştirdiler.

Yıkım tehdidi altındaki 24 mahalleden 20’ye yakın kurumun katıldığı sempozyum, sabah saat 11.00’de başladı. Sempozyumda yapılan konuşma ve sunumlarda yıkım tehlikesiyle karşı karşıya olan mahallelerin yıkılmak istenmesinin gerisinde rant sağlama amacı olduğuna dikkat çekildi.

Saygı duruşu ve açılış konuşmasının ardından başlayan sempozyumda, İstanbul’un çeşitli mahallelerinin dernek temsilcileri konuyla ilgili sunumlar yaptılar.

TMMOB adına İnşaat Mühendisi Murat Gökdemir, kentsel dönüşüme karşı alternatif bilimsel bir çalışmayı proje olarak önlerine koyduklarını ve yaklaşık üç aydır gerçekleştirdikleri etkinliklerle seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirtti. TMMOB olarak yağmacılığa ve hırsızlara karşı halkın yanında olacaklarını vurguladı.

Sempozyum, Yakacık, Başıbüyük, Kartal, Karanfilköy mahallelerinin güzelleştirme dernek yöneticilerinin yaptıkları konuşmalarla devam etti. Konuşmaların ardından sempozyumun birinci bölümü sona erdi.

Sempozyumun ikinci bölümü dernek temsilcilerinin kendi mahallelerindeki yıkım süreçlerine ilişkin sunumlarıyla devam etti. Bu bölümde Gülsuyu, Gülensu, Başıbüyük, Hacıhüsrev, Sarıyer, Derbent, Maden, Reşitpaşa, Emirgan, Kazım Karabekir mahalleleri güzelleştirme dernekleri başkanları söz aldılar.

Konuşmalardan sonra belirlenen sorunların değerlendirilmesi yapılarak sonuç bildirgesi taslağı oluşturuldu. Mahalle derneklerinin 8 Haziran günü MMO İstanbul Şubesi’nde yapacakları toplantıyla sonuç bildirgesi kamuoyuna açıklanacak. Sempozyumda ayrıca Sarıyer Maden Mahallesi halkının 4 Haziran günü içme suyu talebiyle yapacakları eyleme ve 6 Haziran’da Başıbüyük Mahallesi için TOKİ ile yapılacak ihaleye karşı yapılacak eyleme destek verilmesi kararlaştırıldı.

Sempozyuma İstanbul’un çeşitli mahallelerinden yaklaşık 400 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul