27 Nisan 2007 Sayı: 2007/16(16)

  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalist saldırganlığa ve savaşa, kapitalist sömürüye ve köleliğe, faşist baskı ve teröre karşı,
1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!
  Kontrgerilladan hesap sormak için 1 Mayıs’ta Taksim’e!
“Taksim’i kazanmak zincirleri kırmaktır!”
Sermaye patronlarının dikensiz “Gül”ü!
Abdullah Gül tercihi “uygar Batı”nın gerçek yüzünü ortaya seriyor!
 İşçiler 1 Mayıs pikniğinde buluştu!
  Coşkulu 1 Mayıs etkinliği
  “1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanına, Taksim’e!”
  Neden 1977 1 Mayıs’ının 30. yılında Taksim?
Yüksel Akkaya
  Eğitim emekçilerinin eylemlerinden...
  NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü/3 - H. Fırat
  Hatice Yürekli anmaları...
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Tecrit duvarları Bağdat’ta!!
  Siyonist rejimin savaş makinesi
yine ölüm saçıyor..
  Dünyadan...
  Irak merkezli Ortadoğu kaynıyor - Abu Şehmuz Demir…
  Yaşasın 1 Mayıs!
  Tümtis Genel Sekreteri Gürel Yılmaz’la 1 Mayıs üzerine konuştuk...
  Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya karşı 1 Mayıs’ta iş bırakarak alanlara çıkalım!
  Bültenlerden...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Dünyadan...

Endonezya’da bakır grevi başarıyla sonuçlandı

Grasberg bakır madenlerinde 4 gün süren grev başarıyla sonuçlandı. Grevin sonucunda Papua’nın yerli işçileri arasında ücret ve iş koşulları konusunda haksızlıkların gözle görülür biçimde sınırlandırıldığı bildiriliyor. En düşük aylık ücret 341 dolar olarak kararlaştırıldı. Grasberg madenleri dünyanın ikinci büyük bakır madeni ve kömür madeni tekeli Freeport-McMoRan’a ait.


Hindistan’da Mumbai kentinde 72 saatlik grev

Hindistan’da Mumbai kentinde 30 bin çalışanı olan Brihanmumbai Electric Supply and Transport (BEST) işletmelerinde 19 Nisan Perşembe günü 72 saatlik grev gerçekleşti. İşçiler ücretlerine zam ve ikramiye talep ediyorlar. Menejerler grevin “illegal” olduğunu söylüyorlar. BEST Hindistan’ın en büyük kentlerinden biri olan Mumbai’de günde 4,8 milyon yolcu taşıyan 2.380 otobüslük bir ağa sahip.


Belçika: Ford’da grev sona erdi

Belçika Genk’de Ford Mondeo için mal üreten SML fabrikası 16 Nisan günü başladıkları grevi bitirme kararı aldılar. İşçiler grevleriyle saat ücretlerine 60 Cent zam, ayrıca iş yoğunluğunu hafifletmek için yeni işçi alınması haklarını kazandılar. Genk’deki  Ford Fabrikası’nda başlayan greve yedek parça üreten üç fabrika daha katılmıştı.


Gliwice Opel işçileri greve hazırlanıyor

Polonya’da Gliwice’de Opel işletmelerinde örgütlü olan Solidarnosc Sendikası daha fazla ücret talebiyle greve gitmeye hazırlanıyor. Paskalya’da sendika ve işyeri yönetimi arasında bir uzlaşmaya varılamamıştı. GM tekeli işçilerin hak arama mücadelelerini bastırmak için Polonya’daki üretimi Ukrayna’ya kaydırmakla tehdit ederken, Almanya’da Opel işçileri de üretimin Polonya’ya kaydırılması ile tehdit ediliyor.


İngiltere’de gıda sektöründe grev

12 Nisan’da İngiltere’deki gıda ürünleri firması olan Grampian Country Food işletmesinde çalışan 1.400 işçi greve gitti. Firmaya ait 6 işyerinde işçilerin daha yüksek ücret, emeklilik ve daha iyi çalışma koşulları için başlattıkları grev 24 saat sürdü.


İspanya’da yerel genel grev

İspanya’nın Cadiz ilinde 300 bin işçi 18 Nisan günü genel greve gitti. İşçilerin grevi Puerto Real’deki araba parçaları üreten Delphi Fabrikası’nın kapatılma planlarına karşı gerçekleşti. İşletmede çalışan 1.600 işçi bir aydan beri grevde. İşçiler kapıları tutarak barikatlar kurdular.


İsveç’te inşaat işçileri grevde

Firma Peab’da çalışan 800 inşaat işçisi İsveç’teki tüm işyerlerinde greve gittiler. İnşaat İşçileri Sendikası daha yüksek ücret ve daha kısa çalışma saatleri taleplerini yükselterek greve çağrı yapmıştı. İşçiler taleplerinin kabul edilmemesi durumunda grevi diğer işletmelere taşıyacaklarını duyurdular.


Grasberg altın madeninde üç günlük grev

Papua Yeni Gine’de Grasberg altın madeninde çalışan 2.700 işçi daha yüksek ücret ve gençler için daha iyi çalışma koşulları talepleriyle greve gittiler. Dünyanın en büyük altın madeni doğa katliamcısı olarak sık sık adından söz ettiren Amerikan işletmesi Freeport-McMoRan’a ait.


Bangladeş’te keten işçileri polis ile çatıştı

Geçtiğimiz hafta Bangladeş’in güneyinde kenevir fabrikasında çalışan işçiler ile polis arasında sert çatışmalar yaşandı. Devlet işletmesi olan kenevir fabrikasında işçiler geçen hafta hakları olan ücretlerinin ve zamların ödenmesini talep ederek greve gitmişlerdi. Polisin işçilere vahşice saldırması sonucu 100’ün üzerinde yaralı ve çok sayıda tutuklu olduğu bildiriliyor. 500 öğrenci de sınıflarından çıkarak grevci anne ve babaları ile dayanışmak için eylem yerine geldiler ve polisi taşladılar.

Bangladeş’te Ocak ayından beri olağanüstü hal sürüyor ve yürüyüş yapmak yasak.


Çin’de iş cinayetleri artıyor

Çin’in kuzeyindeki Liuoning ilinde bir çelik fabrikasında çıkan kazada 32 çelik işçisi yanarak hayatını kaybetti. İşçiler 30 tonluk sıvı metalin yere dökülmesi sonucu diri diri yandılar.

Çin 2005’te resmi rakamlara göre ölümle sonuçlanan 12.800 kazaya sahne oldu.


BM özel görevlisi İsrail’i eleştirdi

Birleşmiş Milletler’in çocuklar için özel görevlisi Radhika Coomaraswamy, İsrail cezaevlerinde Filistinli çocukların tutsak edilmesini eleştirdi. Şu an İsrail hapishanelerinde 10 bin Filistinli tutsak var ve bunlardan 398’i çocuk. Coomaraswamy, Filistin bölgelerinde karşılaştığı her çocuğun gözaltına alındığını veya gözaltına alınan bir yakını olduğunu söyledi.


ABD emperyalizmi İran karşıtı cepheyi tahkim ediyor

Suudi Arabistan’ın Amerikancı-şeriatçı rejiminin Ortadoğu’da yeni rollere hazırlandığı, Lübnan, Filistin, Irak, İran ekseninde gelişen olaylar karşısında aldığı saldırgan tutumlarla daha da açıklık kazanmıştı. ABD güdümünde, İran’a karşı “ılımlı Sünni eksen” oluşturma girişiminin de başını çeken Suudi rejimi, savaş kundakçılarının hizmetine girmek karşılığında bölgenin etkili gücü olma girişimlerini de sürdürüyor.

Yağmaladığı petro-dolarlar sayesinde sermaye birikimini devasa boyutlara vardıran şeriatçı rejim, sürekli tahkim edilen ve haddi hesabı bilinmeyen silahlarla donatılmış bir orduya da sahip. Mali, askeri gücüne siyasi boyut katma hevesinde olan Suudi Arabistan yönetici eliti, bu amaca, emperyalist/siyonist güçlerin yürüttüğü saldırganlık ve savaş politikasının bölgesel ayağı olma karşılığında erişmeye çalışıyor. Iraklı Sünnilere “hamilik” kisvesi altında İran’a tehditler savurması, Filistin ve Lübnan’daki direniş odaklarının etkisizleştirilmesi için yaptığı müdahaleler, siyonist İsrail’le kurduğu çok yönlü ilişkiler... Bu ve benzer icraatlar, Amerikancı rejimin yeni rolüne adapte olma çalışmasının birer göstergesidir.

Irak bataklığında çırpınan ABD’nin, Suudi rejiminin üstlenme hazırlığında olduğu role özel bir önem atfetmesi bekleniyordu. Nitekim Pentagon’dan yapılan açıklamalar, neo-faşist çetenin Suudi Arabistan’a verdiği ehemmiyeti gecikmeden gözler önüne serdi. ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Suudi Arabistan’a “ileri teknoloji ürünü silahlar” satacaklarını bildirdi. Pentagon şefi, Suudi Arabistan’a “Doğrudan Müşterek Taarruz Silahları” adlı ileri teknoloji ürünü silahlar ve bombalar satmak kararında olduklarını açıkladı.

Bu açıklama, Suudi rejimine verilen “özel önem”in göstergesidir. Zira şimdiye kadar ABD, daha ileri versiyonları çıkana kadar bu tür silahları sadece İsrail’e veriyordu. Nitekim haydutbaşı Bush yönetiminin, İsrail’in Suudi Arabistan’a silah satışının gerçekleştirilmemesi yönündeki talebine olumsuz cevap vereceği de belirtiliyor. Bilindiği gibi İsrail savunma bakanı Amir Peretz, daha önce ABD’nin Suudi Arabistan’a veya herhangi bir Körfez ülkesine bu tür gelişmiş silahlar satmasına karşı olduklarını söylemişti.

Savaş çetesinin kokuşmuş Suudi rejimine biçtiği, bu rejimin bölge gücü olma karşılığında ise üstlenmeye gönüllü olduğu rol, Ortadoğu halklarının geleceği açısından ciddi riskler içermektedir. Dolayısıyla bölgenin anti-emperyalist/anti-siyonist güçleri, ABD-İsrail ikilisinin yanısıra Suudi rejimini de hedef almalıdır.


AB “ırkçılığa karşı” yasayı onayladı!

20 Nisan’da Luxemburg’da biraraya gelen Avrupa Birliği İçişleri ve Adalet Bakanları 6 yıllık tartışmanın ardından ırkçılıkla “mücadele”nin çerçevesini çizdiler. Yakından bakıldığında ırkçılıkla mücadele söyleminin altının boş olduğu, bunun sadece bir göz boyamadan ibaret olduğu görülüyor.

Yasaya göre Avrupa Birliği ülkelerinde bundan böyle ırkçı ve yabancı düşmanlığını, nefret ve şiddet içeren sloganlar ile katliamları, soykırımı, insanlığa karşı işlenmiş suçları iyi gösteren, propaganda eden kişiler 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak.

Yasalardaki belirsizliklerden dolayı Danimarka ve İngiltere’de neo-faşistler fikir özgürlüğü altında korunmaya devam edecekler. Bu Avrupa Birliği’nin çıkardığı yasalarla çelişiyor. Yasada çelişen bir şey daha var. O da PKK gibi örgütlerin “terör” listesinde adı olması nedeniyle sembollerinin kullanılmasının dahi ceza sebebi olması.

Avrupa Birliği “üçüncü ülkelerdeki terör zanlıları ve savunucuları için uyarı sistemi” adı altında vize enformasyon sistemi çerçevesinde Avrupa’ya seyahat edecek kişilerden parmak izlerinin alınmasını da kararlaştırdı.