27 Nisan 2007 Sayı: 2007/16(16)

  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalist saldırganlığa ve savaşa, kapitalist sömürüye ve köleliğe, faşist baskı ve teröre karşı,
1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!
  Kontrgerilladan hesap sormak için 1 Mayıs’ta Taksim’e!
“Taksim’i kazanmak zincirleri kırmaktır!”
Sermaye patronlarının dikensiz “Gül”ü!
Abdullah Gül tercihi “uygar Batı”nın gerçek yüzünü ortaya seriyor!
 İşçiler 1 Mayıs pikniğinde buluştu!
  Coşkulu 1 Mayıs etkinliği
  “1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanına, Taksim’e!”
  Neden 1977 1 Mayıs’ının 30. yılında Taksim?
Yüksel Akkaya
  Eğitim emekçilerinin eylemlerinden...
  NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü/3 - H. Fırat
  Hatice Yürekli anmaları...
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Tecrit duvarları Bağdat’ta!!
  Siyonist rejimin savaş makinesi
yine ölüm saçıyor..
  Dünyadan...
  Irak merkezli Ortadoğu kaynıyor - Abu Şehmuz Demir…
  Yaşasın 1 Mayıs!
  Tümtis Genel Sekreteri Gürel Yılmaz’la 1 Mayıs üzerine konuştuk...
  Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya karşı 1 Mayıs’ta iş bırakarak alanlara çıkalım!
  Bültenlerden...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Neden 1977 1 Mayıs’ının 30. yılında Taksim?

Yüksel Akkaya

Görkemli, ama bir o kadar “trajik” 1977 1 Mayıs’ının 30. yılı basit bir “otuz” yıl olarak algılanmamalıdır. Zira, böyle bir algı “yirminci”, “yirmi beşinci” yıllarda neredeydiniz sorusunu da gerektirir. İşçi sınıfının, otuz yıl öncesi ile karşılaştırıldığında bir yıkım ile karşı karşıya olduğu görülmektedir. Sömürü oranının arttığı, çalışma koşullarının ağırlaştırıldığı, çalışma sürelerinin ve temposunun artırıldığı, sınıf bilincini dumura uğratmak için yeni emek ve üretim süreçlerinin acımasızca hayata geçirildiği bir otuz yıl sonrası, 1 Mayıs’ı bir kez daha çok anlamlı kılıyor.

Reel ücretler üzerinden bakıldığında, işçi sınıfının 1976 yılındaki düzeyi hala yakalayamamış olması tesadüfi olmasa gerek. Üstelik, 1977 yılı 1 Mayıs’ının da kana bulanmış olması bu açıdan oldukça önemlidir. 1976 yılına kadar olan mücadelede reel ücretlerin yükselişi işçi sınıfına ve örgütü olan DİSK’e güven vermiştir. 1976 yılı 1 Mayıs’ı bu güvenin bir sonucudur. Kuşkusuz, 1977 yılı 1 Mayıs’ı da. Emek ile sermaye arasındaki sınıf mücadelesinin geldiği eşik, sermaye cephesini ürkütmüş, Türkiye sosyalist hareketinin de gücünü hissettirmeye başlaması güçlü bir kaygının nedeni olmuştur. Bu nedenle 1 Mayıs 1977 işçi sınıfı, sosyalistler ve devrimciler kadar sermaye cephesini de ilgilendirmiş, onlar için de önemli olmuştur. Öyle olduğu için de 1977 yılını bir saldırı, açık savaş ilanı olarak kabul eden sermaye cephesi için en uygun ortam 1 Mayıs idi. Sınıfın sınıfa karşı açık savaşı izleyen yıllarda ülke geneline yayılırken, MHP ve taşeronu MİSK’e de sermaye cephesinin kirli işlerini yapmak düşecekti. Taksim’de başlayan açık saldırı, işyeri işyeri, fabrika fabrika adeta cephe savaşlarına dönecekti. İşte tüm bu nedenlerle 1977 1 Mayıs’ının 30. yılında Taksim’e çıkmak anlamlıdır.

Peki, Taksim’e çıkılacak mı? 1 Mayıs Taksim’de kutlanacak mı? Bu soruların yanıtı DİSK’in kararlılığı ya da kararsızlığı ile yakından ilgilidir. DİSK, bu 1 Mayıs’ı kendisi ve işçi sınıfı için de bir kırılma, dönüm noktası olarak algılayıp, ısrarlı olursa 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için hiçbir engelin anlamı olmaz. Önemli olan, kararlı bir duruş ve 1 Mayıs kutlama programının şimdiden ilanıdır (Ne yazık ki, bu yazının yazıldığı Çarşamba akşamına kadar belirsizlik sürmekte, açıklanmış bir program bulunmamaktadır).

2007 yılının Taksim’deki 1 Mayıs, otuz yıl öncesi ile bir hesaplaşma olmalıdır.

Otuz yıl önce 1977 1 Mayıs’ı ile işçi sınıfına, DİSK’e müdahale edilmiş, meşruiyeti sorgulanır hale getirilmek ve işçi sınıfı etkisizleştirilmek istenmiştir. Öyleyse 2007 yılı Taksim 1 Mayıs’ı bunun rövanşı olmalıdır.

1 Mayıslar aynı zamanda işçi hareketinin tarihi olup, mücadelenin uğraklarını, düzeyini bize gösterir. Bu nedenle otuz yıl sonra işçi sınıfı bir kez daha mücadelede uğrağın emekçilerden yana dönüşmekte olduğunu göstermelidir.

1 Mayıslar işçi sınıfının kendi hayatına sahip çıkmasının en sembolik günlerinden, mücadele eşiklerinden biri olup, kapitalist hayata karşı konulan sembolleşmiş günlerdendir. Bu nedenle 30. yılda Taksim önemlidir.

1 Mayıslar’ın tarihi toplumsal muhalefet ve mücadelenin de tarihidir. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durum sosyalist harekete duyulan ihtiyacı göstermektedir. Bu nedenle Taksim’deki 1 Mayıs, bu davete icabettir de. Öyle olduğu için de Taksim’deki 1 Mayıs sosyalist, devrimci hareket ile işçi sınıfının buluştuğu, sermaye cephesine meydan okuyacağı, güven tazeleyeceği bir 1 Mayıs’tır.

30. yılın 1 Mayıs’ının bir ölü toprağını üzerimizden atmanın vesilesi olması dileği ile Taksim’e!..