20 Nisan 2007 Sayı: 2007/15(15)

  Kızıl Bayrak'tan
   İşçi sınıfı ve emekçilerin safı sermaye düzeninin tam karşısıdır!
  ABD’nin yeni Özal olma yolunda ilerleyen Erdoğan karşısında, ipleri Pentagon’un elinde bulunan ordu çaresiz!..
14 Nisan’da Ankara kırmızı-beyazdı...
1 Mayıs’ta Taksim kızıl olacak!
İstanbul’da 1 Mayıs çalışmaları...
İzmir’de 1 Mayıs çalışmalarından...
 1 Mayıs çalışmalarına polis terörü
  Bu coğrafyada yaşlı-genç demeden
Kürt öldürmek suç değil!
  Tahkim edilen 12 Eylül hukukuyla
ordu fiilen de yönetimde!
  Bağımsızlık ve egemenlik
sosyalizmle mümkündür!
A. Aydın
  Sınıf ve emekçi hareketinden...
  Yapı-Yol Sen’den iş yavaşlatma eylemleri... ...
  NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü/2 - H. Fırat
  Hatice Yürekli yoldaş ölümsüzdür!
  Özgür bir gelecek için
1 Mayıs’ta alanlara!
  “GATS ve AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye?” Sempozyumu başarıyla gerçekleştirildi!
  Gençlik hareketinden...
  1 Mayıs’ta Taksim’e giderken:
İki miting, bir yorum - Yüksel Akkaya
  DİSK/Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ile 1 Mayıs üzerine konuştuk…
  Türk- İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm’le
1 Mayıs üzerine konuştuk...
  Lübnan’da iç savaş kışkırtıcıları işbaşında!
  Dünyadan...
  Filipinler Komünist Partisi’nin kurucusu Prof. Jose Maria Sison ile konuştuk...
  Saldırganlığın “dayanılmaz” sınırsızlığı! -
M. Can Yüce
  6. Bir-Kar Gençlik Kampı başarıyla gerçekleşti...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Lübnan’da iç savaş kışkırtıcıları işbaşında!

ABD-İsrail ikilisinin Ortadoğu’daki direniş odaklarını kırabilmek uğruna hiçbir vahşetten kaçınmadıkları artık herkesin malumudur. Bu gözü dünmüş kudurganlığın en bariz örneklerinden birine, İsrail ordusu geçen Temmuz-Ağustos aylarında Lübnan’ı 35 gün süreyle bombaladığında tüm dünya tanık olmuştu.

Lübnan saldırısı, İsrail savaş makinesine ummadığı bir darbe indiren Lübnan direnişinin tasfiye edilmesinin sanıldığı kadar kolay olmadığını, Washington ve Telaviv’deki savaş kurmaylarına da göstermişti. Siyonist ordunun yapamadığını BM’ye bağlı işgal gücüne havale eden ABD-İsrail ikilisinin, direnişi silahsızlandırma girişimleri bir kez daha hüsrana uğradı.

Her iki teşebbüsün fiyaskoyla sonuçlanması, direnişi etkisizleştirme arayışlarının terkedileceği anlamına gelmiyordu. Nitekim emperyalist/siyonist güçlerle bölgedeki soysuz işbirlikçileri, Hizbullah şahsında Lübnan direnişini etkisizleştirmek için, iç savaş kışkırtıcılığı dahil birçok sinsi teşebbüste bulundular. Ancak hiçbir teşebbüs, İsrail karşıtı direnişiyle kitle desteğini tüm Arap dünyasında artıran Hizbullah’ı güçten düşürmeye yetmedi. Son günlerde iç savaş kışkırtıcılığında gözlenen artış, gerici güçlerin Lübnan halklarını birbirine kırdırma hazırlığı içinde olduklarına işaret ediyor.

Son dönemde İngiliz basınında çıkan bazı haberlerde, haydutbaşı Bush’un, “CIA’ya bölgedeki İran nüfuzuyla mücadele çerçevesinde Hizbullah’a karşı gizli operasyonlar düzenlenmesine izin verdiği” bilgisi yer almıştı. Hizbullah liderleri de, neofaşist çetenin önde gelen ismi ve Bush’un yardımcısı olan Dick Cheney’in, “Hizbullah’a karşı gizli bir savaş başlatılması için emir verdiğini” dile getiren açıklamalarda bulunuyor.

Öte yandan İsrail ve bazı gerici Arap devletlerinin Lübnan’daki Amerikancı partilerin silahlı güçlerini eğittiğine dair bilgiler de Arap basınında yeralmaya başladı. İsrail dışında ülke adı telaffuz edilmese de, askeri eğitimin, İran’a karşı “ılımlı Sünni eksen” kurmakla görevlendirilen devletler tarafından verildiği sır değildir.

Bu kervana farklı bir cenahtan katılan gerici hükümetin başı Fuad Sinyora, suikasta kurban giden eski başbakanlardan Refik Hariri cinayetinin soruşturulması için “uluslararası mahkeme” kurulması için BM’den talepte bulunuyor. Amerikancı cephenin önde gelen isimlerinden biri olan Fuad Sinyora, bu daveti ile emperyalist güçlerin mücadelesi için “yasal” kılıf hazırlamaya çalışıyor.

Ülkeyi tükenişin kıyısına getiren uzun bir iç savaş dönemi geçiren Lübnan’ın böylesi bir tuzağa düşmesi, bu ülkede yaşayan halkların bir kez daha ağır bedeller ödemesi anlamına gelir. Buna karşın iç savaş kışkırtıcılığı esas olarak direnişi iç çatışmalarla yıpratmayı, mümkünse tasfiye etmeği hedefliyor.

Bu kirli hesapların öncelikli hedefi olan Hizbullah, iç savaş kışkırtmalarını deşifre edip halka açıklıyor. Hizbullah genel Sekreter Yardımcısı şeyh Naim Kasım’ın son günlerdeki demeçleri iç savaş kışkırtıcılarının kimliğine de işaret ediyor.

İngiliz Guardian gazetesine bir demeç veren Naim Kasım, ABD’nin Lübnan ordusunu zayıflatarak ve bazı grupları silahlandırarak Hizbullah’a karşı bir gizli savaş başlattığını ve bunun yeni bir iç savaşın doğmasına sebep olabileceğini söyledi. ABD’nin Hizbullah karşıtı gruplara ve Batı yanlısı hükümete yardım ettiğini vurgulayan Naim Kasım, “Lübnan hükümeti, ülkenin çeşitli yerlerinde muhtelif grupları silahlandırmakla meşgul. Bu, başbakanın bilgisi dahilinde yapılıyor ve başbakana bağlı güvenlik birimleri de bu işi kolaylaştırıyor” dedi.

Arap devletlerinin suç ortaklığına da değinen Naim Kasım, Hizbullah’a bağlı “Nur” radyosuna verdiği bir demeçte ise, elde ettikleri kimi istihbarat bilgilerinin bazı Arap ülkelerinin “güvenlik bürosu” kılıfı altında, yönetimdeki bazı siyasi partilere bağlı gruplara silahlı eğitim verdiğini gösterdiğini belirtti.

Görünen o ki, ABD, İsrail, bazı gerici Arap devletleri ile Lübnan’daki Amerikancılar ittifakı, aynı planın uygulayıcıları durumundadır. Bu uğursuz planın başarısı halkların felaketi ile eşanlamlıdır. Bunun farkında olan Lübnan’ın direnişçi güçleri, iç savaşa izin vermeyeceklerini sık sık dile getiriyor. Önümüzdeki dönem, direnişçi güçlerin iç savaşı önlemede başarılı olup olmayacaklarını gösterecek.



Irak savaş araçlarının deneme alanı!

Kapitalizmin egemenliğini ilan etmesiyle birlikte devletler, birer savaş aygıtı olarak örgütlenen orduların tahkimine her koşulda öncelik tanımıştır. Özellikle 20. yüzyılda, bütçelerin önemli bir kısmını yutan savaş aygıtlarının silah donanımlarını geliştirmek, daha büyük yıkım ve katliamlar yapabilme yeteneklerini pekiştirmek yönünde harcanan çaba, teknolojik alanda görülen hızlı gelişimin itici gücü olmuştur.

Kapitalist-emperyalist devletlerin silahlanma yarışını çılgınlık boyutuna vardırmaları, yeni üretilen silahların denenmesini, yanısıra stoklanmış silahların da “tüketilmesi”ni zorunlu kılar. Zira kapitalistlerin karının garantiye alınması ancak metalar tüketildiği zaman mümkündür. Sözkonusu meta silah olunca, bunların tüketilmesinin tek alanı savaşlardır. Bundan dolayı savaşların sürekli kılınması kapitalist barbarlık için vazgeçilmezdir.

Bir silahın, yani metanın alıcı bulması için, işlevinin ilgililere gösterilmesi gerekir. Öncesi bir yana, ikinci emperyalist paylaşım savaşından beri, ezilen halklar bu konuda açıkça kobay olarak kullanılmaktadır. Silah deneme örneklerinin en vahşi örneği ise, ABD emperyalizminin Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine 1945 yılı Haziran’ında atom bombası atmasıdır. O dönemden beri işgale uğrayan ülkelerin ezilen halkları, emperyalist güçlerin ürettiği yeni silahların deneme tahtası haline getirilmiştir. Tıpkı işgalin ardından ABD ordusunun Irak’ta yaptığı gibi.

Irak halkları üzerinde ne tür silahların denendiğini tam olarak bilmesek de, özellikle Felluce, Samarra gibi direnişçi kentlerde, işgal ordularının kimyasal silahlar kullandığı bilinmektedir. Örneğin Felluce’de saldırı sonrasında fosforlu bombalarla yakılan sayısız ceset olduğu, hatta sokak köpekleri ve kedilerin de aynı şekilde yanarak öldüğü bölgeye giden doktor ve gazetecilerin tanıklığıyla ortaya konmuştur.

Bu alanda yeni adımlar atmaya hazırlanan Bush liderliğindeki savaş kundakçıları, yeni ürettikleri uçak ve helikopter karışımı bir savaş uçağını Irak’ta denemeye hazırlanıyor.

Belirtildiğine göre yeni geliştirilen savaş uçağı, uçak gibi düz hızlı ve uzun mesafeye gidebiliyor. “Osprey” kod adıyla Bell Textron-Boeing şirketi tarafından yapımı gerçekleştirilen bu uçağın en önemli özelliği kanat uçlarındaki motorun helikopter gibi işlev görmesi. Uçak ineceği zaman motor yukarı dönüyor uçak helikopter gibi iniyor ya da kalkıyor. Kalktıktan sonra kanat uçlarındaki motor yatay duruma geliyor ve bilinen pervaneli uçak oluyor.

Ortalama hızı 500 km, menzili ise 1200 km olan uçak, silahla donatıldığında saldırı uçağı oluyor. Emperyalist ordular bu uçağı ilk kez Irak’ta savaş alanına sürmeye hazırlanıyor. Uçağın öncelikle deniz piyadelerinin kullanımında olacağı, beklenen sonucun alınması durumunda, tüm işgal birliklerince de kullanılmaya başlanacağı bildirildi.

Emekçilerin ürettiği değerleri gaspetmek, bu değerleri ölüm araçlarına çevirmek, bu araçlarla insanlığın maddi, manevi ve beşeri birikimlerini yoketmek kapitalizmin en iğrenç görünümlerinden biridir. Kapitalizmin dünyayı büründürmeye çalıştığı bu çirkin suret, “Ya barbarlık içinde çöküş ya da sosyalizm” ikileminin günden güne yakıcı hale geldiğinin yalın göstergesidir.