20 Nisan 2007 Sayı: 2007/15(15)

  Kızıl Bayrak'tan
   İşçi sınıfı ve emekçilerin safı sermaye düzeninin tam karşısıdır!
  ABD’nin yeni Özal olma yolunda ilerleyen Erdoğan karşısında, ipleri Pentagon’un elinde bulunan ordu çaresiz!..
14 Nisan’da Ankara kırmızı-beyazdı...
1 Mayıs’ta Taksim kızıl olacak!
İstanbul’da 1 Mayıs çalışmaları...
İzmir’de 1 Mayıs çalışmalarından...
 1 Mayıs çalışmalarına polis terörü
  Bu coğrafyada yaşlı-genç demeden
Kürt öldürmek suç değil!
  Tahkim edilen 12 Eylül hukukuyla
ordu fiilen de yönetimde!
  Bağımsızlık ve egemenlik
sosyalizmle mümkündür!
A. Aydın
  Sınıf ve emekçi hareketinden...
  Yapı-Yol Sen’den iş yavaşlatma eylemleri... ...
  NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü/2 - H. Fırat
  Hatice Yürekli yoldaş ölümsüzdür!
  Özgür bir gelecek için
1 Mayıs’ta alanlara!
  “GATS ve AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye?” Sempozyumu başarıyla gerçekleştirildi!
  Gençlik hareketinden...
  1 Mayıs’ta Taksim’e giderken:
İki miting, bir yorum - Yüksel Akkaya
  DİSK/Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ile 1 Mayıs üzerine konuştuk…
  Türk- İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm’le
1 Mayıs üzerine konuştuk...
  Lübnan’da iç savaş kışkırtıcıları işbaşında!
  Dünyadan...
  Filipinler Komünist Partisi’nin kurucusu Prof. Jose Maria Sison ile konuştuk...
  Saldırganlığın “dayanılmaz” sınırsızlığı! -
M. Can Yüce
  6. Bir-Kar Gençlik Kampı başarıyla gerçekleşti...
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Türk- İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm’le 1 Mayıs üzerine konuştuk...

“1 Mayıs birleşik olmalıdır!”

- İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs yaklaşıyor. İşçi sınıfına dönük kapsamlı saldırıların eşiğinde 1 Mayıs’ı karşılıyoruz. Bir yandan işçi sınıfına kölelik koşulları ve sefalet dayatılırken, işçi ve emekçilerin emeklilik ve sağlık hakkına da göz dikilmiş durumda. Diğer yandan işçi ve emekçiler iş güvencesinden yoksun bir şekilde sözleşmeli, taşeron vb. şekillerde istihdam edilmek isteniyor. Sermaye devleti son yılların en ağır saldırısını gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Tüm bu saldırılar İMF, DB ve diğer emperyalist kuruluşların emirleri doğrultusunda gerçekleşiyor. Ortadoğu’da sürmekte olan emperyalist savaş ve işgal, tırmandırılan şovenizm dalgası, devletin artan baskısı, saldırılar devam ediyor. Saldırıların arttığı böylesi bir dönemde 1 Mayıs’ı karşılıyoruz. DİSK, 40. kuruluş yılında, ‘77 1 Mayıs katliamının 30. yılında yaptığı Başkanlar Kurulu kararı ile 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması gerektiğini söyleyerek bir süreç başlattı. Siz bu karara ilişkin ne düşünüyorsunuz? 

1 Mayıs’ın önemini, işçilerin birlik ve dayanışma günü olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye açısından ise kutlamaların ayrı bir önemi vardır. Bu önem ise 1 Mayıs’ın 1977’de 500 bin kişiyle kutlanmış olması ve bu alanda 35 şehit verilmiş olmasından gelmektedir. DİSK veya bir başkasının neresini talep ettiğinden daha çok bu yerin Taksim olmasını önemsiyorum. DİSK açısından 39. yılı ne ise 40. yılı da öyleydi. Özel yıllar 1 Mayıs’taki özel anlar olarak anılmamalıdır. 1 Mayıs’ın kendisi tarihsel olarak özeldir.

Ama DİSK 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamayı istiyor, biz de önemsiyoruz açıkçası. Bir kurumun yöneticisi olmaktan kaynaklı DİSK’in talebini ayrıştırıcı olarak görmüyoruz. Ben farklı bir konfederasyonda olduğum için değil, bu işin onlar tarafından yapılan yanı olduğunu vurgulamak için söylüyorum. Konfederasyon merkezlerini oluşturan yöneticilerin gösterdiği bir tutuma bakmak gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla 40. yıl üzerinden 1 Mayıs’a farklı anlamlar yüklemenin doğru olmadığını düşünüyorum. 1 Mayıs her zaman önemlidir, Taksim geçen sene ne öneme sahipse bu sene de aynı öneme sahiptir. Bu yüzden DİSK’in 40. yılının çok özel bir anlamı olmadığını düşünüyorum. 40. yıl vesilesiyle 1 Mayıs’ın sol sekter yanını kullandırmak istiyorlar ve ben buradan çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Öyle bir durumda her konfederasyonun, her ilericinin 1 Mayıs’ta ortak, birleştirici ve güçlü politika izlemesi gerekir. Bu 1 Mayıs’ta gitmemiz gereken yol budur.

Alan üzerinden yapılan tartışmaları doğru bulmuyorum. Daha önce DİSK’in 40. yılıyla ilgili bir soruyu cevaplamıştım ve şöyle demiştim, DİSK muhtemelen bu seneki 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyecektir. Türk-İş de bunun karşıtı bir davranış gösterecektir. Bu iki anlayış da tehlikelidir. İşçi sınıfının mücadelesine inanan her insanın bu iki çizgiye dikkat etmesi ve reddetmesi gerekir. İki çizgiden birinin yanında olmak ayrıştırmanın bir tarafı olmaktır. Bütün ilericiler 1 Mayıs’ı ortak örgütlemeyi hedeflemelidirler. Bu alanı 1 Mayıs’ta beraber kutlama niyeti olanlar, bunu içselleştirenler alana çıkabilecek tüm emekçileri çağırarak ortak kutlamayı hedeflemek zorundadırlar.

Bunun şu anda böyle olmadığını görüyoruz. “Biz yapıyoruz, biz böyle düşünüyoruz, bizim programımız budur” diyorlar. Bu davranışın 1 Mayıs’ın önemine uygun düşen bir anlayış olmadığını düşünmüyor mu hiç kimse? Bu davranışı ortaya koyanlar yarın bunun dışında bir davranış gösterebilirler.

- 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına dönük ortak bir irade şu anda oluşmuş durumda. Sizce bu süreçte Türk-İş ne yapacak, Türk-İş içerisindeki ilerici sendika şubeleri ne yapacak?

Biz, Taksim’in DİSK tarafından dillendirilişinden sonra iki farklı 1 Mayıs kutlamasının ortaya çıkabileceğini görmüştük. Bu gerçeklik bugün hala duruyor. Türk-İş içerisinde 1 Mayıs’ı ortak kutlama tartışmasını başlatmış bulunuyoruz. Bu tartışmalar bizi zaman zaman konfederasyonumuzla kopma noktasına getiriyor. Türk-İş’in Başkanlar Kurulu kararı 1 Mayıs’ın birlikte ve kitlesel kutlanmasıdır. Hatta Türk-İş’in 1 Mayıs’ı Kocaeli’de kutlama kararı vardır. DİSK, Taksim kararını aldıktan sonra DİSK’e yönelik eleştiriler vardır. Bu eleştiriler sendikaların klasik olarak yaptıkları eleştirilerdir. DİSK’in Taksim kararı Türk-İş içerisinde kopmanın bir aracı haline gelmiştir. “Bizimle konuşmadığınız için sizinle gelmiyoruz” anlayışı güçlenirken, ilerici sendikaların eli zayıflamıştır. İlişkimiz olan şubelerle konuşarak 1 Mayıs’ta alan tartışması yerine diğer konfederasyonlara da 1 Mayıs’ı birlikte kutlama çağrısı yapacağız. Böyle bir eğilimi bugün öne çıkararak belli bir noktaya getirdik. Tarafların kamuoyuna yansıyan ve giderek keskinleşen “Biz oraya çıkarız, biz sizinle gelmeyiz” tutumları bizim işimizi zorlaştırdı.

- Belediye-İş 1 Mayıs hazırlıkları çerçevesinde işyerlerinde, şubelerde neler yapıyor?

Biz 1 Mayıs’ın özüne uygun ve kitlesel olarak taleplerle kutlanmasını doğru buluyoruz. Bu anlamda işyerlerinde sendika üyelerimizi bilinçlendiriyoruz. 1 Mayıs toplantıları yapıyoruz. İşyeri temsilcileriyle bir program çıkardık. Yaklaşık olarak 45-50 işyerinde “1 Mayıs’a neden gelmeliyiz?”, “1 Mayıs’ın önemi” gibi konularda konuşmalar yapıyoruz. Üye işçilere şimdilik alan tartışmasını dışta tutarak saydığım başlıklarla yaklaşıyoruz ve iki noktayı önplana çıkarıyoruz: Emperyalizmin mazlum halklara yönelik işgal ve katlimlarını sürdürmesi ve yaşadığımız coğrafyada işçi ve emekçilerin her geçen gün yeni saldırılarla karşı karşıya kalmaları. Bunun karşısına ise mevcut kazanımların mücadele ve birlikle korunacağını öne çıkarıyoruz. Bunları yaparken de 1 Mayıs’ın nasıl kazanıldığını anlatan enternasyonel görevleri de unutmamak gerekiyor. Taksim’de şehit olan 35 kişiyi ve Türkiye gerçeğini anlatıyoruz. İşyeri komitelerimiz sorumluluklarını ve görevlerini biliyorlar. Afiş ve bildiri çalışmalarımızı, 1 Mayıs’a çağrı yapan bez afişlerimizi İstanbul’un birkaç yerine asmayı düşünüyoruz. Bu çalışmaları ajitasyon ve propaganda süreci olarak görüyoruz. Son bir haftayı ise katılımı örgütleme haftası olarak görüyoruz.

- Birleşik, kitlesel, devrimci 1 Mayıs için bundan sonraki süreçte neler yapılabilir?

1 Mayıs iki farklı yerde olursa açıkçası bu en çok bizim işimizi zorlaştırır. Konfederasyon merkezleri işçiler içerisinde etkililer ve işçilerin geri yanları üzerinden hareket edeceklerdir. Bir tarafta izinli bir tarafta izinsiz kutlama olması, devletin de her gün yaptığı propaganda vb. işimizi zorlaştıran diğer yan olur. Biz, şube olarak Türk-İş içerisinde buna karşı duracak şubelerden biri olduğumuzu düşünüyoruz. Konfederasyonumuz dışında bir eylemi tüm bunlara rağmen biz içimizde tartışabiliriz. Ancak böyle bir tartışma tek başına yararlı ve doğru bir tartışma değil. Çünkü bizim için bugünkü asıl mesele birlikte ve ortak yapabilmektir. Kendi içimizdeki dinamikleri en son noktaya kadar kullanmak istiyoruz. Bu süre tükendiğinde yani netleştiğinde bizim için belki yeni bir tartışma başlayacaktır. Biz bundan önce böyle bir tartışmayı kendi kitlemiz içinde yapmak istemiyoruz. Çünkü bu tartışma ayrıştıran tartışmadır. Konfederasyonlar zaten bunu yapıyorlar. Türk-İş içerisindeki ilericilerin işi gerçekten zor. Bizim dışımızdaki konfederasyonlarda yer alan ilerici sendikaların burada bahsettiğim anlayışla ortak bir yerde durulabilmesi için çaba sarfetmesi gerekiyor. 1 Mayıs’ın ortak ve birlikte yapılması için çok özel çaba sarfedilmesi gerektiğini düşünüyorum.

- Son olarak 2007 1 Mayısı’na dönük olarak söylemek istedikleriniz nelerdir?

DİSK’in 1 Mayıs’la ilgili açıklamasını dinlerken kaygılandım. DİSK “Biz işçilerimizle gideceğiz kimseye ihtiyacımız yok!” diyor. Bir ilerici sendikacı için bu doğru bir ifade değildir. Bu ülkedeki tüm emekçilerin, emek dostlarının birlikte hareket etme gerçekliğini gözardı etmemeliyiz. 1 Mayıs’ın özel yanı da budur. 1 Mayıs sendikacıların, yani Süleyman Çelebi ve Salih Kılıç’ın 1 Mayıs’ı değildir, böyle de anlaşılmasın. DİSK, Taksim açıklamasını yaptığında bunun kimin üzerinden yapıldığını görebilmeliyiz. DİSK’in 1 Mayıs, Taksim gerçekliği yoktur. Taksim’e çıkabilme koşullarını ve tabanın gerçekleğini biz yıllardır söylüyoruz. DİSK ve Türk-İş’in ortak kutlamaya yönelik olmayan tavırlarını, benim ihtiyaçlarıma cevap verse bile reddediyorum. Benim aklımdaki, yüreğimdeki Taksim’i istiyorlarsa bile reddediyorum. Örneğin biz Belediye-İş olarak 2 bin kişiyle geleceğiz, 2 bin kişiyle orada olmak bizim 1 Mayıs’ın gerçek sahibi olduğumuzu göstermez. 1 Mayıs işçi ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Yani birlikte olacağız, dayanışacağız ve mücadele edeceğiz.

Kızıl Bayrak/İstanbul