11 Ağustos 2006 Sayı: 2006/31 (31)
  Kızıl Bayrak'tan
   Halkların birleşik devrimci gücü, işçi ve emekçilerin devrimci sınıf savaşı karşısında emperyalizm kağıttan kaplandır!
  Milletvekillerinden timsah gözyaşları.... Kim kimin dostu kim kime düşman?
  Katliam ortaklığına izin vermeyelim, kardeş halklarla dayanışmayı yükseltelim!
  İşbirlikçi uşak takımı ABD emperyalizminin Ortaoğu'daki taşeronluğuna hazırlanıyor
  DİSK yönetimi siyonist temsilciyi DİSK Genel Merkezi'nde ağırladı! İşçi sınıfı bu hainlere artık dur demelidir!
Sağlık alanında saldırılar sürüyor!
Elektrikte zam kapıda
Öncü AŞ işçileriyle sendikalaşma süreci üzerine konuştuk
  Mamak 3. Kültür-Sanat Festivali başarıyla gerçekleştirildi / Orta sayfa
  Mamak 3. Kültür-Sanat Festivali onbini aşkın işçi ve emekçinin katılımı ile gerçekleşti.
  İran emperyalist/ siyonist saldırganlığın maşası BM'nin dayatmalarını reddetti
  Siyonist zorbalar Filistin meclis başkanını da tutukladı
  ABD işgal ordusu Bağdat'taki Sadr kentine saldırdı
  Lübnan yönetimi saldırgan İsrail'i savunan BM tasarısını reddetti
  Dünyada emperyalist-siyonist saldırganlığa karşı eylemlerden
  Almanya'da doktorların grevi yayılıyor
  Meksika'da milyonlar ayakta
  Batı, İsrail ve ortadoğu / Abu Şehmuz Demir
  Yedi aydından savaşa karşı ortak bildiri: İtham ediyoruz!
  Yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarısı gündemde
  Eylem ve etkinliklerden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Meksika'da milyonlar ayakta!

“Solcu” adayların peşpeşe devlet başkanlığına seçildiği Latin Amerika'da, Meksika seçimlerinden faklı sonuç çıkmıştı. Resmi sonuçlara göre, Devlet Başkanı Vicente Fox'un partisinden (Ulusal Hareket Partisi / PAN) aday olan sağcı Felipe Calderon seçimleri kazanmıştı. Ancak “solcu” aday, başkent Mexico City eski Belediye Başkanı Andres Manuel Obrador, yolsuzluk yapıldığı için seçim sonuçlarını tanımamıştı. Obrador ile destekçileri seçimlerde yapılan yolsuzluğu belgelemişti. Ancak yolsuzluk görüntüleri televizyonlarda yayınlandığı halde gerici Meksika rejimi seçim sonuçlarını savunuyor.

Seçim pusulalarının kent çöplüklerinden çıktığı birçok seçim merkezinde Obrador adına atılan oyların Calderon'un hanesine yazıldığı anlaşılmıştı. Seçimler sırasında yapılan hile olaylarını video görüntüleriyle ispatlayan Obrador ise, oylar yeniden ve elle sayılıncaya değin hakkını sokaklarda ve mahkemelerde arayacağını bildirmişti. Nitekim Obrador ve ekibi destekçilerini sokaklara inmeye çağırarak kitlesel muhalefeti seçim sonrasında başlatmıştı.

Obrador taraftarları, başkent Mexico City'de yapılan 4. büyük eylemde de, Felipe Calderon'un başkanlığını tanımadıklarını dile getirerek, “Başkan Obrador”, “Yolsuzluğa son”, “Bekleyin, bir halk uyanıyor” şeklinde sloganlar attı. Başkentteki Zocalo Meydanı ile Reforma Bulvarı'nı dolduran yüzbinlerce Meksikalı, oylar yeniden sayılıncaya değin sokaklardan çekilmeyeceklerini ilan ettiler.

Obrador, seçimlerin ardından yandaşlarınca düzenlenen ve Meksika tarihinin en kalabalık eylemleri olarak nitelenen mitinglerde “sivil direniş” çağrısı yapmış ve oy sayımı kabul edilinceye kadar başkentin felç edilmesini istemişti. Obrador birkaç gün önce ise, kendisinin de Başkan olduğunu ilan ederek “O, Başkan olabilir ama ben de Başkan'ım. Şu anda iki başkan var” demişti. Başkentte yapılan son eyleme katılan Obrador yandaşlarının sayısı kimi kaynaklara göre 2 milyona ulaştı.

“Merkez sol”un adayı Obrador'un taraftarları başkent Mexico City'nin merkezinde 46 değişik noktada kurdukları çadır kamplarıyla seçim sonuçlarını protesto eylemini süreklileştirdi. Bazı işlek yolların da geçişe kapatıldığı belirtilirken, eylemlerin yeniden sayım kararı çıkana kadar devam edeceği bildiriliyor. Andres Obrador ile ekibinin de geceyi göstericilerle birlikte sokakta geçirdiği belirtildi.

Felipe Calderon, Obrador'u başkentte yaşamı kendi çıkarı için rehin almakla suçluyor. Halen Meksika Devlet Başkanı görevini sürdüren Vicente Fox'un sözcüsü Ruben Aguilar ise, Obrador yanlılarının, ulusal ekonomiye zarar verdiklerini ve ülkeyi kaosa sürüklediklerini öne sürerek eylemlere son verilmesini istedi. Obrador ise, eylemlerinin sayımın tekrarlanması kararı çıkana dek süreceğini yineliyor. Seçim Mahkemesi'nin Obrador'un talebi hakkında karar vermek için 6 Eylül'e kadar süresi var.

Obrador ve yandaşları, seçim sonuçlarının yeniden sayımı dışında bir talep yükseltmedikleri halde, yüzbinlerce Meksikalı'yı sokaklara dökebiliyor. Bu eylemlerde sağlanan kitlesellik, kuşkusuz ki, Meksikalı emekçilerin gerici rejime duydukları tepkinin göstergesidir. Ancak bu sınırlar içinde kaldığı sürece, düzenin “sol” görünümlü savunucularına hizmet etmenin ötesine de geçemiyor.

---------------------------------------------------------------------------------------

Viktor Yanukoviç Ukrayna Başbakanı…

“Turuncu devrim”in ömrü beklenenden kısa sürdü

Ukrayna'da aylar süren karışıklığın ardından Amerikancı bir yönetim başa geçirilmişti. CIA organizasyonu/George Soros dolarları temeli üzerinde yükselen “Turuncu devrim” sayesinde, ABD'nin tedrisat-ı merhalesinden geçen Viktor Yuşçenko cumhurbaşkanı koltuğuna oturtulmuştu. Aradan geçen birbuçuk yıllık süreç, Ukrayna'da gerçekleştirilen “renkli devrim”in ömrünün sonunu yaklaştırdı.

“Sivil darbe”yi birlikte örgütleyen Yuşçenko ile ona eşlik eden Başbakan Timoşenko, kısa süren “balayı”ndan sonra iktidarın nimetlerinden yararlanma konusunda anlaşmazlığa düşmüş, Yuşçenko başkanlığındaki Amerikancı takımı, Eylül 2005'te Başbakan Timoşenko ile ekibini tasfiye etmişi. Böylece “turuncu ittifak” iki parçaya ayrılmıştı.

26 Mart 2006'da yapılan genel seçimlerde, Amerikancılar'ın saf dışı bıraktığı, Rusya'ya yakınlığı ile bilinen Viktor Yanukoviç'in partisi birinci çıktı. Yanukoviç'i hükümeti kurmakla görevlendirmek ile meclisi feshetmek ikilemi arasında kalan Amerikancı takımının başı Yuşçenko, süreci uzattıkça uzattı. Ancak Ağustos ayının başında yasal sürenin dolması üzerine, baş rakibi Yanukoviç'in başbakan olmasına onay vermek zorunda kaldı. Nitekim Yuşçenko televizyondan kararını açıklarken, “Bu kararımın bazı Ukraynalılar için acı olduğunu biliyorum. Ama ulusal birliğimiz için bunu yapmak zorundaydım” dedi.

Yanukoviç'in başbakanlığı 271 kabul ve 14 ret oyuyla kesinleşti. Atama için 226 oy yeterliydi. Ukrayna'daki süreç, “renkli devrim” savunucuları tarafından bile, “Rusya yanlısı güçlerin zaferi” olarak niteleniyor.

Hükümetin kurulmasını son ana kadar engelleyen Yuşçenko'nun hedefi, Yanukoviç önderliğindeki muhalif partilere Amerikancı politikaları kabul ettirmek ve NATO'ya üyelik hedefini koruyacak bir “ulusal birlik” bildirgesine imza koymalarını sağlamaktı. Ancak tüm çabalarına rağmen Yuşçenko, Bush liderliğindeki savaş kundakçılarını memnun edecek imzalı bir bildirgeye kavuşamadı.

Seçimlerin ardından, Rusya'yla yakın ilişkilerin tesisinden yana olan partiler koalisyon hükümeti üzerinde anlaşmış; koalisyonun başına da eski başbakan Yanukoviç getirilmişti. Yanukoviç başkanlığında kurulacak koalisyon hükümetine destek veren komünist ve sosyalist partilerin de kabinede temsil edilmesi bekleniyor.

Başkanlığa adım atan Yanukoviç ilk açıklamasında, ülkesinin NATO üyeliği ve doğalgaz fiyatı gibi Kremlin'le aralarında tartışma yaratan sorunlara çözüm bulmayı arzuladığını belirtti. “Komşularımızla çekişmeleri bitirmeye ve karşılıklı saygıya dayalı ilişkiler geliştirmeye ihtiyacımız var. Rusya bizim için önemli bir ortaktır” diyen Yanukoviç, savaş kundakçıları ile Ukrayna'daki uzantılarını ilk günden rahatsız etmeye başladı.

--------------------------------------------------------------------------------------

Bolivya'da toprak reformu programına hız veriliyor

Bir süre önce yoksul köylülere toprak dağıtımına başlama kararı alan Morales liderliğindeki Bolivya yönetimi, toprak reformu programına hız vereceğini açıkladı. Kararı açıklayan Morales, değişiklikleri “ikinci tarım devrimi” olarak niteledi.

Yerli halkın kutladığı büyük bir festivalin ilk gününde düzenlenen görkemli törende konuşan Morales, yoksul yerli halka toprak dağıtımı yapılacağını, küçük ölçekli tarım işletmelerinin sanayileştirileceğini ve bir ‘tarım devrimi' gerçekleştireceğini duyurdu. Morales açıklamayı, 53 yıl önce toprak reformunun ilk olarak başladığı Bolivya'nın Ukerena kentinde yaptı.

Morales, istediği değişiklikleri gerçekleştiremediği takdirde, senatonun hiçbir işe yaramayacağını söyledi ve senatonun engelleme çabasına girmesi durumunda sözkonusu değişiklikleri cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ya da anayasada değişikliğe giderek de yapabileceğini hatırlattı.

Morales yönetiminin toprak reformu yönünde attığı adımlar, henüz hazine arazileri ve kullanılmayan topraklarla sınırlı. Yani özel mülkiyeti doğrudan hedef alan bir uygulama söz konusu değil. Buna rağmen Bolivya topraklarını yağmalayan asalak mülk sahipleri şimdiden Morales'e cephe almış durumdalar.

Yağmacı takımında bir grup, Morales'in bu adımlarını, “Bolivya tarımına nükleer bomba” olarak nitelendiriyor. Asalak toprak sahipleri, köylülerin kendi arazilerine el koyduklarını iddia ederek, kendilerini “koruyacak silahlı adamlar” kiraladıklarını söylüyorlar. Silahlı devşirmelerden güruhlar oluşturan Bolivya burjuvazisi daha sert sınıf çatışmalarına hazırlanıyor. Kendilerini doğrudan hedef alan bir uygulama olmadığı halde yoksul köylülere toprak dağıtımına karşı çıkan asalak sınıflar, bu adımların daha ileri taşınmasını engellemek için her yola başvurabilecek kadar sınıf kiniyle donanmış ve saldırgan bir geleneğin temsilcileridir.

Evo Morales yönetimi ise, çoğu yerli olan yoksul köylülerin toprak talebini karşılamak için çalışırken, genelde kapitalist sınıfların, özel de tarım burjuvalarının tepkisini fazla çekemeyecek adımlar atıyor. Ancak yağmalamaya alışık olan asalak sınıfların küstahlığı göz önüne alındığında, bu sınıflarla bir çatışmaya girmeden bu adımları sonuna kadar götürmek pek olası görünmüyor. Bu da Morales yönetiminin, ama daha da önemlisi yoksul köylülüğün böyle bir çatışmaya hazırlanmasını zorunlu kılıyor. Zira bu yağmacılar takımını ancak sert sınıf çatışmalarına hazır olan emekçiler dize getirebilir.