21Ocak 2006 Sayı: 2006/02 (02)
  Kızıl Bayrak'tan
  Çok yönlü bir hazırlıkla karşılanması gereken bir dönemecin eşiğindeyiz
  Ordu kontrgerilla olarak inkar ettiğini Özel Harp Dairesi olarak savunuyor
  Devlet için kurşun atan Ağca serbest bırakıldı
  Kuş gribi yayılıyor...
İnsan ölümleri umurlarında değil
Neler anlatır kısa hikayeler... Suçlu kim!
  Devlet hastanelerinin alacakları silindi
TEKEL’de tasfiyeye karşı direniş!
  Tekel işçileriyle konuştuk... “Bedel ödemeden kazanamayız!
  Avrupa Birliği, sosyal güvenlik ve işçi
sınıfı: Dünden bugüne / Yüksel Akkaya
  2005 yılında sınıf hareketi-1: Alınan yenilgiler, büyüyen ihanet ve filizlenen çıkış arayışları (Orta sayfa)
  Kurultaylara çağrı
  Ümraniye İşçi Kurultayı
Sonuç Bildirgesi
  Amerikan İşbirlikçileri İran Cumhurbaşkanı’nın Ankara’ya gelmesini
engelleyecek formül arıyor.
  Alman emperyalizmi de emperyalist savaşın suç ortağı!
  Filistin genel seçimleri 25 Ocak’ta yapılıyor
  Kanlı tiranlar geçici,
direnen halklar kalıcıdır!
  Berlin’de kitlesel Rosa Luxemburg ve
Karl Liebknecht anması
  Devrim Okulu 13-17 Aralık tarihlerinde gerçekleştirildi...
  Bültenlerden...
  Yeni bir dünya hedeflenmeden
yeni bir kültür yaratılamaz!
  Devrimci veDemokratik Yapılar Arası Diyalog ve Çözüm Platformu’nun
açıklaması
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

TEKEL'de tasfiyeye karşı direniş!..

SEKA'nın dersleriyle, kavgayı yükselt!

Bundan yaklaşık bir yıl önce yaşanan SEKA direnişi geride önemli dersler ve kazanımlar bırakmıştır. Hiç şüphe yok ki, SEKA direnişinin en büyük kazanımı, fabrika işgaliyle başlayan direnişin işçi sınıfının gündemine taşınması, ihanet çetelerinin tüm engelleme çabalarına rağmen direnişin anlamlı bir sınıf dayanışmasına konu olması, sınıfın diğer bileşenlerinde mücadele eğilimini güçlendirmesi, geniş kesimlerin sempati ve ilgisini çekmesi ile özelleştirme saldırısına karşı alınması gereken tutuma açıklık kazandırması olmuştur.

SEKA direnişinin devam ettiği günlerde bu direnişe en aktif destek TEKEL işçilerinden gelmişti. Kendileri de özelleştirme saldırısının hedefinde bulunan TEKEL işçileri, Şubat ayı içerisinde SEKA'daki sınıf kardeşlerine destek için irili-ufaklı pek çok eylem gerçekleştirmişlerdi. “SEKA kıvılcım, TEKEL ateş olacak!” vb. sloganlar TEKEL işyerlerinde ve eylem alanlarında yankılanmıştı.

SEKA direnişinin ihanet çetelerinin ayak oyunlarıyla bitirilmesinden sonra mücadele bayrağını taşıma sorumluluğu TEKEL işçilerine geçmişti. TEKEL işçileri de bu bayrağı layıkıyla taşıyacaklarını ilan etmişlerdi. Fakat sermayenin TEKEL'in blok satış yöntemiyle özelleştirilmesinden vazgeçmesi, bunun yerine zamana yayılan bir bitirme operasyonunu devreye sokması nedeniyle TEKEL işyerlerinde yaşanması beklenen büyük çatışma o gün için gündemden düşmüştü.

Sermayenin blok satıştan vazgeçmesinin farklı nedenleri vardı. Ama elbette bu tercihinin gerisindeki önemli nedenlerden birisi, TEKEL'de yaşanacak sert bir mücadelenin, özelleştirilmesi gündemde olan Erdemir, Telekom, Tüpraş ve Erdemir gibi KİT'lerde çalışan işçileri de harekete geçirmesi ve bunun sonucunda özelleştirme planlarının suya düşmesi ihtimaliydi.

2005 yılı boyunca hem hükümet hem de diğer devlet kurumları özelleştirme saldırısını hayata geçirmek için büyük bir kararlılıkla davrandı. Hükümet, meclis, yargı organları, Cumhurbaşkanı ve diğerleri tam bir uyum içinde çalıştılar ve neticede yıllardır ellerine ayaklarına dolanan büyük çaplı özelleştirmelerin bir çoğunu 2005 yılı sonuna kadar bitirdiler. Erdemir, Telekom, Seydişehir Alüminyum ve Tüpraş özelleştirmeleri, halledilmesi gereken birkaç pürüz dışında tamamlandı.

Şimdi sermayenin gözü bir kez daha TEKEL'de. Hükümet, uluslararası sigara ve tütün tekellerinin istekleri doğrultusunda TEKEL'i ortadan kaldırmak için harekete geçti. TEKEL yönetim kurulu, sigara fabrikalarının sayısının azaltılması, 81 ilde bulunan TEKEL baş müdürlüklerinden 42'sinin kapatılması yönünde bir karar alarak onay için Özelleştirme Yüksek Kurulu'na sundu. Aynı karar gereği Adana Sigara Fabrikası'nda üretim durduruldu. ÖYK'nın onayının ardından kararın tamamı uygulamaya sokulacak. Elbette saldırı bu kadarla da sınırlı kalmayacak. Sermaye, bu adımı uygulamaya soktuktan sonra yeni adımlar da atacak. Saldırı TEKEL tamamen bitirilinceye kadar aynı şekilde sürdürülecek.

TEKEL işçisi direnişte!

TEKEL işçisi sermayenin bu saldırı hamlesine direnişle yanıt verdi. Adana Sigara Fabrikası'nda çalışan işçiler, işyerlerini korumak ve bitirme oyununa geçit vermemek için Aralık ayının son günlerinden bu yana fabrikada yatıp kalkıyorlar. Kurban Bayramı'nı da fabrikada geçiren işçiler aynı zamanda çeşitli eylemler gerçekleştirerek seslerini duyurmaya, diğer fabrikalarda ve kamuoyunda duyarlılık yaratmaya ve destek örgütlemeye çalışıyorlar. Adana'dan sonra kapatma saldırısının ilk hedeflerinden biri olan Malatya Fabrikası işçileri de Adana ile aynı ölçüde olmasa da bir eylemlilik süreci içerisine girmiş durumdalar.

İşçilerin eyleme geçmesi ve sendika üzerinde basınç oluşturmaları sonucu Tek Gıda-İş Genişletilmiş Başkanlar Kurulu 5 Ocak günü toplandı. Toplantı sonucunda “Bundan böyle, TEKEL işçisi için tek yol EYLEM'dir ve başka bir yol yoktur. Eylemlerimizin tek bir hedefi vardır: TEKEL her şart altında ve her ne olursa olsun ayakta kalacaktır. Sonuç alınıncaya kadar da her türlü yöntemle eylemler devam edecektir. TEKEL'i ayakta tutmak, bu ülkenin bağımsızlık ruhuna duyulan saygının gereğidir ve bize yüklenmiş bir tarihsel sorumluluktur. Kararımız, sonuçları her ne olursa olsun, bize neye malolursa olsun, direnmek ve zafere ulaşmaktır. Tüm Türkiye, Kurban Bayramı sonrası TEKEL eylemleriyle sarsılacak ve işçisiyle bütünleşmiş Tek Gıda-İş, toplumsal mücadelenin şanlı bir sayfasını daha tarihe yazacaktır” satırlarıyla biten bir açıklama yayınlandı.

“SEKA'yı aşmak” için!

Adana ve Malatya TEKEL işçileri fabrika kapatmaların ve özelleştirmelerin kendilerine neler kaybettireceğini önceki deneyimlerinden çok iyi biliyorlar ve saldırı karşısında oldukça kararlı bir duruş sergiliyorlar. Konuştuklarında, her vesileyle kendi eylemlerini SEKA direnişiyle karşılaştırma yoluna giden işçilerin “Bu SEKA'yı da aşan bir direniş olacak. Çok onurlu bir direniş olacak. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın” demeleri boşuna değil.

Kuşkusuz işçilerin kendilerine SEKA'yı örnek almaları, onu aşmaya şartlandırmaları çok anlamlı ve önemlidir. Ancak saldırıyı püskürtmek için fabrikaya kapanıp beklemenin yeterli olmadığını, sermayeye geri adım attırmak için yapılması gereken pek çok iş olduğunu tam da örnek alınan SEKA direnişi en açık biçimde göstermiştir.

Dolayısıyla önemli olan “SEKA'yı aşmak” sözünden ne anladığımızdır. “SEKA'yı aşmak” sözünü, SEKA'da eksik bırakılanları TEKEL'de tamamlamak, SEKA'da yapılan yanlışları TEKEL'de tekrarlamamak şeklinde anlamak gerekmektedir. Yoksa mesele SEKA'dan daha uzun süre direnmek değildir.

O halde eksikleri tamamlamak, yanlışları yapmamak için geçmiş direniş deneyimlerinden öğrenmenin tam vaktidir. Çetin bir mücadele sürecinin başında bulunan TEKEL işçileri, SEKA'dan, bir başka militan direniş deneyimi olan Seydişehir'den ve nihayet bizzat TEKEL'de yaşanan geçmiş deneyimlerden öğrenmek için daha sistemli bir çaba içine girmelidir.

Burada bazılarına vurgu yapmak gerekirse, SEKA direnişinin belki de en önemli zayıflığı sendika yönetiminin denetimi altında olmasıdır. SEKA'da direnişi sırtlayan işçiler sendikadan bağımsız bir mücadele ve örgütlenme inisiyatifi geliştirememişlerdir. İşçilerin sendikadan bağımsız davranma ve karar alma araçlarına sahip olmamaları, direnişin kaderi üzerinde söz sahibi olmalarını engellemiş, iplerin Türk-İş yönetiminin eline geçmesini kolaylaştırmıştır. TEKEL işçisi bundan ders çıkartmalı, tabanda sendikadan bağımsız örgütlenmeler yaratarak, direnişin kaderi üzerinde söz ve karar sahibi olmalıdır. Sendikayla karşı karşıya gelmemek adına böyle bir şeyden geri durulmamalıdır. Zira gerçekten sınıftan, sınıfın mücadelesinden yana olan sendikacıların işçilerin taban örgütlenmesinden rahatsız olması için hiçbir neden yoktur.

SEKA direnişinin derslerinden bir diğeri, sermayenin saldırılarının tek bir fabrika ya da sektörde yaşama geçirilen eylem veya direnişlerle püskürtülemeyeceğinin görülmesi olmuştur. Aynı şey aradan 6 ay geçtikten sonra bir kez de Seydişehir'de yaşanmıştır. Örgütlenecek eylemli sınıf dayanışmasının gücü, TEKEL'deki mücadelenin de kaderini belirleyecektir. O halde TEKEL işçileri yüzlerini fabrikalarının dışına da çevirmelidir. En öncelikli görevlerinden biri eylemli sınıf dayanışmasını örgütlemek, bu konuda tüm imkanları zorlamak olmalıdır.

Son olarak, SEKA direnişi geride sadece dersler değil, “SEKA gibi direnmek” şiarıyla mücadele yolunu tutanlar tarafından yüklenilecek görevler de bırakmıştır. Bilindiği gibi SEKA işçisi, militan ve kararlı bir eylem hattı izlendiği takdirde tek bir fabrikadaki mücadelenin nasıl da tüm toplumun gündemine girebildiğini, işçi ve emekçiler arasındaki birlik ve mücadele ruhunu nasıl ateşleyebildiğini göstermiştir. Direniş, tek bir işyerinde yaşansa da, özelleştirmeye karşı gelişecek etkili direnişlerin, sınıf hareketinde yeni bir silkinişin hazırlayıcısı olabileceğini kanıtlamıştır.

Bugün çok kapsamlı saldırılarla karşı karşıya olan sınıf hareketinin içine düştüğü durumdan kurtulabilmesi, silkinip ayağa kalkabilmesi için SEKA benzeri örneklere her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Dolayısıyla SEKA'nın izinden yürüme iddiasındaki TEKEL işçilerini aynı zamanda SEKA'nın taşıdığı bayrağı daha da yükseklerde dalgalandırma, ülkenin her yanındaki TEKEL işletmelerini birer SEKA'ya çevirme sorumluluğu da beklemektedir. TEKEL işçisi sınıfı için direnmelidir.

------------------------------------------------------------------------------------------

Kapatma kararına karşı TEKEL işçisi eylemde...

“Her yer TEKEL, her yer direniş!”

8 Ocak günü içinde BDSP, Alınteri, Partizan, Barikat, İşçi Mücadelesi, SDP ve ESP'nin bulunduğu “TEKEL İşçileriyle Dayanışma Platformu” İnönü Parkı'ndan TEKEL Fabrikası'na yürüyerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

İnönü Parkı'nda biraraya gelen yaklaşık 70 kişi “TEKEL işçisi yalnız değildir!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Her yer TEKEL, her yer direniş!”, “Genel grev genel direniş!” sloganlarıyla fabrikaya kadar yürüdü. Yaklaşık 150 TEKEL işçisi fabrikanın önüne gelen kitleyi “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganlarıyla karşıladı. Daha sonra platform adına okunan basın açıklamasında şunlar söylendi:“Adana ve Malatya TEKEL sigara fabrikaları için kapatma kararı alındı. TEKEL işçilerinin direnişi ve mücadelesi sonucunda, özelleştirilemeyen bu fabrikaların yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmesi amacıyla, yüzlerce TEKEL işçisi sokağa atılarak aileleriyle birlikte açlığa ve sefalete sürüklenmek isteniyor. Direnen TEKEL işçisi kardeşlerimizin sokaklarda yankılanan sesi olmak için, bu direnişi her yere yaymak için bütün işçi ve emekçileri bu onurlu mücadeleye katılmaya çağırıyoruz. ”

Basın açıklaması sırasında sık sık “Türk-İş göreve genel greve!”, “TEKEL işçisi direnişin simgesi!”, “TEKEL'e uzanan eller kırılır!”, “Bizim buradan ölümüz çıkar!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları atıldı. Okunan basın açıklamasından sonra kurumlar adına kısa mesajlar okundu. Eylem hep beraber çekilen halaylarla sonlandı.

Basına açıklama yapan Tek Gıda-İş Sendikası Güney Anadolu Bölge Şubesi Başkanı Gürsel Diliçıkık, direnişi sürdüreceklerini ve bayramı fabrikada geçireceklerini vurguladı. Ekmeği elinden alınan TEKEL işçisinin bundan sonra her türlü yolu devreye sokacağını ve bunun yasalar çerçevesinde olmayabileceğine değinen Diliçıkık, artık bizim buradan ölümüz çıkar şeklinde konuştu.

***

10 Ocak günü TEKEL işçileri aileleriyle beraber AKP il binasına yürüyüş düzenlediler. Fabrikalarının kapatılmasına karşı direnen TEKEL işçileri bu kez de sloganlarını AKP il binası önünde haykırdılar. Eyleme yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Tek Gıda-İş Bölge Başkanı eylemde yaptığı konuşmada mücadelelerinin süreceğini dile getirdi. AKP binasında muhatap bulamayan işçiler yarım saatlik oturma eyleminin ardından fabrikalarına geri döndüler. Eylemde sık sık “AKP şaşırma sabrımızı taşırma!”, “Ölmek var dönmek yok!”, “AKP sandıkta hesap verecek!”, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “Susma sustukça sıra sana gelecek!”, “Adana fabrikana sahip çık!” sloganları atıldı.

14 Ocak günü ise fabrikada vardiyada olan işçiler akşam Adana'da AKP'nin yerel televizyonu olan AKDENİZ TV'yi bastılar. Adana'da bulunan yerel televizyonların direnişi kırıcı haberler yapması ve bayramda AKDENİZ TV'de AKP Adana milletvekilinin TEKEL üzerinden yaptığı konuşmadan kaynaklı AKDENİZ TV'yi basan işçiler “taraflı basın istemiyoruz” diyerek televizyon kanalını ve AKP milletvekilini protesto ettiler.

Kızıl Bayrak/Adana

-----------------------------------------------------------------------------------------

Kızıl Bayrak'ın geçmişteki değerlendirmelerinden:

TEKEL'de kazanmak için olanaklar güce dönüştürülmeli

“Gündemdeki özelleştirme saldırısına karşı koyacağını ilan etmiş bulunan TEKEL işçisinin SEKA'daki sınıf kardeşlerine göre çeşitli avantajları var.

“Yıllardan bu yana özelleştirmeyle bağlantılı saldırı ve sorunlarla boğuşan TEKEL işçisi, özelleştirmenin ne büyük bir yıkım getirdiğini ve getireceğini somut olarak yaşamıştır. Özelleştirmenin büyük bir yıkım olduğunun bilincindedir. Bu yanıyla düzen tarafından özelleştirmenin yararlarına ilişkin propagandalarla aldatılmaları hemen hemen imkansızdır.

“Diğer yandan TEKEL çok kârlı bir işletmedir. Sermayenin SEKA'daki gibi ‘zarar ediyor, ekonomiye yük oluyor, o nedenle özelleştiriyoruz' eksenli bir propaganda yürütme, özelleştirmeyi haklı gösterme ve direnişi yalıtma imkanı yoktur. Aynı şey TEKEL'de süreç devam ederken özelleştirilmeleri gündeme gelecek TELEKOM ve ERDEMİR gibi işletmeler için de geçerlidir.

“Şu an TEKEL'e bağlı 6 sigara fabrikası, 84 pazarlama birimi, 97 yaprak tütün işletmesi ve 1 ambalaj fabrikası bulunmaktadır. Yani TEKEL işletme ve fabrikaları ülkenin hemen her yanına dağılmış durumdadır. TEKEL'e bağlı işletmeler birçok yörede bölge ekonomisinin temel dinamiği durumundadır. TEKEL'in özelleştirilmesi hem TEKEL'e tütün satan tütün üreticilerini, hem de TEKEL ürünlerini pazarlayan geniş bir kesimi yakından ilgilendirmektedir. TEKEL'in özelleştirilmesi tütün üreticileri açısından tam bir yıkım anlamına gelirken, TEKEL ürünlerini dağıtan ve pazarlayanlar içinde önemli ekonomik kayıplara yolaçacaktır. Kısacası TEKEL'in özelleştirilmesinden zarar göreceklerin sayısı sendikalı 22 bin işçiden çok daha fazladır. Bu da özelleştirme karşıtı mücadeleye toplumsal desteğin örgütlenmesinde önemli kolaylıklar sağlayacak bir faktördür. Doğru bir mücadele çizgisi yakalandığında ve toplumsal desteğin örgütlenmesine dönük gereken çaba gösterildiğinde, TEKEL işçisi hem sermaye karşısında yalnız kalmaktan kurtulacak, hem de sömürü ve yıkım politikalarına karşı kapsamlı bir mücadelenin ateşleyicisi olabilecektir.

“Avantaj olarak sayılması gereken bir diğer nokta, TEKEL işçilerinin yıllardır özelleştirme gündemiyle içiçe olması, bununla ilgili eylemli süreçlerden geçmesidir. Özelleştirme saldırısı gündeme geldiğinden bu yana TEKEL işçileri buna karşı merkezi ve lokal pek çok eylem gerçekleştirmiş ve önemli bir deneyim edinmiştir. 2002 yılında kapatılan TEKEL işletmelerine gerekli desteğin örgütlenmeyişi, lokal eylemlerin ise tasfiyeyi engellemekten uzak kalması da acı bir ders olarak akıldan çıkartılmamalıdır.

Avantajları güçlü bir mücadeleye çevirme sorumluluğu

“Görüldüğü gibi TEKEL işçileri, etkili bir mücadele ortaya koymak için bugüne kadar özelleştirme saldırısına uğrayan irili ufaklı işletmelerin hepsinden daha fazla avantaja sahiptir. TEKEL işçisi elindeki güç ve imkanların farkında olmalı, bunları sermayeye karşı mücadelede en etkin şekilde kullanmaya çalışmalıdır.

“Fakat halihazırdaki avantajlar ne olursa olsun, TEKEL işçilerinin kendi başlarına yapabileceklerinin bir sınırı vardır. SEKA'nın da gösterdiği gibi özelleştirme karşıtı mücadelede işçilerin en büyük silahı birleşik militan mücadeledir. Birleşik mücadele ve eylemli destek yeterince örgütlenemediği için, SEKA işçisi tüm direngenliğine rağmen işi ancak belli bir yere kadar götürebilmiştir. Sözünü ettiğimiz gibi TEKEL, destek ve birleşik mücadelenin örgütlenmesi konusunda SEKA'ya göre çok daha avantajlı bir konumdadır ve bu avantajın değerlendirilmesi sonuç üzerinde de tayin edici olacaktır. Bu bakımdan TEKEL işçisi bir taraftan fabrikalar üzerinden mücadeleyi örgütlemek için hazırlanırken, diğer yandan da sömürü ve yağma politikalarından etkilenen bütün toplumsal kesimlerle ortak hareket etmenin imkanlarını yaratmaya çalışmalıdır.”

(Kızıl Bayrak, Sayı: 2005/12, 26 Mart 2005)

------------------------------------------------------------------------------------------

Liseli gençliğin Tekel işçileriyle dayanışması

Adana Liseli Gençlik Platformu olarak kendimizi işçi sınıfı mücadelesinin yanında ifade ediyoruz. Bugün yanıbaşımızdaki Tekel fabrikası kapatılıyor. Tekel bünyesinde 700 işçi çalışıyor. Aileleriyle birlikte yaklaşık 2500 insanın geçim kaynağı Tekel. Tekel'in kapatılmasıyla burada çalışanlar işsiz ve aç kalacaklar. Yanısıra yüzlerce tütün işçisi de işsiz kalacak.

Bizler Adana Liseli Gençlik Platformu olarak 4 Ocak günü Eğitim-Sen tarafından örgütlenen Tekel İşçisiyle Dayanışma Yürüyüşü'ne katıldık. Eğitim-Sen'in önünden Tekel Sigara Fabrikası'nın önüne yapılan meşaleli yürüyüşün sonunda Tekel işçilerinin kararlılığı ve büyük coşkusuyla karşılaştık. Sloganlarımızla her zaman Tekel işçisinin yanında olacağımızı haykırdık.

Coşkulu geçen eylemde işçilerle dayanışma içinde tek yumruk olduğumuzu gösterdik. Adana Liseli Gençlik Platformu olarak tüm öğrencileri de yakından ilgilendiren bu sorun karşısında işçi sınıfının yanında mücadeleye çağırıyoruz.

Adana'dan bir ALGP'li