08 EKİM 2005 Sayı: 2005/40 (40)

  Kızıl Bayrak'tan
  AB hayallerinin çöküşü ve AB'ye hizmette buluşanlar
  AB ile müzakere süreci başladı.
  Gençlik geleceğine sahip çıkıyor
  Meclis yeni saldırılar için işbaşı yaptı
  "Sosyal Güvenlik Reformu" uygulanmadan iflas etti
Erdemir'de yağma savaşının galibi OYAK
Özelleştirme gelirleri sermayenin derdine derman olabilir mi?
  Özelleştirme saldırısında yeni hamleler
  Devlet terörü her yerde
  Tarımda yıkım ve emekçi köylülük
  Milliyetçilikler kıskacında sendikacılık ve sınıf mücadelesinde "D"İSK / Y. Akkaya
  Demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu/3 (Orta sayfa)
  Fransa'da onbinlerce emekçi grevde
  Kapitalist düzende parçalanmış insan cesetleri de "para eder"!

  İran yine hedef tahtasında!

  Suriye yine hedefte!
  Kürdistan sorunu, çözüm dinamikleri ve handikapları/2
  Büyükçekmece İşçi Kurultayı hazırlık çalışmalarından
  Emekçi Kadın Buluşması gerçekleşti.
  Emekçi Kadın Buluşması; Taleplerimizi kazanmanın yolu mücadeden geçiyor!
  Bültenlerden / Kamu Emekçileri Bülteni
  Savaşsız bir dünya sosyalizmle gelecek!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İran yine hedef tahtasında...

Bölge halklarının geleceğini emperyalist-siyonist zorbalığa karşı direniş belirleyecek!

Emperyalist-siyonist güçlerin sık sık tekrarlanan tehditlerine boyun eğmeyen İran yönetimi, bu gerici zorbalar arasındaki görüş ayrılıklarını pekiştirdi. Kısa süre önce AB ülkeleri, İran'a baskı yapma konusunda ABD'yle aynı safta buluşmuşlardı. Amaç, nükleer faaliyetlerini BM Güvenlik Konseyi gündemine taşıyarak İran'ı dize getirmekti.

Emperyalistlerin bu küstah girişimine açık yanıtı İran'ın Nükleer Müzakerecisi Ali Laricani verdi. Laricani, “Bu büyük ülkenin iradesini Güvenlik Konseyi sopası ile kırabilecekleri fikri mantıksal olarak yanlıştır. Ve onlar sadece saygınlıklarını kaybediyorlar” dedi. Bu arada sorunu kışkırtıp duran siyonist İsrail'in, bir an önce İran'a askeri saldırının başlatılması yönündeki ısrarı sonuç vermedi. Görünen o ki, gerici odaklar, bölgeye dönük farklı hesaplara sahip olmalarından dolayı, İran konusunda anlaşamıyorlar.

Bu arada İran'ın nükleer faaliyetlerinin yürütülmesinde baş rolü oynayan Rusya, bu faaliyetlerin Güvenlik Konseyi'ne taşınmasına gerek olmadığını savunarak, olası bir İran karşıtı kararı veto edeceği sinyalini vermişti. Alman emperyalizmi de, İran'a açıktan cephe almayarak, kısmen de olsa Tahran yönetiminin rahatlamasına katkıda bulundu. Bush liderliğindeki savaş kundakçıları ise, bu yönde bir karar çıkartarak, İran'ı kıskaca almak istiyorlardı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) desteğine rağmen, şimdilik bu hedefe ulaşamadılar.

Bölgenin nükleer gücü İsrail kışkırtmaya devam ediyor

İran Almanya, İngiltere, Fransa üçlüsüyle yürüttüğü müzakereler kapsamında askıya aldığı nükleer çalışmalara Ağustos ayının ilk haftasında yeniden başlamış, üç AB ülkesi de konuyu UAEK gündemine taşımıştı. İran kararını, AB ülkelerinin taahhütlerine uymaması ile gerekçelendirirken; AB üçlüsü de, İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'na (NPT) aykırı davrandığını iddia etmişti.

AB üçlüsü-İran arasındaki görüşmelerde yaşanan sorunların AB üçlüsünü ABD'ye yakınlaştırması İsrail tarafından sevinçle karşılanmıştı. 40 yıldır kitle imha silahı üretip stoklayan İsrail'in başındaki siyonist şefler, bu durumu İran'a askeri saldırı başlatmanın olanağına çevirmek istediler. Ancak emperyalist güçler İran'a saldırmayı henüz göze alamıyorlar.

Bunun üzerine İsrail, siyonizmin farklı tonlarını temsil eden şeflerin de desteğiyle bu yöndeki çabalarını sürdürüyor. Bu çerçevede ABD'yi ziyaret eden çeşitli partilerden İsrailli milletvekilleri, savaş kundakçılarından, nükleer program gerekçe gösterilerek İran'a karşı askeri saldırı düzenlenmesini istediler. Siyonist milletvekilleri, Washington yönetiminden İran'ın nükleer çabalarını gerekirse güç kullanarak durdurmasını isteyerek, “yoksa en kötü ihtimalde bunu İsrail'in yapacağı”nı söylediler.

Tam bugünlerde haydutbaşı Bush, İran yönetimi nükleer programını bitirmediği sürece, bu ülkeye yönelik askeri bir müdahalenin gündemde olduğunu açıkladı. Bu açıklama siyonist şeflerin duymak istediği türden olmakla beraber, Irak bataklığında çırpının neo-faşist çetenin ikinci cephe açması pek kolay görünmüyor. Hele sözkonusu olan İran gibi “kolay lokma” olmayan bir ülke olunca, iş daha bir çetrefilleşiyor. Gerçi her iki taraf da İran'a saldırma konusunda benzer hevesler taşıyor, ama neo-faşist çeteyle siyonist şeflerin ortak bir noktada buluşması, en azından şimdilik kolay görünmüyor.

AB: “İran'a saldırmak için bir neden yok”

Washington-Tel Aviv kaynaklı savaş çığırtkanı söylemler üzerine bir açıklama yapan İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, AB'nin aynı fikirde olmadığını ifade etti. Straw, Bush'un açıklamasına karşın ABD'nin de İran'a saldırmayı düşünmediğini savundu.

BBC'ye konuşan İngiliz Bakan, İran'ın nükleer programıyla ilgili uluslararası sorunun halen diplomatik yollarla çözülebileceğine inandığını kaydederek, “Bizim İran'la savaşmak için bir meselemiz yok. Neden? Çünkü bu (savaş) sorunu çözmeyecek. Hiç kimse İran ile savaşmaktan sözetmiyor. Bu sorun ancak diplomatik yollar ve diplomatik baskılarla çözülebilir” diye konuştu. Görüldüğü üzere, bir süre önce İran'a karşı bir tutum alan AB emperyalistleri de, değişik hesaplarla daha değişik bir tutum sergilemeye başladılar.

Ahmedinecad: “Petrol satışlarını durdururuz!”

Tehditlere boyun eğmeyeceğini ilan eden İran yönetimi saldırılara cepheden yanıt verdi. Verilen yanıtı öncekilerden farklı kılan özellik ise, petrol satışının durdurulabileceğinin Cumhurbaşkanı tarafından dile getirilmesidir. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, ABD ve müttefiklerinin baskısıyla BM'nin yaptırım kararı alması halinde Tahran'ın uluslararası silah denetçilerini reddedebileceğini belirterek, “Birçok yönden buna karşılık veririz. Mesela petrol satışlarını durdururuz veya nükleer tesislerimizin denetlenmesini kısıtlayabiliriz” dedi.

Eski cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani ise emperyalist-siyonist zorbalara meydan okudu. Amerika ve Avrupa'ya hitap eden Rafsancani, şunları söyledi: “Bu meydan, geçilmesi kolay olmayan bir meydandır. Bu meydan, tehlikeli bir meydandır. Eğer doğru hareket etmezseniz size, bölgeye ve dünyaya ağıra malolur”; “Sizin amacınız korkutmaksa bilin ki İranlılar korkmuyor. Yok eğer bu yolla bir yerlere varmak istiyorsanız, korkutmakla müzakere olmaz ve diyalog kurulmaz.”

Gelişmelerin şimdiki seyri hangi düzeyde olursa olsun, ne ABD, ne de bölgedeki ileri karakolu İsrail, İran'ı hedef alan saldırgan politikadan vazgeçecek gibi görünmüyor. Zira Washington'daki neo-faşist çete Tahran'da Amerikan uşağı bir yönetim görmek istiyor, çünkü bu istek gerçekleşmediği sürece BOP projesinde kayda değer bir adım atmayacağını biliyor. Bölgenin kitle imha silahları deposu siyonist İsrail ise, Tel Aviv'deki ırkçı-siyonist rejimi meşru görmeyen bölgenin en etkili devleti İran'ın, emperyalist ordular marifetiyle güçten düşürülmesini istiyor.

Washington-Tel Aviv merkezli bu kanlı hevesler, ancak bölgenin topyekûn yıkımı halinde gerçekleşebilecek türdendir. Bölge halklarının, tahmin edilmesi bile güç olan bedelleri ödemekten kurtulabilmesi, anti-emperyalist, anti-siyonist mücadeleyi ne düzeyde yükselteceğine bağlı olacaktır.