08 EKİM 2005 Sayı: 2005/40 (40)

  Kızıl Bayrak'tan
  AB hayallerinin çöküşü ve AB'ye hizmette buluşanlar
  AB ile müzakere süreci başladı.
  Gençlik geleceğine sahip çıkıyor
  Meclis yeni saldırılar için işbaşı yaptı
  "Sosyal Güvenlik Reformu" uygulanmadan iflas etti
Erdemir'de yağma savaşının galibi OYAK
Özelleştirme gelirleri sermayenin derdine derman olabilir mi?
  Özelleştirme saldırısında yeni hamleler
  Devlet terörü her yerde
  Tarımda yıkım ve emekçi köylülük
  Milliyetçilikler kıskacında sendikacılık ve sınıf mücadelesinde "D"İSK / Y. Akkaya
  Demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu/3 (Orta sayfa)
  Fransa'da onbinlerce emekçi grevde
  Kapitalist düzende parçalanmış insan cesetleri de "para eder"!

  İran yine hedef tahtasında!

  Suriye yine hedefte!
  Kürdistan sorunu, çözüm dinamikleri ve handikapları/2
  Büyükçekmece İşçi Kurultayı hazırlık çalışmalarından
  Emekçi Kadın Buluşması gerçekleşti.
  Emekçi Kadın Buluşması; Taleplerimizi kazanmanın yolu mücadeden geçiyor!
  Bültenlerden / Kamu Emekçileri Bülteni
  Savaşsız bir dünya sosyalizmle gelecek!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Adana'da polis terörü devam ediyor...

Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!

Son dönemde ülke genelinde yaşanan saldırılar Adana'da da tüm hızıyla sürüyor. Dersim'de katledilen 17 MKP'li devrimciyi anmak, devletin katliamlarını ve katliamcı yüzünü teşhir etmek için yapılan eylem ve etkinliklerden sonra açık bir saldırıya dönüşen bu süreç, ilk gözaltına alınıp tutuklanan 5 kişiden sonra gerçekleştirilen geniş bir operasyonlar zinciriyle devam etti. Birçok kişinin evi polis tarafından basıldı, insanlar sokaklardan toplanarak gözaltına alındı. Bu operasyonlardan sonra 10 kişi tutuklandı. Bu sayı, katliamı protesto eylemlerine katıldıkları için tutuklananlarla 15'e çıktı ve birçoğu aranır duruma düştü. Daha sonra tekrar birkaç kişinin evi basıldı, otobüste gözaltına alınan bir devrimci tutuklandı.

Polisin dışarıdaki insanlara yönelik baskısı devam ediyor. En son 3 Ekim günü ilk tutuklanan 5 kişinin mahkemesi tahliyeyle sonuçlandı. Üç ay keyfi bir şekilde F tipi cezaevinde tutsak edilen yoldaşlarımız ve devrimci dostlarımızın tahliyelerini sloganlarla karşılamamızı bahane eden sermayenin kolluk güçleri, Adliye çıkışı ailelerin de içinde bulunduğu kitleye azgınca saldırarak 21 kişiyi gözaltına aldı. Yoldaşlarımızı hedef göstererek başlayan saldırı, kitlenin sloganlarla karşılık vermesi üzerine tüm kitleye yöneldi ve aralarında ailelerin de bulunduğu 21 kişi tekme tokat, yerlerde sürüklenerek, biber gazları eşliğinde otobüslere bindirildi. Otobüslerde de sözlü ve fiili saldırılar devam etti. Birçok kişi aldıkları darbelerden ve biber gazlarının etkisiyle bayılacak duruma geldi. TMŞ'ye götürülüp iki gün tutulduktan sonra 5 Ekim günü öğleden sonra Savcılığa çıkarılan yoldaşlarımız ve dostlarımızın bir kısmı serbest bırakıldı. 7 kişi tutuklama istemiyle mahkemeye sevkedildi. Onlar da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Gözaltına alınanların tamamına MKP üyesi olmak ve propagandasını yapmaktan dava açıldı.

4 Ekim günü akşam üzeri alınanlar halen gözaltındayken TMŞ ekipleri adres tespitini bahane ederek, Savcılık izniyle Şakirpaşa İşçi Kültür Evi'ni bastılar. Yaşanan kısa süreli tartışmadan sonra sadece protokol olarak bırakılan Kızıl Bayrak gazetesinin birkaç sayısının toplatması olup olmadığını sorarak gittiler. Aynı gece akşam, cezaevinden bir gün önce tahliye olan yoldaşımız Taner İmrek, TMŞ ekipleri tarafından takip edildi. Resmi polislerin kimlik sorma bahanesiyle durdurduğu İmrek, “bu işleri bırak, gençliğine yazık olur” sözleriyle tehdit edildi. Halen insanların üzerindeki baskılar devam ediyor.

Adana'da yaşanan son süreç sermaye devletinin devrimcilere ve devrimci faaliyete tahammülsüzlüğünü bir kez daha ortaya sermiştir. AB hayalleriyle kitlelerin gözünü boymaya çalışan sermaye devleti, son dönemde hem Türkiye genelinde hem de Adana'da uyguladığı baskı ve terörle, bizlere AB'nin de, sermaye devletinin de tüm kirli yüzünü göstermektedir. Ancak, devletin her türden baskı ve şiddeti bugüne kadar bizleri yıldıramadı, bundan sonra da yıldıramayacak. Mücadelemiz devrim ve sosyalizm davası kazanana dek sürecek.

Adana BDSP ve Ekim Gençliği

-----------------------------------------------------------------------------------------

Dersim'de devlet terörü!

14 Eylül günü Dersim'de taksi şoförlüğü yapan Hasan Akdağ, arabasına binen 3 polis tarafından katledilmişti. Katliamın duyulmasının ardından Dersim halkı sokaklara dökülmüş, yaklaşık 4 bin kişi sloganlar atarak polis karakoluna yürümüş ve karakolu taşlamıştı. Cenaze bin araçlık bir konvoy eşliğinde taşınırken, karşılaşılan polis barikatına yüklenilerek çatışılmış ve kararlı bir tutumla polis püskürtülmüştü. Olayın ardından Emniyet Müdürü yaşananın bir yanlışlık olduğunu söylemişti.

19 Eylül günü 5 kişinin evi “kamu malına zarar vermek” suçu gerekçe gösterilerek basıldı ve bu kişiler önce gözaltına alındı, daha sonra tutuklandı. 25 Eylül'de iki kişi daha aynı gerekçe ile tutuklanarak cezaevine gönderildi.

28 Eylül günü DHP, Dersim THD, ESP ve HKM tarafından bu keyfi saldırıları protesto etmek amacıyla bir basın açıklaması düzenlendi. Açıklamada şunlar söylendi: “Tüm bu saldırıların amacı Dersim halkına gözdağı vermek ve yeni saldırıların zeminini oluşturmaktır. Yaşadığımız bu süreç de göstermiştir ki düzenin saldırılarının ancak mücadele ile önü kesilebilir. Devlet karşısında sesiz kalmak yeni saldırıların gelmesine ortak olmaktır. Yeni yasaklara, orman yangınlarına, ev baskınlarına, gözaltılara, tutuklamalara, infazlara, işkencelere ve ölümlere davetiye çıkarmaktır. Halkımızı baskı, haksızlıklara ve sömürüye karşı duyarlı olmaya, mücadeleye çağırıyoruz. Gözaltılara ve tutuklamalara karşı duyarlılıklarını alanlarda göstermeye çağırıyoruz. Tüm duyarlı kamuoyunu dersimde yaşanan tutuklamalara karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.”

Basın açıklamasının ardından kitle ablukaya alındı ve kimlik kontrolü yapılacağı söylendi. Kitlenin karşı koyması üzerine saldıran polis ile eylemciler arasında çatışma çıktı. Taş atan göstericilere polis biber gazı ile karşılık verdi ve birçok kişi gözaltına aldı. Gözaltına alınanların büyük bir kısmı “polise mukavemet” gerekçesiyle tutuklandılar. Saldırısı sırasında birçok kişi ağır biçimde yaralandı. Göstericiler gözaltı sürecinde de polis şiddetine maruz kaldılar. Tutuklananlar halen cezaevinde tutuluyor.

------------------------------------------------------------------------------------------

“TMY geri çekilsin!”

Kartal'da devrimci kurumlar son dönemlerde sosyalist basına yönelik saldırıları ve yeni çıkarılması düşünülen Terörle Mücadele Yasası'nı protesto etmek amacıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Eylem 1 Ekim günü saat 17:00'de Kartal Postanesi önünden yürüyüşle başladı. Eylemde “Sosyalist basın susturulamaz!, TMY Tasarısı geri çekilsin!/BDSP, Partizan, ESP, DHP” imzalı pankart açıldı. Kortejler halinde sloganlarla Kartal Meydanı'na yüründü.

50'yi aşkın kişinin katıldığı eylemde “TMY geri çekilsin!”, “Sosyalist basın susturulamaz!”, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganları atıldı, dövizler taşındı.

Basın açıklamasında son dönemde tutuklanan gazetecilerle birlikte hapishanelerde şu anda 10 tane tutuklu gazetecinin bulunduğu belirtildi. Çıkarılması düşünülen Terörle Mücadele Yasası ile söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin arttırıldığı, emekçilerin mücadelesiyle çöpe atılan ünlü 8. maddenin tekrar gündeme geldiği, polise daha fazla yetki verilerek gözaltılar, işkenceler ve tutuklamaların meşrulaştırılmak istendiği vurgulandı. Eylem basın açıklamasının okunmasından ve atılan sloganlardan sonra bitirildi.

Kızıl Bayrak/Kartal

------------------------------------------------------------------------------------------

Devlet katletmeye devam ediyor!

İstanbul Bağcılar'da 2 Ekim günü 70 kişilik bir kitle Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle eylem yaptı. Eylem sırasında olay yerine gelen polis eylemcilerin üzerine, hiçbir uyarı yapmadan üç farklı yönden ateş açtı. Açılan ateş sonucu çok sayıda gösterici yaralanırken Atilla Geçmiş adlı bir genç aldığı dört kurşun yarası sonucu hayatını kaybetti. Bu yargısız infaz sonucunda hayatını kaybeden Atilla Geçmiş'in cenazesi Cerrahpaşa Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı, fakat devlet terörü burada da sona ermedi.

Ertesi gün kaldırılacak olan cenazeyi kaçırmak isteyen polise Atilla Geçmiş'in ailesi engel oldu. Cenazeyi almak için Adli Tıp önünde toplanan kitleye polis hiçbir somut gerekçe göstermeden dağılmaları uyarısında bulundu ve bunun reddedilmesi üzerine de saldırarak 7 kişiyi gözaltına aldı. Saldırının ardından kitle, DEHAP Fatih İlçe Örgütü önünde yeniden biraraya geldi. Ailenin talebiyle toplanılan yere getirilen cenaze “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Biji bratiya gelen!” sloganlarıyla karşılandı. Cenaze buradan memleketi Hatay'a uğurlandı.

Kızıl Bayrak/İstanbul