07 Mayıs 2005
Sayı: 2005/18 (18)


  Kızıl Bayrak'tan
   “Her gün 1 Mayıs!” şiarıyla mücadeleyi yükseltelim!
  Tayyip Erdoğan Sabra-Şatila kasabı
Şaron’un ayağına gitti
  İstanbul’da 1 Mayıs... 60 bin işçi, emekçi
ve genç alanlardaydı
  İstanbul 1 Mayıs’ından yansıyanlar
  1 Ankara...İşçi ve emekçi katılımı zayıf bir 1 Mayıs!
  İzmir’de 1 Mayıs...
İşçi katılımında zayıflık
  1 Mayıs gösterilerinden
  Kayseri’de 1 Mayıs... İşçi ve emekçilerin
coşkusu alana yansıdı
 Ankara BDSP’nin 1 Mayıs çalışması
  1 Mayıs Ankara: Yoğun ve parçalı gençlik
katılımı
  İstanbul Ekim Gençliği’nin 1 Mayıs
çalışmalarından
  2005 1 Mayısı’nın çağrısı… Birleşik, kitlesel ve devrimci bir gençlik
hareketi için mücadeleye!
 Güney Kürdistan sorunu üzerine ön
düşünceler/2 (Orta sayfa)
1 Mayıs hazırlıklarından

 DİSK Genel Başkanı: “Patronlarla
çıkarlarımız ortaktır”!

 Dünya’da 1 Mayıs...
 Venezuella yönetimi ABD’yle askeri
işbirliğine son veriyor
Bölgedeki işbirlikçi-gerici rejimler
emperyalist işgali meşrulaştırıyor
Anti-faşist zaferin 60. yıldönümü
Vietnam; ABD emperyalizminin unutamadığı
yenilgi!
Çok sağcı bir Papa/ Vicente Navarro
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Venezuella yönetimi ABD'yle askeri işbirliğine son veriyor...

Hugo Chavez'in adımları savaş kundakçılarını çileden çıkarıyor

Chavez'in devlet başkanlığına gelmesinden kısa süre sonra ABD emperyalizmi ile işbirlikçileri provokasyonlara başlamıştı. Bu kirli girişimlerin doruk noktası 2002'de CİA'nın organize ettiği askeri darbe oldu. Ancak emekçilerin kitlesel desteğiyle iki gün içinde darbe püskürtüldü.

Darbe girişiminin boşa düşürülmesinden sonra petrol tekelleri, hain sendikacıları da arkalarına alarak petrol üretimini bir süre sabote ettiler. Ancak bu girişim de boşa düşürüldü. Yönetimi düşürmek hevesiyle yapılan referandumdan güçlenerek çıkan Chavez, emekçiler lehine yeni adımlar atmaya devam etti. Bu adımlar Washington'daki savaş kundakçılarıyla işbirlikçilerini fazlasıyla rahatsız etti.

Askeri ilişkilere son!

Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez, geçtiğimiz günlerde ABD ile 35 yıldır devam eden “askeri işbirliği”nin sona erdiğini duyurdu. Chavez, televizyondan yaptığı açıklamada, Venezuella ordusuna eğitim veren 4 ABD'li subayın hükümet aleyhinde kampanya yürüttüklerini belirtti ve Venezuella'yı derhal terketmelerini talep etti.

ABD'nin Venezuella'yı işgal planları yaptığına dikkati çeken Chavez, ülkesindeki bir askeri üs ile bir petrol rafinerisinin fotoğraflarını çeken Amerikalı bir subay ile bazı gazetecilerin bir süre gözaltına alındıklarını belirtti. Chavez, Amerikalı subaylardan ülkeyi terketmelerini istedi ve artık iki ülke arasında ortak tatbikat yapılmayacağını kaydetti. ABD'de eğitim gören 95 Venezuellalı subay da geri çağrılacak.

Chavez'in sözleri halklara karşı “süresiz savaş” ilan eden neo-faşist şebekeyi fazlasıyla rahatsız etti ve Venezuella'daki gelişmelerden duydukları kaygıları artırdı.

Venezuella hükümeti bir yıl önce de, ülkedeki üslerde ve bağlantı bürolarında bulunan Amerikalı askeri görevlilerden ülkeyi terketmelerini istemişti. Yanısıra Chavez, Amerikan uçaklarının Venezuella üzerinde uçmalarına izin vermeyi reddetmiş, Küba ve İran gibi ülkelerle ilişkileri güçlendirmiş, Rusya, İspanya, Çin ve Brezilya'dan da silah ve askeri malzeme satın almıştı. Tüm bu gelişmelerin ardından askeri ilişkilerin askıya alınması savaş çetesini çileden çıkardı.

Amerikan rejimi kirli işlere ağırlık vermeye hazırlanıyor

Chavez'in açıklaması anında Washington'da yankı yarattı. “Demokrasi”, “özgürlük” gibi değerleri “ihraç etmek”le övünen Bush ve çetesi, Venezuella hükümetinin kendi iradesiyle hareket etmesini kabullenemiyor. Bu nedenle Chavez yönetimini devirebilmek için kirli planlar yapılıyor.

Her zamanki gibi kolları ilk sıvayan savaş borazanı medya oldu. New York Times gazetesinde yayınlanan haber-analize göre, Bush yönetimi Caracas hükümetine karşı “daha sert” politikalar izlemeye hazırlanıyor. Bu kapsamda, ABD yanlısı “hükümet dışı kuruluşlar”, sermaye kurumları ve siyasi örgütlere daha fazla para aktarılmaya başlanacak. Savaş çetesinin destekçilerinden olan bu gazete, “Venezuella bugün, ABD'nin siyasi açıdan kullanabileceği kredi veya yardımlarına ihtiyaç duymuyor” uyarısını yaparak, Chavez'i devirmenin kolay olmadığını haydut takımına hatırlattı.

Washington Post gazetesi ise, yayınladığı bir makale ile Chavez'i hedef gösterdi. Makalede, “Ekvador'u, egemen olmak istediği ‘Bolivarcı' topraklara dahil olarak gören Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Bolivya'da yaptığı gibi bu ülkede de popülist bir kargaşa çıkarmak isteyebilir” iddiası ortaya atıldı. Dayanaktan yoksun iddiaları gerekçe gösteren gazete, savaş çetesi için şimdiden yol döşemeye başladı.

Bush liderliğindeki haydutların Hugo Chavez'in önümüzdeki yıl yapılacak seçimleri kazanmasından endişe ettiği, bu nedenle onu devirmek için “uzun vadeli bir strateji” izlemeyi kararlaştırdığı yönünde haberler de yayınlanmaya başlandı. Adı açıklanmayan bir ABD'li bürokrat, “Chavez hükümeti ile gerçekçi, pragmatik bir ilişki kurmamız giderek imkansız hale geliyor. Bizim böyle bir ilişki kurma yönündeki tekliflerimizi reddediyorlarsa, biz de daha meydan okuyan bir yaklaşıma yönelebiliriz” diye konuştu.

Bu arada Bush'un Cumhuriyetçi Partisi'nden üst düzey bir yönetici de, “durumun giderek daha kötüye gittiğini ve müdahale gerektiğini” söyledi. Adı açıklanmayan bir başka yönetici, “Görmezden gelme politikası işe yaramıyor. Venezuella, ABD'ye en çok petrol sağlayan 4 ülkeden biri. Chavez, bizim için kritik olan bir enerji kaynağının üzerinde oturuyor” diyerek, saldırı tellallığı yapan koroya katıldı.

Sol eğilimli partilerin güç kazandığı Latin Amerika'da, Amerikan emperyalizmine duyulan tepkiler de giderek artıyor. Chavez kadar gözüpek adımlar atan bir başkana henüz rastlanmadı ama, bu durum yine de Washington'daki zorbaları rahatsız ediyor. Bundan dolayı Bush yönetimi, bir süredir Latin Amerika ülkelerine “Venezuella'dan uzak durmaları” için baskı yapıyor. Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın yaptığı Latin Amerika gezisinde de bu yönde mesajlar verildi.

İşçi ve emekçiler “kolay lokma” olmadıklarını göstermiş bulunuyorlar

Küstah emperyalistleri çileden çıkaran Hugo Chavez, provokasyonları boşa çıkartmayı başardığı gibi, tehditlere de boyun eğmiyor. Özellikle son dönemdeki birçok konuşmasında Chavez'in, kapitalizmin “kölelik düzeni”, tek çıkış yolunun ise sosyalizm olduğu yönündeki vurguları dikkat çekiyor. Reformist programlarla başkanlığa gelenler kısa sürede sağa çarkederken, Chavez attığı adımlarda ısrar ediyor. Bolivarcı devrimin doğrudan sosyalizme yolalması gerektiğini dile getiren Chavez'in ağabeyi de, “Başkan Chavez, daha önce, kapitalizm ile sosyalizm arasında ‘3. bir yol' olabileceği görüşünü savunuyordu. Bunu başkan ile değerlendirdik ve Bolivar devrimi içerisinde bir 3. yolun kesinlikle varolamayacağı görüşüne vardık” diyor.

Chavez'in emekçilerden yana attığı adımları sabote etmek isteyen Venezuella burjuvazisi ile Washington'daki savaş kundakçılarının daha saldırgan bir tutum içerisine girmeye hazırlandığı açıktır. Bu ise Venezuella'da sınıf çatışmalarının yeni bir boyut kazanması anlamına geliyor. Yapılan hazırlıklara bakıldığında, emekçilerin desteğini alan Chavez yönetiminin “kolay lokma” olmadığı görülmüştür. Özellikle emekçi kitlelerin inisiyatifinin harekete geçirilmesi (ki, CİA'nın organize ettiği provokasyonların boşa düşürülebilmesi bu sayede olmuştur) noktasında kayda değer adımlar atılmıştır. Olası bir Amerikan saldırısına karşı yüzbinlerce gencin milis eğitiminden geçirildiği de bir süre önce basına yansımıştı.

Bir kere daha, sonucu ABD'nin kirli oyunları ve savaş makinası değil, emekçi halkların direnme kararlılığı belirleyecektir.