8 Ocak 2005
Sayı: 2005/02(02)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD-İsrail şer ekseninin hizmetindeler
  Sağlıkta özelleştirmenin kılıfı; Sağlıkta Dönüşüm Projesi
  Özelleştirmeler durdurulsun, kölelik yasaları çöpe atılsın!
  Sosyal saldırılara karşı sınıf mücadelesi!
  Sefalet ücreti politikası 2005 yılında da devam edecek
  Patronlar kıdem tazminatını 15 güne indirmek istiyor
  DİSK'in 2004 daporu üzerine
  CHP'de patlayan "cerahat"
  Abdullah Gül siyonist şeflerin huzurunda
  "Yardım koalisyonu", "Bağdat fatihi" feneralden sorulacak
  Tasfiyecilik, sahte dostlar ve ötesi
  Birleşik gençlik kurultayı için ileri!/Orta sayfa
  Birleşik bir gençlik kurultayı için harekete geçildi
  2004'te gençlik hareketi
  Mimar Sinan'da tepki büyüyor
  İşgal karşıtı direniş seçim oyununu bozmaya aday
  Filistin halkının cellatları Irak'ta işbaşında!
  İsrail işgali altında "özgür seçimler"
  Almanya;Burjuva demokrasisinin iç yüzü
  OSİM-DER 1. Olağan Genel Kurulu yapıldı
  Bültenlerden
  BEKO'da kitlesel işçi kıyımı
  Ya barbarlık ya sosyalizm!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Birleşik, devrimci bir gençlik hareketi için anlamlı bir adım!..

Birleşik gençlik kurultayı için ileri!

Gençlik hareketinin politik ve örgütsel sorunlarının tartışılmasında önemli bir adım olmaya aday olan bir üniversiteli gençlik kurultayının tartışmaları halihazırda başlamış bulunuyor. 6 Kasım öncesinde başlayan, ancak 6 Kasım'da yaşanılan eylem bölünmelerinin bir sonucu olarak kısa bir süreliğine geri çekilen ve arkasından geçtiğimiz ay içerisinde yeniden başlatılmış bulunan tartışmalar, merkezi bir gençlik kurultayı örgütlemek hedefiyle devam etmektedir. Bu tartışmaların önümüzdeki günlerde nasıl sonuçlar oluşturacağından ve bir merkezi kurultay örgütlemenin pratik ve politik adımlarını başlatmasından bağımsız olarak, bugün neredeyse tüm siyasetlerin bu tartışmaya çekilebilmesi ve halihazırda 6 siyasetin (Ekim Gençliği'nin çıktığı tarih itibari ile) bu tartışma toplantılarının çağrıcısı olması, önümüzdeki sürecin olumlu bir şekilde devam edeceği yönündeki beklentilerimizi güçlendirmektedir. Bugün ortaya çıkan bu kurultay fikri dönemsel bir politik platformun ifadesi olarak ele alınmalıdır. Gençlik hareketinin yaşadığı kısır tablonun tartışılması ve çeşitli düzeylerde ortak sonuçlara varılması için önemli bir imkan olan kurultay, gençlik hareketi açısından oldukça önemli bir adım olmaya adaydır. Tabii ki doğru hedefler ve çalışma yöntemi çerçevesinde, gençlik içerisindeki siyasal öznelerin bütününü asgari planda kapsayabildiği koşullarda bu mümkün olacaktır.

Gençlik hareketinin sorunları ve öğrenci kurultayı

Öncelikle bugün başlayan kurultay tartışmalarının nedenlerini anlayabilmek için gençlik hareketinin yaşadığı sorunlara ve hareketin ihtiyaçlarına bakmak faydalı olacaktır. Ancak bu sayededir ki merkezi bir gençlik kurultayı fikri yerli yerine oturtulabilir. Türkiye Komünist İşçi Partisi'nin dönemin başından bu yana yaptığı değerlendirmelerde ortaya konulan tespitler bu açıdan açıklayıcı olacaktır:
‘Artık genel olarak kabul gördüğü gibi, öğrenci gençlik hareketi yıllardır aşılamayan ve genç komünistlerin konuya ilişkin değerlendirmelerinde ‘kısır döngü' olarak nitelenen bir tıkanıklık içindedir. Kısır döngü ve tıkanıklık burada bir süreç oluşturan aynı gerçekliğin farklı görünümlerinden başka bir şey değildir kuşkusuz. Bir dizi karmaşık etkenin ürünü olarak öğrenci gençlik hareketi belli aralıklarla canlanmakta, kitlesel katılım bakımından bir parça genişlemekte, gelişimini bir süre için sürdürmekte, fakat hareket bu gelişmeyi kendini daha ileri bir düzeye çıkarmanın bir olanağına dönüştüremediği ölçüde de çok geçmeden tıkanmakta, gerisin geri aynı noktaya dönmekte, belki daha da geri bir noktaya düşmektedir. Bu, gençlik hareketinin belirli aralıklarla yinelenen bu tür bir kısır döngü içinde uzun yıllardır sürmekte olan tıkanıklığı bir türlü aşamadığı anlamına gelmektedir.
‘‘80'li yılların sonunda ve 90'lı yılların hemen başında, ardından bu kez ‘90'lı yılların ortasında bu durumun birer örneğini yaşamıştık ve son birkaç yıldır yeni bir örneği ile yüz yüzeyiz. 2000-2001 öğrenim yılında başgösteren yeni canlanma, farklı gündemler üzerinden ve belirli salınımlarla geçen öğrenim yılına kadar süregeldi. Fakat birçok belirti hareketin geçen yıl son yılların en geri noktasına düştüğünü gösteriyor ve girmekte olduğumuz yeni öğrenim yılı bu açıdan (yine genç komünistlerin altını çizerek vurguladıkları gibi) kritik bir önem taşıyor. Hareket ya doğru, yerinde ve etkili devrimci müdahalelerin yardımıyla bir toparlanma ve gelişme sürecine girecektir, ya da daha da gerileyerek yerini bir süreliğine yeni bir durgunluk dönemine bırakacaktır. Son derece daralmış bir tabana sahip sol gençlik gruplarının, geniş öğrenci kitlelerinden kopuk, ancak birbirlerine tutunarak gerçekleştirmeyi başarabildikleri kısır ve sonuçsuz dar grup eylemliliklerini gençlik hareketlenmesi saymayacaksak tabii...'
Bugün birçok gençlik grubu tarafından farklı sonuçlar ve görevler çıkarılmasına karşılık (ve neredeyse tamamen iç motivasyona yönelik bazı abartılı değerlendirmeleri dışta bırakırsak) bu tespitler genel bir kabul görmektedir. Bu kısır tablonun parçalanması ise beklemeci bir mantığın ürünü olarak yeniden kendiliğinden dinamiklerle bir öğrenci hareketinin gelişmesi değil, kuşkusuz ki bu gelişmenin imkanlarını oluşturacak devrimci müdahalelerin sorunudur. Yine aynı TKİP değerlendirmesinde, gençlik hareketini nesnel planda zayıflatan bir dizi iç ve dış etmen sıralandıktan sonra, şu temel tespit dile getirilmiştir:
‘Yine de tüm bunlar bugünkü durumu açıklamaya, hele hele olağan ve anlaşılır bulmaya yeterli değildir. Zira sözkonusu olan neredeyse çeyrek yüzyıllık bir zaman dilimidir ve bu aynı zaman dilimi içinde sermaye düzeni, emekçi sınıflar gençliğinin sorunlarına ve ihtiyaçlarına yanıt vermek bir yana izlediği neo-liberal politikalarla bunları alabildiğine ağırlaştırmıştır. Gençliğin ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve akademik sorunları bugün her zamankinden daha ağır ve bunaltıcı bir hal almıştır. Tüm bunların ortak sonucu olarak gelecek belirsizliği sorunu, bugün geniş öğrenci gençlik yığınlarını her zamankinden daha fazla ezmekte, huzursuz etmekte, umutsuzluğa düşürmektedir. Yani gençlik sorununu siyasal planda geçici olarak çözen burjuvazi, aynı sorunu iktisadi, sosyal ve kültürel alanda geçmiş dönemle kıyaslanamaz ölçüde ağırlaştırmıştır. Öte yandan 12 Eylül faşist darbesinin düzlediği zeminde önemli bir etkinlik alanı kazanan çeşitli türden burjuva gerici akımlar da, gençliğe hiçbir şey verememenin, onun gerçek sorunları ve ihtiyaçları doğrultusunda inandırıcı herhangi bir çaba harcayamamanın sonucu olarak günden güne güç ve itibar erozyonuna uğramaktadırlar. Son olarak, dünyada ve bölgede yaşanan sarsıcı gelişmeler gençlik kitlelerinin ilgisini toplumsal-siyasal sorunlara çekmeyi kolaylaştıran bir atmosferi gitgide daha çok güçlendirmektedir. Öğrenci gençlik toplumun alabildiğine geniş bir yarı-aydın kitlesidir ve dünyada, bölgede ve ülkede olup bitenlerin zamanla bu kesimde giderek güçlenen bir duyarlılığa neden olması kaçınılmazdır.
‘Özetle gençlik hareketinin kendini yeniden toplumsal muhalefetin önemli bir bileşini olarak ortaya koymasını olanaklı kılacak nesnel zemin bugün geçmiştekine göre çok daha genişlemiş ve olgunlaşmış olarak orta yerde durmaktadır. Buna rağmen bugün hala kitlesel karakter kazanmış bir gençlik hareketinden yoksun olmamız, öteki şeyler yanında gerçekte bu zeminin başarılı bir devrimci çalışma için etkin biçimde kullanılamadığının da bir göstergesidir. Nitekim gerçek durum ve dolayısıyla bizi bu tartışmaya iten temel neden de budur...'
Bugün tartışmaları başlamış bulunan konferans bu beklemeci sürece karşı iddialı bir adım olarak değerlendirilmelidir. Hareketin gelişmesinin ve kitlesel bir karakter kazanmasının önündeki bu en temel sorun aşıldığında; bu bakışla devrimci gençlik grupları ve sol çevreler tarafından hareketin ihtiyaçları ve gelişmesinin sorunları etkili bir tartışma ekseni oluşturabildiğinde, kuşkusuz gençlik hareketinin yaşadığı sorunların aşılmasında önemli bir ilk adım atılmış olacaktır. Ancak şunu da açıklıkla ifade etmek gerekir ki yılları bulan önyargılar, devrimci ve sol çevrelerdeki politikasızlık veya kısırlık, tek bir konferansla aşılması mümkün olmayan sorunlardır. Bu açıdan kurultayı sihirli bir değnek olarak değil, ancak uygun ve etkili bir tarzda işletildiği ve asgari bir ortaklığı yansıtabildiği koşullarda gençlik hareketinin önünü açacak bir adım olarak tanımlamak gerekmektedir.

Kurultay gençlik hareketinin sorunlarına yaklaşımda bir turnusol işlevi görecektir!

Üstte ifade ettiğimiz değerlendirmeler ışığında gençlik hareketinin yaşadığı darlığın ve örgütsüzlüğün nedenlerini gençlik hareketinin yaşadığı parçalılıktan ve siyasal gençlik gruplarının yaşadığı apolitizasyondan ayrı düşünmek olanaksızdır. Bu açıdan kurultayın ve tartışmaların öncelikli hedefi bu apolitizmin ve parçalılığın üzerine gitmek olmalıdır. Yakın dönem yaptığımız değerlendirmelerde döne döne ifade ettiğimiz bu gerçekliğin özellikle 6 Kasım tartışmaları sonrasında ortaya çıkardığı gerçekler bu açıdan fazlasıyla açıklayıcıdır. 6 Kasım eylemleri sonrasında tartışmalara dönüp bakıldığında, birçok siyaset payına ortaya çıkan tablo yazık ki yine dar grupçuluk, sekterlik ve subjektivizmdir. Ortada gençlik hareketinin yaşadığı onca koca sorun duruyorken tartışmalar kısır bir hatta kendinden menkul bir ‘militanlık' ve iç motivasyonu güçlendirici öğelerle bezenmiştir. Bu açıdan 6 Kasım süreci öncesinde yaptığımız değerlendirmelere tümüyle paralel bir nitelik taşımaktadır. Önceki değerlendirmelerde çeşitli vesilelerle ifade ettiğimiz şuydu:
‘Politikasızlık, gençlik hareketine ilişkin açık, tutarlı ve istikrarlı bir politik yön ve yönelimden yoksunluk, halihazırda reformist ve devrimci kanatlarıyla sol çizgideki gençlik gruplarının en temel zaafı durumundadır. Ne gençlikten çok şey bekleyen sol siyasal akımlar tarafından gençlik hareketinin sorunları üzerine ortaya dişe dokunur bir değerlendirme ve politika konulabilmekte, ve ne de gençlik hareketinin taşıyıcısı ve yolgöstericisi olmak iddiasındaki gençlik yayın organlarında gençlik hareketinin sorunlarına ilişkin ciddi ve işlevsel bir tartışma yürütülmektedir. Aydınca eğilimler ve özentiler içinde dünya ve toplum olayları üzerine olur olmaz herşeyi tartışmaya pek hevesli görünen bazı gençlik yayınlarının en az tartıştığı sorunların başında bizzat gençlik hareketinin kendi sorunları gelmektedir. Bu bile kendi başına mevcut durum hakkında bir fikir vermektedir... Gençlik yayınlarının gençlik hareketinin sorunlarına bu yabancılaşması, gerçekte gençlik gruplarının harekete yabancılaşmasının bir yansımasından başka bir şey değildir...'
Bu olgusal gerçekler, bu açıdan bugün 6 Kasım'a dair tartışmalar ışığında önemli ölçüde yeniden doğrulanmış bulunmaktadır. Kurultay tartışmaları bu açıdan gençlik hareketi içerisindeki tüm siyasal eğilimlerin tartışılması için önemli bir araçtır. Ortaya koyduğu değerlendirmelerin gençlik hareketinin gerçek ihtiyaçları olduğunu söyleyenler, birleşik eylem ve mücadele yöntemleri üzerine vurgular yapan tüm siyasetler (ki bu yönlü tanımlamalara tüm gençlik yayınlarında karşılaşmak mümkündür) cesaretli davranmalı, kendi politikalarına ve bu politikaların nesnelliğine güvenmeli ve kurultay tartışmaları içerisine girmelidirler. Bu açıdan kurultayın yapısına ve işleyişine dair olduğu kadar, bu fikir üzerine başlamış bulunan tartışmalar da başlı başına gençlik hareketine dair iddiaların gerçekçiliğinin sınanacağı bir alan olmaktadır. Kurultayın bu açıdan bir turnusol işlevi göreceğinden kuşku duyulmamalıdır.

Kurultayın hedefleri ve işleyişine dair

Ancak asgari bir siyasal bileşenin ortak bir biçimde örgütlemesiyle başarıya ulaşabilecek olan kurultay için gençlik hareketinin mevcut darlığı düşünüldüğünde birleşiklik yeterli olmayacaktır. Bu açıdan kurultay kapsamında hedeflenenler ve kurultayın örgütlenme yöntemi de, en az kurultay fikri kadar önemlidir.
Kurultay öncelikle bir tartışma platformudur. Çeşitli siyasetlerin ve anlayışların gençlik hareketinin sorunlarına dair kendilerini özgürce ifade edebildikleri bir alandır. İşte tam da bu nedenden dolayıdır ki kurultay gençlik hareketinin sorunlarında bir turnusol işlevi görecektir. Kurultay, gençlik hareketinde uzunca bir dönemdir yaşanılan ideolojik tartışma zemininin bu ölçüde daraldığı bir dönemde, ideolojik ve politik tartışmalarda önemli bir canlanma oluşturacak etkili bir araçtır. Ve tam da bu özelliğinin bir sonucu olarak, katılan tüm grupların ve bireylerin düşüncelerini ve eğilimlerini özgürce ifade edebilecekleri bir platform olmalıdır. ‘Sol saflarda ideolojik mücadele ile kısır grupçu çekişmeler çoğu kez birbirine karıştırılmakta, bu ikincisinden kaçınmak adına birincisinin gerekleri bir yana bırakılabilmekte, ya da bırakmayı gerektirdiği sanılmaktadır. Oysa ilkelere dayalı sistemli bir ideolojik mücadele, ilişkileri bozan ve güçleri parçalayan kısır çekişmelerden tümüyle farklıdır ve gerçekte her zaman, mücadelenin sağlıklı ve başarılı bir biçimde ilerletilmesine hizmet eder. Bu nedenle bu mücadeleye gerekli önem verilmeli, temel konulardan gündelik sorunlara kadar mücadelenin sağlıklı bir çizgide ilerletilmesini ve başarısını ilgilendiren herşey eleştiri, tartışma ve mücadele konusu yapılmalıdır.' değerlendirmesinde ifade edilen yaklaşım, kurultayın gerçekçi bir ideolojik tartışma zemini oluşturması bakımından da son derece anlamlıdır. Bu açıdan sağlanılan başarı ise doğallığında gençlik hareketinde daha dinamik bir tartışma sürecinin önünü açacaktır.
Ancak bugünün gençlik hareketi kurultaydan kurultayın sağlayacağı bu temel önemde imkandan çok daha fazlasını beklemektedir. Gençlik hareketinin bu ölçüde daraldığı bir dönemde gündeme gelen bu kurultay, gençlik hareketinin yaşadığı aşırı darlık ve kitlelerden kopukluk gibi sorunların da üzerine gidebilecek bir yöntemsel çerçevede örgütlenmelidir. Bunun anlamı ise kurultayın siyasal gençlik grupları ve devrimci çevrelerden çok daha geniş bir bileşeni örgütlenme sürecinin bir parçası haline getirmesine bağlıdır. Bu açıdan kurultay tartışmalarına başından sonuna kadar bu temel hedef yön vermek zorundadır. Klüp, kol ve topluluklardan, otonom örgütlenmelere, ileri gençlik güçlerine, hareket içerisindeki bağımsız öznelere kadar geniş bir çerçevedeki duyarlılıklar kurultay vesilesiyle harekete geçirilmeli, bunun için yerellerde kurultay örgütlenmeleri oluşturulmalı ve bu imkanların kurultayın bir parçası haline getirilmesi mutlak suretle sağlanmalıdır.
Şimdi gelecekte kurultay tartışmalarının ortaya çıkaracağı sonuçlara göre daha ayrıntılı bir biçimde tartışılma ihtimali olan başka bir soruna, kurultayın hedefleri ve gündemleri sorununa, geçmiş dönemlerde ortaya çıkan benzer deneyimlerin ışığında bir başlangıç yapmakta fayda var.
Kurultay öncelikle gençlik hareketinin tüm politik ve örgütsel sorunlarını tartışmalı ve bu tartışmalar ışığında bu sorunlara çözümler üretilmelidir demiştik. Bu ikinci kısmı özellikle önemli bir yerde durmaktadır. Kurultay tartışmaların yanında çözümler üretme sorununa kilitlenmek durumundadır. Gençlik hareketinin yaşadığı aşırı darlık ve parçalılık bunu oldukça önemli bir sorun olarak ön plana taşımaktadır.
Gençlik hareketinin yaşadığı aşırı darlığa dair tartışmalar, gençlik çalışması içerisinde politik çalışmanın sorunları, kapitalist eğitim sisteminin gençliğe yüklediği çok yönlü sorunlar, üniversiteli gençliği içerisine alan YÖK merkezli akademik kıskaç, faşist saldırılar, dünya ölçüsünde yaygınlaştırılan neo-liberal politikalar ve bunların eğitim alanındaki yansımaları, anadilde eğitim ve öğrenim hakkı vb. bir dizi başlık, politik planda kurultayın gündemlerini belirlemelidir. Bu açıdan kurultay tüm bu başlıklara dair asgari bir ortak eğilimin veya sonucun oluşturacağı bir platform olmalıdır. Tüm bu başlıklar bugüne kadar anlamlı ortak eylemler örgütleyen gençlik grupları, kurultayın gündemlerini belirlemesi gereken bu başlıklarda asgari bir ortak çerçeveyi oluşturmayı önüne hedef olarak koymalıdır. Burada kısır tartışmalara girilmeden birleşik bir gençlik hareketi ihtiyacının belirleyiciliğinde sorunlara bakılmalı ve bu temelde ortak sonuçlar oluşturulmalıdır.
Bugün gençlik hareketinin en yakıcı sorunu parçalılık ve örgütsüzlük, en temel ihtiyacı ise birleşik ve devrimci bir gençlik hareketi ve örgütlenmesidir. Bu ise doğallığında gençlik hareketi ve örgütlenmesi sorununu gündeme getirmektedir. Genç komünistler yakın dönemde yaptıkları değerlendirmede sorunun kapsamını oldukça net bir biçimde ortaya koymuşlardır. Tekrara düşmek pahasına bu temel gerçeği bir kez daha hatırlatmak, geçmiş dönemde yaşanılan kısır örgüt modelleri tartışmalarının önüne geçmek için anlamlı olacaktır: ‘Bizim gençlik hareketi açısından yıllardır tekrarlaya geldiğimiz; ‘Gençlik hareketinin eylem dinamizmi, düzeyi, gelişme seyri ve bu seyrin değişik zamanlarda aldığı biçimler hesaba katılmadığı sürece, öğrenci gençliğin örgütlenme sorununa kendi içerisinde yapay müdahalelerle çözüm getirilemez. Çünkü örgütün kendisi kitlesel hareketliliğe, onun kapsamına, niteliğine ve düzeyine doğrudan bağlıdır' değerlendirmesi bugün de güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Bizim yıllardır vurguladığımız ve devrimci hareketin bir türlü anlayamadığı bu gerçek, hareket-örgüt diyalektiğinin abc'sini oluşturmaktadır.'
Bu temel gerçek ışığında kurultayın temel bir başlığı olacak olan gençlik örgütlenmesi sorununu mücadele dışı şablonlara indirgeyen tartışma, kurultayın örgütsel planda yaratacağı daha etkin sonuçların önüne geçen bir tuzak işlevi görmeye adaydır. Bu açıdan kurultaydan örgütsel planda anlamlı sonuçlarla çıkmak ‘yerel, bölgesel ve merkezi, geçici veya kalıcı örgütsel sonuçlar- hedefiyle bu temel önemde gerçek ve ‘hareket örgüt diyalektiğinin abc'si' gözden kaçırılmamalıdır. Geçmiş dönem kurultay tartışmalarında dernekler üzerine sıkışan tartışmalar (‘93'te) ve ‘96 sonrasında kurultayı başından sonuna bir örgüt modeli çıkarmaya kilitleyen yaklaşımların gençlik hareketine sağlayacağı bir katkı bulunmayacaktır. Konferans öncesinde ortaya konulacak politik çalışmalar ve örgütsel açılımlar bu açıdan sonrasında sonrasını da belirleyecektir.

Cesaretli davranılmalı ve kurultay fikrine sahip çıkılmalıdır!

Sürecin bundan sonraki seyri karşımıza ne çıkarır bunu bugünden kestirmek oldukça zor. Ancak şu temel gerçek açıklıkla dile getirilmelidir: Bugün böylesi bir politikayı hiç kimsenin elinin tersiyle bir kenara bırakma ya da öğrenci hareketinin geliştiği bir dönemin sorunu olarak görme şansı yoktur. Bu kendiliğindenciliğin dipsiz kuyusudur ve gençlik hareketinin sorunlarının çözümünü geleceğe havale etmek ve gençlik hareketine devrimci önderlik sorunu ve ihtiyacını yok saymaktır. Açık ki birleşiklik üzerine yapılan tartışmaların da, hareketin sorunlarına dair yapılan vurgularında bu siyasetler açısından bir ciddiyeti kalmamış olacaktır. Bugün bu temel önemde sorunu tartışmaya başlayanların dışında kalan çevreleri, politikasına güvensiz, dar grupçuluğa mahkum ve gençlik hareketi içinde tuttukları yer bakımından gerçekte tümüyle iddiasız çevreler olarak tanımlamak doğal ve kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.

Ekim Gençliği
(Ekim Gençliği'nin Ocak 2005 tarihli
son sayısından alınmıştır...)