Hücreleri yıkmak için yeni
15-16 Haziranlar yaratalım!
19 Aralık 2000. Bir yanıyla katliamın, diğer yanıyla direnişin tarihi. Diri diri yakılanların, işkenceyle katledilenlerin, kurşuna dizilenlerin, ama tüm bunlara rağmen teslim alınamayanların, destanlaşan direnişlerinin tarihi... Yaşamın diyalektiğidir bu; ölümle-doğum, çürüyüp yok olanla-filizlenip kök salan...
Kapitalist sömürü düzeni için çalıyor ölüm çanları, o da bunun farkında. Zaten bu yüzden, katliamcı vahşetiyle canhıraş saldırganlığı. Katletmeden, kan dökmeden sürdüremiyor asalak yaşamını. İliklerine kadar sömürdüğü işçilerin-emekçilerin, geleceksizleştirdiği gençlerin kanlarını akıtarak uzatabiliyor ömrünü. 12 yaşın çocuk düşlerine 13 kurşun sıkacak kadar acizleşmiş, alçalmış bir sistemin ömrü daha ne kadar sürebilir ki?
Daha ne kadar ölmeli, en önde dövüşenlerimiz? Ne kadar daha ölmeliler ki, kalksın şu ölü toprağı üzerimizden? Ölerek savunulur kimi zaman yaşam. Ölerek de yaşatıyorlar umudu yiğitlerimiz. Peki ya biz dışarıdakiler, seyrederek, kanıksayarak daha ne kadar tüketeceğiz yaşamı? Bizler seyircileşirsek, yaşamımızın hücreleştirilmesine, hücrelerin ölüm saçmasına, daha da sürecek kan emicilerin saltanatı.
Savaştığımız siyasal coğrafyanın, devrimcileri, komünistleri; kapitalist katliam düzeninin zindanlarındaki direnişlerinde, ?Devrimci iradenin teslim alınamayacağını? ve ?Devrim davasının yenilmezliğini?, büyük yiğitlik ve fedakarlık örnekleri yaratarak, değerlerimizi en üst seviyede tutmayı başarmışlardır. Proletarya devriminin kızıl bayrağı, devrimci tutsaklar cephesinden onurluca taşınmıştır.
Ne var ki, sistemin İMF tipi tecrit saldırısı, topyekûn bir saldırıdır. Saldırı işçilere ve emekçi kitleleredir. Saldırının en sivri ucunun, sınıfın öncülerine yönelmesinin, bu gerçeği değiştirmemesi bir yana; sermaye devleti açısından, sınıfın öncüleri şahsında teslim alınmak istenen iradesi aynı zamanda sınıfın denetlenmesinin de önkoşuludur. Saldırı işçi-emekçi kitlelerin tümünedir. Ve bu saldırıyı püskürtebilecek yegane güç de yine işçi-emekçi kitlelerin siyasallaşan örgütlü mücadelesidir.
Halihazırda, yetersizlikleri ve hatalarından öte giderek bir zaaf alanı haline gelen ve sınırlı güçler üzerinden kendini tekrar eden, etkisi cılız eylem pratiğiyle sürdürülen mücadelenin, devlete geri adım attırmak şöyle dursun, işçi-emekçi kitleler üzerinde dahi olumlu bir etki bıraktığından sözedilemez. En fazla dışarıdan bir acıma duygusuyla seyircileşen kitlelerde sistemin ?güçlü? olduğu yanılsamasını pekiştirir.
F tipi tecride karşı mücadele; faşizm tipi, İMF tipi yaşama karşı uzun soluklu bir savaşımdır. İşçiler, emekçiler F tipi tecride karşı mücadelenin pasif destekçileri değil, İMF tipi yaşama karşı savaşımın aktif özneleridir. İşçilere, emekçilere destek için gitmeyeceğiz. İşçilerin, emekçilerin içinde ücretli kölelik düzenine karşı mücadeleyi yükseltmek için çalışacağız. Ancak bu çalışma içerisinde, açığa çıkardığımız, biriktirdiğimiz, örgütlediğimiz güçle, F tipi tecrit saldırısını püskürtebiliriz. Kritik halka budur ve komünistlerin yükleneceği yer de burasıdır.
Sermaye düzeni için İMF politikalarını uygulamak tercih değil zorunluluktur. Aynı zamanda bu politikaları hayata geçirmek için tecrit (F, D, L tipi) saldırısı da vazgeçilmezdir. Sermaye devletini, tecrit saldırısından geri adım atmaya zorlayacak güç 15-16 Haziranlar?ı yaratan işçi sınıfı ve emekçilerin devrimci kalkışmalarının gücüdür. Tüm gücümüzle görevlerimizi omuzlayalım!
Kahrolsun kapitalist katliam düzeni!
Yaşasın proletarya devrimi ve sosyalizm!
Kızıl Bayrak okurları/Sivas
****************************************************************
Öğret bana öğretmenim
Öğrenmem gerekli biliyorum
Eğer yapabilirsen öğretmenim
Kötülerin karşısında
İyilerin yanında olmayı öğret bana
Eğer yapabilirsen öğretmenim
Karanlığın içinde bir ışık olmayı öğret bana
Eğer yapabilirsen öğretmenim
Kötüleri yenmesini öğret bana
Fakat kaybetmesini de
Eğer yapabilirsen öğretmenim
Üzülürken gülmeyi
Kaybedince sevinmeyi öğret bana
Eğer haklıysam ateş gibi yanmayı
Aslan gibi kükremeyi öğret bana
Nazik davranın bana öğretmenim
Ama beni kucaklamayın
Çünkü ateş çeliği saflaştırır.
Ortaokul 1. sınıf öğrencisi
****************************************************************
Sersala we piroz be!
Sevgili dostlar merhaba,
Zindanlarda bir yılı daha geride bırakıyoruz. Tutsak olarak, özgürlüğün, umudun ve sarsılmaz inancın yaratıcılarından devir aldığımız devrimci değerlerimizi aynı coşku ve kararlılıkla büyütmeye devam ediyoruz...
2004 yılı, ezilen ve sömürülen halkların direnişine tanıklık eden bir yıl oldu. Aynı zamanda emperyalist haydutların ve sömürgecilerin savaş terörü estirdiği, katliamlarla dolu bir yıl oldu.
Binlerce katledilen çocuklardan biri olan 12 yaşında evinin önünde katledilen Uğurumuz?un gözlerindeki yaşam sevinci ve umuduyla tüm ezilen, sömürülen dünya halklarının ve siz dostlarımızın yeni yılını kutlar ve bu yeni mücadele yılında kazanacağımıza olan sarsılmaz inancımızın coşkusuyla kucaklayarak başarılar diliyoruz. Ve tekrar siz dostlarımızı yürekten selamlıyoruz.
Sersala we piroz be!
Yeni yılınız kutlu olsun1
Devrimci selamlar, sevgiler...
İmam Akmut
1 No?lu F Tipi Cezaevi
B1-44 Tekirdağ
|