6 Kasım '04
Sayı: 2004/44 (36)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist barbarlık ve kapitalist yıkımın pençesindeki dünyada emekçilerin geleceği
  Felaket tsunaminin değil emperyalizmin eseridir.
  Deprem ve onbinleri yutan dev dalgalar
  Özelleştirme talanı sürüyor!
  Soruşturma terörü yine sahnede!
  2004 yılında sınıf hareketi
  2004 yılı ve kamu emekçileri hareketi
  Başbakan'ın Suriye gezisi
  Ekonomik büyüme ve işsizlik
  Kürt liberallerinin AB hüsranı
  BDSP'den sempozyuma çağrı
  Yoksulluğa mahkum, yozlaşmaya teslim olmayalım!
  Gençlik hareketi ve komünist gençliğin görevleri-2 / Orta sayfa
  İÜ'de ortak çalışmamız güçlenerek sürüyor
  Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri gözetleniyor
  YTÜ Davutpaşa Kampüsü'nde şenlikli eylem
  Irak'ı işgal eden emperyalist ordular acz içinde
  İşgalci askerler katlettikleri Iraklılar'ın organlarını da çalıyor
  Ertelenen Ukrayna seçimleri yeniden yapıldı
  2005'e girerken.../2
  Genç İşçi Bülteni'nden
  Esenyurt-Kıraç İşçi Bülteni'nden
  Toplumcu şair Şükran Kurdakul'u yitirdik
  Katliamlara karşı direniş kazanacak!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



2005'e girerken.../2

III.
Türkiye egemenler cephesinde AB?ye üye olma konusunda oluşan iki cephe var. Bunlardan biri, AB?ye tam üye olmaktan yana ve bu doğrultuda yoğun bir çaba sergilemektedir. Diğer cephe ise AB?ye karşı durmaktadır. Tekellerin ezici çoğunluğu birinci cepheden yana. Cumhuriyet gazetesinin başını çektiği daha çok askeri ve sivil bürokrasinin savunduğu karşı cephe ise bu süreci tersine çevirme gücüne sahip değil. Öyle de olsa aralarındaki mücadele devam ediyor.
3 Kasım seçimleriyle oluşan tablo bir yıl içinde değişmedi. Diğer partilerin ?yenilenme? çabaları sonuç vermedi. CHP ise gerici konumunu daha da derinleştirdi. Önümüzdeki dönemde mevcut gücünü koruması hayli kuşkuludur.
AKP hükümeti, AB?ye uyum çerçevesinde bir dizi anayasal ve yasal düzenleme yaptı. Bunları ?demokratikleşme? hamleleri olarak değerlendirmek mümkün değildir. Demokratikleşme, her şeyden önce bir mücadele, birikim ve kültür sorunudur. Gerçi Türkiye ve Kuzey Kürdistan?da on yılları bulan bir mücadele var, bunların zorlayıcılığı, hatırı sayılır etkileri yadsınamaz, ama öyle de olsa yapılan düzenlemelerde ?dış dinamiklerin? etkisi daha önde olmuştur. Uygulama düzeyinde ise geleneksel cumhuriyet anlayışı ve pratiği devam ediyor.
17 Aralıkta AB zirvesinin Türkiye ile üyelik müzakere sürecini başlatma tarihini vereceği anlaşılıyor (metin Aralık başında kaleme alınmıştır/KB), ancak bu sürecin koşulları üzerinde süren yoğun pazarlıkların nasıl sonuçlanacağını bugünden kestirmek çok zordur.
AKP üzerinden yürütülen ekonomik ve sosyal alandaki saldırılar devam ediyor. SSK?ya bağlı hastaneleri Sağlık Bakanlığı?na devretme girişimleri şimdilik askıya alınsa da bu alandaki saldırılar devam edecek gibidir. Buna karşı emekçilerin sosyal mücadeleleri devam etmekle birlikte, bu mücadelenin uzun soluklu olup olmayacağı tartışmalıdır. Sendika bürokrasisi bu mücadelenin önündeki en önemli engellerden biridir.
Türkiye devrimci hareketi, toparlanma ve günlük politikaya daha etkin müdahale etme eğilim ve çabalarına rağmen güç olma konusunda hala aşmaları gereken bir noktada duruyor. Tasfiyecilik devam ediyor. Reformist kesim de güç olmaktan uzaktır, ama kafa karıştırmayı da sürdürüyor. Türkiye devrimci hareketinin toparlanması, her şeyden önce ideolojik ve politik yenilenmenin yanısıra, bu bağlamda düzen ve reformist kesimle arasındaki sınırları çok net ve kalın çizmesi ve sabırlı bir çalışma ile samimi devrimci güçlerin birliğini savunması, bunu bir politik öncelik olarak gündemine alması gerekir. Bu, tek başına yetmez, bununla birlikte sınıfın ve diğer emekçi kesimlerin en diri ve dinamik öğeleriyle çalışmayı öngören bir tarza sahip olması da gerekiyor. Bunların yanısıra Kürdistan sorununa karşı doğru bir yaklaşım, İmralı tasfiyeciliğine karşı net ve kesin bir duruş almak da önemli ve halklarımızın ortak mücadelesi açısından bunu kaçınılmaz görmek gerekiyor. Kısacası Türkiye devrimci hareketi, zorlu görevlerle karşı karşıya, bunu başarmak için yapması gereken çok şey var. 2005 yılının daha zorlu mücadelelere sahne olacağı kesin gibidir. Bu nedenle daha hazırlıklı olmakta yarar var?

IV.
2005 yılı boyunca İmralı tasfiyeciliği derinleşerek devam etti. Bahar aylarında Kongra-Gel içinde belli bir tartışma ve ayrışma süreci yaşandı. Buna İmralı?nın müdahalesi gecikmedi. Her iki kanadı da hedefleyen A. Öcalan, otoritesini daha da derinleştirdi, iki kanadın temsilcilerinin son itibar kırıntılarını yerle bir etti. Bu dönemde başlayan tartışma ve arayış süreci PWD girişimiyle birlikte estirilen bastırma ve iç terörle sekteye uğratıldı. Ancak bütün bastırma çabalarına rağmen moralsizlik, çözülme ve dağılma süreci devam ediyor. Bu çözülme henüz etkin politik bir kanala akmasa da İmralı ihanetinden kopuşu önemlidir. İmralı ihaneti, ülkemizdeki devrimci gelişmelerin önündeki en büyük engeldir. Mutlaka aşılması gerekiyor.
Kongra-Gel?den kopan PWD ise Amerikancı bir çizgide durmakta ve herhangi bir politik varlık olma şansı görünmemektedir. İdeolojik olarak İmralı tezlerini tekrarlayan bu grubun gelecek vaadetmesi mümkün görünmemektedir.
İç operasyonla konumunu daha da güçlendiren Öcalan, aynı süreçte eski tutuklu DEP milletvekillerinin kendisine bağlılıklarını test etti. Sonra tahliye edilen bu eski milletvekilleri gerçekten de İmralı?nın sözcüsü olarak davrandılar, Kürdistan?da gezdiği alanlarda, çağrıldıkları AB kürsülerinde TC?nin resmi tezlerini tekrarladılar. Görevleri bununla sınırlı değildi. ?Demokratik Toplum Hareketi? adlı bir siyasal parti çalışmasını başlattılar. Bu konu başka yazılarımızda değerlendirildiği için üzerinde durmayacağız. Şu kadarını belirtmekle yetinelim: Demokratik Toplum Hareketi, her açıdan İmralı?nın yasal ayağı olarak hazırlanıyor, bununla hem yasal mevziler düşürülmek isteniyor, hem de bilinç katliamı süreci yeni bir silaha kavuşturulmuş oluyor. Bu anlamda bu oyunu boşa çıkarcı bir yaklaşım ve pratik içinde olmak gerekiyor.
İmralı Partisi Kongra-Gel cephesinde yaşanan başka bir gelişme ise sözüm ona ?yeniden savaş? kararını vermiş olmaları ve bunu pratikte uygulamaya çalışmalarıdır. Bu da bir Genelkurmay oyunudur! Genelkurmay?ın iç politikada, Irak politikasında ve AB?ye karşı duruşunda böyle bir oyuna ihtiyacı vardı. ?Savaş?ın bu yönlerini gören yüzlerce kadro safları terketti, kalanlar ise isteksiz ve çaresizlikten dolayı orada durmaktadır.
Tasfiyeciliği daha rahat sürdürmek amacıyla adlar değiştiriliyor, PKK?nin yeniden inşa edileceği söyleniyor. Aylarca insanların dikkatleri boş hedeflere yöneltiliyor, enerjileri tüketiliyor. Kuşkusuz tasfiyeciliğin bu kadar rahat yol almasında, İmralı ihanetinin bu kadar pervasızlaşmasında karşısına etkin bir seçeneğin konulamaması çok önemli bir etkendir. Bunun sayısız objektif ve subjektif nedenleri sıralanabilir, ama bunun üzerinde durmayacak, sadece bir tespit olarak vurgulamakla yetineceğiz.
Ne yazık, ?muhalifler? olarak tanımlanabilecek cephe, gelinen noktada, objektif olarak ?güçsüzleri? oynuyor; dağınık, örgütsüz duruyor. Bu konudaki çabalar zayıf ve kısa sürede bu zayıflıklarını aşmaları da güç görünüyor. 2005 yılı içinde bu gerçeklik değişir mi? Çok zor görünüyor.
Sömürge yönetimi ise bastırma operasyonlarını yayarak sürdürdü, onlarca insanımızın kanını akıttı, sokak infazlarını gerçekleştirdi. Özel savaş yöntemleriyle bildiğini okudu: Onun için ?iyi Kürt, ölü Kürt?tü?, her fırsatta bunun gereklerini yerine getiriyordu. Yerel dillerde yayın komedisi, Kürtçe kursların açılmasına yönelik girişimler ise gerçekten de birer komediden öte bir anlam ifade etmediler?
2004 yılı da İmralı üzerinden Genelkurmay oyunlarının yön verdiği bir yıl oldu. Bu ?makus talihi? yenmenin temel koşulu, devrimci emekçi seçeneği politik bir güç olarak gündeme dayatmaktan geçmektedir!

V.
2004 yılına öteden beri yürüttüğümüz çalışmaları yeni bir düzeye çıkararak, yeni bir ad ve heyecanla girdik. Her açıdan koşullar aleyhimizdeydi. Bunu biliyorduk. Mucizevi gelişmeler de beklemiyorduk. Sağlam ideolojik ve politik çizgimizi Kürdistan?ın en dinamik kesimlerine, KUKM?nin en diri ve gelecek vaadeden dinamiklerine taşımak istiyorduk. Bunun için yayın faaliyetlerini siyasal çalışmalarımızın en önemli aracı olarak düşündük ve bu bağlamda bu sayı ile birlikte 8 sayı bülten çıkardık. Bültenimiz henüz istediğimiz düzey ve nitelikten uzaktır. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesini Toparlama ve Yeniden İnşa BİLDİRGESİ?nin Avrupa?da ve Türkiye?de basımını gerçekleştirdik. Bu konuda bize desteklerini esirgemeyen dostlarımızı, TKİP?li arkadaşları anmadan geçmeyi bir eksiklik olarak değerlendiriyoruz.
Bütün bu çabalarımıza rağmen birçok eksiğimiz var. Olanaklarımız sınırlı, aşmak durumunda kaldığımız engel sayılmayacak kadar fazla. Ama bunlara rağmen rüzgarın tersten estiği, kimlikten kaçışın moda haline geldiği, devrimciliğin, devrimci sosyalistliğin ateşten gömlek olduğu bir dönemde kimlikte ve iddiada ısrar etmemin gelecek açısından ne kadar önemli olduğunu, dönemin en temel görevinin bu olduğunu biliyoruz. Daha öncesi bir yana bu bir yıl içinde şunu kanıtladık ki, ne pahasına olursa olsun devrimci sosyalist düşüncelerin ardında durmak, bu toplumun vicdanı olmak, aynı zamanda geleceğinin nerede, hangi çizgide olduğunu ısrarla savunmak ve bütün bu noktalarda samimi olmak çok önemli ve anlamlıdır!
Elbette sorun salt bunlarla bitmiyor. Aynı zamanda etkin, profesyonelce ölçülere göre örgütlenmiş, gelişmelerin kapılarını açan, kendisini nitelik olarak büyüten bir örgütsel çekirdeğe ihtiyacımız var. Bugüne kadar harcadığımız çabalar henüz bizi bu hedefe ulaştırmadı. Önümüzdeki dönemde bu hedefimiz doğrultusundaki çabalarımızı daha da büyüteceğimiz kesindir.
Kendi olanaklarımızın yanısıra bu süreçte bizimle aynı veya yakın hedefleri paylaşan, çizgisinde ve sözünde samimi olan parti, grup ve çevrelerle birlikte iş yapmayı, güç ve eylem birliklerini geliştirmeyi yerine getirilmesi gereken bir görev olarak düşünüyoruz.
Yeni yılda bizi zorlu görevler bekliyor.
Bu görevleri başarmak, omuzladığımız yükü hedefe taşımak zorundayız.
Başaracağımıza inanıyoruz!
Yeni yılın tüm emekçilerin, halkımızın, halklarımızın olmasını diliyoruz?
Yeni yılın başarılarla dolu bir mücadele yılı olmasını diliyoruz!

Aralık 2004
Sosyalistên Şoreşgerên Kürdistan
(Kürdistan Devrimci Sosyalistleri)