6 Kasım '04
Sayı: 2004/44 (36)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist barbarlık ve kapitalist yıkımın pençesindeki dünyada emekçilerin geleceği
  Felaket tsunaminin değil emperyalizmin eseridir.
  Deprem ve onbinleri yutan dev dalgalar
  Özelleştirme talanı sürüyor!
  Soruşturma terörü yine sahnede!
  2004 yılında sınıf hareketi
  2004 yılı ve kamu emekçileri hareketi
  Başbakan'ın Suriye gezisi
  Ekonomik büyüme ve işsizlik
  Kürt liberallerinin AB hüsranı
  BDSP'den sempozyuma çağrı
  Yoksulluğa mahkum, yozlaşmaya teslim olmayalım!
  Gençlik hareketi ve komünist gençliğin görevleri-2 / Orta sayfa
  İÜ'de ortak çalışmamız güçlenerek sürüyor
  Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri gözetleniyor
  YTÜ Davutpaşa Kampüsü'nde şenlikli eylem
  Irak'ı işgal eden emperyalist ordular acz içinde
  İşgalci askerler katlettikleri Iraklılar'ın organlarını da çalıyor
  Ertelenen Ukrayna seçimleri yeniden yapıldı
  2005'e girerken.../2
  Genç İşçi Bülteni'nden
  Esenyurt-Kıraç İşçi Bülteni'nden
  Toplumcu şair Şükran Kurdakul'u yitirdik
  Katliamlara karşı direniş kazanacak!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri gözetleniyor...

Kameralı sisteme ve turnikelere
geçit vermeyeceğiz!

Dönemin başında kimliklerin yenilenmesi bahanesiyle Fındıklı Kampüsü?nde rektörlük tarafından toplanmaya başlayan kimlik paraları ve dilekçelerin altından barkodlu giriş sistemi çıktı. Öğrencilerin genel tepkisizliği ileri öğrencilerde ilk önce bir atalete yolaçsa da, bu hava kısa zamanda dağıtıldı ve bir çalışma başlatıldı.
Bir ay önce üç-beş kişilik arkadaş grupları arasında konuşulmaya başlayan ?barkod karşıtlığı? okula kamera sisteminin kurulacağı haberi ortak bir çalışmanın başlatılabileceği asgari güçleri biraraya getirmiş oldu.
Üç hafta önce çeşitli bölümlerden on arkadaşımızla birlikte bir toplantı yaptık. Turnike ve kamera sistemiyle yapılan saldırıya bir yanıt verilmesi ve bunun için de MSGSÜ öğrencilerinin tepkisinin örgütlenmesi gerektiğine karar verdik. Toplantıya katılanların kendi bölümünde yürüttüğü bir haftalık çalışma sonrası yaklaşık kırk kişilik bir toplantı yaptık. Kamera ve turnike sistemlerinin uygulanmaya başlamasının nedenleri, bu saldırılar karşısında nasıl bir tavır alacağımızı ve hangi araçlarla henüz bu duyarlılığa sahip olmayan arkadaşlara ulaşabileceğimizi tartıştık. Varılan sonuç ilk elden bir dilekçe kampanyasının başlatılması ve düzenli toplantılar yaparak çalışmanın özgün araçlarının üretilmesi yönünde oldu.
27 Aralık günü başlattığımız imza kampanyası 4 günde 400?ü aşkın dilekçeye ulaştı. İmza alamasak bile öğrencilerle tanışma ve sohbet etme imkanı yakaladık. Kantinde düzenli masa açtık ve yaygın bir afişleme yaptık. Ayrıca imza metinleriyle birlikte katları ve atölyeleri dolaşarak kameraları ve turnikeleri öğrencilerin gündemine sokmayı asgari ölçüde başardık. Yanısıra konuştuğumuz öğretim üyeleri ve üniversite çalışanlarından da olumlu tepkiler almamız motivasyonumuzu arttırdı.
30 Aralık günü yaklaşık 40 kişiyle yeni bir toplantı yaptık. Ancak yüzlerce öğrenciden toplantıya katılacakları yönünde sözalmamıza rağmen bunların çoğunun toplantıya katılmamaları olumsuz bir havaya yolaçtı. Toplantıya katılan Fen-Edebiyat Fakültesi?nden arkadaşlar, yönetimin özenle iki fakülte öğrencilerinin biraraya gelmesini önleyen tutumuna karşı ortak hareket edilmesini ve sorunlara birlikte çözüm aranmasını istediler. Çalışmanın yaygınlaştırılması için öğrenci kulüpleriyle iletişim kurulmasına ve öğretim üyelerinden destek alınmasına, dilekçe kampanyasının 6 Ocak günü bitirilmesine ve okulda yapılacak kitlesel bir protesto eylemiyle dilekçelerin rektörlüğe verilmesine karar verdik.
Öğrencilere çeşitli araç ve yöntemlerle saldıran sermaye son dönemde her yolu kullanıyor. Bunların belki de en kaba örneklerinden biri kameralı sistemdir. Üniversitemizin dört bir yanına kurulması planlanan bu sistemle amaçlanan üniversiteli gençliğin üniversiteye ve birbirine yabancılaşmasını sağlamaktır. Kameralı sistemle birlikte devreye sokulacak olan turnike sistemi de aynı yabancılaştırıcı özellikleri taşımaktadır. Bu uygulamalarla üniversitemizin doğrudan sermaye (muhtemelen bir banka aracılığı ile) denetimine sokulması anlamına geliyor. Bugün turnikelerle başlatılan saldırı, hedefleri çok daha kapsamlı bir özelleştirme ve ticarileştirme saldırısıdır. Daha önce İTÜ?de uygulamaya sokulan kartlı geçiş ve turnike sistemi ile İTÜ öğrencileri İş Bankası?nın doğal birer müşterisi haline getirilmişlerdi. Bu ilişki salt turnike sistemi ile kalmamış, ardından yemekhanelerdeki ücretlerin ödenebilmesi, transkript ve öğrenci belgelerinin alınabilmesi için İş Bankası?na bu kartlar aracılığı ile para yatırılması zorunlu hale getirilmişti. Şimdi ise İTÜ?nün dört bir yanında İş Bankası?nın çeşitli temsilciliklerini ve çalışmalarını görebilmek mümkün. İTÜ teknokentinden, üniversite içinde açılan yerleşkelerden yurtlara kadar tüm alanlarda İş Bankası?nın adını görebilmek mümkün. Üniversitemiz için planlanan ise İTÜ?de birkaç yıl önce yapılanın bir tekrarından ibaret olacaktır.
Bu iki sorun üniversitemizde öğrencilerin büyük çoğunluğunun tepkisini çekiyor. Bugün bir dizi siyasetin ve bağımsız öğrencilerin katılımıyla başlatılan bu çalışmalar, örgütlü bir yapıya kavuşturulduğu ve sistemli bir çalışma ile daha geniş bir duyarlılık örgütlendiği koşullarda, gerek kamera sisteminin gerekse de turnikeli geçişin önüne geçilmiş olacaktır. Belki de bunlar kadar önemli olan, üniversitenin ticarileştirilmesinin ve öğrencilerin üniversiteye yabancılaştırılmasının birçok öğrencinin bilincine kazınmasının olanakları çoğalacaktır.
Çalışmadaki sağlanan birliktelik ve ortaklık bir diğer olumlu gelişmedir. Bu ise birleşik devrimci bir gençlik hareketi yaratma çağrısına üniversitemiz cephesinden anlamlı bir yanıt olmaya adaydır. Bu birleşik çalışmanın daha güçlü bir kampanya ve üniversitemiz açısından kalıcı bir örgütlülükle bütünleştirilmesi ise hedeflediğimiz ve birçok kişi tarafından da olumlu karşılanan bir gelişmedir. Bugün halihazırda düzenli bir hale getirilen açık kitle toplantıları ve bu toplantılarda yapılan tartışmalar bu yönde atılmış anlamlı birer adımdır.
Bizler kararlıyız; üniversitelerimizin sermaye denetimine sokulmasına, kameralı ve turnikeli sisteme geçilmesine izin vermeyeceğiz. Bizleri üniversitelerimize yabancılaştırmaya çalışanlara yanıtımız olabildiğine tok ve kararlı olacaktır:
"Üniversiteler bizimdir!"

Mimar Sinan Üniversitesi/Ekim Gençliği


****************************************************************
Adana Liseli Gençlik Platformu'nun kampanya çalışması...

"Müşteri değil öğrenciyiz,
zindanda değil lisedeyiz!"


ALGP olarak eğitimin ticarileşmesine karşı bir kampanya örgütlüyoruz. Kampanyamızı örgütlerken çeşitli araçlar kullanıyoruz. Panel, pul, afiş, bülten, basın açıklamaları çalışmalarımızı hem güçlendiriyor hem de zenginleştiriyor.

Panel;
İlk önce Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerle görüştük. Öğretmenlerimiz bizlere destek olacaklarını dile getirdiler. Bizler de 25 Aralık günü bir panel örgütledik. Adana?daki kurumlara, çarşı merkezine panele çağrı afişlerimizi yaptık. Ayrıca panel için çıkardığımız el ilanlarını liselere ulaştırdık.
25 Aralık günü saat 13:30?da başlayan panelimize Eğitim-Sen üyesi öğretmenler ve ALGP temsilcisi arkadaşımız katıldı. Panelimizde eğitim sisteminin sorunları ve çözüm önerileri tartışıldı. Öğretmenlerimizin yaptığı sunumdan sonra soru-cevap kısmına geçildi. Karşılıklı tartışmaların yaşandığı panelde herkes düşüncelerini söyledi. Bir liselinin ?Çözüm nerede? Ne yapacağız?? şeklinde sorduğu soruya ALGP temsilcisi arkadaşımız ?çözümün örgütlü mücadelede olduğu?nu belirterek ALGP saflarında liselileri mücadeleye çağırdı. 2 saati aşkın süren panelimize 25 kişi katıldı panelimize veliler de destek verdi.

Pul çalışmamız;
Kampanyamızın şiarlarıyla yürüttüğümüz çalışmamızı pulla sürdürdük. ?Gençlik gelecek gelecek, sosyalizm!?, ?Parasız, bilimsel, anadilde eğitim!?, ?ÖSS, AOBP kaldırılsın!?, ?Staj sömürüsüne son!?, ?Polis-idare işbirliğine son!?, ?Müşteri değil öğrenciyiz!?, ?Zindanda değil lisedeyiz!? ALGP imzalı pullarımızı 8 liseye ve liselilerin geçtiği çarşı merkezine yoğun olarak yaptık.

Bülten;
Çıkardığımız bültenimizi lise önlerinde dağıttık. Bülten dağıtımı sırasında sivil polisler tarafından durdurulduk. Kimlik sormaları üzerine göstermeyince farklı bahanelerle bizlerin çalışmasını engellemeye çalıştılar.
Çalışmamızı farklı araçlarla sürdürmeye devam ediyoruz.
8 Ocak?ta yapacağımız basın açıklamasıyla kampanyamızı sonlandıracağız.

ALGP/Adana


****************************************************************

YTÜ'de devletin katliamcı geleneğine tok bir yanıt!

29 Aralık günü Yıldız Teknik Üniversitesi?nde oldukça anlamlı bir anma gerçekleştirdik. Devletin yıllardır süren katliam politikalarını teşhir etmek; 19 Aralık direnişini selamlamak, Maraş katlimını lanetlemek ve Kulp?taki toplu mezarlara YTÜ?den bir tepki göstermek amacıyla üniversitemizde ortak bir anma gerçekleştirdik.
29 Aralık günü saat 12.00?de yapılan anma tüm devrim şehitleri adına saygı duruşuyla başladı ve bir arkadaşımızın okuduğu şiirle devam etti. Ardından 19 Aralık katliamının ardında gizlenenleri ve cezaevlerinde yıllardır süregelen işkence, baskı ve tecrit politikalarını anlatan bir metin okundu. Metinde ayrıca Kürt halkına yönelik katliamlara değinildi ve son olarak Kulp?ta ortaya çıkarılan toplu mezarla sermaye devletinin katilamcı politika geleneği teşhir edildi.
Ayrıca Kürtçe okunan bir başka metinle de tüm bu katliam ve baskılara üniversitemiz cephesinden tok bir yanıt verilmiş oldu.
Nazım Hikmet?in ?Güneşi içenlerin türküsü? adlı şiirini okuduktan sonra marşlarla anmamıza devam ettik. ?Katil devlet hesap verecek!?, ?Yaşasın 19 Aralık direnişimiz!?, ?Biji bretiya gelan!?, ?Devrim şehitleri ölümsüzdür!? sloganlarının atıldığı anmaya yaklaşık 40 kişi katıldı. Daha sonra yemekhanede yapılan konuşmayla anma sona erdi.

YTÜ Ekim Gençliği