6 Kasım '04
Sayı: 2004/44 (36)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist barbarlık ve kapitalist yıkımın pençesindeki dünyada emekçilerin geleceği
  Felaket tsunaminin değil emperyalizmin eseridir.
  Deprem ve onbinleri yutan dev dalgalar
  Özelleştirme talanı sürüyor!
  Soruşturma terörü yine sahnede!
  2004 yılında sınıf hareketi
  2004 yılı ve kamu emekçileri hareketi
  Başbakan'ın Suriye gezisi
  Ekonomik büyüme ve işsizlik
  Kürt liberallerinin AB hüsranı
  BDSP'den sempozyuma çağrı
  Yoksulluğa mahkum, yozlaşmaya teslim olmayalım!
  Gençlik hareketi ve komünist gençliğin görevleri-2 / Orta sayfa
  İÜ'de ortak çalışmamız güçlenerek sürüyor
  Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri gözetleniyor
  YTÜ Davutpaşa Kampüsü'nde şenlikli eylem
  Irak'ı işgal eden emperyalist ordular acz içinde
  İşgalci askerler katlettikleri Iraklılar'ın organlarını da çalıyor
  Ertelenen Ukrayna seçimleri yeniden yapıldı
  2005'e girerken.../2
  Genç İşçi Bülteni'nden
  Esenyurt-Kıraç İşçi Bülteni'nden
  Toplumcu şair Şükran Kurdakul'u yitirdik
  Katliamlara karşı direniş kazanacak!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



Ertelenen Ukrayna seçimleri yeniden yapıldı...

Amerikan uşakları ilk hedefe ulaştılar

21 Kasım?da yapılan Ukrayna cumhurbaşkanlığı seçimleri, batı ajanı Viktor Yuşçenko?nun yenilgisiyle sonuçlanınca, Amerikan uşaklarının uğraşları sonucu ertelenmişti. Ertelemeyi mümkün kılan kitlesel gösteriler CİA ile işbirlikçileri tarafından organize edilmiş, finansmanı ise ABD emperyalizmi ve spekülatör George Soros?un akıttığı on milyonlarca dolarla sağlanmıştı.
26 Aralık?ta yeniden yapılan seçimlerin galibi, bu sefer Amerikan uşağı, ?muhalif? lider Viktor Yuşçenko oldu. Yapılan açıklamaya göre oyların yüzde 52?sini Yuşçenko, yüzde 44?ünü ise Yanukoviç aldı. Ertelenen seçim için yüzlerce gözlemci gönderen, Yanukoviç?in kazandığı belli olunca da seçimleri şaibeli ilan eden emperyalist güçler, kendi ajanları Yuşçenko seçimlerden galip çıkınca, sevinçlerini ifade etmekle yetindiler.

Bu defa Yanukoviç itiraz edecek

Bu arada, tekrarlanan devlet başkanlığı seçimi ikinci turunun sonuçlarını, bu kez Başbakan Viktor Yanukoviç kabul etmedi. Yanukoviç Yüksek Mahkeme?ye giderek seçim sonuçlarına itiraz edeceğini söyledi ve ?Böyle bir bozgunu tanımıyorum. Anayasa ve insan hakları ihlal edildi. İnsanlar öldü? diye konuştu. Seçim kampanyasını yürüten ekibinin 5 bin civarında şikâyet aldığını anlatan Yanukoviç, 8 seçmenin sandık başında öldüğü bilgileri geldiğini ve bu olaydan endişelendiğini belirtti.
Yanukoviç Kiev?de gazetecilere yaptığı açıklamada, Yüksek Mahkeme?ye giderek seçim sonuçlarına itiraz edeceğini söyledi. Yüksek Mahkeme, 21 Kasım?da yapılan ve Yanukoviç?in kazandığı ikinci tur seçimleri, muhalefetin başvurusu üzerine geçersiz saymış ve 26 Aralık?ta tekrarlanmasını kararlaştırmıştı. Ancak Yanukoviç?in itirazından bir sonuç çıkması olası gözükmüyor
Yanukoviç?in sonuçlara itirazı üzerine Yuşçenko yandaşlarından hükümet binasını abluka altına almalarını istedi. Yuşçenko, üç haftalık seçim izninin ardından Yanukoviç?in ilk kez başkanlık edeceği kabine toplantısını da yasadışı ilan etti. Küstahlıkta sınır tanımayan Amerikan ajanı Yuşçenko ve taifesi, Soros?un bol keseden akıttığı dolarlar sayesinde, her an amigolarını sokaklara salmakla şantaj yapıyorlar. Bu tavırlar tam da ?batı demokrasisi?nin şanına denk düşüyor.

İlk ziyaret Rusya'ya


Devlet başkanlığı seçiminin galibi ?muhalif? lider Viktor Yuşçenko?yu ilk tebrik eden yabancı lider, bekleneceği gibi Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili oldu. Zira Saakaşvili de CİA?nın organizasyonu ve Soros?un dolarları ile bu mevkiye ulaşabilmişti. Fakat Yuşçenko?nun ?ikinci Saakaşvili? olması o kadar kolay görünmüyor. Batı ajanı Yuşçenko da bunun farkında.
Yuşçenko, Rus İzvestia gazetesine vediği demeçte, Rusya ile bozulan ilişkileri düzelteceğini belirterek, ?İlk ziyaretimi Moskova?ya yapacağım? dedi. Yuşçenko, ?Moskova?nın Viktor Yanukoviç?in afişleriyle donatılmış olduğunu unutabiliriz. Ukrayna?nın çıkarlarını düşünüyorsak Rusya?nın ortağımız olduğunu anlamalıyız? diye konuştu.
ABD ve AB emperyalistleri Yuşçenko?nun zaferini, seçimlerdeki şaibelere rağmen hemen kutladılar. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Ukrayna?da yapılan ve batı ajanı Yuşçenko?nun zaferiyle sonuçlanan devlet başkanlığı seçiminin neticesinden çok memnun olduğunu belirterek, seçimi ?Ukrayna?da demokrasi için tarihi bir an? şeklinde değerlendirdi.
Rusya?nın ilk resmi tepkisi ise, ?İlişkilerin rotası değişmez? şeklinde oldu. Rusya Savunma Bakanı Sergey İvanov, temel çıkarlarının aynı olduğunu ve Yuşçenko ile ortak politikaların değişmeyeceğini söyledi.
Emperyalist güç odaklarının çekişme alanına dönen Ukrayna?da, şimdilik sular durulmuş gibi görünüyor. Ukrayna burjuvazisinin ABD, AB, Rusya ile geliştirdiği ilişkiler ve bu emperyalist odakların bölgeye verdikleri önem gözönüne alındığında, zımni bir çözüm üzerinde anlaşmış görünüyorlar.
Yaşanan çatışmada taraf olan Ukraynalı işçi ve emekçilere gelince, seçimleri kimin kazandığından bağımsız olarak, onların yaşamında öze ilişkin bir değişiklik olmayacak. Daha önce bu senaryonun oynandığı Sırbistan ve Gürcistan?da olmadığı gibi.
Ukrayna?da yaşananlar bir kez daha gösterdi ki, işçi sınıfı ve emekçiler şu veya bu sömürücü kesimin, şu veya bu emperyalist güç odağının peşinden sürüklenerek sorunlarına herhangi bir çözüm üretemezler. Tek çıkar yol, hem emperyalistlere, hem de işbirlikçilerine karşı mücadele etmektir.


*****
Sosyal kazanımların gaspına baskıcı yasa ve düzenlemeler eşlik ediyor...

Almanya ve İngiltere'de
polisiye önlemler artırılıyor


AB'den müzakerelere başlama tarihi alan sermaye düzeninin temsilcileri, medyası ve geleceğini AB?de gören farklı çevreler bu gelişmeyi ?AB bayramı? şeklinde yutturmak için uğraşıyorlar. Toplumun azımsanmayacak bir kesimi şimdiden bu boş hayallerle avunmaya başladı bile.
Avrupa emperyalizmi hayranlarının yaydığı, nesnel temelden yoksun rivayetlere göre, Türkiye?ye AB?den demokrasi, insan hakları, örgütlenme özgürlüğü gelecek, işçi ve emekçilerin demokratik-sosyal kazanımlarında düzelme olacak, sistemdeki tüm çarpıklıklar zamanla aşılacak vb. Üstelik bu yaygara en erken 15 yıl sonra AB?ye girme olasılığı üzerinden koparılıyor.
Geleceğini güvence altına almaya çalışan egemen sınıflar ile sözcülerinin, AB?ye bir an önce girmeye istekli olmaları şaşırtıcı değil. Zira AB onların sınıfsal çıkarlarına uygundur. Oysa işçi sınıfı ve emekçiler açısından durum temelden farklıdır.
Sovyetler Birliği?nin dağılmasından sonra hızlanan demokratik-sosyal hak gaspları son yıllarda doruğa çıktı. Bu kazanımları savunmaya çalışan işçi sınıfı ve emekçiler ise birkaç yıldır genel grev ve yaygın kitle eylemleri gerçekleştiriyorlar. Uzun yıllara yayılan çetin mücadeleler sonucunda alınan bu hakları korumak için de kararlı bir mücadele gerekiyor. Aksi durumda ?demokrasinin beşiği? olan AB ülkelerinde de emekçilerin kazanımları kuşa çevrilecek.
AB sermayesi bu kapsamlı saldırıyı sonuna kadar devam ettirme noktasında kararlı görünüyor. Buna karşın işçi sınıfı ve emekçiler de kazanımlarını savunabileceklerini gösteren çıkışlar yapıyorlar. Demek oluyor ki, AB ülkelerinde süreç sınıf çatışmalarının sertleşmesine doğru ilerliyor. Bunun farkında olan AB emperyalistleri şimdiden buna hazırlanıyor. Bu işin başını Alman ve İngiliz devletleri çekiyor.
Alman burjuvazisinin gündeme getirdiği yeni düzenlemenin fikir babası ise Naziler. Almanya?da bugünlerde ?iç güvenliğin? bir elde toplanması amacıyla bir ?Anti Terör Merkezi? kuruldu. Hukukçular ve insan hakları savunucuları, merkezde güvenlikle ilgili farklı örgütlerin içiçe çalışacak olmasının Anayasa?ya aykırı olduğunu dile getirerek buna karşı çıkıyorlar. Hukukçular ile bazı politikacılar, güvenlikle özgürlüğün karşı karşıya getirildiğini, ?terör histerisi? yayılarak insanların özgürlüklerinden vazgeçmeye zorlandığını söylüyorlar.
Alman İçişleri Bakanı Otto Schilly ise, ?terörle mücadelede kısa sürede başarılı olmanın buna bağlı olduğunu? iddia ediyor.
Faşizm döneminde güvenlikten sorumlu teşkilatların bir elde toplanması nedeniyle Gestapo olağanüstü yetki ve güce sahip olmuştu. Bundan dolayı Alman Anayasası 1949 yılından sonra güvenlikten sorumlu örgütlenmelerin birbirlerinden bağımsız olmalarını zorunlu kılmıştı.
Günümüzün Yeşiller?i ile sosyal-demokratları Naziler?in izinden giderken, ırkçı-sağcı partiler bu adımı hem gecikmiş, hem de yetersiz buluyorlar.
Blair başkanlığındaki İngiliz hükümeti de aynı yolu izliyor. ?Büyük terörist saldırıların gerçekleşme ihtimali? gerekçe gösterilerek, devlet içinde gizli bir örgütün kurulmakta olduğu açıklandı. The Independent gazetesinde yeralan habere göre, sözkonusu örgütten ne parlamentonun, ne de halkın haberi var. Örgütün bu yıl içinde kurulmaya başlandığı biliniyor, ancak çalışmaların hangi aşamaya ulaştığı gizli tutuluyor. Örgütün adının ?Devlet Arındırma ve İyileştirme Servisi? olduğu ve GDRS olarak bilindiği, ancak resmi kayıtlarda dahi bu ismin çok az geçtiği dile getirildi. Bir yetkilinin açıklamasına göre, GDRS Nisan ayından bu yana faaliyete hazır durumda. Buna rağmen hükümet milletvekillerine sadece böyle bir birimin kurulmasının ?düşünüldüğünü? açıklamakla yetindi.
?Teröre karşı? mücadele kisvesi altında yapılan bu hazırlıklar, emekçilerin ekonomik-sosyal kazanımlarını adım adım gaspeden AB emperyalistlerinin demokratik hak ve özgürlükleri de tırpanlayarak sert sınıf çatışmalarına hazırlandığını gösteriyor.