Güney Asya'da büyük felaket...
Felaket tsunaminin değil
emperyalizmin eseridir!
Endonezya'dan Batı Afrika'ya uzanan geniş bir alanda yaşanan deprem ve tsunami sonucunda büyük bir felaket yaşandı. Kesin olmayan rakamlarla yüzbini aşkın insan öldü, taş üstünde taş kalmadı. Gıda, içme suyu ve tıbbi hizmetlerin karşılanmaması halinde felaketin boyutlarının büyümesi ise kaçınılmaz.
Bu felaket insanlık tarihinde görülen en büyük doğal felaketlerden birisidir. Ancak insanlığın ulaştığı teknik ve teknolojik gelişme düzeyi düşünüldüğünde, belki de en trajik olanlarından biridir. Felaket sonrası ortaya çıkan veriler bunun böyle olduğunu kanıtlamaktadır. Zira bu büyük felaket, 9 büyüklüğündeki deprem değil, depremden 2 saat sonra gerçekleşen tsunami sonucunda gerçekleşmiştir. Felaket geliyorum dediği halde, bölgedeki halkın uyarılması ve bölgenin tahliyesi için hiçbir şey yapılmamıştır. Bölgenin turizm bölgesi olması ve yılbaşı nedeniyle en yoğun dönemini yaşıyor olması nedeniyle, kârlarından başka bir şey düşünmeyen bölge rejimleri ve aç gözlü kapitalistler bundan kaçınmıştır.
Sadece bu kadarı da değil. Felaket sonrasında yapılan açıklamalara bakılırsa, göz göre göre gelen tsunami bir yana, depremin olacağını ?erken uyarı sistemi? ile önceden tespit etmek mümkünmüş. Ama ?erken uyarı sistemi? için büyük paralar gerektiğinden bölgenin ?az gelişmiş? ülkeleri bu sistemleri kuramamışlar ya da tatlı kârlarını bu uğurda harcamaktan kaçınan kapitalist iktidarlar tarafından kurulmamıştır. Oysa felaket sonrasında öğrendik ki Japonya ve ABD egemenlikleri altındaki Pasifik Okyanusu?nu ?erken uyarı sistemleri? ile kontrol altında tutuyorlarmış. Bu, ?küreselleşme?den geriye kalan son yalan parçacıklarının da tsunaminin altında kalarak yok olması demektir. Emperyalist kapitalizm bir kez daha tüm iğrençliğiyle çıplak yakalanmıştır. Dünyada üretilen zenginlik ve servetler emperyalistlerin ellerinde toplanırken, milyonlarca insan kontrol edilmesi mümkün doğal olaylar karşısında savunmasız bırakılmaktadır. Emperyalistler silaha milyarlarca dolar ayırırken, sömürüp yağmaladıkları ülkeler onbinlerin ölümüne engel olacak teknolojik sistemleri almaktan aciz bırakılmışlardır.
Bundan dolayı yaşanan felaket, özü bakımından da aynı bölgede yaşanan ?98 mali krizinden hem farksızdır, hem de ona sıkı sıkıya bağlıdır. ?98 krizi de mali sermayenin yaptığı büyük mali vurgunun neticesinde gerçekleşmişti. Bu büyük vurgun da dalga dalga bölge ülkelerine yayılmış, milyonlarca insan açlık sınırının altına gönderilirken, salgın hastalıklar alıp başını yürümüştü. Ve ülke kaynaklarının emperyalist merkezlere hortumlanması ile, geliyorum diyen büyük felaketin önlenmesi için ayrılabilecek kaynaklar da iç edilmiştir.
Felaketin ardından bölgede tatil yapan emperyalist metropollerin kalburüstü zenginleri uçaklarla bölgeyi terkederken, yerli halk kendi kaderine terkedilmiştir. Dahası emperyalistler, sadaka düzeyinde yardımlarla durumu geçiştirmeye kalkarken bile durumdan yararlanma peşindedirler. Örneğin ?cimrilik? suçlamasıyla karşı karşıya kalan ABD sözde ?yardım? miktarını arttırırken, ?yardım? malzemelerinin yanında savaş gemileri ve 15 bin kişilik bir askeri güç göndermektedir. Şaşırtıcı değil. Çünkü emperyalistlerin ?yardım? anlayışının ne demek olduğunu dünya halkları yeterince biliyor.
Çağımızda yaşanan her ?doğal felaket? aslında kapitalizmin felaketidir. Türkiye?de de onbinler bundan dolayı ölmüşlerdi. Bugün Güney Asya?daki felaket bir kez daha kapitalizmin felaketi olmuştur. Kapitalizme dur demedikçe felaketlerinden kurtulmak mümkün olmayacaktır.
|