Irakta direniş devam ediyor...
BM şemsiyesi de işgalcileri
rahatlatmaya yetmeyecek!
ABD işgal ordusu Iraklıları kitlesel şekilde katletmeye devam ediyor. Kayıp verdikleri her yerde terörist olduğunu iddia ettikleri onlarca insanı katleden işgalcilerin kendi kayıpları da yeniden artmaya başladı.
Bağdatın yanısıra pek çok kentte direnişçilerin saldırılarıyla karşılaşan işgalcilerin aczi günden güne büyüyor. Çatışmaların bir süredir durgun olduğu Fellucede de direnişçilerin yeniden sarsıcı eylemlere başlaması haydutların çıkmazını daha da derinleştirecek.
ABD ordusunun Neceften çekilmesi şartıyla bu kenti boşaltan Sadra bağlı Mehdi Ordusu da işgal karşıtı direnişi sürdürüyor. Son olarak Bağdattaki Sadr semtinde, El Sadr yanlısı direnişçilerle ABD askerleri arasındaki gece boyunca devam eden çatışmalar yaşandı.
Yeni atanan kukla hükümet işgalcinin
derdine deva değil
Yeni atadıkları kukla hükümetin direnişi etkileme şansı bulunmuyor. Zira başbakanlığa atanan Iyad Allavinin Amerikan ajanı olduğunu herkes biliyor. Direnişi sürdüren Şii lider Mukteda Sadr kukla hükümeti tanımayacaklarını şimdiden açıkladı. Diğer direnişçi örgütlerin de aynı tavrı alacakları açık.
Irakı yönetmek için atandığı iddia edilen bu hükümetin kayda değer hiçbir konuda söz hakkı bulunmuyor. BM temsilcisinin bile sömürge valisi Paul Bremeri Irak diktatörü ilan etmesi bu hükümetin ne kadar bağımsız hareket edebileceğini gösteriyor. Hükümet üstü otorite Bremer dışında, bakanlıklarda yüzlerce Amerikalı danışman fiilen çalışacak. Özellikle petrol bakanlığında yoğunlaşması beklenen bu danışmanların asıl yönetici unsur olacaklarını tahmin etmek güç değil.
30 Haziranda işbaşına gelmesi beklenen Allavi hükümetinin bu haliyle Irak halkını oyalaması mümkün değil. Zira işgalciler ile işbirlikçi takımı Irak halkı nezdinde teşhir olmuş durumda. Başbakan Allavinin Iraklılardan aldığı desteğin yüzde 5, Cumhurbaşkani Gazi El Yaverin ise yüzde 7 ile sınırlı olması bunu gösteriyor.
100 bin milis silahsızlandırılacak mı?
ABD ajanı İyad Allavi henüz göreve başlamadan iddialı açıklamalar yapmaya başladı. Bu tür açıklamalarla hem kendi iradesiyle hareket eden bir başbakan görüntüsü, hem de yeni hükümetin Iraktaki kaos ortamını düzelteceği mesajı vermeye çalışıyor.
Bu açıklamalara göre, Iraktaki 9 örgüte bağlı 100 bin milisin silahsızlandırılması için anlaşma sağlandığı, bunlara Kürt peşmergelerin de dahil olduğu söyleniyor. Sadece Mukteda El Sadra bağlı Mehdi Ordusunun bu anlaşmaya katılmadığı belirtiliyor. Direnişin merkezi kabul edilen Fellucedeki direnişçilerden ise söz bile edilmiyor.
Güvenlik kuvvetleri saflarına katılacak ya da sivil hayata dönecekleri iddia edilen bu 100 bin kişilik silahlı gücün esas olarak Kürt peşmergelerinden oluştuğu açıktır. Oysa Güney Kürtlerinin yaptığı son açıklamalar hiç de Allavinin iddiasını destekler nitelikte değil. Yerel hükümetin başbakanı Neçirvan Barzani yaptığı açıklamada; BM Güvenlik Konseyine sunulan yeni Irak tasarısında kendilerine özerklik tanınmaması durumunda yeni hükümetten çekileceklerini kaydetti.
Amerikaya uşaklık eden Barzani-Talabani güçleri yerel başbakanın söylediği gibi mi hareket edecekler, bu henüz belli değil. Ancak böylesi çatışmaların devam ettiği bir dönemde peşmergelerin silahlarını bırakıp sivil hayata dönmelerinin sözkonusu olmayacağı çok açık.
Direnişe karşı kontra
taktikler gündemde
Direnişi kırma noktasında aciz kaldığını kabul eden işgal güçleri, Iraklıları birbirine kırdıracak yöntemer arıyorlar. Bu çerçevede Irak Ulusal Görev Gücü (IUGG) adı verilen, kontr-gerilla taktikleri uygulayacak bir askeri birim oluşturmaya başladılar. Direnişçilere karşı direnişçilerin taktiklerini kullanacak ve tamamen Iraklılardan oluşacak bu askeri birlik; sivillere saldırı düzenleme, suikast, sabotaj gibi kontr-gerilla taktikleri ile eğitilecek. Bin askerle işe başlayan işgalciler, bu sayıyı 7 bine kadar çıkarmayı planlıyorlar.
ABDnin daha önce kurduğu Irak ordusu Felluce direnişinde halka saldırmayı reddederek işgalcilerin Iraklıları birbirine kırdırma girişimlerini boşa düşürmüştü. İşgalci haydutlar bu defa işi sıkı tutuyorlar. IUGGye katılacak kişilere teröristlere, Baasçılara ve direnişçilere karşı savaşacaklarına dair sözleşme imzalatılacak. IUGGye alınan Iraklıların çoğu, eski Irak ordusunda görev yapanlardan seçiliyor. İşgalciler bu askeri birimde yer alanlara, Irak standartlarına göre yüksek kabul edilen 150 dolar ücret ödeyecek.
Irakı işgal eden emperyalist barbarların her türlü kanlı yöntemi kullanacakları aşikar. Ama bilinen bir öteki gerçek; hiçbir yöntemin direnen halkları yenmeye yeterli olmayacağı ve emperyalistlerin işgal ettikleri ülkelerden defolup gidecekleri... Irakı işgal eden çapulcular da aynı akıbete uğrayacaklar.
Cinayet şebekesi CİAnın şefi de istifa etti
ABD-İngiliz emperyalistleri istihbarat örgütlerinin sunduğu belgeleri gerekçe göstererek Irakı işgal ettiler. Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü (CİA) tarafından sunulan sözkonusu belgelerin sahte olduğu işgalden sonra açığa çıktı. Bu durumda istihbarat örgütleri sahtekarlığın sorumluluğunu üstlenerek savaş kundakçılarını aklamaya çalıştılar. Ancak bu manevralar beklenen sonucu vermedi. Zira direnişin gücü işgalcilerin her yönüyle teşhir olmasını hızlandırdı. Vahşi işkence ve katliamlar dahil kirli icraatların önemli bir bölümü açığa çıktı.
ABD halkı nezdinde de büyük oranda destek yitiren savaş çetesi, bazı üyelerini harcamak zorunda kaldı. Harcananlara katılan son caniler CİA şefi George Tenet ile CİA Operasyonlar Dairesi Başkan Yardımcısı James Pavitt oldu. Pavittin CİAnın yürüttüğü gizli operasyonlardan sorumlu olduğu kaydedildi.
Bush, Tenetle görüştükten sonra yaptığı açıklamada, Tenetin kişisel nedenlerle istifa ettiğini söyledi. Ancak resmi açıklamanın aksine, işgalin Irakta uğradığı başarısızlıktan ötürü Tenetin istifa etmesinin istendiği biliniyor. Bu arada New York Times gazetesi, CİAnın faaliyetleriyle ilgili olarak Amerikan Senatosu tarafından hazırlanan raporun da Tenetin gitmesinde etkili olduğunu yazdı. Pavittin emekliliğe ayrılama kararı aldığı ise CİA tarafından açıklandı.
İki haydutun görevden ayrılma gerekçeleri pek çok çevre tarafından inandırıcı bulunmadı. Daha çok yaklaşan Amerikan seçimleri öncesi, Bushla savaş çetesinin bir manevrası olarak değerlendirildi. Zira Irak işgalinin CİA belgeleriyle bir ilgisi olmadığı, bu barbarca saldırının yıllar önce planlandığı artık bir sır değil. Bir yanda tabut içinde dönen askerlerin sayısının sürekli artması, öte yandan Bush ve ekibinin işkenceci katillerden oluştuğunun ortaya çıkması, böyle bir kurban vermeyi zorunlu kılmıştır. Saldırı ve savaş projelerini onlarca ülkeye yaymayı amaçlayan bu katil sürüsünün seçimden bir daha galip çıkabilmek için kirli oyunlara başvurması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.
New York Times gazetesi, ABD yönetiminin, CİA şefi George Tenet ile CİA Operasyonlar Dairesi Başkan Yardımcısı James Pavittin ayrılmasının, güvenlik ve istihbarat konusunda zaafiyete yol açabileceğinden endişe ettiğini yazdı. Gazete, Tenet ve Pavittin ayrılmasıyla CİAde uzun süredir devam eden bir istikrar döneminin de sona erdiğine dikkat çekti.
Irakın boğazı on yıl boyunca ambargo kıskacı ile sıkıldı. Bu sürede Saddam diktatörlüğünün zorbalığına maruz kaldı. İşgal sayesinde ise yakılıp yıkıldı. Bu kadar zorlu bir sürecin ardından dünyanın en zalim, en küstah ve en güçlü emperyalist gücü olan Amerikan emperyalizmini acze düşürmeyi başardı. İşgal karşıtı direniş sayesinde elde edilen bu başarı, gelinen aşamada savaş çetesini kurban vermeye zorlamaktadır. Direniş hem küstah zorbaların burnunu sürttü, hem de Irak halkının onurlu bir geleceğe ulaşmasının yolunu gösterdi.
|