Siyonist cellatlar Filistinde
etnik temizlik yapıyor
İsrail ordusu, Gazze Şeridinin Mısır sınırındaki Refah kentinde Gökkuşağı Operasyonu adı altında gerçekleştirdiği vahşi yıkım ve katliam saldırısında onlarca Filistinliyi katletti. Evsiz kalan binlerce Filistinli ise göçe zorlandı. Kentin su ve elektrik şebekeleri tahrip edilirken, yaralıların hastanelere ulaşması engellendi. Siyonist işgalciler bölgeye yapılmak istenen gıda yardımına da engel oldular.
Kuşatmadan dolayı bölgenin dünya ile bağlantısının kesilmesi, kitlesel bir kıyıma davetiye çıkarıyor. Zira Gazze Şeridinde yaşayan Filistinlilerin üçte ikisi ancak yardım sayesinde hayatlarını sürdürebiliyorlar. Bölgeyi Filistinlilerden arındırmak için her yola başvuran siyonist katiller, bomba ve roketlerle katledemediklerini açlık, susuzluk ve ilaçsızlıktan ölüme mahkum etmek istiyorlar. Bebeklere bile kurşun sıkan İsrail ordusunun tüm icraatları, etnik temizlik yapmak amacında olduğunu göstermektedir. Sadece ikinci intifadanın başladığı Eylül 2000den bu yana öldürülen Filistinlilerin sayısı (ki bunun üçte biri çocuklardan oluşuyor) 3 bin 90a ulaştı
Gerici güçler siyonist katillerle
suç ortaklığını sürdürüyor
Irkçı İsrail devleti, etnik temizlik noktasına ulaştırdığı işgal ve katliamlarını dünyadan hiçbir kayda değer tepki görmeden sürdürüyor. Öyle ki, siyonistler arasında bile akıl almaz zorbalığa tepki gösterilebiliyor. İsrail Adalet Bakanı Yosef Lapid, ordunun Filistinlilerin evlerini yıkmasının, kendisine İkinci Dünya Savaşında Nazilerin yaptıklarını hatırlattığını söyledi ve evlerin yıkılmasına son verilmesi çağrısında bulundu. Kendisi de Nazi katliamından kurtulan Lapid, mecliste yaptığı konuşmada, yıkılan evinin enkazı önünde duran yaşlı Filistinli kadının görüntülerinin kendisine, Nazi katliamı sırasında evinden sürülen büyükannesini hatırlattığını belirtti.
Likud Partisinden bakanlarsa Adalet Bakanının eleştirilerine tepki gösterdiler, Nazi benzetmesini öfkeyle karşıladılar. Bunun üzerine Lapid, İsrailin Refah mülteci kampındaki evleri yıkmaya devam etmesi halinde, partisinin hükümetten çekilebileceğini söyledi.
Kasap Şaronun kabinesinde yeralan bir bakan bile böylesine bir tepki ortaya koyarken, ne Birleşmiş Milletler, ne insan hakları söylemini dilinden düşürmeyen emperyalist ülkeler, ne İslam Konferansı Örgütü üyesi ülkeler, ne de katliamla aynı günlerde zirve toplayan Arap Birliği teşkilatı; hiçbiri İsraile yönelik yaptırım içeren herhangi bir önlem alınmasını talep etmedi. Yapılan şey, siyonist vahşeti lafla kınamanın ötesine geçemedi. Oysa tüm dünya biliyor ki, İsrail devleti bu tür açıklamalarla alay ederek, bildiğini okumaya devam eder. Daha önce olduğu gibi, Refahta yürüttüğü son katliamda da olan bu.
İsrail helikopterlerinin Filistinlilerin üzerine rastgele füze yağdırdığı, tankların ölüm saçtığı olayın ardından toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, her zamanki gibi işe yaramayan kararlarından birini almakla yetinerek İsraile icraatlarına devam et mesajını verdi. ABDnin katılmadığı oturumda, İsraile Gazzedeki yıkımları durdurma çağrısı yapıldı. Konseyin tek Arap üyesi Cezayirle yapılan görüşmelerin ardından oylamaya sunulan tasarı, ABD emperyalizminin vetosunu engellemek için de yumuşatıldı. Kabul edilen tasarı, İsrailden uluslararası hukuk kurallarına uymasını ve Filistinlilerin evlerinin yıkılmasını durdurmasını istiyor. Şiddete son verilmesi çağrısı da yapılan metinde evsiz bırakılan Filistinlilerin durumuyla ilgili derin kaygı duyulduğu belirtiliyor.
Gerici güç odaklarından İsrailin zorbalığına karşı çıkmaları beklenemez elbette. Zaten kendileri de çok farklı değiller. Buna rağmen Filistin halkının maruz kaldığı vahşet karşısında aldıkları tutum, ikiyüzlülüklerinin vardığı iğrenç noktayı gözler önüne seriyor.
Kıyım devam edecek
İsrail askerleri ve tankları Refah mülteci kampından büyük bir yıkım gerçekleştirerek çekildi. Birleşmiş Milletler Filistinlilere Yardım Kuruluşu (UNRWA), 6 gün boyunca süren yıkımın başından bu yana onlarca Filistinlinin katledildiğini, yüzlercesinin yaralandığını, 180 kadar evin yıkıldığını, binlerce Filistinlinin evsiz kaldığını açıkladı. Şaron hükümeti ise, kendimizi koruyoruz, saldırılar devam edecek türünden küstahça bir açıklama yaparak kıyımı savundu.
Son günlerde basında İsrail ordusunun Refahtan çekildiğine dair haberler yer almaya başladı. Basın tekelleri bu haberlerle kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar. Çekilme ile ilgili açıklama yapan üst düzey bir İsrailli askeri yetkili, çekilmeye rağmen, ordunun Refahtaki saldırılara devam edeceğini belirtti. Siyonist yetkili, Derin bir nefes alıyoruz, sonra devam edeceğizdedi. Bu arsız açıklama, yıkım ve katliamların devam edeceğini gösteriyor
Desteği halklar verebilir
Refahtaki kıyım üzerine açıklama yapan Yaser Arafat, Dörtler (AB, BM, Rusya, ABD), Arap ülkeleri, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) ve BM Güvenlik Konseyini, bu canavarca suça karşı gerekli kararları almaya çağırıyorum dedi. Filistin halkını korumak için bölgeye uluslararası güç gönderilmesi gerektiğini söyleyen Arafat, Bu savaş suçudur, halk topluluklarına füze atıyorlar diye konuştu. Filistin yönetimi BM Güvenlik Konseyi kararından da memnuniyet duyduğunu açıkladı. Dahası, Amerikan emperyalizminin Arap halklarının tepkisini daha fazla büyütmemek için bu kararı veto etmemesi de olumlu karşılandı.
Arafatın çağrı yaptığı güçlerin siyonistlere karşı tavır almalarını beklemek boş bir hayaldir. Bu gerici güçlerin yıllardan beri aldıkları tutum ortadadır. Bunlar, İsrail zorbalığına karşı tavır almak bir yana, onun suç ortaklarıdır. Filistin halkının bu vahşi yıkım ve ablukaya karşı devam eden direnişine yalnızca, İsrail halkı da dahil olmak üzere tüm anti-emperyalist, anti-siyonist güçler destek verebilir.
WHO: Filistinde sağlık krizi kapıda
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), İsrailin ablukası altındaki Filistinlilerin sağlık kriziyle karşı karşıya olduğuna işaret ederken, yardıma bağlı yaşayan insanların ilaç sıkıntısı yaşayacağını öngördü.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), İsrailin Gazze Şeridi ve Batı Şeriada uyguladığı ablukalar yüzünden, Filistinlilerin büyük bir sağlık kriziyle karşı karşıya olduğunu açıkladı. WHO yetkilisi David Nabarro, düzenlediği basın toplantısında, Filistinlilerin sağlık durumlarının iyi olmadığını belirterek, ekonomik durumda gerileme ve artan yoksulluğun yanısıra, insanların ve malların geçişine ağır kısıtlamalar getirilmesinin insan sağlığını etkileyeceğini kaydetti.
Filistin bölgelerinde yetersiz beslenme oranının yükseldiğine değinen Nabarro, bunun da diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalık vakalarını artırdığını söyledi. Hastaların tedavisi için yeterli ilaç bulunamadığını belirten Nabarro, Filistinlilerin kliniklere gidemedikleri için tedavi olamadıklarını da anlattı.
Gazze Şeridindeki 1.3 milyon Filistinlinin büyük oranda yardımlara bağımlı olarak yaşadığı belirtiliyor.
İsrailin, güvenlik gerekçesiyle bu bölgelere abluka uygulaması, BM ve diğer uluslararası kuruluşların bölgedeki yardım çalışmalarını da olumsuz etkiliyor.
|