29 Mayıs'04
Sayı: 2004/21 (13)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalizme ve siyonizme karşı mücadeleyi yükseltelim!
  Barbarların NATO Zirvesi için İstanbul'da fiili sıkıyönetim...
  NATO karşıtı eylem ve etkinliklerden...
  NATO karşıtı eylem ve etkinliklerden...
  NATO karşıtı eylem ve etkinliklerden...
  NATO karşıtı eylem ve etkinliklerden...
  NATO dağıtılsın!
  DİSK 12. Genel Kurulu'na doğru...
  DİSK Genel Kurulu öncesi sendika yöneticileriyle konuştuk...
  Sermaye işbirlikçisi sendika ağaları yeni saldırılar için mesaide!
  Erdoğan TOBB Genel Kurulu'nda işsizliğe çare buldu!
  Gericilerin Çağlayan mitingi ve EMEP
  Yaz dönemi çalışmasının çok yönlü gündemleri
  Ekim'in Mayıs 2004 tarihli 236. sayısı çıktı...
  Devlet-mafya-futbol üçgeni...
  Ebu Garib'ten Ulucanlar'a...
  "Pişmanlık yasası" yeni hazırlanan TCK ile süresiz hale getiriliyor...
  Siyonist cellatlar Filistin'de etnik temizlik yapıyor
  Filistin halkıyla dayanışmayı yükseltelim!
  Irak'taki işkence vahşeti bakanlık onaylı!
  Arap Birliği Zirvesi...
  Uluslararası hareket...
  EMEP'ten düzenle barışmanın yeni adımları...
  Edirne şenliğinde polis terörü...
  YÜT 8. Geleneksel Bahar Şenlikleri...
  Basından...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Siyonist cellatlar Filistin’de
etnik temizlik yapıyor

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin Mısır sınırındaki Refah kentinde “Gökkuşağı Operasyonu” adı altında gerçekleştirdiği vahşi yıkım ve katliam saldırısında onlarca Filistinli’yi katletti. Evsiz kalan binlerce Filistinli ise göçe zorlandı. Kentin su ve elektrik şebekeleri tahrip edilirken, yaralıların hastanelere ulaşması engellendi. Siyonist işgalciler bölgeye yapılmak istenen gıda yardımına da engel oldular.

Kuşatmadan dolayı bölgenin dünya ile bağlantısının kesilmesi, kitlesel bir kıyıma davetiye çıkarıyor. Zira Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler’in üçte ikisi ancak yardım sayesinde hayatlarını sürdürebiliyorlar. Bölgeyi Filistinliler’den arındırmak için her yola başvuran siyonist katiller, bomba ve roketlerle katledemediklerini açlık, susuzluk ve ilaçsızlıktan ölüme mahkum etmek istiyorlar. Bebeklere bile kurşun sıkan İsrail ordusunun tüm icraatları, etnik temizlik yapmak amacında olduğunu göstermektedir. Sadece ikinci intifadanın başladığı Eylül 2000’den bu yana öldürülen Filistinliler’in sayısı (ki bunun üçte biri çocuklardan oluşuyor) 3 bin 90’a ulaştı

Gerici güçler siyonist katillerle
suç ortaklığını sürdürüyor

Irkçı İsrail devleti, etnik temizlik noktasına ulaştırdığı işgal ve katliamlarını dünyadan hiçbir kayda değer tepki görmeden sürdürüyor. Öyle ki, siyonistler arasında bile akıl almaz zorbalığa tepki gösterilebiliyor. İsrail Adalet Bakanı Yosef Lapid, ordunun Filistinliler’in evlerini yıkmasının, kendisine İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler’in yaptıklarını hatırlattığını söyledi ve evlerin yıkılmasına son verilmesi çağrısında bulundu. Kendisi de Nazi katliamından kurtulan Lapid, mecliste yaptığı konuşmada, yıkılan evinin enkazı önünde duran yaşlı Filistinli kadının görüntülerinin kendisine, Nazi katliamı sırasında evinden sürülen büyükannesini hatırlattığını belirtti.

Likud Partisi’nden bakanlarsa Adalet Bakanı’nın eleştirilerine tepki gösterdiler, Nazi benzetmesini öfkeyle karşıladılar. Bunun üzerine Lapid, İsrail’in Refah mülteci kampındaki evleri yıkmaya devam etmesi halinde, partisinin hükümetten çekilebileceğini söyledi.

Kasap Şaron’un kabinesinde yeralan bir bakan bile böylesine bir tepki ortaya koyarken, ne Birleşmiş Milletler, ne insan hakları söylemini dilinden düşürmeyen emperyalist ülkeler, ne İslam Konferansı Örgütü üyesi ülkeler, ne de katliamla aynı günlerde zirve toplayan Arap Birliği teşkilatı; hiçbiri İsrail’e yönelik yaptırım içeren herhangi bir önlem alınmasını talep etmedi. Yapılan şey, siyonist vahşeti lafla kınamanın ötesine geçemedi. Oysa tüm dünya biliyor ki, İsrail devleti bu tür açıklamalarla alay ederek, bildiğini okumaya devam eder. Daha önce olduğu gibi, Refah’ta yürüttüğü son katliamda da olan bu.

İsrail helikopterlerinin Filistinliler’in üzerine rastgele füze yağdırdığı, tankların ölüm saçtığı olayın ardından toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, her zamanki gibi işe yaramayan kararlarından birini almakla yetinerek İsrail’e “icraatlarına devam et” mesajını verdi. ABD’nin katılmadığı oturumda, İsrail’e Gazze’deki yıkımları durdurma çağrısı yapıldı. Konseyin tek Arap üyesi Cezayir’le yapılan görüşmelerin ardından oylamaya sunulan tasarı, ABD emperyalizminin vetosunu engellemek için de yumuşatıldı. Kabul edilen tasarı, İsrail’den uluslararası hukuk kurallarına uymasını ve Filistinliler’in evlerinin yıkılmasını durdurmasını istiyor. Şiddete son verilmesi çağrısı da yapılan metinde evsiz bırakılan Filistinliler’in durumuyla ilgili derin kaygı duyulduğu belirtiliyor.

Gerici güç odaklarından İsrail’in zorbalığına karşı çıkmaları beklenemez elbette. Zaten kendileri de çok farklı değiller. Buna rağmen Filistin halkının maruz kaldığı vahşet karşısında aldıkları tutum, ikiyüzlülüklerinin vardığı iğrenç noktayı gözler önüne seriyor.

Kıyım devam edecek

İsrail askerleri ve tankları Refah mülteci kampından büyük bir yıkım gerçekleştirerek çekildi. Birleşmiş Milletler Filistinliler’e Yardım Kuruluşu (UNRWA), 6 gün boyunca süren yıkımın başından bu yana onlarca Filistinli’nin katledildiğini, yüzlercesinin yaralandığını, 180 kadar evin yıkıldığını, binlerce Filistinli’nin evsiz kaldığını açıkladı. Şaron hükümeti ise, “kendimizi koruyoruz, saldırılar devam edecek” türünden küstahça bir açıklama yaparak kıyımı savundu.

Son günlerde basında İsrail ordusunun Refah’tan çekildiğine dair haberler yer almaya başladı. Basın tekelleri bu haberlerle kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar. Çekilme ile ilgili açıklama yapan üst düzey bir İsrailli askeri yetkili, çekilmeye rağmen, ordunun Refah’taki saldırılara devam edeceğini belirtti. Siyonist yetkili, “Derin bir nefes alıyoruz, sonra devam edeceğiz”dedi. Bu arsız açıklama, yıkım ve katliamların devam edeceğini gösteriyor

Desteği halklar verebilir

Refah’taki kıyım üzerine açıklama yapan Yaser Arafat, “Dörtler (AB, BM, Rusya, ABD), Arap ülkeleri, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) ve BM Güvenlik Konseyi’ni, bu canavarca suça karşı gerekli kararları almaya çağırıyorum” dedi. Filistin halkını korumak için bölgeye uluslararası güç gönderilmesi gerektiğini söyleyen Arafat, “Bu savaş suçudur, halk topluluklarına füze atıyorlar” diye konuştu. Filistin yönetimi BM Güvenlik Konseyi kararından da memnuniyet duyduğunu açıkladı. Dahası, Amerikan emperyalizminin Arap halklarının tepkisini daha fazla büyütmemek için bu kararı veto etmemesi de olumlu karşılandı.

Arafat’ın çağrı yaptığı güçlerin siyonistlere karşı tavır almalarını beklemek boş bir hayaldir. Bu gerici güçlerin yıllardan beri aldıkları tutum ortadadır. Bunlar, İsrail zorbalığına karşı tavır almak bir yana, onun suç ortaklarıdır. Filistin halkının bu vahşi yıkım ve ablukaya karşı devam eden direnişine yalnızca, İsrail halkı da dahil olmak üzere tüm anti-emperyalist, anti-siyonist güçler destek verebilir.


WHO: Filistin’de sağlık krizi kapıda

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), İsrail’in ablukası altındaki Filistinliler’in sağlık kriziyle karşı karşıya olduğuna işaret ederken, yardıma bağlı yaşayan insanların ilaç sıkıntısı yaşayacağını öngördü.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), İsrail’in Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da uyguladığı ablukalar yüzünden, Filistinliler’in büyük bir sağlık kriziyle karşı karşıya olduğunu açıkladı. WHO yetkilisi David Nabarro, düzenlediği basın toplantısında, Filistinliler’in sağlık durumlarının iyi olmadığını belirterek, ekonomik durumda gerileme ve artan yoksulluğun yanısıra, insanların ve malların geçişine ağır kısıtlamalar getirilmesinin insan sağlığını etkileyeceğini kaydetti.

Filistin bölgelerinde yetersiz beslenme oranının yükseldiğine değinen Nabarro, bunun da diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalık vakalarını artırdığını söyledi. Hastaların tedavisi için yeterli ilaç bulunamadığını belirten Nabarro, Filistinliler’in kliniklere gidemedikleri için tedavi olamadıklarını da anlattı.

Gazze Şeridi’ndeki 1.3 milyon Filistinli’nin büyük oranda yardımlara bağımlı olarak yaşadığı belirtiliyor.

İsrail’in, güvenlik gerekçesiyle bu bölgelere abluka uygulaması, BM ve diğer uluslararası kuruluşların bölgedeki yardım çalışmalarını da olumsuz etkiliyor.

(NTVMSNBC)