Barbarların zirvesinin tarihi yaklaştıkça, devletin NATO karşıtı eylemlere tahammülü de hızla tükeniyor. Hatta, sadece protesto eylemi yapanlara değil, TRT çalışanlarını da gözaltına alıp sorgudan geçirme olayında olduğu gibi, herkese saldırabiliyor. Saldırıya geçmesi için somut bir tehlike durumunun varlığı gerekmiyor, onun öyle algılaması yetiyor. Tıpkı ABDnin terör algısı gibi...
Antalyadaki eyleme saldırıyı, İstanbuldaki bir dizi eylem ve etkinliğe saldırı izledi. Esenyurtta NATO karşıtı eyleme, Pendikte afiş çalışmamıza saldırıldı. Pendikte gözaltına aldıklarına polis, NATO karşıtı her türlü eylem ve etkinliğin valilik emri ile yasaklandığını, engelleneceğini söylemiş bulunuyor. Yine İstanbulda afişlerimizin çoğu kazınarak sökülmüş durumda.
Edirnede üniversite şenliklerinde yine NATO karşıtı eylemlerin gerçekleştirilmesi saldırı gerekçesi yapıldı. Azgın bir terör saldırısıyla gözaltına alınan öğrencilerden tutuklananlar oldu.
Ancak tüm bu saldırılar, saldırıya uğrayan alanlar başta olmak üzere, NATO karşıtı çalışmaları engellemeye yetmedi, yetmeyecek. İstanbulu emperyalistlere dar etmek için daha hırslı, daha güçlü, daha etkin bir çalışma içinde olacağız.
Çalışmaların daha etkin olabilmesi ise, devletin bu saldırı taktiğine karşı daha kararlı bir duruş içinde olmaya bağlı. Diğer yandan dizginlerinden boşalmış devlet terörünü püskürtmenin yolu devrimci kitle eylemlilikleri yaratmaktan geçiyor. NATO karşıtı eylem ve etkinliklere kitlesel katılım ve eylemlerin militan geçmesi konusunda azami çaba içerisinde olmak gerekiyor. Eylemlerdeki kitleselliğin, tek başına olmasa da, kolluk güçleri üzerinde geriletici bir basınç oluşturduğu bilinmektedir. NATO karşıtı eylemlerin giderek daha geniş kitlelere maledilmesi de, diğer ihtiyaçların yanı sıra, saldırıların dizginlenmesi açısından da önem arzediyor.
Önümüzdeki ilk kapsamlı etkinlik, 31 Mayısta Harbiye Açık Havada gerçekleştirilecek olan NATOya karşı notalar gecesi. Oldukça geniş bir sanatçı kadrosunun sahne alacağı bu etkinliğe katılımın devrimci çevrelerle sınırlı kalmayacağı açıktır. Konserleri izlemeye gelen işçi ve emekçileri, NATO karşıtı diğer eylem ve etkinliklere katılmaya ikna etmek, sahne ve mikrofondan ziyade, devrimcilerin etkin pratik faaliyetleriyle mümkün olacaktır.
Ancak sınıf devrimcileri açısından can alıcı nokta fabrika ve işyerlerinde yürütülecek, işçi ve emekçilerin özgücüne dayanacak NATO ve işgal karşıtı birlikler oluşturabilmektir. Sınıf devrimcileri bu bilinçle üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları hakkıyla yerine getireceklerdir.