Ergatiki Dimokratian, Annan Planı ve referandum sürecini değerlendirdi. Açıklamada, Plan ABDnin çıkarlarına hizmet ediyor. Kimse Adadaki üslerden bahsetmiyor. Önemli olan iki tarafın ortak eylemidir denildi.
Ergatiki Dimokratia (İşçi Demokrasisi) Annan Planı ve yaşanan sürece ilişkin bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Annan Planının emperyalistlerin ve her iki taraftaki egemen güçlerin çıkarlarına hizmet ettiği belirtildi.
Referandumda hayır denmesi gerektiği belirtilerek, iki tarafın ortak eylemlerini örgütlemek için işbirliği çağrısı yapıldı.
İşçi Demokrasisinin değerlendirme ve önerileri şöyle:
* Annan Planı çoğu Kıbrıslı Rum ve Yunanistanlı siyasi lider tarafından dengesiz ve Türk tezlerinin lehine bir plan olarak nitelendirilmiştir. Hatta, uluslararası faktör Türkiyenin tarafını tutmakla ve Yunan tarafına planı kabul etmesi için baskı yapmakla suçlanmaktadır.
* Kıbrıs sorununa müdahale eden büyük ve küçük çeşitli güçlerin baskı ve tehditleri, bu girişimin başlangıcından itibaren onların çıkarlarına hizmet ettiğini göstermektedir.
* Annan Planı Kıbrıslı Rum milliyetçilerin söylemlerinin tersine Rum tarafının isteklerinin çoğuna cevap vermektedir. Fakat referandumda evet ya da hayır dememizin kriteri, planın Rum tezlerine ne denli cevap verdiği olmamalıdır.
* Savaşsız, ayrımcılıkların yapılmadığı, yoksulluk ve baskıların olmadığı bir toplum için mücadele verenler için kriter, kendi taraflarının ulusal kazanımları değil, Adada barış ve demokrasinin yeşertilebilmesidir.
Emperyalistlerin planları
* Kıbrıs sorununa ilişkin son gelişmelerin iyi niyetli çabalarla değil, Birleşmiş Milletleri ve Kofi Annanı denetleyebilen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından başlatıldığı herkesçe bilinmektedir.
* ABDnin Kıbrıs sorununa ilgisi, Orta Asya petrollerini kontrol altına almaya ilişkin planları ve dünyanın tek süper gücü olarak yerini daha da sağlamlaştırması noktasından başlamaktadır. Bu planların bir kısmı Irak savaşına ilişkindir ve Annan planının, bu savaşın hazırlık çalışmaları ile aynı dönemde ortaya çıkması tesadüf değildir.
* Geçtiğimiz Mart ayı başında ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Mark Grossman Büyük Ortadoğu Turu olarak adlandırılan gezisinden önce, ABDde yaşayan Rumlara yönelik olarak yaptığı konuşmasında, Kıbrıs sorununun çözümü ABDnin ulusal çıkarları açısından yaşamsal öneme sahiptir demişti.
* ABDnin çıkarları, iki temel müttefiki Türkiye ile Yunanistanın işbirliklerini ve ilişkilerindeki istikrarı sağlamaları ve bunun yanısıra adayı batmayacak bir uçak gemisi olarak kullanabilmek için, adadaki varlıklarını ve kontrollerini garanti altına almaktır.
AB çatısı sorunu çözmez
* Plan, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk liderler arasında makamların ve yetkilerin paylaştırılmasını ve bu ince dengelerin oluşturulmasını detaylı bir şekilde öngörürken, sıradan insanlar için onbinlerce yeni göçmen, iç sınırlar ve ayırım çizgilerinin ve ayırımcılıkların kalıcılaşmasını öngörmektedir.
* Ancak en iyi hediyeleri Amerikalılar ve İngilizler almaktadırlar. Üslerini güvence altına alıyorlar ve ihtiyaçları olan tüm kolaylıkları elde ediyorlar. Üstelik de bunları referandumlarla sağlamış oluyorlar.
* Bugün iki tarafta da, emperyalizme ve üslere karşı olduklarını, iki toplum arasında işbirliği, barış ve karşılıklı saygıdan yana olduklarını ilan etmiş olan sol partiler hükümette bulunuyor. Ancak bu tezlerini öne çıkarmak yerine, kendi taraflarının ulusal taleplerinin güvence altına alınmasına yardımcı olmalarını ümit ederek, emperyalistlerin desteğini kazanmak için susuyorlar.
* Planın destekçileri geçmişte yaşananların bugün Avrupa Birliği çerçevesi içerisinde tekrarlanamayacaklarını ve ABye katılımın katalizör rolü oynayacağı iddiasını öne sürmektedirler. Benzeri planlar, Avrupa Birliği, NATO ve Birleşmiş Milletler Örgütünün garantisi ile Bosna, Kosova, Filistin ve Lübnan gibi başka ülkelerde de uygulanmıştır.
* Adı ister Avrupa Birliği, ister NATO, ister Birleşmiş Milletler olsun, emperyalistlerin garantilerinin ne denli güvenilir olduğunu görmek için bu bölgelerde bugün neler olup bittiğine bir göz atmak yeterli olacaktır.
Milliyetçiliğe de, emperyalizme de karşıyız
* Geçtiğimiz yıl, 23 Nisandan sonra sınırların açılmasıyla birlikte barış ve dostluk yanlısı muhteşem bir hareketin tanığı olduk. Onbinlerce Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk resmi siyasi liderliklerinin arzularına karşın, evlerini ziyaret etmek ve düne kadar kendilerine düşman olan yabancılarla buluşmak için diğer tarafa geçtiler.
* Orada düşmanlar yerine harika bir barış ve dayanışma şenliği havası içerisinde açık kapılar ve donatılmış sofralarla karşılaştılar. Ancak Annan Planı böylesi nezaket ve cömertliklere müsaade etmiyor. Plan, 23 Nisandan sonra büyük bir darbe alan milliyetçilik surlarını güçlendirmektedir. Her iki tarafta da milliyetçiliğin yeniden canlandığının ilk işaretleri daha şimdiden görülüyor.
* Annan Planını savunanlar, buna karşı çıkan herkesi milliyetçi olmakla suçluyorlar. Bir de, kapitalist bir sistemde yaşadığımıza göre, bütün plan ve anlaşmaların emperyalist olacağını ve bu durumda seçeneklerimizin, ya emperyalistleri ya da milliyetçileri izlemekten başka çaremiz olmadığını savunanlar var.
* Milliyetçilerle ya da emperyalistlerle olmayı seçme ikilemi sahte bir ikilemdir. Mühim olan, iki tarafın sıradan insanlarını birleştiren inisiyatifleri ortaya koyabilen ve ortak eylemler örgütleyebilen siyasal güçlerin var olmasıdır.
* Bugün gerekli olan, bütün bunlara karşı çıkarak ortak eylemi örgütleyecek inisiyatifi alacak olanların öne çıkmasıdır. Her iki tarafta da barışı savunanlar tarafından güçlü ve enternasyonalist bir hayır denilmesi gerekmektedir.
* Böylesi bir hareket ütopya değildir. İki tarafın gençlik örgütleri, kadın örgütleri, kültürel ve diğer örgütlenmeleri tarafından düzenlenen iki toplumlu etkinlikler olumlu girişimlerdir.
* Adada barışı sağlamayı, savaşlara, felaketlere, etnik temizliklere yoksulluk ve baskılara yol açanları başımızdan tamamen atmanın önkoşullarını yaratmayı istiyorsak, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler olarak hep birlikte böylesi bir perspektife yönelmeli ve hareketimizi bu yönde koordine etmeliyiz.