24 Nisan'04
Sayı: 2004/08


  Kızıl Bayrak'tan
  1 Mayıs'a doğru belirsizlikler tablosu
  DİE raporunun yeni itirafları ve gizledikleri
  İkinci DEP davası sounçlandı...
  Düzen ordusu nasıl demokratlaştı?!
  NATO: Halklara karşı bir kirli savaş örgütü!
  Ordunun asli görevi burjuva düzenin güvenliğidir!
  Devrimci tutsaklardan açıklama...
  İmzalar KESK MYK'sına ulaştırıldı...
  Liseli gençlik yanıt vermek için 1 Mayıs'ta alanları doldurmalı!
  1 Mayıs'ta alanlara!
  1 Mayıs faaliyetlerinden...
  Uluslararası işçi sınıfı hareketi tarihinde ve Türkiye'de 1 Mayıs
  Bush-Blair çetesinden kasap Şaron'a tam destek...
  İşgalci haydut takımı "Irak batağı"ndan çıkış yolları arıyor!
  BM'de "insan hakları" ikiyüzlülüğü
  Bugün 23 Nisan, neşe dolamıyor insan!
  1 Mayıs ve Kürdistan emekçileri
  İzmir Eğitim-Sen 3 No'lu 1. Olağanüstü Genel Kurulu
  Bültenlerden...
  Bir-Kar 4. Gençlik Kampı başarıyla gerçekleştirildi...
  Ateş saçan Yürekli yoldaş mezarı başında anıldı
  "Plana hayır, önemli olan ortak eylem"
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
İmzalar KESK MYK’na ulaştırıldı…

Sosyalist Kamu Emekçileri (SKE), tasfiye saldırısı karşısında KESK’in günü birlik, protestocu eylem anlayışını eleştiren, saldırıları püskürtmeyi hedef alan net ve hak alıcı bir mücadele programının oluşturulmasını ve tüm eylemliliklerin süresiz iş bırakma hedefine bağlanmasını talep eden bir imza kampanyası başlatmışlardı.

Kampanya süresince toplanan 500’e yakın imza 3 Nisan günü KESK’e yapılan ziyaretle MYK’ya sunuldu. KESK Genel Sekreteri Mustafa Avcı ile yaklaşık bir saatlik bir görüşme yapan SKE temsilcileri, kamu emekçilerinin KESK’ten beklentilerini dile getirdiler, KESK’in protestocu eylem tarzının dışına çıkması ve hizmet üretiminden gelen gücün kullanımını esas alan bir mücadele çizgisi izlemesi gerektiğini ifade ettiler. Günü birlik ve arkası getirilmeyen protestocu eylem tarzının harekette kırılmaya yolaçtığını, dinamik unsurları umutsuzluğa sürüklediğini ifade eden SKE temsilcileri, saldırı yasalarının ancak genel grev hedefine bağlanmış bir mücadele programı ile püskürtülebileceğini belirttiler.

KESK Genel Sekreteri Mustafa Avcı ise yaptığı konuşmada, retçi bir tutumun mevcut statükoyu savunma çizgisine düşüreceğini, aslolanın alternatif bir projeyle çıkabilmek olduğunu, retçi bir yaklaşımla karşısına geçtikleri 4688 sayılı yasa üzerinde şimdi değişiklikler yapma yönünde görüşmeler yapmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Başarısızlıkla sonuçlanan 10-11 Aralık eylemlerinin hareketi moral olarak zayıflattığını dile getiren Avcı, 6 Mart mitinginin harekete yeni bir moral güç kazandırdığını ve Nisan ayı sonunda yapılacak Başkanlar Kurulu toplantısı ile Haziran ayının sonuna kadar sürdürülecek yeni bir mücadele programının oluşturulacağını ve imzaları KESK MYK’na taşıyacağını söyledi.



Evrensel gazetesi 500 emekçinin
iradesini yok saydı

Çeşitli sendikalara üye kamu emekçilerinin kamuda tasfiye yasasına karşı KESK MYK’sını hak alıcı bir mücadele programı doğrultusunda harekete geçmek için görev ve sorumluluğa çağıran imza metni 3 Nisan günü KESK’e iletildi.

KESK içinde önderliğin uzlaşmacı sendikal anlayışına karşı mücadeleci sınıf sendikacılığını savunan üye, temsilci ve yöneticilerin sesini geniş kesimlere duyurmak amacıyla, imza metinlerinin günlük Evrensel gazetesine ilan olarak da verilmesi kararlaştırıldı. Ancak kelimesi 500 bin liradan “eleman arayanlar”dan “satılık emlak”a, özel hastane ilanından cafe reklamlarına kadar her türden ticari ilan alan Evrensel gazetesi, KESK MYK’sını görev ve sorumluluğa çağıran 500 emekçinin sesini sayfalarından yansıtmayı yayın “ilke”lerine aykırı buldu.

“Emekçinin sesi” olduğunu iddia eden, sayfalarında çeşitli vesilelerle sendikal bürokrasiye vurgu yapan, sermaye saldırılarına karşı emekçilere genel grevi örgütleme çağrısında bulunan Evrensel gazetesinin bu tutumu, iddia ve söylemlerindeki samimiyetsizliğinin bir göstergesidir.

İmza metni, KESK MYK içinde Evrensel çizgisini temsil eden anlayışı, bu anlayışın aradaki konumunu ve sosyal reformist politikalarını da hedef almaktadır. Evrensel’in yayın “ilke”lerine aykırı bulduğu, işin aslında bu gerçekliktir. Bu anlamda 500 emekçinin iradesini yok sayan Evrensel’in bu tutumunu şaşırtıcı bulmuyoruz ve ilerici kamuoyu önünde kınıyoruz.

Bu gerçeklik karşısında tüm samimi, öncü, devrimci kamu emekçilerini uzlaşmacı sendikal anlayışla politik ve pratik planda hesaplaşmaya çağırıyoruz.

Sosyalist Kamu Emekçileri



KESK Merkez Yürütme Kurulu’na Çağrı

Tarihimizin en kapsamlı saldırı dalgasıyla yüz yüze bulunuyoruz. “Kamu yönetimi reformu” adı altında kamu hizmetleri tasfiye edilip piyasaya açılacak, iş güvencemiz kaldırılacak, sendikal çalışmanın önüne yeni engeller konulacak. Buna karşın sendikal mücadelemiz son 13 yıllık tarihinin en geri noktasında. Böyle bir tablo içerisinde güç dengesini lehimize çevirebilmek için gerekli adımların atılması acil ve zorunludur.

Bunu başarabilmenin yolu sendikal mücadelemizi sahte sendika yasasının kıskacından kurtarmak ve saldırı programını göğüsleyecek bir mücadele programı oluşturmaktır. Ancak sendikal yönetimlere hakim anlayış, böyle bir irade ve tutumu göstermekten yoksundur. Kapsamı ve sonuçları ortada bulunan saldırı programı bir ölçüde kabullenilmekte, mücadele adına günü birlik, yasak savma türünden eylemler düzenlenmektedir. Böyle bir sendikal “mücadele” anlayışının mevcut durumu tersine çevirmesine imkan yoktur. Sonuç bir kez daha iflas ve yenilgi olacaktır.

Emeğimize ve geçmişte büyük bedellerle yaratılmış değerlerimize yönelik bu kapsamlı saldırı karşısında yönetimin takındığı ikircikli ve kabullenir tavrı reddediyoruz. Biz aşağıda imzası bulunanlar olarak emeğimize ve sendikalarımıza sahip çıktığımızı ilan ediyor ve yönetimin de derhal aşağıda maddeler halinde sıraladığımız tedbirleri almak üzere harekete geçmesini istiyoruz.

1- “Kamu Yönetimi Reformu” şu ya da bu şekilde kabul edilemez kapsamda politik bir saldırı programıdır. Bu saldırı, tartışma ve pazarlık konusu yapılamaz, toptan reddedilmelidir. Bu sadece ekonomik-sosyal-sendikal hak ve çıkarlarımızın gereği değil topluma karşı sorumluluğumuzun da bir gereğidir.

2- Saldırır programının siyasal-sınıfsal ve uluslararası niteliği ve son iki yıllık sendikal mücadelemizin de ayrıca doğruladığı gibi saldırı programına karşı mücadele sahte sendika yasasının dar labirentleri değil, sınıf mücadelesinin katı gerçekleri baz alınarak örgütlenmelidir. Bunun için saldırıyı püskürtmeyi hedef alan net ve hak alıcı bir mücadele programı oluşturularak kamuoyuna açıklanmalıdır.

3- Saldırıyı püskürtmenin yolunun üretimden/hizmetten gelen gücün kullanımı olduğu bilinciyle, “reform paketi” meclis genel kuruluna geldiğinde uygulanmak üzere (ancak meclise endeksli değil), yasa geri çekilinceye kadar devam edecek biçimde derhal “süresiz iş bırakma-GREV” kararı alınmalıdır. Bugünden böyle bir kararın alınması hem sermayeye karşı kararlılığımızın gösterilmesi anlamına gelecek, hem de sendika yönetimlerine ve mücadeleye güvensizleşmiş kitle üzerinde uyarıcı olacaktır.

4- Süresiz bir iş bırakma hedefine bağlı ancak saldırı yasalarının mecliste kabul edilip edilmemesinden bağımsız olarak, işyerlerinden başlayarak sistematik ve yoğun bir hazırlık kampanyası örgütlenmelidir. Ancak hükümetin saldırı programını kısa sürede meclis genel kuruluna getireceği göz önüne alındığında, bu hazırlığın eylem yönü ön plana çıkarılarak ele alınması bir zorunluluktur. Hedeflerimiz ve mücadele programımız konusunda tam bir netlikle birlikte, mevcut tüm yetersizliklerimizi mücadele içerisinde aşmayı ve mevzilerimizi oluşturmayı planlamalıyız. Dolayısıyla yönetimin kararlılığı ve ciddiyeti her zamankinden daha beliryecidir.

5- Bu ilkeler ışığında KESK MYK’ya şu çağrıyı yapıyoruz: Ya grev hedefli bir mücadele programını uygulamak üzere görev başına, ya da kapı dışına!

Eğitim-Sen, SES, BES, Tarım Orkam-Sen, Haber-Sen, Enerji Yapı Yol-Sen Ankara, İzmir, Sivas, Adana, İstanbul, Kocaeli, Gebze, Kayseri, Kastamonu şubelerinden imzacılar...