Fransada 3 Nisan günü, emeklilik yasasında yapılacak değişikliklere karşı kamu emekçileri bir günlük grev yaptı. Emekçiler aynı taleplerle 1 Şubat günü de sokaklara dökülmüş ve hükümeti uyarmışlardı. Son gerçekleşen eylem ise emekçilerdeki tepkinin boyutlarını göstermiş oldu.
Gündemdeki savaştan yararlanmak isteyen hükümet dev bir grev dalgası ile karşı karşıya kaldı. Kitlelerin tepkisiz kalacağını düşünen hükümet bu durumdan faydalanarak emeklilik yasasında değişiklik yapmayı planlıyordu. Fakat emekçi kitleler buna izin vermediler. Bir günlük grevle tepkilerini bir kez daha dile getirdiler.
3 Nisandaki grev büyük bir katılımla ve başarıyla sonuçlandı. Perşembe günü bütün hizmet sektöründe çalışan yüzbinlerce emekçi iş bıraktı. Ülke genelinde yaklaşık 550 bin emekçi, 70 ayrı kentte düzenlenen yürüyüşlere katıldı. Parisde 80 bin kamu çalışanı sendikalar tarafından düzenlenen yürüyüşe katıldı. Ülkenin diğer büyük kentlerindeki eylemlere katılım da yüksek oldu. Marsilyada 35 bin, Toulouseda 20 bin, Pauda 20 bin, Bordeauxda 15 bin kamu emekçisi sokaklara döküldü.
Grev nedeniyle ülkenin dört bir yanında hizmetlerde büyük aksaklıklar meydana geldi, bazı şehirlerde hayat felç oldu. Tren yolları, hava yolları, posta, hastane emekçilerinin yanı sıra öğretmenler de grev yaptılar.
Raffarin hükümetinin iktidara geçmesinin ardından emekçilere karşı saldırı programları hız kazandı. Yıllardır emekçilerin mücadelelerle elde ettiği hakların kısıtlanması, hatta yokedilmesi için reformlar sunuluyor. Bir yandan özelleştirme paketleri birbirini izlerken, diğer taraftan özel sektörde toplu işten çıkartmalar gündeme geldi. Son dönemde binlerce işçi kapı dışarı edildi, fabrikalar kapatıldı. Hükümet bu işten çıkarmalara seyirci kalarak emekçi kitlelerin tepki odağı oldu. Kitlelerdeki hoşnutsuzluk bir dönemdir kendisini hissettiriyordu. Özel sektörde de küçük çaplı grevler sürekli yaşanıyor, ama toplu bir tepkiye neden olamıyordu. Öte yandan hükümet saldırı programlarını hayata geçirmekte hem zorlanıyor, hem de uygun bir fırsat kolluyordu. Bu nedenle yasa değişikliği tam da emekçi kitlelerin dikkati savaşla ilgili haberlere çevrilmişken gündeme getirildi. Buna karşın kitleler beklenmedik bir seferberlik sergileyerek sokaklara döküldüler.
Kamu sektörü saldırıların ve reformların ilk hedefi olmuş durumunda. Bir süredir eğitim sektöründe bütçe kısıtlaması adı altında değişimler söz konusu. Eğitim dünyasındaki birçok emekçinin statüsü değiştiriliyor ve bazı işkolları resmen yokediliyor. Bu saldırılar eğitim sektöründe büyük grevlere yol açmıştı.
Hükümetin son günlerdeki diğer hedefi emeklilik yasası. Özel sektöre göre daha avantajlı olan kamu emekçilerine yönelik emeklilik yasası değiştirilmek isteniyor. Özel sektörde emekli olmak için 40 yıl çalışmak gerekirken kamu emekçileri için 37.5 yıl gerekli. Hükümet toplumdaki emekli sayısının gitgide çoğalmasını gerekçe göstererek her türlü kazanımı kaldırmaya çalışıyor. Böylece birçok emekçi sınır olan 60 yaşından daha fazla çalışmak zorunda kalacak. Üstelik bütün bunların arkasında emekliliği özelleştirme projeleri de var. Fakat Fransada emeklilik yasası İkinci Dünya Savaşından sonra mücadeleyle elde edilen kazanımlardan biri. Yani işçi ve emekçilerin kolay kolay taviz verip kabullenecekleri bir değişim değil. Nitekim bunu yüzbinlerce emek&cceil;i sokaklarda haykırarak gösterdi.
Eğitim-Sen Ankara Şubeleri 9 Nisan günü Milli Eğitim Bakanlığı önünde bir basın açıklaması yaptı. Eğitim-Sen Ankara Şubeleri sözcüsü Ö. Bozdoğanın okuduğu açıklamada şunlar söylendi:
Eğitim emekçilerinin ders ücret ödemeleri birçok il ve ilçede tasarruf gerekçesiyle hükümet tarafından durdurulmuştur. 2003 yılının 9 aylık dönemine ilişkin olarak kamu çalışanlarına 0 zam yapılmak istenmektedir. Zorunlu tasarruf ana para ödemelerine ilişkin düzenleme belirsiz bir tarihe ertelenmiştir vb. Bu saldırılar henüz bir başlangıçtır ve önümüzdeki günlerde sıra tüm maaşlarımıza ve diğer kazanılmış haklarımıza gelecektir. Emek düşmanı politikalar, emekçi karşıtı düzenlemeler karşısında, yüzbinlerce eğitim emekçisinden aldığımız örgütlü gücümüzle duracağımızın bilinmesini istiyoruz.
Yaklaşık 100 emekçinin katıldığı basın açıklamasında Savaşa değil emekçiye bütçe!, Toplusözleşme hakkımız grev silahımız!, Tasarruflar, nemalar hemen ödensin!, İnsanca yaşamak istiyoruz! sloganları atıldı, aynı içerikte dövizler taşındı. Basın açıklamasının ardından Eğitim-Sen Genel Başkanı da bir konuşma yaptı. Eylem alkışlarla sona erdi.
Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi 5 ay önce açıldı. Bu süreçte çeşitli etkinlikler düzenledik. Yeni açılmış olmamıza rağmen kültür merkezimizde gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla belirli bir düzey yakaladık. Merkezimizde kültürel ve sanatsal faaliyetlerin yanı sıra danışmanlık ve çeşitli konularda seminerler verilmektedir. İşçi ve kültür merkezimizin hedeflerinden biri yaşadığımız yoz burjuva kültürüne karşı işçi sınıfının devrimci kültürünü yaratmak, değerlerini her alanda yaşatmaktır.
Bu bakışla 30 Mart günü bir etkinlik düzenledik. Bielefeldden Ağlama Salkım Söğüt tiyatro grubu dünyanın gözleri önünde yaşanan emperyalist savaş ve katliamı konu alan şiirlerden oluşan müzikal bir oyunu sahneledi. Bu bizim tiyatro alanında düzenlediğimiz ilk etkinlik olmasına rağmen ilgi ve katılım oldukça iyiydi. Oyunumuz yaklaşık 150 kişi tarafından izlendi.
Ağlama Salkım Söğüt grubu çocuk ve gençlerden oluşuyor ve yaklaşık bir yıldır çalışmalarını sürdürüyor. Buna rağmen büyük bir performans gösteren grup izleyicilerden büyük beğeni aldı.