12 Nisan '03
Sayı: 14 (104)


  Kızıl Bayrak'tan
  Bağdat'ta rejim düştü... Irak halkı henüz son sözünü söylemedi!..
  Kurtlar sofrasında it dalaşı
  Bombalarla birlikte emperyalist medyanın balonları da patladı!
  İşgalciler direnişe katliamla yanıt veriyor!
  İşgal ordularını Irak'ta ve Ortadoğu'da intifada bekliyor!
  Irak kentlerinde işgalcilerin denetiminde yağmalamalar başladı
  İşbirlikçilerin "savaşta yokuz" yalanı çöktü
  >Emperyalist savaşa ve işbirlikçi iktidara karşı 1 Mayıs'ta alanlara!
  Anadolu Yakası İşçi Emekçi Platformu'nun çağrısı: 1 Mayıs'ta alanlara!
  Kölelik yasasına karşı 1 Mayıs'ta alanlara!
  Sınıfın devrimci 1 Mayıs'ını örgütleyelim!
  6 Nisan mitinginde emekçilerle savaş ve saldırılar üzerine konuştuk...
  Emperyalist savaş karşıtı eylemlerden...
  Personel rejimi saldırısı gündemde
  İMF programı kararlılıkla uygulanacak!
  Sınıftan haberler...
  PETKİM sermayeye peşkeş çekilmek isteniyor
  Fransa'da bir günlük genel grev...
  Savaş ve savaşa karşı tavır üzerine...
  O kadar çok yalan söylendi ki!
  "Günü geldiğinde hep beraber ateşleneceğiz!"
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Emperyalizm dokunduğu herşeyi çürütüyor...

Irak kentlerinde işgalcilerin denetiminde yağmalamalar başladı

Amerikan emperyalizmi Irak’a yönelik işgal saldırısını “Irak halkına özgürlük” sosuna bulayarak sunmaya çalışmıştı. Önce, başlarına yağdırdığı tonlarca bombasıyla, topu-tüfeğiyle, öldürerek “özgürleştirdi” Irak halkını. Şimdi de, girdiği kentlerde yağmacılığı teşvik ederek, ahlaktan ve onurdan soyundurarak “özgürleştiriyor”! Irak’ı yağmalamaya gelenler, yağmacılığı teşvik ederek kendi çürümüşlüklerini Irak halkına da bulaştırmaya çalışıyorlar. Günler, haftalar boyu bombaladıkları, yakıp-yıktıkları kentlerden, direnen ve katledilen halktan geriye ne kaldıysa, onu da çürüterek yoketmeye çalışıyorlar.

Bugünkü Irak’ın resmi, emperyalizmin dünyaya ve insanlığa vaadinin resmidir bir bakıma. Yani kan, katliam, yıkım ve çürüme... Gerçi biz bu çürümeyi, daha Irak’ın işgali başlamadan, emperyalizm uşaklarının ağızlarından yayılan lağım kokularında, kalemlerinden damlayan irin görüntülerinde izlemiştik. Öncelikle satın aldığı beyinleri çürütmüş, ahlakın, onurun, insanlığın zerresini bile bırakmamıştı o beyinlerin sahiplerinde. Kitlelerin gözüne baka baka yalan söyleyen devlet erkanı, yalan yazan, küfür ve hakareti jargonlaştıran medya ordusu bunların başında geliyordu. Sonra sıra bu işin silah zoruyla sürdürülmesine geldi. Listenin başında Irak halkı vardı. Emperyalistler ve uşakları aylar boyu Irak halkının işgalcileri çiçekle karşılayacak kadar alçak olduğunu propaganda ettiler. Tabii ki bu propagandada kllandıkları dil, alçaklık, ahlaksızlık gibi sözcükleri içermiyordu. Saddam diktatörlüğünden bıkan Irak halkının kurtarılmayı beklediği gibi ifadelerde gizleniyordu. Ancak, saldırı başladığında görüldü ki, Irak halkı aylar süren kirli propaganda ile ne ahlakından ne de onurundan soyundurulabilmiştir.

Bu karşılama ile çileden çıkan emperyalist yağma ve işgal orduları, katliamın boyutlarını olabildiğince artırdılar. Sözde diktatörlük rejimine karşı-Irak halkına demokrasi götürmek amacıyla gelmişlerdi. Ama saldırıları rejimin sahipleri üstünde değil, sivil halkın yaşam alanlarında yoğunlaştı. Güney’in yoksul kentleri ve köyleri, kentlerin varoşları ve pazar yerleri bombardımana tutularak halkın direnişi kırılmaya çalışıldı.

Gelinen noktada halkın emperyalist yağmacılara karşı öfke ve kinini top ve tüfekle, bombardıman ve katliamla yoketmenin imkanı olmadığı bir kez daha görülmüş bulunuyor. Yapılanların ardından bu öfke, bu kin hiç kuşku yok ki çok daha artmıştır. Silah üstünlüğüyle direnişleri bastırmak mümkün olabilir, ama duyguları değiştirmek mümkün değildir. İşte bu aşamada emperyalist işgal saldırısının en aşağılık, en kirli araç ve yöntemleri devreye girmektedir. Emperyalist haydutlar silahla elde edemedikleri başarıya kirli savaş yöntemleriyle ulaşma hesabındadırlar. Kentlerde yağmacı işgal güçlerinin denetim ve teşvikiyle başlayan yağma hareketleri bu yöntemlerden sadece biridir. Karşı konulmaz ve direniş büyütülmezse eğer, arkası gelecek, emperyalizmin her türlü pisliği Irak’a taşınacaktır. Bu tohumların Otadoğu’da da tutmasına ve büyümesine izin verilemez. Irak halkıyla dayanışma güçlendirilmek ve Irak direnişi bir Ortadoğu direnişine dönüştürülerek emperyalizm bölgeden defedilmek zorundadır.