Gazetemizin yayına hazırlandığı saatlerde emperyalist işgal kuvvetlerinin kolay girdikleri Bağdatta hala yer yer çatışmalar sürmekteydi. Ancak ne Bağdatta yer yer süren çatışmalar ve ne de Güneyde emperyalistleri karşılayan şanlı halk direnişi emperyalistlerin Iraktaki kolay başarısını ortadan kaldırmıyor. Tersinden, Iraktaki kolay başarı da emperyalistlerin zaferi anlamına gelmiyor. Bu sadece emperyalistlerin siyaseten güçlenmiş olarak saldırıları sürdüreceğini gösterir ki, karşılığında emperyalizme karşı güçlerin de daha güçlü, daha etkili bir örgütlenme ve mücadeleye girişmesi gerekir.
Iraktaki kolay başarının mimarı, sanılacağı gibi emperyalistlerin güçlü orduları ve modern silahları değildir. Irak halkının kahramanca direnişini kıran asıl etken kendi devletinin savaştan kaçması, onu düşmanla karşı karşıya bırakıp kaderine terketmesidir. Iraktaki çürümüş BAAS rejiminin bu tutumu Irak halkına olduğu kadar dünya halklarına da önemli bir mesaj içeriyor. Emperyalizme karşı savaşmak, onun bir uzantısı konumundaki kapitalist sınıf ve devletlerin harcı değildir. Bu savaş, işçi sınıfının devrimci önderliğinde direnen emekçi halklar tarafından yürütülebilir ve ancak böyle olursa kazanılabilir.
Emperyalizmin kolay başarısına rağmen henüz Irakta her şey bitmedi. Ortadoğuda ise yeni başlıyor. Emperyalist işgal ve katliam güçleri, henüz Irakta tam bir zafere bile ulaşmadan Suriyeye yönelik tehdidi tırmandırıyor. Sırada, çoktan ilan ettikleri gibi, İran, Suudi Arabistan, Kuzey Kore var. Sonrasına ilişkin henüz adı açıklanmış başka devlet yok ama bu olmayacak anlamına gelmiyor. Irakta henüz bitmeyen, Ortadoğuda ve dünyada yeni başlayan bu savaşın emperyalist saldırganların yenilgisi, halkların zaferiyle sonuçlanması ise devrim güçlerinin dirayetine bağlı. Hep olageldiği gibi yine savaşı biz başlatmadık. Ama zaferle bitirmek boynumuzun borcudur. Güçler buna göre hazırlanmalı ve konumlanmalıdır.
Yaklaşan 1 Mayısın birlik, dayanışma ve mücadele mesajı da bu savaşın ihtiyaçlarına hasredilmelidir.