Colin Powellın Türkiye ziyareti sonrasında ortaya çıkan tablo işbirlikçi uşak takımının yüzündeki son perdeyi de indirdi. Daha önce verilen sözlere ve geçmişten bu yana süren uşakça işbirliğine rağmen, gerek tezkerenin kazaya uğraması gerekse toplumun hemen her kesiminden yükselen tepkiler nedeniyle savaşa açıktan destek veremeyen hükümet ve Genelkurmay, Powellın ziyareti sonrası yapılan açıklamalarla gerçek konumlarını ortaya koydular. Ziyaret sırasında Dışişleri Bakanı Abdullah Gül yaptığı açıklamada, Türkiyenin savaş koalisyonu içinde yer aldığını açıkladı. Böylece Türkiyenin savaşta yer aldığı tescil edildi.
Bu açıklamayla sanki daha önceden destek verilmiyormuş da bundan sonra destek verilecekmiş gibi bir tablo da çizilmiş oldu. Sanki tezkere oylanmadan üsleri ABD denetimine ve kullanımına açan onlar değildi. Sanki üslerin modernizasyonu, daha doğrusu Irakın ve sonrasında tüm bölgenin işgali için hazırlanmasına izin verenler onlar değildi. 12 yıldır İncirlikten kalkan uçaklarla Irak halkı katlediliyor. Türkiye madem koalisyonun içinde değildi, bunların yapılmasına nasıl izin verildi?
Binlerce asker ve savaş araç gereci gemilerle İskenderun limanına getirildiler. Akdenizde bulunan gemilerden atılan ve hergün onlarca sivilin ölümüne neden olan füzeler hangi ülkenin hava sahasını kullanıyordu? Kuzey Irakta bulunan onbinin üzerindeki Amerikan askeri oraya nereden geçti?
Reddedilen tezkere şokundan kurtulur kurtulmaz yenisi için uğraşan uşak takımı hava koridorunu ABD uçaklarına açan tezkereyi bir çırpıda meclisten geçiriverdi. Kuzey Iraka asker, silah ve lojistik malzeme yardımı için verilen bu izne utanmazca insani yardım kılıfı giydirildi. Ama yalancının mumu yatsıya kadar bile yanmadı. Sınırdan geçen onlarca tırın içinde Stingerler ve makineli tüfeklerin monte edilmesine uygun Hummer cipler vardı. Bunların yardım malzemesi oldukları doğru aslında. Ne de olsa gene Türk hava sahasını kullanarak taşınan silah ve askeri mühimmatla birleşince Iraklı sivilleri katletmede ve ülkenin işgalinde Amerikan emperyalizmine oldukça yardımcı olacaklar. Türkiye başından beri bu savaşın içindeydi. Şimdiyse hizmetini daha ileri bir noktadan vermeye hazırlanıyor. Artık Kuzey Irakta bulunan Amerikan askerlerinin işgalini ve katliamlarını kolaylaştıracak her türlü lzeme Türkiye üzerinden sağlanacak.
Elbette yapılan açıklamalar nedensiz değil. Artık Amerikan emperyalizmi herkesi saflarını açıkça seçmeye ve buna uygun davranmaya zorluyor. Çünkü karşısında hiçbir gücün duramayacağını tüm insanlığa kanıtlamak niyetinde. Irak sonrasında atacağı adımları buna uygun olarak planlıyor. Uşaklar da bu durumda çaresiz efendinin isteklerini yerine getirmek zorunda kalıyorlar. Savaşın ilk gününden itibaren hükümet ve sermaye çevreleri tarafından dillendirilen biz savaşa karşıyız açıklamaları da böylece resmen yalanlanıyor. Aslında bu daha o günlerde belliydi. Savaş karşıtı her açıklamanın ardından amalarla başlayan ve savaşı destekleyen açıklamalar birbirini izliyordu. Elbette o zaman savaşın açıktan savunulamamasının nedeni kitlelerdeki büyük tepkiydi. Ama gelinen noktada iki arada bir derede açıklamalar yapmak icedil;in manevra alanı kalmadı.
Aslında yapılan açıklama bilinen gerçeklerin resmi ağızlardan itiraf edilmesinden ibaretti. Yoksa bu ülkeyi yönetenlerin Amerikancılıkları veya ona bağlılıkları konusunda kimsenin şüphesi yok. Bunu her fırsatta kanıtlıyorlar. Öyle ki tezkerenin reddinin ardından paniğe kapılıp buna neden olanları vatan hainliğiyle suçlayacak kadar ileri gitmeye başladılar. Aslında bu onlar için vatana ihanettir gerçekten. Ne de olsa onların asıl vatanı, secde ettikleri Amerika emperyalizmi ve yeşil dolarlarıdır. Amerikanın da sık sık Türkiyeyi örnek ülke olarak göstermesi boşuna değil, çünkü böyle bir uşak bulmak kolay değil.
Bu uşak takımı ülkenin onurunu yere serip üzerini kardeş bir halkın kanıyla örterek efendisine yaranmaya çalışıyor. Ancak unutulmamalı, yalnızca emperyalistler değil, onun işbirlikçileri de ergeç döktüleri kanda boğulacaklar.
Birleşmiş Milletler silah denetçilerinin şefi
Hans Blix açıkladı:
ABD emperyalizminin, Iraktaki Saddam rejimine uzun zamandır diş bilediği, devirmek için fırsat kolladığı biliniyordu. 11 Eylülden sonra uygun koşulların oluştuğunu düşünen ABD önce terörle mücadele bahanesiyle Afganistana girdi. Orada istediğini elde ettikten, çıkarlarını güvenceledikten sonra gözünü Iraka çevirdi.
Iraka saldırmak için Amerikanın bir dizi bahane ürettiğini biliyoruz. Amerikaya göre Saddam diktatördü, halkını baskı ve terörle yönetiyordu. Üstelik Saddam yönetimi komşu ülkeleri ve bütün bir dünyayı tehdit eden kitle imha silahları üretiyordu. Saddamın elinde tonlarca kimyasal silah ve bunları komşu ülkelere atmasını sağlayacak füzeler vardı. Amerikanın Iraka dönük baskı ve tehdit politikası aylar yıllar boyunca bu Irakın elinde kimyasal silah var demagojisine dayandırıldı. Saddamdan bu kitle imha silahlarını imha etmesi istendi. Gene bu silahları bulması için Iraka Birleşmiş Milletler heyetleri gönderildi. Bu heyetler Irakta aylarca çalıştılar, tek gram kimyasal silah bulamadılar, fakat gene de Amerikayı inandıramadılar. Amerika yanına İngiltereyi de alarak Iraka saldırdı.
Amerikanın ortada bir gram bile kimyasal silah yokken Iraka saldırması sonunda Hans Blixin de aklını başına getirmişe benziyor. Geçen hafta bir İspanyol gazetesine demeç veren Hans Blix İlk başlarda ABDnin, Irakın elinde bu tür silahlardan bulunduğuna inandığını düşünmüştüm. Ancak daha sonra ortaya atılan uydurma kanıtlar bende kuşku uyandırmıştı diyor. Hans Blix sözlerine nihayet bir şeylerin farkına vardığını gösteren şu sözlerle devam ediyor; Anlaşılıyor ki ABD bu savaşı çok önceden planlamış. Kitle imha silahları işin bahanesiymiş.
Hans Blix sonunda gerçeği görmeye başlamış! Ama bunun için ille de Irakın işgal edilmesi gerekmiyordu. ABD emperyalizminin kanlı siciline, dünyaya hakim olmak için bugüne kadar ne tür yöntemlere başvurduğuna şöyle bir dönüp bakması yeterliydi. Bunu zamanında yapamadığı içindir ki insanlık Blixi emperyalist saldırganlığa karşı direnen onurlu bir insan olarak değil, ABDnin kirli savaş taktiklerinin sıradan bir piyonu olarak hatırlayacak.