Bir süredir medyada TÜSİAD Başkanı T. Özilhanın bazı siyasi ve ekonomik kararlar üzerine yaptığı çıkışları izliyoruz. Esas olarak hükümetin ekonomi politikasını hedef alan Özilhan savaş, Kıbrıs ve AB gibi meselelerde de sert çıkışlar yaptı. TÜSİAD geçmişte özellikle siyasi konularda bu tür sert çıkışlar yerine başka yöntemlere başvururdu. Ancak bahsi geçen konuların önemi müdahalenin biçimlerini de farklılaştırıyor. Tezkerenin reddi üzerine kalkıp neden savaşın dışında kaldık diye sızlanan, böylece açık bir emperyalist savaş yanlısı tutum ortaya koyan TÜSİADın o günkü müdahale biçimi buna bir örnektir.
Bir hafta önce T. Özilhan, Aydın Doğan, Rifat Hisarcıklıoğlu (TOBB başkanı) ve Rahmi Koç ile hükümetin etkin bazı bakanları ve Erdoğanın biraraya geldiği bir toplantı düzenlendi. Bu toplantı da böyle alışılmadık müdahale biçimine bir örnektir. Toplantıya hükümeti temsilen Erdoğan dışında dışişleri, adalet, maliye bakanları ve bir devlet bakanı da katıldı. Toplantının gündemi ülke ekonomisinin son durumu idi. Ancak bu toplantıda devletin özellikle son dönem dış politikasının, Iraktaki savaşın tartışıldığı açık.
Toplantının kamuoyuna duyurulan gündemi olan ekonomi alanında patronların hükümete ilettikleri istekler ise şöyle:
* İstikrar programı gelecek yılları da kapsayacak biçimde genişletilmeli.
* Kapsamlı bir kamu reformu gerçekleştirilmeli.
* Piyasaları rahatsız edecek söylemlerden uzak durulmalı..
* Vergi oranları büyük patronlar için makul düzeye çekilmeli.
* Yerli ve yabancı yatırımların artması için hükümet gerekli önlemleri almalı.
* İş Güvencesi Yasası ve İş Yasası aynı anda yürürlüğe girmeli.
Bu istemlerin esasını İMF programının sıkı bir biçimde uygulanması oluşturuyor. Bu konuda hükümetin herhangi bir tereddüdü olmamasına karşın patronlar böyle bir müdahaleye ihtiyaç duymuşlardır. Bu da patronların hassasiyetine işaret ediyor. Görüşme yeni bir kredi diliminin serbest bırakılabilmesi için hükümetin İMFye vermesi gereken niyet mektubunun imzalanmasının hemen öncesinde gerçekleştirildi. Niyet mektubunun İMFye teslim edilmesi öncesinde uygulanacak ekonomik programın çerçevesini netleştirmek ve bunu Özilhanın ifadesine göre 2006 yılına kadar uzatmak amacı ile yapılan bu toplantının ardından Erdoğanın yaptığı açıklama bu hususlarda bir mutabakat sağlandığını gösteriyor. Erdoğan toplantının olumlu bir havada geçtiğini, hükümetin uygulanacak ekonomik program konusunda kararlı lduğunu söylüyor. Erdoğan ekonomik program ile ilgili verdiği her demeçte bunu ifade ediyor ve ekliyor alınacak her önlem piyasa kuralları çerçevesinde alınacaktır. Bu söylem AKP hükümetinin işlevini, sermayeye hizmetin tüm gereklerini yerine getireceğini yeteri açıklıkla ortaya koyuyor.