1 Kasım'03
Sayı: 2003 (06)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalizme kölece bağımlılık, ...
  Irak halkının direnişi emperyalist işgalcileri sarsıyor!
  "Emperyalizm kağıttan kaplandır!"
  NATO Genel Sekreteri Robertson'un Türkiye ziyareti...
  Irak batağında debelenen ABD
  İki farklı Ramazan, iki farklı Türkiye!
  80 yıllık kontrgerilla cumhuriyeti
  25 Ekim "Cumhuriyeti kollama" yürüyüşü...
  Bireysel emeklilik sistemi...
  5 Kasım'da sağlık emekçileri iş bırakıyor...
  Gençlik gruplarından ortak açıklama ve çağrı...
  "Gençliğin sözü söz!" kampanyası hızlanarak sürüyor
  Dünya, Türkiye ve sol hareket/3
  Dünya, Türkiye ve sol hareket/Ek bölüm
  Tekelleşen medyanın büyüyen savaşı
  2004 bütçesi ve sendika konfederasyonlarının tepkisizliği...
  Almanya emperyalist askeri müdahalelere hazır!
  Uzlaşmacı ve sınıf işbirlikçi ihanetçi çizgi aşılmalıdır!
  Cumhuriyetin 80. kuruluş yıldönümü...
  Harcanan emek hiçbir zaman boşa gitmez!
  Modern toplumun köle pazarı
  Aaa! Demek bu bir işgalmiş!
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
5 Kasım’da sağlık emekçileri iş bırakıyor...

Eylemi sahiplenelim,
destekleyelim, büyütelim!

TTB “Halkın sağlık ve sosyal hizmet hakkı, iş güvencesi, insanca yaşayacak ücret için 5 Kasım’da hizmet üretmiyoruz” başlığı altında iş bırakma kararı aldı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 2004 bütçe görüşmelerini yakından izleyeceklerini belirterek, sağlık bütçesi artırılmadığı takdirde eyleme gideceklerini açıkladı. Tombul, TTB’nin eylemine katılarak, 5 Kasım’da hekimlerle birlikte iş bırakacaklarını bildirdi.

Bütçeden sağlık için ayrılan pay 1990’da %4.7 iken bugün %2.3’e kadar düşmüş durumda. Beş yaşın altındaki çocukların %8’i tehlikeli düzeyde beslenme yetersizliğine sahip. Kadınların %19’u sağlık personeli olmadan doğum yapıyor. İşgüvencesi hakkının gaspı ile yüzyüze kalan işçi ve emekçilerin yanı sıra genç nüfusta işsizlik oranı %20 düzeyinde. Resmi rakamlara göre, 13-14 milyon insan, yani nüfusun yüzde 20’si açlık sınırının çok çok altında bir gelirle yaşama savaşı veriyor.

Rakamlarla birlikte eylemin taleplerine bakıldığında, iş bırakma eyleminin anlamı ve önemi bir kat daha artıyor.

Hem sağlık emekçilerinin, hem de emekçi halkın ekonomik ve sosyal hakları için eylem kararı alan örgütlere “ahlak” dersi vermeye çalışan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Sağlık alanında grev, iş bırakma, iş aksatma hiçbir sorunun çözümü olamaz. Zaten halk hastane kapılarında çile çekmektedir, bütün amaç bu çileyi azaltmak olmalıdır” dedi. Ardından eyleme katılacakları tehdit etmeyi de ihmal etmedi. Bakan Akdağ, “Bir günlük iş bırakma eylemine katılacak hekimlere soruşturma açılacak” açıklaması yaptı ve “eylem kararı ideolojik yönü ağır basan küçük bir grup tarafından uygulanacak” diyecek kadar ileri gitti.

Sağlık emekçilerinin haklı ve meşru eylemine saldırıp tehditler savuran bakan ile hükümeti bir avuç sömürücü asalağın çıkarlarını savunuyor. Eğer bu ülkede çalışabilir nüfusun yalnızca %46’sı iş bulabiliyorsa, Türkiye’de işgücü nüfusunun %52’si herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı değilse, bağlı olanların sosyal hakları gaspediliyorsa, yoksulluk sınırı 1 milyarı aşmışken emekçiler halen 400-500 milyon ücret alıyorsa, asgari ücret açlık sınırının dahi altındaysa, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetleri parası olanın satın alabileceği bir metaya dönüştürülüyorsa, bu ülkede çöp toplayarak geçimini sağlayanlar varsa, açlıktan dolayı ölümler yaşanıyorsa ve tüm bunlar küçük bir sömürücü anlığın kârlarına kâr katması için yaşanıyorsa; böyle bir ülkenin bir bakanının kalkıp milyonlarca emekçinin sağlığını ve çıkarlarını ilgilendiren bir konuda “ahlak” dersi vermeye kalkışması tam bir arsızlıktır. Emperyalizme uşaklıkta, sermayeye hizmette kusur etmeyen, komşu halklara savaş ilan eden, 8.5 milyar dolara gençliğin kanını satan bir hükümetin bakanı olarak emekçileri tehdit etmek tam bir y&uul;zsüzlüktür.

İMF’ye kölelikte, ABD’ye itaatte sınır tanımayanlar sıra emekçilere gelince dayılanıyorlar. Ülkedeki yoksulluk ve yıkım tablosunu daha da derinleştiren uygulamalara imza atan hükümetin bakanı olarak R. Akdağ’ın uygulamaya çalıştığı saldırı politikalarının ve yaptığı açıklamaların hiçbir meşruluğu ve haklılığı yoktur.

Bu ahlaksızlığa karşı çıkarak mücadele yolunu tutan, milyonlarca emekçiyi ilgilendiren saldırılar karşısında geleceğine, emeğine ve haklarına sahip çıkmak için harekete geçen sağlık emekçilerinin eylemi her yönüyle haklı ve meşrudur. Üstelik, tüm sendikalar ve kitle örgütleri tarafından, tüm işçi ve emekçiler tarafından sahiplenilmesi, desteklenmesi ve büyütülmesi gereken bir eylemdir. Eylemin sonuç alabilmesi, sermaye iktidarına geri adım attırabilmesi buna bağlıdır.