18 Ekim'03
Sayı: 2003 (04)


  Kızıl Bayrak'tan
  Irak halkının son mesajı
  İMF programlarına hayır!
  Büyük olmak ile büyüklenmek
  Savaş ve işgal karşıtı eylemlerden...
  Kaynaklar emekçiye değil emperyalist savaşa ayrıldı!
  Kızılay'ın Irak seferi
  Irak'ta işgalci olmanın "yol haritası" çizildi
  Kitlelerin öfke ve tepkisini örgütlemek için daha fazla çaba!
  İmam hatip gerilimi uzlaşmayla sonuçlandı...
  Türkiye işçi sınıfı ve Ortadoğu halklarının zorlu dönemi!
  Bilgi edinme yasası!
  Dünya, Türkiye ve sol hareket/1
  Fanset işçisiyle dayanışmayı yükseltelim!
  TKY saldırısına eğitim emekçileri de ortak ediliyor!
  Emperyalist-siyonist saldırganlık azıyor!
  İslam Konferansı Örgütü Malezya toplantısı...
  Bolivya'da büyük halk hareketi...
  Büyük Zindan Direnişi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!
  Savas tezkeresi ve kendini dayatan görevler...
  Tecavüzcü sürüsü!
  Olağanüstü hal başlar mı?
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
İslam Konferansı Örgütü Malezya toplantısı...

Emperyalist işgale karşı
utanç verici tutum

İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) Malezya’da yapacağı 10. zirvenin ön toplantıları tamamlandı. Konferansa sunulmak üzere Kuveyt, Irak, İran, Mısır, Suriye, Türkiye dışişleri heyetleri tarafından hazırlanan taslakta, emperyalist işgalcileri rahatsız edecek herhangi bir ifadeye yer verilmedi. Böylece İKÖ bir kez daha Arap-müslüman halklara karşı derin bir ihanet içinde olduğunu gösterdi.

İşgal karşıtı söylemin sahte olduğu ortaya çıktı

Irak’ın ABD-İngiliz emperyalistleri tarafından işgal edilip yağmalanması, yakılıp yıkılması, onbinlerce insanın katledilmesi islam ülkeleri rejimleri tarafından ürkek de olsa eleştirilmiş, buna karşın BM’nin sorunu çözebileceği savunulmuştu. Hem Arap Birliği Teşkilatı, hem İKÖ ülkeleri ABD’nin Irak’ta kurduğu kukla yönetim olan Geçici Hükümet Konseyi’ni önce tanımamışlardı. Ancak İKÖ toplantısında bu Amerikan kuklaları “saygın” devlet adamları gibi karşılandı. Bu, İKÖ nezdinde işgali meşrulaştırmanın önemli bir adımı sayılmalıdır.

Zaten birçok islam ülke rejimlerinin gönlü aslında ABD’den yana, fakat kendi halklarından çekindikleri için bu uşakça niyetlerini açığa vurmaktan çekiniyorlar. Bunun böyle olduğunu bizzat savaş çetesinin sözcüleri de söylüyorlar. Zaten işgalcilerin Arap-islam rejimleri açısından duydukları bir kaygı yok. Tam tersine, Türkiye gibi sadık Amerikan uşaklarından aktif destek alabiliyor. İKÖ de ciddiye alınabilecek bir tepki ortaya koymuyor.

Ortak bildiri taslağı uşaklığın belgesidir

İKÖ ülkeleri Türkiye’nin Irak’a asker göndermesine sıcak bakmasa da, Türkiye’yi rahatsız edecek bir girişimde bulunmaktan kaçındılar. Hazırlanan ortak bildiri taslağında mesaj doğrudan emperyalist güçlere veriliyor. Devrik Saddam rejimini kınayan ifadelerle başlayan bildiride, ABD kuklası olduğu halde “Irak halkını temsilen” zirveye katıldığını iddia eden Geçici Hükümet Konseyi üyeleri memnuniyetle karşılanıyor. Pek çok müslüman ülke yönetimi, ABD’nin işgaline karşı olduğunu söylese de, taslakta kullanılan dil, emperyalist orduların salt işgalci olduğunu vurgulayıp, Irak halkına karşı girişilen vahşeti kınamaktan uzaktır. Bu arada taslakta, Irak Geçici Hükümet Konseyi’nin “komşu ülkelerin (Türkiye’nin) Irak’a asker göndermemesi” yönündeki talebine de yer verilmedi. Tabii bu tuum Ankara’daki uşakları rahatlattı.

Bu tutumla İKÖ, ABD’nin kurduğu kukla yönetimi hem Irak halkının temsilcisi kabul etmiş, hem de dile getirdiği talebi dikkate almamış oldu. Müslüman ülkelerin desteğini arayan Irak heyetinden Riyad El Fadli’nin yaptığı, “Komşu ülkelerden herhangi bir barış gücü askeri istemiyoruz. Çünkü bu, Irak’ta sorunlar yaratabilir” şeklindeki açıklaması karşılıksız bırakıldı. Bu tutumla islam ülke rejimlerinin ikiyüzlülüğü tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Irak’taki kukla yönetimi zirveye kabul ederek ABD’ye mesaj veren İKÖ, Irak geçici yönetiminin Türkiye’nin asker göndermesine karşı çıkışını yok sayarak, Türkiye’nin asker göndermesine sessiz kalmıştır. Bunun anlamı işgale destek vermektir. Söylenen tek şey, BM’nin Irak’ta merkezi bir rol oynaması gerektiğindn ibarettir. İKÖ’nün sergilediği bu tutum, 18 Ekim’de sonuçlanacak zirveden çıkacak kararlar hakkında şimdiden fikir vermektedir.

Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ise, Türkiye’nin asker göndermesine karşı çıkıyor. Musa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin Irak’a asker göndermesiyle ilgili karar konusunda, Iraklılar ve Irak Geçici Hükümet Konseyi ile temasta bulunduk. Bu doğal olarak tepkilere yol açacaktır. İşgalin sona ermesi, asker sayısının artması değil, azalması anlamına gelir” dedi. Ancak, İKÖ zirvesi için hazırlanan bildirgede hiç de bu yönde bir tutum ortaya konulmadı. Bildiri sadece Irak Geçici Hükümet Konseyi’ni değil, daha da önemlisi Irak halkını hiçe saymaktadır.

Amerikan uşağı Abdullah Gül’ün
girişimi boşa düştü

AKP hükümeti’nin savaş tezkeresi işgalciler dışında destek bulamadı. Sömürge valisi Paul Bremer’in bile buna karşı çıktığı söyleniyor. İKÖ toplantısında tezkereye destek arayışına çıkan Abdullah Gül, umduğunu bulamadı. Türkiye rejimini sıkıntıya sokacak bir tutum almayan İKÖ, Gül’ün önerilerine ise olumsuz karşılık verdi. Zira Türk Dışişleri Bakanı’nın amacı, tüm islam ülkelerine ABD emperyalizminin jandarması rolü yüklemekti. A. Gül Malezya’da yaptığı açıklamada, İslam ülkelerinin Irak’ta bir barış gücü oluşturması önerisinde bulundu.

İKÖ’nün müslüman dünyayı ilgilendiren konularda daha aktif olması gerektiğini vurgulayan Gül, “Filistin ya da Irak için dışarıdan ‘bırak, seyret, bak gör’ politikasıyla bir yere varılamıyor. Tam tersine inisiyatif alıp bu konularla ilgili ortak davranmak gerekir” dedi. Irak’ı bu yönde bir test olarak niteleyerek, “Irak madem ki bu örgütün bir parçası, o zaman bu ülkedeki gelişmeleri seyretmemek gerekir” dedi. A. Gül, Irak konusunda sadece bir barış gücü değil, arabuluculuk yapacak bir grup kurulması önerisinde bulunduğunu da vurguladı.

Kendi yaptıkları uşaklık yetmiyor, tüm islam alemini ABD emperyalizminin aktif hizmetine girmeye davet ediyorlar. Gül’ün önerisine, “Irak’a asker göndermek İslam Konferansı Örgütü’nün görevi olmadığı, zira İKÖ’nün askeri bir örgüt olmadığı” yanıtı verildi.

Gül’ün Filistin’i gündeme getirmesi ise riyakarlığın doruğudur. İsrail ile sıcak ilişkiler sürdüren ve siyonist katliamlara sesini çıkarmayan bir hükümetin dışişleri bakanı kendisi değilmiş gibi, Filistin’den söz etme utanmazlığını gösterebiliyor.

Irak’ta devam eden emperyalist işgale onbinlerce askerle katılmak için hummalı bir faaliyet içinde bulunan Türkiye’yi kınamayan, BM kararı olursa Irak işgalini kabul edeceği mesajı veren İKÖ’nün, emperyalist savaşın suç ortağı olduğu tescil edildi.

Bush liderliğindeki savaş kundakçılarının Ortadoğu halklarına karşı başlattığı “haçlı seferi”ne destek verecek kadar alçalanlardan bölge halkları mutlaka hesap soracaktır. Anti-emperyalist direniş bu işbirlikçi rejimlerle hesaplaşmadan, emperyalist işgali ve genel olarak emperyalist köleliği bölgeden söküp atamaz!



Mamak BDSP savaş ve işgale karşı eylem yaptı...

“Tezkereye teslim, işgale ortak olmayacağız!”

Tezkerenin ABD uşakları tarafından onaylanmasını protesto etmek amacıyla 10 Ekim günü Mamak Tuzluçayır’da bir basın açıklaması düzenledik. “Emperyalizm savaş demektir barış sosyalizmle gelecek!/BDSP” imzalı pankartımızı açarak Çiçek İş Merkezi’ne doğru yürüyüşe geçtik. Burada yaptığımız basın açıklamasına 25 kişi katıldı. Basın açıklaması metninin okunmasından sonra eylemi bir süre daha ara sokaklarda sloganlarla sürdürdük.

Eylem boyunca “Katil ABD Ortadoğu’dan defol!”, “Irak halkı yalnız değildir!”, “Kurtuluş devrimde barış sosyalizmde!”, “Tezkereye teslim, işgale ortak olmayacağız!” sloganlarını haykırdık. Irak halkına karşı bir savaş ilanı olan tezkerenin mecliste onaylanmasının ardından bölgede yapılan ilk ve tek eylem olması oldukça anlamlıydı.

Basın açıklamasında aşağıdaki görüşlere yer verildi: “Emperyalist saldırganlığa aktif destek vermek için 7 Ekim 2003 günü mecliste onaylanan tezkere ile sermaye iktidarı tarafından Irak halkına savaş ilan edilmiş oldu. İşgale ortak olmak, ABD’nin katliamlarının altına imza atmak anlamına gelen bu tezkerenin bizler açısından bir meşruluğu yoktur. Irakta ABD jandarmalığını büyük bir uysallıkla kabul eden sermaye iktidarı ülkesini ve halkını 8.5 milyar dolara satarken bizlere sormamıştır. Bu satış anlaşmasında biz işçi ve emekçilerin çıkarı olamaz. Bir ülkeyi petrol ve Ortadoğu’daki hakimiyeti için işgal edip bu ülkenin insanlarına aylardır bomba ve kurşun yağdıranların işbirlikçileri en az onlar kadar katliamcı, onlar kadar katildirler.”

Basın bildirisinin sonunda işçi ve emekçiler emperyalistlere ve işbirlikçi yardakçılarına karşı mücadeleye çağrıldı.

BDSP Çalışanları/Mamak