10 Ekim tarihli Hürriyetteki köşesinde Ertuğrul Özkök, 10 bin değil 30-40 bin asker göndermek gerektiğini yazdı. Bunu, tezkerenin kabulüyle açıldığını iddia ettiği büyük düşünme dönemine dayandırıyor. Her iki tezini ise Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün İngilizler gibi olacaksa ifadelerine
Anlaşılan Özkök Gülün bu ifadesinden bir büyüklük payesi çıkarıp bol keseden atarken, aynı Gülün çuval vakası üzerine kullandığı yine büyüklükle ilgili tarihi(!) ifadelerini tümüyle unutmuştur. Amerika büyük devlettir, özür dilemesi gerekmez şeklinde özetlenebilecek dünkü ifadeler, uşaklık çukurunun en dibinden geliyordu. Bugünkü İngilizler gibi olacaksa ifadesi de farklı bir yerden gelmiyor. Sadece yankısı farklı. O günkü sözler dayak sonrası ruh halini yansıtıyordu, bugünküler sırt sıvazlama sonrasını. O günkü ruh halinin göstergesi korkuyla eğilen baş/titreyen sesti, bugünkünün göstergesi megalomani
Aslında elbette karşı karşıya bulunduğumuz tehlike bir psikiyatri kliniğinin altından kalkabileceği basitlikte bir hastalık durumu değildir. Megalomani ithamını da, bu nedenle, hastalıklı bir ruh halinin teşhisinden ziyade, bir suçlamayı ifade etmek üzere kullanıyoruz. Hiç kuşku yok ki, Gül de Özkök de, Iraka asker gönderme kararının, tümüyle ABDnin talebi ve zorlaması üzerine alındığını biliyor. Biri (Gül) karar alıcılarının içinde, diğeri de politik gelişmelerin içinde bir köşe yazarı. Hastalıklı bir ruh hali yüzünden işin aslını karıştırıp saçmaladıklarını iddia etmek mümkün değil. Geriye tek bir şey kalıyor; toplu cinayete doğru yol alan bu suç kervanında yüklerinin üstünü örtecek malzeme arayışı.
Çok fazla malzemeleri bulunmadığı biliniyor. Ülkenin ve devletin çıkarları diyorlar; ki, Özkökün şu büyük düşünmek argümanı da aynı malzemeye katkı için uydurulmuş görünüyor. Sanki Türkiye, Asya seferine çıkmış İskender orduları gibi, kendi kararı, kendi çıkarları, kendi yayılmacı emelleri için yola düşmüştür. Ortada dünya egemenliğini pekiştirme hayalleri peşinde Ortadoğu işgaline girişmiş bir ABD emperyalizmi ve onun Türkiyeden jandarmalık talebi yoktur
Bir yandan karar alıcılar diğer yandan Özkök gibi medyadaki borazanları, ağız birliği içinde gerçeklerin üstünü örtmeye, onları çarpıtmaya, halen seyirci konumundan çıkamayan halk kitlelerini şoven duygularla sersemletmeye çalışıyorlar. Kendileri megaloman değilse de, hastalığı kitleler içinde yaymaya çalışıyorlar.
Oysa lafı çok fazla dallandırıp budaklandırmaya hiç gerek yok.
Farzedelim ki Türkiye kendi kararıyla ve kendi çıkarlarının peşinde gidecek Iraka. Öyle diyorlar ya!..
Yine hayır!..
Tek itirazımız Amerikan jandarmalığı yapılmasına değil. Ne de kendi çocuklarımızın ölecek olmasına. Biz, Amerikanın olduğu kadar Türkiyenin ve başka herhangi bir devletin yayılmacı-işgalci-sömürgeci her türden saldırı ve ihlaline karşı çıkıyoruz.
Ortadoğu Ortadoğu halklarınındır! Kaynaklarının kullanımında da, ülkelerin yönetiminde de sadece bu halklar karar sahibidir. Irakta Amerikan, Filistinde İsrail işgali derhal son bulmalı, bu ülkelere ve halklara verilen zararlar tazmin edilmelidir.
Türkiyeye gelince; işçi ve emekçi halklarımızın sonuna kadar karşı olduğu Iraka asker gönderme kararından bir an önce vazgeçilmesi, Ortadoğuda ve dünyada emperyalizm taşeronluğunun bırakılması, komşu halklarla barışçıl ilişkiler kurulması zorunludur.
Bu zorunluluklar yerine getirilmediği, emperyalizmin maşalığına devam edildiği sürece, büyüklük, sadece düzen megalomanlarının dilinde halk avcılığının bir argümanı olarak kalmayacak, Türkiye, bölgede ve dünyada emperyalizm uşaklığı damgasıyla küçüldükçe küçülecektir.