18 Ekim'03
Sayı: 2003 (04)


  Kızıl Bayrak'tan
  Irak halkının son mesajı
  İMF programlarına hayır!
  Büyük olmak ile büyüklenmek
  Savaş ve işgal karşıtı eylemlerden...
  Kaynaklar emekçiye değil emperyalist savaşa ayrıldı!
  Kızılay'ın Irak seferi
  Irak'ta işgalci olmanın "yol haritası" çizildi
  Kitlelerin öfke ve tepkisini örgütlemek için daha fazla çaba!
  İmam hatip gerilimi uzlaşmayla sonuçlandı...
  Türkiye işçi sınıfı ve Ortadoğu halklarının zorlu dönemi!
  Bilgi edinme yasası!
  Dünya, Türkiye ve sol hareket/1
  Fanset işçisiyle dayanışmayı yükseltelim!
  TKY saldırısına eğitim emekçileri de ortak ediliyor!
  Emperyalist-siyonist saldırganlık azıyor!
  İslam Konferansı Örgütü Malezya toplantısı...
  Bolivya'da büyük halk hareketi...
  Büyük Zindan Direnişi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!
  Savas tezkeresi ve kendini dayatan görevler...
  Tecavüzcü sürüsü!
  Olağanüstü hal başlar mı?
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Büyük olmak ile büyüklenmek

A. Aydın

10 Ekim tarihli Hürriyet’teki köşesinde Ertuğrul Özkök, 10 bin değil 30-40 bin asker göndermek gerektiğini yazdı. Bunu, tezkerenin kabulüyle açıldığını iddia ettiği “büyük düşünme dönemi”ne dayandırıyor. Her iki tezini ise Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ‘‘İngilizler gibi olacaksa’’ ifadelerine…

Anlaşılan Özkök Gül’ün bu ifadesinden bir “büyüklük” payesi çıkarıp bol keseden atarken, aynı Gül’ün “çuval vakası” üzerine kullandığı yine “büyüklük”le ilgili tarihi(!) ifadelerini tümüyle unutmuştur. “Amerika büyük devlettir, özür dilemesi gerekmez” şeklinde özetlenebilecek dünkü ifadeler, uşaklık çukurunun en dibinden geliyordu. Bugünkü “İngilizler gibi olacaksa” ifadesi de farklı bir yerden gelmiyor. Sadece yankısı farklı. O günkü sözler dayak sonrası ruh halini yansıtıyordu, bugünküler sırt sıvazlama sonrasını. O günkü ruh halinin göstergesi korkuyla eğilen baş/titreyen sesti, bugünkünün göstergesi megalomani…

Aslında elbette karşı karşıya bulunduğumuz tehlike bir psikiyatri kliniğinin altından kalkabileceği basitlikte bir hastalık durumu değildir. Megalomani ithamını da, bu nedenle, hastalıklı bir ruh halinin teşhisinden ziyade, bir suçlamayı ifade etmek üzere kullanıyoruz. Hiç kuşku yok ki, Gül de Özkök de, Irak’a asker gönderme kararının, tümüyle ABD’nin talebi ve zorlaması üzerine alındığını biliyor. Biri (Gül) karar alıcılarının içinde, diğeri de politik gelişmelerin içinde bir köşe yazarı. Hastalıklı bir ruh hali yüzünden işin aslını karıştırıp saçmaladıklarını iddia etmek mümkün değil. Geriye tek bir şey kalıyor; toplu cinayete doğru yol alan bu suç kervanında yüklerinin üstünü örtecek malzeme arayışı.

Çok fazla malzemeleri bulunmadığı biliniyor. Ülkenin ve devletin çıkarları diyorlar; ki, Özkök’ün şu “büyük düşünmek” argümanı da aynı malzemeye katkı için uydurulmuş görünüyor. Sanki Türkiye, Asya seferine çıkmış İskender orduları gibi, kendi kararı, kendi çıkarları, kendi yayılmacı emelleri için yola düşmüştür. Ortada dünya egemenliğini pekiştirme hayalleri peşinde Ortadoğu işgaline girişmiş bir ABD emperyalizmi ve onun Türkiye’den jandarmalık talebi yoktur…

Bir yandan karar alıcılar diğer yandan Özkök gibi medyadaki borazanları, ağız birliği içinde gerçeklerin üstünü örtmeye, onları çarpıtmaya, halen seyirci konumundan çıkamayan halk kitlelerini şoven duygularla sersemletmeye çalışıyorlar. Kendileri megaloman değilse de, hastalığı kitleler içinde yaymaya çalışıyorlar.

Oysa lafı çok fazla dallandırıp budaklandırmaya hiç gerek yok.

Farzedelim ki Türkiye kendi kararıyla ve kendi çıkarlarının peşinde gidecek Irak’a. Öyle diyorlar ya!..

Yine hayır!..

Tek itirazımız Amerikan jandarmalığı yapılmasına değil. Ne de kendi çocuklarımızın ölecek olmasına. Biz, Amerika’nın olduğu kadar Türkiye’nin ve başka herhangi bir devletin yayılmacı-işgalci-sömürgeci her türden saldırı ve ihlaline karşı çıkıyoruz.

Ortadoğu Ortadoğu halklarınındır! Kaynaklarının kullanımında da, ülkelerin yönetiminde de sadece bu halklar karar sahibidir. Irak’ta Amerikan, Filistin’de İsrail işgali derhal son bulmalı, bu ülkelere ve halklara verilen zararlar tazmin edilmelidir.

Türkiye’ye gelince; işçi ve emekçi halklarımızın sonuna kadar karşı olduğu Irak’a asker gönderme kararından bir an önce vazgeçilmesi, Ortadoğu’da ve dünyada emperyalizm taşeronluğunun bırakılması, komşu halklarla barışçıl ilişkiler kurulması zorunludur.

Bu zorunluluklar yerine getirilmediği, emperyalizmin maşalığına devam edildiği sürece, büyüklük, sadece düzen megalomanlarının dilinde halk avcılığının bir argümanı olarak kalmayacak, Türkiye, bölgede ve dünyada emperyalizm uşaklığı damgasıyla küçüldükçe küçülecektir.