ARSIVANA SAYFA
 
12 Ağustos '00
SAYI: 29
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan...
Belediye işçileri de ortak mücadeleyi örmek zorundadırlar!
Sosyal yıkım programına "demokratikleş me" cilası ve tahkimatta yeni açılımlar
Devlet depremzede halkı ortada bıraktı
Aradan geçen bir yıl içinde depremzedelerin hiçbir sorunu çözülmedi
17 Ağustos depremi çürüyen düzen gerçeğini tüm çıplaklığıyla gosterdi
Deprem yıkımının sorumlularından hesap soralım!
Belediye işçilerinden grev kararlılığı
Sendikal bürokrasinin belediye işçilerine ördüğü kıskaç
Amerika'da onbinlerce haberleşme işçisi grevde!.
Hacıbektaş'ta Hızır Pasalardan hesap soralım!
"Enflasyona karşı mücadele" masalı
Adana TİS Bülteni ve dönemin sorumlulukları
Programda tarım ve köylü sorunu/4
Adalet Bakanlığı'nın F tipi kampanyası
F (hücre) tipine karşı mücadele ve sermayenin tuzakları
Sendikalardan hücre sistemine karşı eylem
Hücre saldırısını püskürtmenin sorunları ve sorumlulukları
Parti programı ışığında çevre ve kapitalizm
Çevre sorunu ve küçük-burjuva muhalefeti
Moğolistan seçimlerinin gösterdikleri
Ekim Gençliği'nden
Saygon zindanlarında mücadele
Sınıfı ve devrimi örgütlemede parti kadrosunun tayin edici rolü
Yazılı materyallerin etkisi üzerine fabrika gözlemleri
Mücadele Postası
 



 
 
Sınıfı ve devrimi örgütlemede
parti kadrosunun tayin edici rolü


“Göğsümde kalbim çarptığı müddetçe, damarlarımdaki
kan aktığı müddetçe mücadele edeceğim.”
Sverdlov
*


Ateş S. Yürek


Yeni bir EKİM yaratma iddiasıyla mücadele sahnesine çıkan hareketimiz, parti olma aşamasıyla birlikte, bu iddiayı daha yakın bir hedef olarak koymuştur önüne. “Partiyi kazandık! Önümüzde sınıfı partiye kazanma, parti ve sınıfa dayanarak devrimi kazanma sorumluluğu var!” (Tuna/TKİP Kuruluş Kongresi Kapanış Konuşması’ndan). “Parti ve sınıfa dayanarak devrimi kazanma” iddiası, yeni bir Ekim Devrimi yaratmak demektir. Bu yanıyla Bolşevik Partisi ve onun öncülüğünde örgütlenip devrimi gerçekleştiren kahraman Rus proletaryası, birçok yönüyle devrimimizin yolunu aydınlatmaya devam ediyor!

Dünyanın ilk proleter devrimini gerçekleştiren Rus proletaryası, onun görkemli yıkıcı ve kurucu eli, sınıf olarak bu tarihsel eylemin nasıl başarılacağının güvencesi olduğunu kanıtlamıştır, bu yanıyla da, aşılamamış bir örnek durumundadır. Proleter devrim kuşkusuz ki zorlu mücadeleler ve büyük bedellerle kazanılmış, ilk ve tek olmanın birçok zorluklarıyla karşı karşıya kalmış, emperyalist haydutluğun tehditlerine rağmen direnmiş ve böylece devrimin muzaffer olması sağlanabilmiştir. Bu başarıda, Bolşevik Parti ile sınırsız özveri ve adanmışlıklarıyla yiğit, partili bolşeviklerin rolü belirleyici olmuştur.

Bolşevik Parti’nin üç temel üstünlüğüdür, onu Çarlık monarşisi, Rus burjuvazisi ve emperyalist dünya gericiliğinin karşısında yıkılmaz kılan: Birincisi; partinin sağlam bir teorik temele oturuyor oluşu. İkincisi; doğru olarak saptanmış taktikleri/politikaları yaşama geçiren yetenekli kadrolara sahip oluşu. Üçüncüsü de; kapitalizmi yıkma gücüne sahip tek devrimci sınıfa -işçi sınıfına- dayanıyor oluşu.

Stalin, “doğru bir politika belirlendikten sonra, onu yaşama geçirecek olan kadrolardır” diyor. Yaşam bu tespitin doğruluğunu defalarca kanıtlamıştır. Çok doğru değerlendirmeleriniz olabilir. Bunu politika alanına, örgüte, sınıfa mal edemiyorsanız, sonuçta doğru değerlendirmelerinizin de işlevi kalmamaktadır. Bu açıdan Bolşevik Parti, Leninist politikaları sınıfa taşıma/örgütleme yeteneği gösteren kadrolara sahip oluşuyla, devrimde öncü rolünü oynamayı başarabilmiştir.

Bir profesyonel devrimcinin en karakteristik özelliklerini kendinde cisimleştirmeyi başarmış kadroların başında, “Partinin Yoldaş Andrey’i”de gelmektedir. Bolşevik Parti’yi, dönemindeki diğer gruplardan ayıran en temel özelliği -bugün de bizim-, parti faaliyetini ısrarlı ve sistemli bir şekilde işçi sınıfı içinde/farbikalarda yürütüyor oluşudur. “Yoldaş Andrey”in şekillenişi de tam da böyle bir faaliyet içerisinde, sınıfa dönük illegal parti faaliyetinin o muazzam eğitici okulunda gerçekleşmiştir. Bolşevik Parti’nin, sınıf içinde çalışmaya verdiği önem kadar, illegal/gizli örgütlenmeyi temel alması, devrimdeki konumunu güvenceleyen yönlerden biri olmuştur. Tüm bu özellikleri üzerinden bakıldığında Bolşevik Parti’yle, kendi parti ve faaliyetimiz arasında belirgin paralellikler olduğu ise, rahatlıkla görülebilecektir.

Lenin, Bolşevik Parti’nin oluşturulmasında sağlam kadroların yetiştirilmesinin altını çizer ve şöyle der: “Profesyonel devrimci, kendisini tamamen parti faaliyetine adamalıdır, bu işi meslek olarak seçmelidir. Partinin görevleri için çok yönlü eğitime sahip olmalı, teorik ve pratik sorunlarda tutarlı olmalı ve mücadelede örgütsel atılganlık sergilemelidir. Düşmana karşı mücadelenin bütün tarzlarını ve metotlarını araştırmalıdır; tavrıyla, yaşam tarzıyla düşmanın dahi saygısını kazanmalıdır...

Gerçekten de Sverdlov, sayılan bir dizi özelliği kendi kimliğinde biraraya getirmeyi ve özümlemeyi başarmış bir devrimcidir. Polis ve gericilik rejimine karşı verilen mücadelenin; kurallı, disiplinli, planlı bir faaliyetle yürütülmesi ve illegal örgütlülüğü her koşulda korumak ve güçlendirmek gerektiği konusunda açık bir fikre sahiptir. O, değişen mücadele koşullarına göre parti örgütünü hazırlamak ve faaliyette bir gerilemeye yol açmadan, her yeni duruma uyum sağlayarak, parti faaliyetinin sürekliliğini sağlamada yetkinleşmiştir. Örneğin, devrimci kitle hareketliliğinin geliştiği koşullardan hareketin geri çekildiği koşullara geçişte, parti faaliyeti kesintiye uğramadan sürdürülebilmiştir. Yani, zorluklar karşısında gerilemeyen bir çalışma ve tüm imkansızlıklara rağmen, parti faaliyetini varetme ve sürdürme çabası.

Sverdlov’un en temel özelliklerinden biri de; “Durumu doğru tahlil edebilme ve pratik günlük görevleri, Rus proletaryasının devrimci mücadelesinin genel görevleriyle birleştirebilme yeteneğine sahip olmasıydı.” Kuşkusuz ki bu, sağlam bir teorik kavrayış üzerinden ortaya çıkıyordu. Yine önemli bir yanı da, işçilerle kurulan güçlü kavga bağlarına sahip oluşudur. İşçiler tarafından aranır bir devrimci durumundadır. Bitmez tükenmez bir enerjiye, taktik ustalığa sahiptir. Tüm özellikleri partiye, sınıfa, devrime bağlılığı üzerinden şekillenen Sverdlov, bu nedenle daha çok genç yaşta parti MK üyesi seçilmiş, devrimde etkin bir konumda olmuş, bu etkinliği devrimden sonra da sürmüş ve Tüm Rusya Merkez Komitesi Başkanlığı’na getirilmiştir. İşçilere, köylülere, askerlere engin bir sevgi ve hoşgörüyle yaklaşmış, ideolojik hasımlarına karşı ise tok ve acımasız bir duruş içerisinde olmuş, parti ve devrimin çıkarlarını kıskaçlıkla savunmuştur.

Özetle, bir komünist kadronun kimliğini oluşturan üç temel öğe, onda en berrak ve doğal biçimiyle yer etmiştir: Güçlü bir ideolojik kimlik, güçlü bir örgütsel kimlik ve güçlü bir devrimci kimlik.

Sverdlov’un mücadele yaşamı, bize, devrimin enerjik bir çaba, yaratıcılığın sınırlarını da zorlayan bir aktivite, her olanağın değerlendirilmesi ve koşulların zorlanmasıyla, tüm zorluklara karşın profesyonelce bir örgütsel -parti- siyasal çalışmanın yürütülmesiyle kazanılabileceğini göstermiştir.

Komünist işçi partisinin kadro ve militanlarının önünde, Bolşevik Parti’nin -onun sarsılmaz kadrolarının mücadele yaşamından, o engin deneyimden öğrenmek, bolşevik ruh ve savaşkanlıkla, proletaryayı devrime hazırlamak görevi somut, güncel ve acil bir sorun olarak duruyor.


***

Bugün işçi sınıfı her zamankinden daha ağır ve kapsamlı saldırılarla karşı karşıyadır. Partinin/parti militanlarının görevi, sınıfın bu saldırıları göğüsleyebilmesi için siyasal bilincinin, örgütlülüğünün ve birleşik hareketinin gelişmesine öncülük etmektir. İMF çıkışlı yıkım programları, işçi sınıfı ve emekçi kesimlerde ciddi bir tepki birikimine yolaçmış bulunuyor.

Sermaye devleti, diğer yandan, “hücre tipi” saldırısı ile devrimci tutsakları teslim alma üzerinden gelişebilecek bir işçi-emekçi hareketliliğinin önünü alma planları içindedir. İşçi ve emekçilerin karşı karşıya kaldığı yıkım programları ve bunun üzerinden ortaya çıkan saldırılar (özelleştirme, taşeronlaştırma, örgütsüzleştirme, TİS’lerin uyuşmazlık sorunu, mücadeleci sendikaların yetkilerinin düşürülmesi, düşük ücret ve sosyal hakların gaspı, yoksul köylülüğe dayatılan yıkım programı vb.), daha bugünden grev, direniş, yürüyüş, işgal vb. eylemleri gündemlerine sokmuştur. Hareketin birleşik bir karakter kazanmasıyla birlikte, yıkım programlarını püskürtmenin olanakları da ortaya çıkmış olacaktır.

Partimiz toplam siyasal süreci değerlendirmek, buradan görev ve sorumlulukları belirlemek noktasında doğru ve net tespitlere sahiptir. Görev somut olarak parti militanlarının önünde durmaktadır. Devrimin, bugünkü güncel adımı sınıf çalışmasında mesafe almaktır. Bunun araç ve örgütlerini yaratmak, ısrarlı ve sabırla dokunan bir çabayla yeni mevziler kazanmaktır. İşçi sınıfıyla birleşmenin koşulları her zamankinden daha fazladır, yeter ki değerlendirmesini bilelim.

Bir kez daha, devrim hedefi; sınıfı kazanma, örgütleme ve harekete geçirme hedefiyle somutlanabilmelidir. Cüret etmek, bizim mayamızda ve geleneğimizde vardır; bir kez daha cüret ediyoruz ve sonuçta kazanan biz olacağız.



* Sverdlov (Urallı delikanlı) , Ceylan Yayıncılık